Kıbrıs’ta yabancı asker istemeyen AKEL

Kıbrıs’ta yabancı asker istemeyen AKEL

AKEL aslında beni çok ilgilendiriyor. Kıbrıs’ın kaderinde hep rol oynamış bir parti bu AKEL. Kuruluşundan bu yana dolu dolu ve hareketli tamı tamına 65 yıl geçti. Bazen sola meyletti bazen de solun milliyetçiliğine soyundu.

 

Hristofyas’ın 20 Temmuz haftasındaki beyanlarına ve konuşmalarına bakıyorum da, bazen perdeler arkasında nelerin konuşulduğunu, nelere imzalar atıldığını ama bunlardan halka da hiç bahsedilmediğini çok iyi anlıyorum.

 

Hristofyas, AKEL’in, “işgal” olarak nitelendirdiği 20 Temmuz Barış Harekâtını kınamak amacıyla yayımladığı mesajında, faşist Yunan Cuntası’nın EOKA B’nin yarattığı fırsatla gerçekleştirdiği darbe nedeniyle Türkiye’nin, 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ı “istila ettiğini” ileri sürmüş.

Aslında Türkiye’nin 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası,  Garanti Anlaşması, Madde 3 uyarınca adadaki düzeni tekrar kurmak amacı ile adaya müdahale ettiğini çok iyi biliyor ama bir türlü dili varmıyor ve söyleyemiyor.

İki toplumlu, iki bölgeli federal bir çözümden yana olduklarını da sözlerinin sonunda yineleyen AKEL Genel Sekreteri, söz konusu federal çözümün, kendilerini “işgalden” ve “yerleşik” olarak nitelendirdikleri binlerce TC kökenli vatandaşın mevcudiyetinden kurtaracağını da iddia etmiş o gün. Söyleyenin yüzü bir kara, inananın da iki kara.

 

Bu iddiasını da geçmiş yıllarda CTP ile yaptıkları bir anlaşmaya dayandırıyor Hristofyas.

22 Temmuzda yaptığı bir başka konuşmada da, yıllar evvel CTP ile yaptıkları bu anlaşmaya değinmiş ve söz konusu anlaşmada, Kıbrıs için, iki toplumlu, iki bölgeli federal bir yapının, Türkiye’den gelen göçmenlerin tümü ile geri gitmesinin ve adanın silahsızlandırılması ile yabancı askerlerin adayı terk etmeleri maddelerinin yer aldığından bahsetmişti.

Burada tabi ben buradaki  “Yabancı asker” tanımından  “Türk askeri”nin kastedildiğine adım gibi eminim. CTP’li yetkililerin akıllarında yabancı asker derken İngiliz askeri ve üsleri düşüncesi varken, AKEL’in aklında ve kastinde “Türk askeri” olduğundan hiç şüphem yok. Zaten Rumların politik taktikleri ve cambazlıkları, Bizans’a kadar iniyor. Sağ gösterip, sol vurmak, şişhane deyip meyhaneyi kastetmek, Rumların politik anlayışlarında önemli bir yeri olan çok doğal bir işlem.

 

Fransa’ya askeri kullanım amacı ile Baf’taki Andreas Papandreu hava üssünün kullanım hakkı verilirken, tüm yabancı güçlerin adadan çıkmasını ve üslerin kapatılmasını isteyen AKEL’den bırakın karşı koymayı, ses seda bile çıkmadı.

Anlaşılan AKEL,  “yabancı askerler adadan çıksın, Kıbrıs yabancı askerlerden arındırılsın” derken sadece “Türk Askeri”ni kastediyormuş. Fransız askerleri, herhalde bir RMMO taburu olsalar gerek, onlara hiç itirazları ve lafları yok.

 

Bakın birde AKEL’in, hiç ağzına almadığı ama yıllardır geçerliliğini koruyan 1966 tarihli ENOSIS kararı var. Aslanım AKEL, Kıbrıs’ın Türklerden arındırılıp, Yunanistan’a bağlanmasını istemiş yıllar önce. Hiç üşenmemiş ve tam 40 yıl evvel birde karar almış bu konuda. Ve bu karar, iptal edilmediğine göre halen daha geçerli.

Mart 1966’da toplanan 11.ci AKEL Kurultayında alınan karar aynen aşağıdaki gibi ;

Kurultay, AKEL’in ulusal kurtuluş savaşımızdaki sürekli ve değişmez tutumunun bağlantısızlık, bağımsızlık tam egemenlik, Kıbrıs’ın toprak bütünlüğü ile, yabancı üslerin ve casusluk için kullanılan radyo istasyonlarının Kıbrıs’tan kaldırılmasını teyit eder.

Ancak bu amaçların gerçekleşmesiyledir ki, Kıbrıs Halkı geleceğini her türlü yabancı baskılardan ve müdahalelerden uzak olarak ve dünyaca kabul edilmiş olan self-determinasyon ilkesi çerçevesinde serbestçe kararlaştırmak olanağına sahip bulunacaktır. Ancak bu tutum çerçevesindedir ki Halkımızın ULUSAL REHABİLİTASYONU -KIBRIS’IN YUNANİSTANLA BİRLEŞMESİ etrafındaki haklı emelleri, herhangi bir şantajın veya zorlamanın sonucu olarak değil de halkın öz iradesinin ÖNCE BAĞLARINDAN KURTULMUŞ OLAN HALKIN zorlanmadan, özgürce ifade edilecek İRADESİNİN SONUCU OLARAK GERÇEKLEŞECEKTİR…

 

Kararda gördüğünüz gibi “yabancı üslerin” Kıbrıs’tan kaldırılması 11.ci AKEL Kurultay kararı iken ve de GKRY’ni oluşturan koalisyonun “En Büyük” ortağı AKEL’in Genel Sekreteri, yani patronu, Dimitris Hristofyas,  her işine geldiğinde bunu kürsülerden söylerken, Fransızlara adada üs verilmesine ağzını açıp itiraz bile etmedi. Daha doğrusu itiraz etmek aklına bile gelmedi.

Rumlara göre adadaki yabancılar sadece Türkler… Türklerden başka herkesin yaşam hakkı var bu adada…..

Ha sahi, Kimdi O bir zamanlar “Rumlar Kardeşlerimizdir. Onlarla kucak kucağa yaşarız” diyenler. Aniden ortadan kayboluverdiler.  Sınırlar açıldıktan sonra galiba Rumları tanıyıp gerçek yüzlerini gördüler.

4 Eylül 2006
Kıbrıs’ta yabancı asker istemeyen AKEL için yorumlar kapalı
Okunma 50
bosluk

1964-74 arasında kayıp Rum yoktur senaryosu

1964-74 arasında kayıp Rum yoktur senaryosu

Rum propaganda makinesinin nasıl çalıştığı, Rum toplumunun menfaati için nasıl acımasızca uygulamalar yaptığı, bu başlıkta çok açık ve net bir şekilde görülüyor.

İnanmayacaksınız ama, Rumlar 1964-74 yılları arasında hiçbir kayıp Rumun olmadığı iddiasındalar. Hatta hatırlarsanız evvelki sene Papadopulos biraz daha ileriye gitmişti ve 1964-74 yılları arasında hiçbir kayıp Türk olmadığından da bahsetmişti.

Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi’ni yıllarca çalıştırmayan Rumlar, kayıplar konusunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne de taşımışlardı sırf Türkiye’yi suçlamak ve Kıbrıs’ta olayların 1974’de başladığı hikayelerini sağlam bir kazığa bağlayabilmek için. Ama tutmadı tabi.

BM kararıyla 1981 yılında yapılan anlaşma uyarınca kurulan ve 1984 yılından beri de resmen faaliyetlerine başlayan Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi’ndeki resmi rakamlara göre, kayıp Türklerin sayısı 211’i 1963’e ait olmak üzere 500 kişi. Bunların tümü sivil ve aralarında  hiç eli silahlı birisi yani asker veya mücahit yok. Kayıpların yüzde 26’sı kadın ve çocuklardan oluşuyor. Açıkçası sivil ve masum Türkler, suçsuz yere evlerinden, işyerlerinden ve  yollardan toplanmış, sonra da acımasızca katledilerek kuyulara atılmış. Raporlar öyle söylüyor.

 

Kayıp Rumların sayısı ise 1460 civarında. Aslında bu rakam 2 yıl öncesine kadar 1493 olarak kayıtlara geçmişti. Ancak kayıp listelerindeki bazı isimler, 1974 temmuz darbesinde Makarioscular ile EOKA’cılar arasında yer alan çatışmada öldürülmüş olmaları nedeni ile Rum tarafındaki toplu mezarlarda bulununca, Rum yönetimi resmi kayıp listesinde azaltma yapmak zorunda kalmıştı.

 

Rumların bütün inkârlarına rağmen gerçek ise biraz farklı. Bu sayının 42’si 1964-74 arasında öldürülmüş ama tümü de Türkler tarafından değil. EOKA da Rum toplumu içinde temizlik yapmış. Kayıpların yaklaşık, 600’ü, 15 temmuz ile 20 temmuz arasında yapılan darbede Rumların kendi aralarında gerçekleşen çatışmada ölmüş, 818’i de Barış harekatında hayatını kaybetmiş. (Kaynak; Rum basını ve göz şahidi subaylar ile papazların süreç içinde basında ve kitaplarda yer alan itirafları).

20 Temmuz 1974 günü Papadopulos’un, şimdi Gülseren Eğitim Taburunun bulunduğu RMMO kampında, darbeciler tarafından öldürülmek üzere hücreye hapsedildiği de belleklerimizden silinmeyen bir gerçek. 20 Temmuz Barış Harekatı olmasaydı bu gün GKRY Başkanı Tassos Nikolaos Papadopulos hayatta olmayacaktı. Belki de Türkler öldürdü yalanı ile tarihin tozlu sayfalarına “kayıp” diye geçecekti.

 

Resmi rakamlara göre kayıp Rumların yüzde 60’ı asker. Toplam rakam içinde kadın ve çocukların oranı yüzde 9. BM raporlarına göre Rum kayıpların 43’ü 1963 olaylarında kayboldu, ancak Rum yönetiminin Kıbrıs sorununun 1974’te başladığına ilişkin resmi politikası nedeniyle kendi resmi raporlarında bu bilgi yer almıyor.

 

Rum Dışişleri Bakanlığı’nın web sitesinde 1964 yılında kaybolan 274 Kıbrıslı Türk’ün ismi olmasına rağmen, aynı zaman dilimi içinde kaybolan 42 Kıbrıslı Rum’un isimleri yok. Bunun resmi kılıfı ise Rum Hükümetince çok kurnazca hazırlanmış.

Rum Hükümetine göre 1964 yılında Türkler tarafından kaçırıldığı iddia edilen ve o zamandan beridir yaşadıklarına dair herhangi bir iz bulunmayan söz konusu Rumların halen yaşamadıklarına dair resmi bir belge olmadığı için de resmen kayıp diye nitelendirilmiyorlar. İşin ucunda Kıbrıs’ta taraflar arasındaki olayların 1974’de değil 1964’de başladığı gerçeğinin ortaya çıkması var.

Söz konusu 42 kişi, Rum hükümeti tarafından görmezden gelinmiyor, ancak geçmişte bu kayıp Rumlara atıf yapılmasının, Kıbrıs’lı Türkler tarafından istismar edilebileceği korkusu var Rumlarda. Bu gerçekleşirse, KKTC hükümeti 1964 yılında kaybolan Kıbrıslı Türkler konusuna ağırlık verecek ve böylece Kıbrıslı Türklerin, yıllardır iddia ettikleri gibi Kıbrıs sorununun 1974 yılında değil, 1964 yılında başladığı ortaya çıkmış olacak ki, Kıbrıs’ta her şey ters yüz hale gelecek. İşte Rum hükümetinin kendi kayıplarını inkar etmesinin asıl nedeni bu.

Tabii bu senaryo Papadopulos’un marifeti değil. Aslında AKRITAS PLANI kökenli. Tarihe dönüp bakarsanız,  Güney Kıbrıs Rum Yönetimi eski Başkanı Glafkos Kleridis’in ve 11 bakanının, iktidarları döneminde 1964 yılında kayıp olan kişilerin yakınlarını tüm haykırışlarına rağmen kendilerini görmezden geldiklerini ve kayıpların akıbetinin belirlenmesi amacıyla kendilerine gönderilen mektuplara da karşılık vermediklerini ibretle görürsünüz.

4 Eylül 2006
1964-74 arasında kayıp Rum yoktur senaryosu için yorumlar kapalı
Okunma 175
bosluk

Aziz Barnabas’ın ruhunun termizliği

Aziz Barnabas’ın ruhunun termizliği

Yeniboğaziçi bölgesindeki St. Barnabas Manastın’nda temizlik yapan 3 Rum kadın, polis tarafın­dan ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldılar. Güney Kıbrıs’tan getirdikleri temizlik malzemeleriyle St. Barnabas Manastın’nın iç kısmını temi­zleyen Rum kadınlar, 14:00 ile 17:00 saatleri arasında Yeniboğaziçi Polis Karakolu’nda tutuldular. Rum kadınlara herhan­gi bir suçlama getirilmezken, polise verdikleri ifadelerinde St. Barnabas’ın ruhu için temizlik yaptıklarını söylediler.

Polis tarafından “şüpheli görülerek” ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılan Rum kadınların, iki yıldan beri her hafta St. Barnabas Manastın’na gelerek temizlik yaptıkları da öğrenildi. Yabancı uyruklu kişilerin dini amaçlarla Kuzey’deki kiliselerde bulunabileceği ancak temizlik yapmalarının yasak olduğu iddia edilirken, Rum kadınların hakkın­daki şüphelerin ileri götürülmediği ve serbest bırakıldıkları öğrenidi.

 

3 Eylül 2006
Aziz Barnabas’ın ruhunun termizliği için yorumlar kapalı
Okunma 42
bosluk
  • Sayfa 3 ile 3
  • <
  • 1
  • 2
  • 3
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar