AKEL Genel Sekreteri Hristofyas uçtu

AKEL Genel Sekreteri Hristofyas uçtu

Rum Meclis Başkanı olan AKEL Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas, evvelki gün Birleşik Avrupa Solu Başkanı Fr. Wurtzs ile düzenlediği ortak basın toplantısında “Türkiye, Annan planında,  hak ettiğinden çok daha fazlasını aldığı ve hakkından fazla olanını iade etmesi gerektiği yönünde karar almalıdır” diyerek, boyundan ve kilosundan büyük laflar edip, halk deyimi ile adeta “uçtu”.

Hristofyas’a göre AKEL, iyi niyetli görüşmeler aracılığıyla gerçekten bağımsız, yeniden birleşmiş, yabancı askerler ve ana vatanların boğucu kucaklaması olmayan federal bir Kıbrıs’ı gündeme getirecek gerekli değişikliklerin yapılacağı yaratıcı bir diyaloğun yeniden başlaması ön şartlarının hazırlanmasına hazırmış ve bu yönde çalışmalar yapmaktaymış.

AKEL’in, Türkiye’nin fazla haklar aldığını iddia ettiği Annan Planına alternatif olarak hazırladığı insancıl, Türklerin haklarını sonuna kadar koruyan ve Kıbrıs’ta barışa yönelik çalışmalara ve yeni plan için önerileri aşağıda.

1- Tüm yabancı askerler Kıbrıs’tan tamamen çıksın, 650 kişilik Türk Alay’ı da kalmasın.

2- Garantörlük sistemi ve Türkiye’nin garantörlüğü kaldırılsın.

3- Garantör güçlerin (Türkiye’nin) tek yanlı müdahale hakkı kaldırılsın.

4-  AB garantör olsun ve garantör güç kavramı değiştirilsin.

5- Annan planında kurulması öngörülen “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin   yönetim yapısı değiştirilsin ve yönetim siyasal eşitlik temelinde değil,  sayısal denge temeline oluşturulsun.

6- Rumların tümü Kuzey Kıbrıs’taki mülklerine geri dönsün.

7- Rumlara doğrudan devredilecek toprakların iade süreci kısaltılsın ve  topral iadesi hemen başlasın.

8- Adada kalacak KKTC vatandaşı olmuş Türkiyelilerin sayısı azaltılsın.

9-  Yeni devlet kurulduktan sonra Türkiye’den adaya gelecek Türklerin adaya nasıl girecekleri konusunda düzenleme yapılsın.

10-Yeni kurulacak devletin idare yapısı işler hale getirilsin.

11-Yeni kurulacak devlette kararlar çoğunluk ilkesine göre alınsın.

12- Doğrudan devredilecek topraklardan Türk askeri hemen ve derhal çekilsin.

13-BM Güvenlik Konseyi, kabul edilecek muhtemel bir planı Türkiye’nin fiili olarak uygulayacağı yönünde Rumlara garanti veren bir karar alsın.

14-Kıbrıs’ın kıta sahanlığı, uluslararası anlaşmalar temelinde kesin olarak belirlensin.

15-Ekonomi üniter olsun.

16-Para politikası üniter olsun ve Merkez Bankası Rum çoğunluk tarafından idare edilsin.

17-Türkler yukarıdaki şartları içeren plan kabul edildikten sonra planın üstüne birer bardak soğuk su içsinler.

17.ci maddeyi ben ilave ettim. Yeni plandaki bu değişikliklere de bayağı yakışıyor yani.

Hristofyas, 1974’de Yunan Cuntasının planladığı ve fiiliyata geçirdiği darbeyi ve arkasından gelen Barış Harekatını uluslar arası hukuku ihlal şeklinde tanımlıyor. 1963’de anayasayı değiştirmek için kasten çıkardıkları silahlı çatışmaları ve dönemin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yöneticisi olan “EOKA Hükümetinin” silah zoru ile göçe zorladığı 103 Türk köyünü, 1970 yılına kadar yürürlükte kalan ve Türklere acımasızca uyguladıkları “Türklere satılması yasaklanmış Stratejik Malzemeler” emirnamesini de hep unutuyor.

1964 yılında Rumların Kıbrıs Cumhuriyetini silah zoru ile gasp etmesi konusunda da dili bir türlü “Rumlar, 1964 yılında hak ettiklerinden çok daha fazlasına silah zoru ile el koydular,  artık Rumların, hak ettiklerinden fazlasını Türklere iade etmeleri gerektiği yönünde uygulama başlatılmalıdır” diyemiyor bir türlü.

Ben de bu sütunlardan AKEL Genel Sekreteri ve Rum Meclisi Başkanı Sayın Demetris Hristofiyas’a sesleniyorum.

Sayın Hristofiyas; Kıbrıs’ta iki toplumun ayrılması ve toplumlara arası çatışmalar, sizin zannettiğiniz gibi 1974’de değil 1963 yılında başladı. Rumlar 1964 yılında Kıbrıs Cumhuriyetini silah zoru ile gasp ettiler. Artık silah zoru ile gasp ettikleri Türklerin haklarını iade etmenin zamanı geldi. Türkiye’ye Annan planında hak ettiğinden çok daha fazlasını aldığını ve hakkından fazla olanını iade etmesi gerektiğini söylerken, Türklerin deyimi ile önce iğneyi kendinize, sonra da çuvaldızı başkasına batırmak yöntemini uygulayarak, önce siz bize, 41 yıl önce gasp ettiğiniz  haklarımızı iade edin, sonra Türkiye bu jestinizin altında kalmayarak aldığı fazla hakları size iade eder.

3 Haziran 2005
AKEL Genel Sekreteri Hristofyas uçtu için yorumlar kapalı
Okunma 44
bosluk

Kıbrıs’taki ortam ve KKTC halkı değişmeye başladı

Kıbrıs’taki ortam ve KKTC halkı değişmeye başladı

Bana göre, bu son gelişmelerden sonra hem Kıbrıs konusu kabuk değiştirmeye başladı hem de Kıbrıs’lı Türklerin Kıbrıs konusuna bakış açıları değişmeye başladı.

Kiminle konuşsam, 1.ci Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş yıllardır söylediklerinde haklıymış diyor bana.  Kiminle derken, hiçbir siyasi ayırım yapmaksızın herkesle demek istiyorum. CTP’lisi de, UBP’lisi de, diğer partili olanlar da üç aşağı beş yukarı aynı tanımı yapıyorlar.

Papadopulos’un 24 Nisan Referandumundan sonra söyledikleri, Türklere karşı tavırları, BM’ye sunduğu ve Annan Planında yapmak istediği değişiklikler, mülkiyet davaları, Kıbrıs’lı Türkler üzerindeki izolasyonları ve baskıları arttırmak için denediği yöntemler ve girişimler artık insanımızda, Rumların Kıbrıs’ta barışın sağlanması konusundaki samimiyetlerine karşı şüphe duymasına yol açmaya başladı.

Özellikle New York’a gönderdiği temsilcisi Tasos Çionis’in Prendergats’a sunduğu ve Annan Planında Rumların yapılmasını istedikleri değişikliklerin arasında “Türklerle Rumların arasında siyasi eşitlik olmaması ve yeni kurulacak Birleşik Kıbrıs Cumhuriyetinin Rum çoğunluk tarafından yönetilmesi” maddesi, bence Rumlara duyulan sempatiyi sarsan ve bardağı taşıran son damla oldu.

Konuştuğum kişiler aşağıdaki 3 temel haktan asla vazgeçmeyiz diyorlar,

1-     Self determinasyon hakkımız. (Kendi geleceğimizi sadece kendimizin belirlemesi hakkı)

2-     Egemenlik hakkımız.

3-     Siyasi eşitlik hakkımız.

Referandumdan sonra geçen bir yıl, Rum adadaşlarımızın Kıbrıs konusunda neler düşündüklerini açıkça ortaya koydu. Sayın Başbakan Ferdi S. Soyer’in dediği gibi bizleri “zenci” sınıfında gördükleri ve işçilik yaptırmaktan öteye başka hiç bir görevi bizlere layık görmedikleri, Birleşik Kıbrıs Cumhuriyetini bizlerle ortak olarak yönetmeyi istemedikleri, şöyle veya böyle, bir şekilde AB’nin kendilerine sağladığı gücün arkasına saklanarak tüm kuzey Kıbrıs’a sahip olmak ve bizlere nefes almak hakkı bile tanımadan tüm adayı, bir “Helen Cumhuriyeti” gibi yönetmek istedikleri ortaya çıktı.

Çok değil daha bir buçuk yıl evvel, Rumlarla ortak olmayı, iç içe, kucak kucağa yaşamayı düşleyen insanlarımız, ellerine matsa geçirip tüm duvarları yıkmak isteyenlerimiz, bu gün büyük bir düş kırıklığı yaşamaktadırlar.

Bu kısacık zaman dilimi içinde Rumlar bir karabasan gibi hayatlarına girmiş ve AB’nin arkasına saklanarak her yönde insanlarımızı üzerinde baskı uygulamaya başlamıştır.  Güneyden veya kuzeyden göçmen gelip, oturdukları evin kendilerine mi yoksa eski Rum sahibine mi ait olduğunun şüphesine düşen, geleceğine endişeyle bakan, ne olacak bizim halimiz diyen insanımız, kapıların açıldığı günlerde gördükleri Rum plakalı araçlara ellerini sallayan kalbi sevgi dolu insanımız, bir müddet sonra bu baskılardan bunalıp Rum plakalı arabaları taşlayacak hale gelecek, hükümetimize “kapatın bu kapıları, biz Rumları artık topraklarımızda istemiyoruz” demeye başlayacaktır.

Gözüken köy kılavuz istemez. Ben bunları duymaya ve hissetmeye başladım…

2 Haziran 2005
Kıbrıs’taki ortam ve KKTC halkı değişmeye başladı için yorumlar kapalı
Okunma 36
bosluk

Tutuklanan Alman çift ve tutuklanmayacak ABD Kongre üyeleri

Tutuklanan Alman çift ve tutuklanmayacak ABD Kongre üyeleri

Rumlar 1974 Barış Harekatı bittikten bir müddet sonra, 1975 yılı başlarında  Mağusa ve Girne limanlarını Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetinin kapalı limanları olarak ilan etmişlerdi. Arkasından da bu limanlara uğrayan gemiler ve bu gemilerin kaptanları hakkında yasal işlem yapılacağını açıklamışlardı.

Aradan geçen 30 yıl içinde, bir çok kere Mağusa limanına uğrayan ve aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen bir gün Larnaka veya Limasol limanlarına uğrayan gemilerin kaptanlarını tutuklayıp hapse koymuşlardı.

Evvelki gün özel yatlarıyla Doğu Akdeniz turuna çıkmış olan 66 yaşındaki Robert Nagele ve 65 yaşındaki Gunhild Wolff adlı iki Alman uyruklu AB vatandaşı, geçen hafta Perşembe günü Girne ve Mağusa limanlarına uğradıkları için, KKTC’den ayrıldıktan sonra demir attıkları Limasol limanında  tutuklandılar ve haklarında dava açıldı. Dün de K£2,000 kefaletle serbest bırakıldılar ve bu gün de haklarında karar verilmek üzere mahkemeye çıkacaklar.

Geçen sene Mayıs ayında Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti Avrupa Birliğinin yayınladığı ve Kıbrıs’taki Yeşil hat boyunca ticari eşyanın ve AB vatandaşlarının dolaşımını düzenleyen “Yeşil Hat Tüzüğü”nü uygulamaya koymayı kabul etti. Bu tüzüğe göre, Avrupa Birliği vatandaşları, Kıbrıs’a nereden girdiklerine bakılmaksızın, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetinin kontrolü altında olmayan geçiş noktalarından Yeşil Hattı geçebileceklerini de öngörmektedir.

Geçen sene Lefkoşa Kaza Mahkemesi, Ercan havaalanından uçağa binerek İstanbul’a giden bir Rum hakkında dava açan Kıbrıs (Rum) hükümetine, düşünce tarzlarının yanlış olduğunu belirterek AB vatandaşlarının serbest dolaşım hakkının kısıtlanamayacağı kararını almış  ve Kıbrıs hükümetinin bu yasakçı kararını çöpe attırmıştı. Bu karardan sonra tüm AB vatandaşları ve Kıbrıs’lı Rumlar,  Kıbrıs (Rum) hükümetince onaylanmamış giriş noktalarından yani Ercan havaalanı ile Mağusa ve Girne limanlarından rahatça ve sorunsuz olarak adaya giriş ve çıkış yapmanın tadını çıkarmaya başladılar.

Tüm bunlara karşılık hala daha Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti, 1975 yılında yasa dışı ilan ettiği Ercan, Mağusa ve Girne limanlarından giriş yapanlara para cezası ile cezalandırmak inadını sürdürmektedir. Bunun en canlı örneği, daha çok değil, geçen ay Mağusa limanına giriş yaptığı için 5.2 milyon Avro ceza kesilen Aegean Sun (Ege Güneşi) adlı kargo gemisi hala belleklerde yerini korumaktadır.

Burada bana garip gelen ve AB’nin halen uygulamada olan Yeşil Hat Tüzüğüne aykırı olduğunu düşündüğüm nokta şu. Eğer bu AB vatandaşı iki Alman turist, Ercan, Mağusa veya Girne limanlarından gerek yayan gerekse de otomobilleri ile giriş yapıp, güneye geçmiş olsalardı, kendilerine her hangi bir şey söylenmeyecekti, dava okunamayacaktı ve tutuklanmayacaklardı.

Fakat şimdi, içinde yaşadıkları ve Doğu Akdeniz’i gezdikleri küçük bir yatla, önce Girne ve Mağusa limanı uğrayıp sonra da Limasol limanına gittikleri için, Yeşil Hat Tüzüğüne ve AB sınırları içinde AB vatandaşlarının serbestçe dolaşım haklarına aykırı olarak tutuklandılar ve haklarında dava açıldı.

Bu gün çıkarılacakları Kaza mahkemesinde iyi bir avukat tarafından savunulurlarsa, aynen geçen sene Ercan’dan çıkış yaptığı için mahkemeye verilen Kıbrıs’lı Rum hakkında çıkan beklenmedik karar gibi sürpriz bir karar çıkabilir ve her hangi bir ceza almayabilirler.

Ben bu konuda, Papadopulos’un referandumdan beridir süregelen olumsuz tavırları nedeni ile Avrupa Birliğinin müdahil olabileceğini, Alman elçiliğinin de Yeşil Hat Tüzüğünü öne sürerek vatandaşlarının hakkını korumak için girişimlerde bulunabileceğini düşünüyorum.

Olası cezasız bir sonuç, ABD Kongre üyelerinin Ercan Havaalanı’ndan KKTC’ye gelerek yıllardır süren ambargoların zayıflatılması ve Kıbrıs’lı Türklerin izolasyondan kurtulmasına kapı açabileceği gibi, Kıbrıs konusunda yeni bir dönüm noktası oluşturabilir.

ABD Kongre üyelerinin bu ziyareti KKTC’ye uygulanan haksız ambargoların kaldırılması için çok önemli ve sembolik bir adım. ABD hükümeti tarafından onaylanan bu ziyarete ilaveten Rum Hükümeti sözcüsü Hrisostomidis’in, Kongre üyelerinin talep etmesi halinde Güney Kıbrıs’a geçmelerine izin verileceği açıklaması ise, Kıbrıs (Rum) hükümetince onaylanmamış giriş noktalarından yani Ercan havaalanı ile Mağusa ve Girne limanlarından adaya giriş veya çıkış yapan kişilere artık ceza verilemeyeceği konusunda eşsiz bir emsal teşkil edecektir.

Kıbrıs’ta hızla değişen bir şeyler, yıkılan tabular var artık…

1 Haziran 2005
Tutuklanan Alman çift ve tutuklanmayacak ABD Kongre üyeleri için yorumlar kapalı
Okunma 50
bosluk
  • Sayfa 3 ile 3
  • <
  • 1
  • 2
  • 3
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar