





Dün Türkiye 3 Ekim’de müzakerelerin başlaması koşulu olan Gümrük Birliği Ek Protokolü’nü imzaladı.
Bu imzanın şokunu daha Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti üzerinden atamadı ve herhalde uzun bir müddet de atamayacak.
Türkiye attığı imzaya kapak olarak koyduğu açıklama notu ile çok açık ve net olarak, “Ben 1960’da kurulan ve Garantörü olduğum Kıbrıs Cumhuriyetini tanıyorum. Benim önüme koyduğunuz sahte Kıbrıs devletini tanımıyorum ve anlaşma olana kadar da asla tanımayacağım” dedi, ve ”Bilinmesi gerekeni de diplomatik yolla ilan etti.”
Bu gelişmeden sonra ”Türkiye’nin, Kıbrıs sorunu çözülmeden ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni mevcut şe...
Türkiye’nin 3 Ekim’de AB ile müzakerelere başlaması önündeki en önemli koşul olan Ek protokol metninin, AB Dönem Başkanı İngiltere’de imzalanıp Türkiye’ye verilmesi, finale doğru atılacak ilk adım olacak.
Final çok önemli.
Finali etkileyen bir çok faktörün yanında Türkiye’nin son seçeneğini de göz ardı etmemek gerekir. Bu son seçenek, şimdiye kadar daha yüksek sesle telaffuz edilmedi ama, zamanı gelince kullanılmak üzere yerinede kondu. Yani kullanılmaya da hazır.
Nedir bu Türkiye’nin son seçeneği, AB’ye katılımı, Kıbrıs sorunu çözülene kadar ertelemek veya AB defterini kapatıp ABD defterini veya Türki-Devletler defterini açmak. Eskilerin deyimi ile tam bir “emniyet sübabı”.
Bu günk...
1 Mayıs 2004 tarihinde Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti resmen AB üyesi olduktan sonra Papadopulos, sırtını AB’ye dayayıp, her konuda AB’nin kendisine kayıtsız koşulsuz arka çıkacağı zannı ile atıp tutmaya başlamış, olmadık laflar etmiş ve Annan Planını Rum halkına reddettirmesini bile dünyaya kabul ettirebileceğini sanmıştı.
Ama artık işlerin böyle olmadığı yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Kritik olaylarda, gerek ABD, gerekse de AB, bir tarafa Kıbrıs Rumlarını, diğer tarafa da Türkiye’yi koyup, çıkarlarının ve gelecekteki menfaatlerinin hangi tarafı desteklemekle daha fazla olacağına bakıp kararı ona göre vermeyi tercih ediyorlar.
Papadopulos, sıkışmaya başladı ve AB üyeliğinin kendisine sınırsız bir güç ...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kısa bir süre önce Bakü’ye yaptığı ziyaretinde Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, KKTC’nin uluslararası izolasyondan kurtulmasına yardımcı olmak için girişimde bulunacağını taahhüt etmişti.
Devlet Başkanı İlham Aliyev tüm dış baskılara rağmen bu sözünü tuttu. Aliyev’e buradan [acizane] teşekkürlerimi sunmak isterim.
Rumların ilk engelleme girişimleri AB’yi de arkalarına alarak veya öyle olduğunu zannederek Azerbaycan’ı, “Siz KKTC’yi tanırsanız biz de Karabağ’ı tanıyacağız” diye tehdit etmek oldu. Bu tehdit sökmeyince, arkasından, “Siz Bakü’den Ercan’a uçarsanız biz de Larnaka’dan Karabağ’a uçarız” şantajı geldi. Bu...
Benim için hayati önemdeki bir Akademik çalışma için zorunlu olarak sizlerden 14 gün ayrı kaldım. Bu çalışmamın sonucunu sizlere gelecek hafta içinde açıklayacağım. Zorunlu ayrılık için hepinizden özür diliyorum.
Türkiye’nin durdurulamaz atağı
3 Ekim yaklaştıkça, AB-Türkiye müzakerelerinin başlaması koşulu olan “Gümrük Birliğinin genişletilmesini ön gören protokol”da önem kazanmaya başladı.
Birçok kişi bu koşulu bir nevi çıbanbaşı olarak görüyor. Ama bana göre hiçte çıbanbaşı olabilecek önemde bir konu değil.
2002 yılının Türkiye’sine bakıyorum. Ekonomisine...