AB’nin Hırvatistan ile müzakereleri başlatma koşulunu biliyormusunuz?

AB’nin Hırvatistan ile müzakereleri başlatma koşulunu biliyormusunuz?

AB’nin 3 Ekim’de Türkiye ile müzakerelere başlamak için koyduğu koşul hepimizin bildiği ve artık ezberlediği gibi, Türkiye’nin 1963 tarihli Ankara Anlaşması Ek protokolu’nun genişletilmesi ve AB’nin yeni 10 üyesini de kapsaması için AB Komisyonu ile müzakereler yapması ve 3 Ekim’den evvel de AB Dönem Başkanlığı ile yeni ek protokolu imzalamasıdır.

Tabii bu imzanın dolaylı bir şekilde Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni tanıması anlamına gelmemesi için de Türkiye, Roma Anlaşması örneği, bu imzayı atarken işlemin Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni resmen tanıdığı anlamına gelmediğini belirteceği bir çekince koyacaktır.

Ben aslında, ABD’nin Kıbrıs’ta taraflara, “Barış Görüşmeleri”nin yeniden başlatılması için B.M.’ye ve Genel Sekreter Annan’a çağrı yapmaları ricasında bulunacağını, bu çağrıdan sonra “5.ci Annan Planı” zemininde ama değişik bir “Çözüm Planı” adı altında görüşmelerin yeniden başlayacağına ve 3 Ekim’den evvel de “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ”nin kurulacağını kurguladığım için, AB’nin Türkiye ile müzakerelerin başlatılması için koyduğu bu koşula ve Türkiye’nin de Ek Protokolu imzalayıp karşı tedbir olarak çekince koymasına gerek kalmayacağı inancındayım.

Bence AB’nin Müzakerelere başlamak için Hırvatistan’a koyduğu koşul çok daha ağır. AB zirvesinde diğer aday Hırvatistan 17 Mart 2005 tarihinde görüşmelere başlayacak. Ama bir koşul var…

Hırvatistan ile müzakereler, Hırvatistan’ın eski Yugoslavya için Kurulan B.M. “Savaş Suçları Mahkemesi” ile işbirliği yapması koşuluna bağlı. Koşul, Hırvat Sırp savaşında çok sayıda Sırp’ı öldürmekle suçlanan ve Hırvatların “Milli Kahraman”ı olan “General Ante Gotovina”nın  “Savaş Suçları Mahkemesi”ne teslim edilmesi.

Lahey’deki  “Savaş Suçları Mahkemesi”nce 2001 yılından bu yana aranmakta olan “General Gotovina” halen Hırvatistan’da yaşamakta ve 1991-1995 “Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı”nın kahramanı olarak kabul edilşmektedir.

Hırvatistan’daki Krajina bölgesi, yöreden sorumlu General Gotovina’nın Komutanlığında yapılan “Fırtına Operasyonu” ile 4 Ağustos 1995 tarihinde Hırvat orduları tarafından ele geçirildi. Bölge tamamen ele geçirildikten sonra 3.5 ay süreli bir etnik temizlik yapıldı. Hırvatlar tarafından yapılan Sırp katliamı 15 Kasım 1995’e kadar devam etti ve Krajina bölgesi tam manası ile Sırp’lardan temizlendi. Şu an bölgede yaşayan veya evlerine dönmeyi başarabilmiş hiç bir Sırp aile yok.

Hırvatistan Başbakanı İvo Sanader, Hırvatistan’ın 17 Mart 2005 tarihinde AB ile üyelik müzakerelerine başlayabilmesi için Hırvat Halk Kahramanı  “General Ante Gotovina”nın  Lahey’deki “Savaş Suçları Mahkemesi”ne teslim edilmesini kabul etti ve uygun bir zaman dilimi içinde teslim işlemlerinin bitirilerek Generalin yargılanmak üzere Mahkemeye teslim edileceğini açıkladı.

20 Aralık 2004
AB’nin Hırvatistan ile müzakereleri başlatma koşulunu biliyormusunuz? için yorumlar kapalı
Okunma 70
bosluk

Nedir bu AB ile yapılacak müzakere ve 31 Bölüm

Nedir bu AB ile yapılacak müzakere ve 31 Bölüm

Bu günkü köşe yazımda AB Konsey toplantısında alınan kararlar yerine, “Müzakere süreci”nin ne demek olduğundan ve müzakere edilecek  “31 Bölüm (Chapter)”in ne olduğu hakkında bilgi vereceğim.

Brüksel zirvesi Türkiye-AB ilişkilerinde çok önemli bir dönüm noktası oldu. Zirvede Türkiye ile müzakerelerin 3 Ekim 2005 tarihinde başlaması kararının alınmasının ardından, bugüne kadar “Ankara anlaşması”, “Helsinki Görüşmesi” ve “Kopenhag Kriterleri” ifadesine alışkın olan insanımız, artık müzakere sürecine ve içeriğine odaklanacak.

Müzakere süreci, “Avrupa Mevzuatına Uyum” sağlayabilmek için yapılması gereken görüşmelerin süreci demektir.  Bu süreçte Avrupa Birliği hukuk sistemi ile politik hayatına uyumlaşma çalışmaları yapılmaktadır. Müzakere edilen konu, AB’nin ortaya koyduğu kurallar bütünü değil, aday ülkenin (Türkiye’nin) bu sisteme hangi yöntemlerle ve ne kadar süre içinde uyum sağlayacağı olmaktadır.

Müzakereler AB ile Türkiye arasında iki seviyede yürütülecektir.

AB üyesi ülkelerin ve Türkiye’nin  konu ile ilgili Bakanlarının katılımıyla yapılan hükümetler arası toplantılarda temel pozisyonlar ve stratejiler ortaya koyulacak, siyasi konular ele alınacaktır. Teknik düzeyde yürütülen esas müzakerelerse üye ülkelerin AB Daimi Temsilcileri ve Türkiye baş müzakerecisi başkanlığındaki müzakere heyetleri arasında yapılacaktır.

Müzakereler genellikle “kolay” olarak kabul edilen ve kısa sürede sonuçlandırılması beklenen konu başlıklarıyla başlatılacak. Tüm konu başlıklarında müzakerelerin tamamlanmasının ardından, Komisyon, taslak Katılım Antlaşması’nı hazırlayacak ve Anlaşma’nın son şekli Hükümetler arası Konferansta verilecektir. Anlaşma Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyince onaylandıktan sonra, üye ülkeler ve Türkiye tarafından imzalanacaktır. Türkiye’nin AB üyeliği ise Katılım Antlaşması’nın tüm taraflarca onaylanmasından sonra gerçekleşecektir.

AB’nin Türkiye ile yürüteceği müzakerelerin başlıkları şunlar:

Başlık   1: Malların serbest dolaşımı

Başlık   2: Kişilerin serbest dolaşımı

Başlık   3: Hizmet sunumunda serbestlik

Başlık   4: Sermayenin serbest dolaşımı

Başlık   5: Şirket hukuku

Başlık   6: Rekabet politikası

Başlık   7: Tarım

Başlık   8: Balıkçılık

Başlık   9: Ulaştırma politikası

Başlık  10: Vergileme

Başlık  11: Ekonomik ve Para Birliği (EMU)

Başlık  12: İstatistikler

Başlık  13: Sosyal siyaset ve istihdam

Başlık  14: Enerji

Başlık  15: Sanayi

Başlık  16: Küçük ve Orta Büyüklükte İşletmeler

Başlık  17: Bilim ve araştırma

Başlık  18: Öğrenim ve eğitim

Başlık  19: Haberleşme ve Enformasyon teknolojileri

Başlık  20: Kültür ve Odyovizüel politikalar koordinasyonu

Başlık  22: Çevre

Başlık  23: Tüketici ve sağlık korunması

Başlık  24: Adalet ve içişleri alanlarında işbirliği

Başlık  25: Gümrük birliği

Başlık  26: Dış ilişkiler

Başlık  27: Ortaklaşa Dış ve Güvenlik politikaları

Başlık  28: Finansal kontrol

Başlık  29: Finansal ve bütçeleme teknikleri

Başlık  30: Kurumlar

Başlık  31: Diğer.

18 Aralık 2004
Nedir bu AB ile yapılacak müzakere ve 31 Bölüm için yorumlar kapalı
Okunma 73
bosluk

Papadopulos’un içine girdiği çıkmaz

Papadopulos’un içine girdiği çıkmaz

Bu günkü köşe yazımda, dün akşam AB Devlet ve Hükümet Başkanları zirve-çalışma yemeğinde yapılan tartışmalar sonrasında varılan mutabakattan ve gece boyu süren pazarlıklar sonunda bu sabah açıklanan Konsey karar taslağından bahsetmek istemiyorum. Nasıl olsa tüm gazeteler ve TV’ler bu konuda en geniş ve en detaylı bilgileri verecekler. Bu gün yapılacak  AB Devlet ve Hükümet Başkanları (AB Konseyi) zirve toplantısında alınacak kararın ne olacağını yaklaşık olarak tahmin edebiliyorum.

Bence bu gün açıklanacak zirve kararı şöyle olacak.

  • Türkiye’ye müzakere tarihi verilecek. (Eylül 2005)
  • Kalıcı kısıtlamalar konacak. (Dolaşım, Tarım, Bölgesel yardım)
  • Kıbrıs konusunda müzakerelerden önce çözüm temenni edilecek.

Aslında bu gün beni en çok ilgilendiren konu, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti Başkanı Tasos Papadopulos’un içine düştüğü çıkmazdan nasıl kurtulacağıdır. Papadopulos, tam bir üstü bıyık, altı sakal durumunda sıkıntılı bir çıkmaz içindedir. Bu çıkmaza kendisini, kendi elleri ile soktu.

Papadopulos, Türkiye’nin AB’ye girmek için her şeyi göze alacağını düşünerek elindeki VETO kozu ile Türkiye’yi  köşeye sıkıştıracağını planlamış ve  Türkiye’nin çok istekli göründüğü bu kritik olayda,  Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’nin Türkiye tarafından tanınması fırsatını sonuna kadar zorlamak çabasına girmiş. Elindeki VETO kozunu da ya Türkiye bizi tanır ya da Türkiye’nin AB’ye girişini VETO ederiz diyerek de gösteriyor. Aslında iç tribünlere oynuyor. Türkiye-AB görüşmelerinde Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetin’in Türkiye tarafından tanınmasını sağlayan kişi olarak tarihe geçmek çabası içinde. Salı günü taraftarlarını sokaklara dökerek VETO’ya EVET mitingi yaptırdı. Amacı AB’ye ve Türkiye’ye Kıbrıs Rumlarının kararının VETO olduğunu ispatlamak ve  Türkiye tarafından tanınmayı koparmak.

Ama dış tribünlerde Papadopulos’un durumu biraz farklı. Şu anda AB içinde tam bir OYUN BOZAN, Avrupa tanımı ile de KARA KEDİ durumunda. Kendisine açıkça boyuna bakmadan boyundan büyük işler peşinde koşmakta olduğu söylenmekte ve VETO kullanmak gibi bir hata işlerse bunun bedelini çok ağır bir şekilde ödeyeceği ima edilmekte. Yunanistan Başbakanı Karamanlis dahi Kıbrıs’a bu konu ile ilgili yaptığı ziyarette, kendisine açıkça VETO kullanmamasını tavsiye etti.

Papadopulos tam manası ile üstü bıyık, altı sakal çıkmazında. Kıbrıs’lı Rumları memnun etmek için VETO kullanmak zorunda. AB üyelerini memnun etmek için de VETO’yu kullanmamak zorunda.

Bence yapması gereken ne iyi hareket VETO kararını AB Konseyinin genel tavrına bırakması olacak. Yani topu Konseye atacak ve adaya geri dönüşünde halkına VETO’yu ÇOĞUNLUK KARARINA bıraktım diyerek sorumluluktan sıyrılacak. Aksi takdirde, VETO kullansa da kullanmasa da kaybeden hep kendisi olacaktır.

Bunlar bazen oluyor ve çok yetenekli kişiler dahi kendilerini zaman zaman kendi  elleri ile tuzağa düşürebiliyorlar.

17 Aralık 2004
Papadopulos’un içine girdiği çıkmaz için yorumlar kapalı
Okunma 55
bosluk

Zirve Programı

Zirve Programı

AB Hükümet ve Devlet Başkanları Zirve Programı ve KIBRIS

Tüm gazeteler ve TV’ler bu gün aynı konuyu işledikleri için bu günkü köşe yazımda Avrupa Parlamentosunun (AP), Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye ile tam üyelik müzakereleri ile ilgili kararından bahsetmeyeceğim.
Karar %61 EVET oyu ile alındı bu nedenle de sadece dünkü köşe yazımda ön gördüğüm %65 EVET oylarına çok yaklaştığımı belirtmekle yetineceğim.

Beni asıl ilgilendiren dün ne olduğu değil, bu akşam ve yarın zirvede ne olacağıdır.

Bu gün AB üyesi 25 ülkenin katılacağı, iki günlük Hükümet ve Devlet Başkanları zirvesi, Brüksel’deki Justus Lipsius binasında başlayacak. Bu zirveye AP Başkanı Borell ve BM Genel Sekreteri Annan’da katılacak. Annan Kıbrıs konusundaki görüşünü belirtmek üzere bu toplantıya katılacak. Bu kişilerin zirveye katılması çok olağan dışı ve bir o kadar da önemli.
Geçen günkü yazımda da belirttiğim gibi, gelen haberlere göre Birleşmiş Milletler Teşkilatı Kıbrıs sorununa son vermek ve “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ”ni kurmak için taraflar arasında yeni görüşmeler başlatmak kararında ve tüm girişimleri de bu yönde. Annan’ın zirveye çağrılmasının nedeni sadece Kıbrıs konusu.
Türkiye’nin KIBRIS konusundaki yaklaşımı çok doğru ve BM’ye yönelik. Türkiye, Kıbrıs’taki sınır sorununa rağmen Güney Kıbrıs’ı AB’nin üye olarak kabul ettiğini öne çıkarmakta ve sorunun çözümünden sorumlu olamayacağını belirterek bu konudaki muhatabının Birleşmiş Milletler olduğunu iddia etmektedir. Birleşmiş Milletlerin tekrar bir görüşme başlatması durumunda konunun adilane çözümü için iyi niyetli ve yapıcı katkılarını esirgemeyeceğini açıkça ortaya koymaktadır.

Bu gün başlayacak ve yarın da devam edecek zirve Programı aynen şöyle:
16 Aralık 2004, Perşembe
Saat 18:00 – Liderlerin zirvenin yapılacağı konsey binasına gelişleri.
Saat 19:15 – Liderler ve dışişleri bakanları ayrı ayrı çalışma yemeğinde bir araya gelecekler.
Saat 22:30 – AB Dönem Başkanının basın toplantısı..

17 Aralık 2004, Cuma
Saat 09:15 – Üye ülkelerin liderlerinin binaya gelişi
Saat 09:50 – AP Başkanı Borelle’nin toplantıya katılması.
Saat 10:25 – Borelle’nin toplantıdan çıkışı.
Saat 10:30 – BM Genel Sekreteri Annan’ın toplantıya katılması.
Saat 11:30 – Annan’ın Basın toplantısı.
Saat 13:45 – Aday ülkeler olan TÜRKİYE, Bulgaristan Romanya ve Hırvatistan Başbakanlarının ve Dışişleri Bakanlarının toplantıya katılması.

Türkiye’nin, Ankara Antlaşması’nın ek protokolünü imzalaması, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanınması anlamına gelebileceği için bu iki günde, müzakere tarihinin kaderini belirleyecek en kritik gelişme “VETO” hakkı bulunan Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetinin, Türkiye’nin, Ankara Antlaşması’nın ek protokolünü imzalaması için her yolu denemesi olacaktır.
Bence Türkiye, aynı Roma’daki Avrupa Anayasası’nın imza töreninde olduğu gibi birinciye ek olarak ikinci bir kağıtla Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ne ilişkin çekince metnini AB’ye iletecek. Bu çekince belgesinde Türkiye’nin, BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde kapsamlı nihai bir çözüm olmadığı sürece siyasi olarak Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni tanımadığını vurgulayarak tüm politik baskıları BM’ye yönlendirecek.

16 Aralık 2004
Zirve Programı için yorumlar kapalı
Okunma 56
bosluk

Avrupa Parlamentosu’ndaki oylama belli oldu

Avrupa Parlamentosu’ndaki oylama belli oldu

Avrupa Parlamentosu’nda bu gün yapılacak oylamanın rengi ve sonucu neredeyse belli oldu.
Avrupa Parlamentosunda gruplar, ülkelere veya Parlamenterlerin milliyetlerine göre değil, Parlamenterlerin temsil ettikleri partinin siyasi görüşüne göre oluşmaktadır.
Örneğin Alman Parlamenterlerin hepside aynı doğrultuda oy kullanmamaktadırlar. Hıristiyan Gruba üye Alman Parlamenter HAYIR oyu kullanırken, Sosyalist grup üyesi Alman Parlamenter ise EVET kullanabilmektedir. Avrupa Parlamentosunda ülkelerin, milletlerin veya ırkların çoğunluğu, üstünlüğü, baskınlığı veya çatışması yerine siyasi görüşlerin üstünlüğü yer almakta ve gruplar da ona göre oluşmaktadır.

Avrupa Parlamentosundaki tüm siyasi gruplar, bu gün genel kurulda oylanacak Türkiye raporuna ilişkin görüşlerini, dün düzenledikleri basın toplantılarında bir kez daha açıkladılar ve düşüncelerine açıklık getirdiler.

AB’nin, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine gereksiz yere vakit geçirmeden başlamasını” öneren rapor ve buna bağlı tavsiye karar tasarısı, bağlayıcı özelliği olmamasına rağmen, 17 Aralık’ta Brüksel’de yer alacak AB Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi zirvesinden önce, Avrupa Parlamentosu’nun görüşünü yansıtacak olması nedeniyle çok önem taşıyor. Bu gün yapılacak oylamada kararın aşağıdaki gibi çıkması çok olası.

Hıristiyan Demokrat Grubu üyesi Parlamenterler:

Alman Hıristiyan Demokratlar :  HAYIR

Fransız Hıristiyan Demokratlar :  HAYIR

İngiliz Hıristiyan Demokratlar :  EVET

İtalyan Hıristiyan Demokratlar :  EVET

İspanyol Hıristiyan Demokratlar :  EVET

Yeşiller Grubu üyesi Parlamenterler : %65 EVET

Liberal grubu üyesi Parlamenterler :

Fransız Liberaller : HAYIR

Geri kalan diğer Liberaller : EVET

Sosyalist Grubu üyesi Parlamenterler : %100 EVET

Genel toplamda : EVET OYLARI   : %65

HAYIR OYLARI : %35

Avrupa Parlamentosunun bu gün alacağı karar üzerine inşa edilecek 17 Aralık’taki AB Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi kararı, 16 Aralık Perşembe gecesi yapılacak 25 liderin yemeğinde tam bir belirginlik kazanacak. Yemeğin resmi olmayan gündeminde Kıbrıs Sorunu ve Türkiye’nin AB üyeliği var. Türkiye ve Kıbrıs Sorunu hakkındaki bütün kararlar 16 Aralık gecesi yapılacak olan bu çalışma yemeğinde görüşülecek ve ortak bir karara varılacak.

Türkiye, Kıbrıs sorunu çözülmeden AB’ye tam üye olamayacağının bilincinde.  Bu nedenle Türkiye’nin bu yemekten evvel AB’ye verdiği mesaj “Biz Kıbrıs’ta üzerimize düşeni yaptık, bundan sonra bir şey yapmayız” biçiminde değil, tam aksine, Türkiye’nin “müzakere tarihi” almasından sonra Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak “Nihai çözüm yolunda aktif rol alacağı” yönünde.

Bu mesajın açıklaması şöyle : Türkiye 17 Aralık’ta müzakere tarihi aldıktan sonra, Kıbrıs sorununun çözümü için B.M.’in yapacağı girişimlere destek verecek ve Kıbrıs sorununun kalıcı bir şekilde çözümü için harekete geçecek. Birleşik Kıbrıs Cumhuriyetinin kurulmasından sonra bu devleti, (garantörü olarak) hemen tanıyacak ve böylece hem KIBRIS sorunu çözülmüş olacak ve hem de yıllarca önünde kocaman bir engel gibi duran bu sorunu ortadan kaldırmış olacak.

15 Aralık 2004
Avrupa Parlamentosu’ndaki oylama belli oldu için yorumlar kapalı
Okunma 68
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar