





Rum Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu, gerek Başkan Papadopulos gerekse de kendisinin, kayıplar konusunu her zaman ilk sıraya koyduklarını ve Türkiye’nin AB ile müzakerelere başlamasından hemen sonra “kayıplar” konusunu öncelikle masaya koyacaklarını .
Mağusa’daki kırmızı köylerden birisi olan Ksilotimbu köyünde, “Ksilotimbu kökenli kayıplar ve savaşta ölenler” anısına yaptırılan anıtın açılış töreninde konuşan Yakovu, “Türkiye’nin sadece kayıpların akıbetinin tespit edilmesini reddetmekle suçlu olmadığını, ayrıca neden olduğu acı ve üzüntülerden sorumlu olduğunu” iddia etti.
Yakovu’ya göre kayıplar sorununun çözümü, “Türkiye’nin iyi niyeti için bir gösterge” ...
Avrupa Birliği Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Türkiye’ye yaptığı ziyarette özellikle ek protokol’ün TBMM’ye getirilmesi konusunda imalarda bulundu.
Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin imzalayarak sunduğu ek protokolü, TBMM’de onaylandıktan sonra görüşmek niyeti ile erteledi.
Her ne kadar Avrupa Parlamentosunun yasa yapmak gücü yoksa da ve kararları da tavsiye kararından öteye değilse de, ek protokolü onaylaması veya reddetmesi kendi yetkisinde. Parlamento ek protokolü onaylamaz ise, ek protokol yürürlüğe girmez. Halen de yürürlükte değil zaten.
1963/4 Ankara Anlaşması Ek protokolünün içinde Gümrük Birliğini yeni 10 AB üyesi ülkeye genişletmeden öteye ne var ki, bu protokol bu kadar önem arz d...
Kıbrıs’ta, Türklerin ve Rumların önde gelen politikacılarının veya yöneticilerinin talimatları ile bir takım kişiler veya bürokratlar, zaman zaman gizli görüşmeler yapıyorlar.
Bu görüşmelerden ne halkın ne de Meclisin haberi olmuyor. Bazen Hükümetteki Bakanların ve iktidardaki Milletvekillerinin bile haberleri olmuyor.
Bu konuda basında çıkan ilk olay, 3 Temmuz günü dönemin Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Raşit Pertev’in, “Türk tarafının, izolasyonların kaldırılması karşılığında Maraş teklifinin gerçek olduğunu, toplantıdaki AB Dönem Başkanı Lüksemburg’un AB İşlerinden Sorumlu Bakanı Nicolas Schmit’in de öneriye şahit olduğunu” söylemesi oldu.
Hatırlarsanız, o günlerde verilen beyanatla...
Neredeyse bir haftadır gerek Rumların gerekse de Yunalıların VETO’ları konusunu yazıp duruyordum ve de bu VETO’ların aslında 3 Ekim’de değil, daha 17 Aralık’ta ellerinden uçup gittiğini söylüyordum.
Nihayet Papadopulos evvelki akşam yaptığı basın toplantısında benim bu bulgumu doğruladı.
Gerçekten de ellerinde düşünüldüğü gibi etkili bir VETO kartı yok. Daha doğrusu, önceleri iddia edildiği gibi veya gazetelerde yazıldığı şekli ile 35 müzakere başlığı olması nedeni ile hem açılışta hem de kapanışta kullanmak üzere 35 + 35 = 70 tane VETO kartı yok elinde. Yapabilecekleri veya yaratabilecekleri bir tek engel, müzakerelerin bitişini, sorunlar yaratıp biraz uzatmak veya geciktirmek. Başka bir güçleri yok.
...
3 Ekim gecesi büyük bir politik çekişme ve satranç oyunundan sonra kabul edilen Müzakere Çerçeve Belgesi’nin içeriğine göre, Kıbıs sorunu tamamen Türkiye’nin müzakere sürecinden ayrıldı ve Papadopulos’un tüm çabalarına rağmen AB zeminine giremedi.
Rumlar açısından Müzakere sürecinin başlaması ve Kıbıs sorunu ile ilişkili olmaması büyük bir dezavantaj oldu.
Rum Meclis Başkanı AKEL Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas’a göre Türkiye, her adımında Kıbrıs’ı karşısında bulacakmış. AB-Türkiye müzakere çerçevesinin kuralları, Kıbrıs’a her adımında Türkiye’nin karşısına çıkma olanağı veriyormuş ve bu nedenle de bu olanağı Ankara’nın Kıbrıs sorunundaki tavrını değiştirmesi yönünde değerle...