Tasos Papadopulos elindeki kozu açtı

Tasos Papadopulos elindeki kozu açtı

Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tasos Papadopulos, çözüm konusunda ortaya konmak istenen takvimin,  Ankara’nın 3 Ekim 2005 tarihine kadar Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni tanımadan AB ile müzakerelere başlayamacağı koşulundan dolayı bu kez yalnız Türkiye için kısıtlayıcı bir etken olacağını söyleyerek elindeki kozu açarak masaya koydu.

Papadopulos Türkiye’nin Kıbrıs’ta iki devlet politikasını terk etmesi gerektiğini, “tek egemenlik, tek uluslararası kimlik, tek devlet temelinde, iki bölgeli, iki toplumlu federal bir çözümden yana olduğunu” belirterek, Kıbrıs’ta çözümün Birleşmiş Milletler yerine Avrupa Birliği şemsiyesi altında aranmasının daha doğru olacağını iddia ederek “3 Ekim – Türkiye – Kıbrıs”  sarmalında AB’nin Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ı göz ardı edemeyeceğini ve AB’nin üyesi bir ülke olarak Türkiye’nin müzakere sürecini (istedikleri zaman) durdurabileceklerini öne sürmeye başlamıştır.

Papadopulos’un Kıbrıs’a Barışın gelmesi ve ABD, BM ve AB’nin karar birliği içinde istedikleri, içinde Türklerinde  yer aldığı ve söz sahibi olacakları “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ”nin kurulması konusundaki tavrı ve taktiği, görüşmelerin başlamasına mani olmak, bunu başaramazsa olası her tür nedenle görüşmelerin başlamasını geciktirmek ve bunu da yapamazsa görüşmelere başladıktan sonra kabul edilemez istekler öne sürerek hem görüşmeleri sabote etmek, hem 3 Ekim tarihini

Başbakan Erdoğan Kıbrıs konusunda kararı verirken “Güney Kıbrıs’ı mağlup ettik anlayışıyla değil, bir hakkı almak için” çalıştıklarını söyledi. Erdoğan “AB sürecini yeniden yaşanacak Kuzey Kıbrıs-Güney Kıbrıs sürtüşmesine kurban etmek istemiyoruz. 24 Nisan sürecinde nasıl olumlu gayret gösterdiysek, yarın da aynı olumlu yaklaşımı gösteririz.
Kıbrıs konusunda barış ve uzlaşma olması gerektiğini belirten Başbakan Erdoğan “Şimdi bazı dedikodular yapılıyor, efendim Annan Planı ortada değil. Zaten Annan Planı’nın ruhunda şu var, 24 Nisan referandumunda her iki taraftan da evet çıkmayınca Annan Planı düşüyordu. Ama Annan Planı yeniden düzenlenir. Her iki tarafın da mutabık kaldığı şekilde yeniden düzenlenip yeniden önümüze gelebilir.
Adı Annan Planı’dır diye niye rahatsız oluyorsunuz? Önemli olan içeriği değil mi? Bunun içeriğini yeniden karşılıklı olarak her iki tarafın da mutabık kaldığı şekilde düzenlenir. Ondan sonra da halka bu sunulur. Tarafların ön yargılardan kurtulması için hepimizin birlikte el ele vermesi, barışınsürmesi için çok faydalı olacağına inanıyorum” dedi.
‘Erdoğan Brüksel Zirvesi’nden sonra BM Genel Sekreteri ile görüştüğünü belirterek ‘Kendisine önümüzde yapacağımız işler var, bu konuda birlikte neler yapabiliriz, meseleyi çözmemiz lazım’ dedim” diye konuştu.
Erdoğan AB üyesi ülkelerin Kuzey Kıbrıs’a verdikleri sözü tutmadıklarını belirterek “Vereceklerini söyledikleri 259 milyon doların, 6 milyon dolarını bu yıl verelim, dediler. Yeni Cami önündeki dilenciye layık görülen bir uygulama bu. Türkiye gerekli desteği Kuzey Kıbrıs’a bundan sonra da verecek. Biz buradaki sorunun dostça çözülmesini istiyoruz.” dedi.

Başbakan Erdoğan AB’den müzakere tarihiyle ilgili alınması konusunda gelinen noktanın varış değil, çıkış noktası olduğunu belirterek “Süreci hep birlikte elele götürmek lazım. Arada makas çok açık. Bu makası hep birlikte kapayacağız. Aksi takdirde tarih bizi affetmez” dedi.

Başbakan Erdoğan, Annan Planı’nın yeniden masaya getirelebileceğini belirterek “Annan Planı ortada, iki tarafın mutabakatıyla içeriği düzenlenip, yeniden gündeme gelebilir. Halkın oylamasına sunulur. Bundan rahatsız olmamak lazım” dedi.

25 Aralık 2004
Tasos Papadopulos elindeki kozu açtı için yorumlar kapalı
Okunma 47
bosluk

Rumlar masadan kaçamayacaklarını anlamaya başladılar

Rumlar masadan kaçamayacaklarını anlamaya başladılar

16-17 Aralık’ta gerçekleşen AB Konsey toplantısı ardından Birleşmiş Milletler, AB Dönem Başkanlığı, İngiltere ve ABD’nin Kıbrıs sorununun çözümü için Annan Planı’ı yeniden masaya koymaları ve tarafları masaya çağırmaları, Annan Planı temelinde çözüm istemeyen Kıbrıs Rumlarını kara kara düşündürmeye başladı.

Rumlar, referandumda red ettikleri ve referandumdan 1 hafta sonra da AB’ye tam üye olarak girmeleri nedeni ile artık adını bile duymak istemedikleri “BARIŞ GÖRÜŞMELERİ”ni, AB zirvesi sonrası BM’nin yeni çözüm girişimi başlatmak yönündeki baskılarını arttırması üzerine masadan kaçamayacaklarını anlayınca bazı şartlar altında “Annan Planı”nı müzakere edebileceklerini söylemeye başladılar.

Avrupa Birliği içinde Tasos Papadopulos’un lakabı “Hayırcı Tasos”. Bunu Rum gazeteleri bile açıkça yazmaktan çekinmiyor.

Dün toplanan Rum Ulusal Konseyinde,  “Hayırcı Tasos” AB Konsey toplantısındaki endişe ve korkularını dile getirdikten sonra bütün Rum Ulusal Konsey üyelerini, BM insiyatifi altında “BARIŞ GÖRÜŞMELERİ” için Rum tarafının masaya belli şartlarda (zorla ve ister istemez), oturmasında hiçbir mahzur olmadığına ikna ederek, geri dönüşü olmayan “Birinci adımı” ister istemez attı.

Artık Rum tarafı, belli şartlar altında masaya oturabileceğini ve görüşmeler yapabileceğini resmen açıkladı. Bunun geri dönüşü yok.

Şimdilik masaya oturma şartları aşağıdaki gibi:

1.     Müzakerelerde BM Genel Sekreteri’nin temsilciliğini yürütecek arabulucu, Avrupalı olsun.

2.     “Annan Planı” sözü Rumların psikolojisini olumsuz yönde etkilediğinden çözüm planının adı “Annan Planı” olmasın.

3.     Müzakere edilecek plan “3. Annan Planı” olsun.

4.     Güvenliğe ve müzakere edilecek anlaşmanın uygulanacağına dair garanti verilsin.

5.     Türkiye’den gelen göçmenler konusu çözülsün ve çözümün ekonomik maliyetine (BM, ABD ve AB) ağırlık verilsin kaynak yaratılsın.

6.     Referandum, sadece, plan üzerinde iki toplum arasında mutabakata varılırsa yapılsın.

7.     Müzakerelerin bitiş tarihi ve referandum tarihi için şart koşulmasın. Son tarih olarak Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin başlayacağı 3 Ekim gösterilmesin.

Kapalı kapılar ardında Washington, Paris, Londra ve Brüksel’e indirekt mesajlar ileten “Hayırcı Tasos”,  masa başına oturmak için, özellikle Denktaş’ın Mart 2003’te reddettiği, kendisinin ise bir süre sonra “Denktaş reddetmeseydi ben reddedecektim” itirafında bulunduğu 3. Annan Planı’nın temel oluşturmasını istediğini belirtiyor.

Fakat işin garip tarafı, kendisi de Kıbrıs’lı bir Rum olan “Avrupalı Demokratlar” ikinci başkanı Papapetru, “Hayırcı Tasos”un yukarıdaki şartlarına karşı çıkmakta ve “B.M. Genel Sekreter’inin hakemliğini ve 3 Ekim tarihini reddetmek, Kıbrıs’ta çözümü reddetmenin bir diğer yoludur” iddiasında ve söyleminde bulunmaktadır.

Tüm bunlara karşın, AB ve ABD’de barışsal düşünceleri ve girişimleri ile olumlu puanların tümünü toplayan Erdoğan’ın,  “Son girişimimizde, dördüncü müzakerelerde de bu süreci biz başlattık. Kıbrıs’ı barış adası haline getirmek için yine elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Sürekli bunun hazırlığı içerisindeyiz. Önümüzdeki haftalar, aylar, her an gündeme bunu getirebilir” sözleri ve Gül’ün “AB Konsey toplantısında zaman zaman masayı terk etme noktasına geldik. Masadan kalkıp, bırakıp gelseydik daha büyük kalabalıklar, 50-100 bin kişi bizi karşılardı. Daha çok kahraman olurduk. Ama Türkiye’nin çıkarları açısından bu, doğru bir tavır olmazdı” sözleri, Kıbrıs’ı  ne kadar önemsediklerini ve adaya bir an evvel barışın gelmesini ne kadar çok istediklerini açıkça ortaya koymaktadır.

Bir tarafta “Hayırcı Tasos”, diğer tarafta da, daha dün Suriye Devlet Başkanına “Biz komşularımızla dostluklar kurmak istiyoruz” diyen Erdoğan ve Gül ikilisi. Ben gelecekten çok ümitliyim…

24 Aralık 2004
Rumlar masadan kaçamayacaklarını anlamaya başladılar için yorumlar kapalı
Okunma 43
bosluk

Kıbrıs’ta maçın 2ci yarısı başlıyacakmı?

Kıbrıs’ta maçın 2ci yarısı başlıyacakmı?

Dün benim için çok keyifli bir gün oldu. Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Sayın Aydan Karahan gazetemizi ziyaret etti ve güncel konuları hem diplomat olarak, hem de “yazılmamak üzere” arkadaşça görüştük. Bu ziyaretten sonra benim konulara bakış açım, yeni kazanımlar ve perspektifler kazandı.

Dünkü açıklamasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bence ilk defa net ve kararlı olarak Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki A ve B planlarını ortaya koydu. Kıbrıs’ta ikinci bir sürecin başladığını ve iki olasılık bulunduğunu vurguladı.  Süreç sonunda, ya masada iki ayrı devlet oluşacak ve masaya “Kıbrıs Türk Toplumu” olarak oturan Kıbrıs’lı Türkler masadan KKTC olarak kalkacak veya Annan Planı’nda öngörüldüğü gibi adada üniter, iki toplumlu, iki kesimli Federal bir  “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti” kurulacak.

Bu açıklaması ile T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yıl içinde başlayacak prosedürün ya iki devlet çözümüne ya da Annan Planı’nda öngörülen “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”ne  götüreceğini net şekilde ortaya koydu.

3 Ekim tarihini esas alan Türkiye Dış İşleri, B.M. Genel Sekreter Kofi Annan’ın, yeni girişim için taraflardan “teminat” beklemesini,  Kıbrıs konusunda insiyatifi başlatma gerekçesi olarak kabul edip bu teminatı yerine getirmek için Annan’a, Erdoğan imzalı mektup göndermeye hazırlanıyor. Mektupta, “Türk tarafı adada kalıcı çözüm sağlanması için 2004’teki gibi kararlı” vurgusu yapılacak.

Bu girişim Türkiye’ye çok puan ve sempati kazandıracak. Aslında 3 Ekim’e dek Rumların olumsuz tavırlarından dolayı Kıbrıs’ta çözüm sağlanamasa bile Rumların çözüm istemeyen taraf olduğunun sabitlemek ve ispatlamak, Türkiye üzerindeki, Ankara Anlaşması Ek Protokolunu genişleterek Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini dolaylı da olsa tanıma baskısını hafifletebilir.

Bu süreçte Kıbrıslı Rumlara uluslararası baskıların artırılması şart. BM Güvenlik Konseyi’nin atacağı adımlar çok önemli olacak ve KKTC’nin Ercan Havalimanı’nın doğrudan uçuşa açılması, AB yardımlarının direk olarak KKTC’ye verilmesi, KKTC Limanlarından direk ticaretin başlaması Rumlarda şok etkisi yapabilir ve masaya oturmaya zorlayabilir.
Tüm bunlara karşın Türkiye’nin “Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti”ni tanıması, adadan tüm askerlerini çekmesi ve “Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti” ile ilişkilerini genişletmesi gibi bir dizi talepte bulunup, bunlar yerine getirilmezse “VETO”  tehdidini açık bırakarak AB zirvesine giden Rum lideri Tasos Papadopulos, köşeye sıkıştığını fark edince, işin başında “Asla görüşmeyiz” dediği  “Annan Planını”, ancak 3. versiyonu temel alınırsa yeni inisiyatife müdahil olmayı kabul edeceğini söylemeye başladı.

Rum Cumhurbaşkanı Tasos Papadopulos’un görüşebilirim dediği 3.cü Annan Planı,  Mart 2003’te Lahey’de görüşmeye açılan ve içinde biri Karpaz’ın Kıbrıslı Rumlara iadesini öngören iki alternatif harita olması ve en önemlisi de başta mülkiyet olmak üzere bir çok konunun derinlemesine ve detaylı bir şekilde düzenlenmemiş olması nedeni ile Türkiye ve Cumhurbaşkanı Denktaş tarafından reddedilen, Annan’ın 3.cü kez değiştirilmiş Kıbrıs Çözüm Planıdır. Bu planın içeriği hiçbir zaman referanduma sunulmadı ve 4.cü ile 5.ci Annan Planlarına zemin teşkil etmedi.
Annan Planı adı altındaki çözüm planı Referandumda Rumlar tarafından red edildiği için “Yeni Çözüm Planı” farklı bir isim altında taraflara sunulacak.  Bu sefer müzakere çerçevesi hakemliği göz ardı edilecek ve baskıcı takvimler olmayacak. (İnşallah… Geçen defa görüşmelerin yapıldığı komisyonlardan bir tanesinin başkanı olduğum için, neler çektiğimi bir ben bilirim bir de Allah)

ABD, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Türkiye, 2005 yazı başında son defa Kıbrıs sorununu çözmek çabasını başlatmak niyetleri olduğunu  hiçbir kuşkuya yer bırakmadan ortaya koydular. Buradaki hedef hem Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm getirmek hem de Türkiye’nin AB’la üyelik müzakerelerinin saptanan tarihte sağlıklı ve sorunsuz bir biçimde başlaması.

Yani Türkiye için WIN, AB için WIN, Kıbrıs’lı Türkler için WIN ve Kıbrıs’lı Rumlar için WIN. Özetle her kes için WIN (kazanç) olacak bir sonuç

23 Aralık 2004
Kıbrıs’ta maçın 2ci yarısı başlıyacakmı? için yorumlar kapalı
Okunma 61
bosluk

Kıbrıs gündeme girdi bile

Kıbrıs gündeme girdi bile

AB’nin Türkiye’ye müzakere tarihi verdiği 17 Aralık gününden sonra daha sadece 4 gün geçmesine rağmen, dünyanın ileri gelen ve sözü dinlenen liderlerinden KIBRIS ile ilgili görüşler ve teklifler gelmeye başladı. Anlaşılan Barış görüşmelerini başlatmak için kimsenin KKTC Milletvekili seçimlerini ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini beklemeye niyeti yok.

Daha müzakereler sürerken Brüksel’de bulunan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, Kıbrıs görüşmelerini yeniden başlatma gibi bir niyetinin olmadığını ama Kıbrıs’ta tarafların devreye girmesi halinde arabuluculuğa hazır olduğunu belirtti, sonra da hafta başında yardımcısı Kieran Prendercast’a Kıbrıs’ta arabuluculuk görevini verdi.

Avrupa Parlementosu Dönem Başkanı Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenende, dün AB Parlamenterlerini bilgilendirirken, taraflardan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın arabuluculuğunda, görüşmelere yeniden başlamalarını istedi.

Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tasos Papadopulos, nihayet dün baklayı ağzından çıkardı ve Kıbrıs konusundaki gelişmelerin KKTC’deki seçimlerden sonra bekleneceğini söyledi. Arkasından Papadopulos hükümetinin sözcüsü Kipros Hrisostomidis “Taraflar arasında üzerinde mutabık kalınacak bir plan olması ve ondan sonra bu planın referanduma götürülmesini arzuladıklarını” açıkladı.

24 Nisan Referandumunda çıkan HAYIR oylarının baş mimarı Rum Meclisi Başkanı ve AKEL partisi Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas, “Çözüm için temelin Annan planı olduğunun kesin olduğunu, ancak Annan planının göstermelik değişikliklerle değil, Kıbrıs Rum tarafının endişelerinin dikkate alınmasıyla kabul edilebileceğini” söylemesi de çok önemli bir gelişme.

Görülüyor ki, Türklerle görüşmeleri ağızlarına bile almaktan çekinen, Annan planının öldüğünü iddia eden ve Kıbrıs konusunu AB’nin içine çekmeye çalışan Rumlar, daha aradan 4 gün bile geçmeden fikir değiştirdiler. BM şemsiyesi altında görüşmelere başlayabileceklerini ve “Annan Planı hukuken ölü ama siyaseten hayatta” demeye başladılar.

Ve de bence bu konudaki en önem açıklama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Tayip Erdoğan’dan geldi. Başbakanın  20 Aralık günü yaptığı söyleşideki sözleri, hepimizi ve de Kıbrıs’ın tümünü bağlayıcı ve 2005’de neler olacağını çok net bir şekilde açıklamaktadır.  Başbakan Erdoğan söyleşide 2005 yılı içinde Kıbrıs sorununun çözümü için Birleşmiş Milletler’in Annan Planı temelindeki bir girişimini Türkiye olarak destekleyeceklerini açıkça belirtti.

Zaten 17 Aralık müzakerelerini tarafsız yorumladığımda, müzakere koşulları içinde ne Kıbrıs’tan Türk askerinin çekilmesi koşulunu gördüm, ne Rumların “Yerleşik” dedikleri Türkiye’den adaya gelip yerleşen kardeşlerimizin geri dönmeleri koşulunu gördüm, ne de Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’nin Türkiye tarafından tanınması koşulunu gördüm.

Göze batan koşullardan biri, müzakerelerin ucunun açık olması, diğeri de 3 Ekim’e kadar Ankara Anlaşması Ek Protokolu kapsamına AB’nin yeni 10 üyesinin dahil edilmesidir. Zaten başka da koşul yok.

Bana sorarsanız her iki koşul da, tam Kıbrıs ağzı ile “FASA FİSO” koşullar.

AB’ye katılan son 10 üyenin tümünün de müzakere koşulları içinde  “Ucu Açık Müzakere” koşulu vardı ve önemli bir koşul olmadığı için de, hiçbir aday ülke bu koşula itiraz etmedi, gündeme bile getirmediler.

Aynı şekilde,  AB’nin yeni 10 üyesinin  3 Ekim’e kadar Ankara Anlaşması Ek Protokolu kapsamına dahil edilmesi de, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini Türkiye tarafından tanınması manasına gelmeyeceği gerçeğidir.

Türkiye bu Ek Protokolu, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti ile karşılıklı değil, ilgili AB Komisyonu ile imzalayacağı ve de canı çok sıkarsa imza atarken “İtiraz şerhi” de koyabileceği için hiçbir zaman söz konusu Ek Protokolun genişletmiş olduğundan dolayı direkt veya indirekt Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanımış olmayacaktır. Ek protokol konusu bana göre bu kadar basit ve açıktır.

Bence Sayın Erdoğan ve Gül, Brüksel’de müthiş bir başarı elde ettiler. Onları kutlamak ve kendilerine çağın liderleri olduklarını söylemek gerekir. Öncülük benden…

22 Aralık 2004
Kıbrıs gündeme girdi bile için yorumlar kapalı
Okunma 41
bosluk

BM’nin yeni KIBRIS PLANI Mayıs’ta masada

BM’nin yeni KIBRIS PLANI Mayıs’ta masada

AB Dönem Başkanı Hollanda’nın Başbakanı Jan Peter Balkenende, 17 Aralık Brüksel zirvesinin sonuç konuşmasında, Erdoğan’ın Ankara anlaşmasının genişletilmesi yönündeki sözlü taahhüdünün, Rum Kesimi’ni resmi tanıma anlamına gelmediğini söylemesine ilaveten  AB Devlet ve Hükümet başkanlarını bir araya getiren Brüksel zirvesinin sonuç bildirgesini değerlendiren Avrupa Komisyonu, günlük olağan basın toplantısında yaptığı açıklamada, AB’nin Türkiye’den, Ankara Anlaşması’nı, birliğe yeni katılan 10 ülkeye uyarlamasını istediğini hatırlatarak, bu uyarlama çalışmasının hiçbir şekilde, Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni tanıma anlamına gelmediğini açıkladı.

Bu açıklamalar aslında Türkiye’nin AB’ye, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini direk veya dolaylı olarak tanımak gibi bir taahhüt vermediğini, tanıma iddiasının sadece bir yorum olduğunu ortaya koymaktadır.

Tüm bu gerçeklere karşın, batı dünyasından gelen haberler ABD, BM ve AB’nin Annan Planını masaya koymak ve tarafları da aynı masaya oturtarak, “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ’ni hayata geçirmek çalışmalarını başlattığını göstermektedir.

Bir iddiaya göre BM, ABD ve AB’yi de arkasına alarak Nisan 2005 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmayacak Denktaş’ın yerine seçilecek yeni Türk liderini bekleyecek ve yemin töreninden hemen sonra da Annan Planı’nı masaya koyacak.

Her zaman içeriden bilgi alabilen New York Times gazetesi, Türkiye’nin sonsuza kadar bekleyemeyeceğini vurgulayan bir yazıya sayfalarında yer verdi. Aslında New York Times’in Türkiye’den bahsetmesi zaten kendi başına büyük bir olay.

Dünya’daki bir diğer çok önemli yayın kuruluşu olan BBC’nin de, New York kaynaklı haberinde Türkiye’nin, AB ile tam üyelik müzakerelerinin başlayacağı 3 Ekim 2005’e kadar Ankara Anlaşması’nı Kıbrıs Cumhuriyeti’ni içine alacak biçimde genişletmeyi kabul ettiğini belirtmesi ve bu gerekçe ile de dünyanın gözlerinin, Kıbrıs sorununun çözümlenmesi için yeniden Birleşmiş Milletler’e çevrildiği yorumunu yapmış olması da çok dikkat çekicidir.

BM yetkililerinin Annan planında iki tarafın da önerilerini dikkate alan bazı ayarlamalar yapılabileceğini belirtmeleri ve planın, özellikle Türk tarafında kabul edilmesi nedeniyle de, özünde kapsamlı bir değişiklik yapılamayacağını vurgulamaları çok önemsenmesi gereken bir açıklamadır.

Tüm bunlara ilaveten AB’nin lokomotifi ve bir yerde lideri olan Almanya’nın,  Ankara’daki  Büyükelçisi Wolf-Ruthart Born’un yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda karamsar olmadığını ifade etmesi, Kıbrıs konusunda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin açıklamalarına dikkat çekmesi  ve özellikle “Önümüzdeki haftalarda yeni bir girişim olabilir” demesi, KIBRIS konusunda  hazırlıkların bittiğine işaret etmektedir.

Türkiye tarafında ise 20 Aralık Pazartesi günü öğleden sonra Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, Brüksel’de gelinen noktanın büyük ölçüde AKP’nin Kıbrıs konusunda Annan Planı’nı desteklemesinin bir sonucu olduğunu söylemesi ve “Referandumda bu sonucu almasaydık, AB’den bu tarihi almamız hayal olurdu. Annan Planı bizim için hala geçerli” demesi bana her şeyi çok açık göstermektedir.

Ben, 2005 yılının 2.ci yarısında “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ”ni hayata geçirmek için BM Genel Sekreteri Annan’ın, Kıbrıs’ta taraflara, “Barış Görüşmeleri”nin yeniden başlatılması için çağrı yapacağına, bu çağrıdan sonra “5.ci Annan Planı” zemininde ama değişik bir “Çözüm Planı” adı altında görüşmelerin yeniden başlayacağına ve 3 Ekim’den evvel de tarafların istese de istemese de zorla anlaştırılarak “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ”nin kurulacağını ve bu nedenle de AB’nin Türkiye ile müzakerelerin başlatılması için koyduğu Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini dolaylı da olsa tanımasına gerek kalmayacağını öngörmekteyim.

Burada mühim olan nokta, Annan Görüşmeleri sonrası 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan Referandumda, bağımsız ve tek başına karar verebilmiş olan Kıbrıs’lı Rumların, 2005 yılında yapılacağını öngördüğüm Referandumda, AB ailesinin bir parçası olarak, Tasos Papadopulos’un  istek ve görüşleri doğrultusunda oy kullanamayacağıdır.

21 Aralık 2004
BM’nin yeni KIBRIS PLANI Mayıs’ta masada için yorumlar kapalı
Okunma 55
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar