İki Halkın “Evet” Diyebileceği Çözüm

İki Halkın “Evet” Diyebileceği Çözüm

Daha görüşmeler başlamadan, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas, tek egemenlik ve tek vatandaşlığı cebine koydu, Güzelyurt, Karpaz ve Maraş’ı da hediyesi olarak istiyor.


Bir zamanlar İstanbul’da daha köprüler yapılmamışken, Avrupa yakasından Asya yakasına geçişlerde, Üsküdar – Beşiktaş arasında feribotlar, Kadıköy – Karaköy arasında da şehiriçi hatları vapurları kullanılırdı. Hepsinde de mutlaka seyyar satıcılar bulunur ve hediyeli satışlar yaparlardı. “2 paket jilet alana, hediyesi madeinusa, hakiki Alman malı tarak” gibi cezb edici ve satışı arttıracak sloganlarla alıcı bulmaya çalışırlardı. Satıcının “madeinusa” sözünün ne demek olduğunu aylar sonra çözebilmiştim.


“Madeinusa” sözünün İngilizce de “Made in USA” kelimelerinin olduğunu ve tek kelime halinde Türkçe olarak söylendiğini, satıcı bana tarağı gösterince anlamıştım.  Anlamaya anlamıştım da bu tarağın nasıl olurda hem Amerikan malı hem de aynı zamanda Alman malı olabileceğini bir türlü anlayamamıştım. Adamın sattığı mal, hem Amerika’da imal edilmiş, hem de hakiki Alman malı oluyordu yaptığı reklama göre.


İşte Hristofyas da, tek egemenlik ve tek vatandaşlığı kopardığını açıkladıktan sonra Güzelyurt’u, Karpaz’ı ve Maraş’ı da aynen “2 paket jilet alana, hediyesi tarak” benzeri, “Tek egemenlik, tek vatandaşlık, hediyesi de Güzelyurt, Karpaz ve Maraş”  demeye başladı.


Sanki “Tek egemenliği ve tek vatandaşlığı” aldığı garanti de, üstüne “Güzelyurt, Karpaz ve Maraş” da bunun hediyesi olacak.


Aç tavuk kendini arpa ambarında sanırmış. Hristofyas’la baryası da aynen öyle. Şimdi kendilerini arpa ambarında zannediyorlar. İsteyenin yüzü bir kara, vermeyenin iki.
  
2004 Annan Planı Referandumundan sonra ABD’nin de desteği ile Rumların dünyaya yaydığı propaganda, 2004 Annan Planının Rumları memnun etmediği ve Rumların “Evet” demesi için de Türklerin Annan Planındaki haklarının budanması ve verdikleri tavizden daha fazlasını vermeleri gerektiği şeklinde başlatılmıştı. Halen de aynen ve dozu arttırılarak sürdürülüyor. 


Rum tarafı, 2004’de Annan Planı referandumunda AB’ye girişi garantiye almış olduğu için Annan Planı’na “hayır” demişti. Rumların şimdi, bu ”hayır”larını “evet”e dönüştürmeleri için çok çalışmaları ve gerçekleri hazmetmeleri gerekecek. Alacakları hiçbir taviz de yoktur. Zaten Kıbrıs Türk halkı da, 2004 Referandumunda, yalana ve dolana dayalı, hiç biri yerine getirilmemiş cicili bicili sözlerle estirilen rüzgarlarla kandırılmış ve %65 oranında “Evet” oyu kullanmıştı.


Bu referandumda gene Rumlar, AB ve ABD, kimleri, nasıl kandıracaklarını inceden inceye hesap ediyorlar ama kandıracak birilerini artık bulamayacakları da kesin. Son yapılan halkoyu yoklamaları bunu açıkça göstermekte. Kıbrıs Türk halkının yarıdan fazlasının artık gözü açılmış. Yeniden önlerine konacak “Yes be Annem” vaatlerini bu sefer yutmayacaklar.    


Rumların aklına gelmeyen bir başka gerçek de, adada hakça ve kalıcı bir çözüme ulaşılabilmesi için Kıbrıs Türk tarafının da ortaya çıkacak plana “evet“ deme gerekliliğinin olduğudur. Bunun için de Kıbrıs Rum halkı kadar Kıbrıs Türk halkının da “evet “ diyebileceği bir çözüm planını üretmek gerekmektedir.


Kıbrıs Türk halkının 2004’deki Annan Planına “evet” demiş olması nedeni ile yeni bedeller ödemeye hazır olduğunu düşünmek yapılabilecek en büyük hatadır. Anlaşılan Hristofyas ve baryası, hala daha bu gerçeği kavrayamamışlar.


Kıbrıs Türk halkının 2004 sonrasında yaşananlar nedeniyle önemli bir hayal kırıklığı içinde olduğu, Rumlara da asla güvenmediği de yapılan halkoyu oylamaları ile ortaya çıkan bir başka su götürmez gerçek.


Rum tarafının 2004’de “hayır” dediği Annan Planı’ndan daha ileriye gitmek istediği kesin. Ancak böyle bir yöntemle Kıbrıs Türk halkının kabul edebileceği bir anlaşmaya varmak da mümkün olamayacak.


Son günlerde liderlerin çizdikleri tablo ve güler yüzle söyledikleri ümitvar sözler gerçekleri hiçte yansıtmıyor. Müzakerelerde tarafların ayrılıklarının çok derin olduğu, insani konular hariç ortak noktaların olmadığı, başladıktan kısa bir müddet sonra müzakerelerin çıkmaza gireceği daha şimdiden belli oldu. Minaresi gözüken köy kılavuz istemiyor.


Şimdilik iki halkın da aynı anda “Evet” diyebilecekleri, akademik dilde de “Optimum kesişme noktası” olarak tanımlanan, ortak bir nokta yok.


Hangi Kıbrıs’lı Türk’ün, Türkiye’nin Garantörlüğünden vazgeçebileceğini ve Türk Askerinin adadan geri gitmesini onaylayabileceğini, Kıbrıs’ın kuzeyindeki egemenliğimizden vazgeçerek yönetimi, AB üyesi Yunanistan’daki Batı Trakya bölgesinde yaşayan soydaşlarımız altında ezildiği koşullarda Rum’a devretmeyi kabul edeceğini, gerçekten çok merak ediyorum.

23 Ağustos 2008
İki Halkın “Evet” Diyebileceği Çözüm için yorumlar kapalı
Okunma 37
bosluk

RMMO Savaş Gücünü Arttırıyor

RMMO Savaş Gücünü Arttırıyor

Rum Milli Muhafız Ordusunun (RMMO) geçmişi pek parlak değil. Özellikle de Türklere karşı.

1964’de Erenköy’deki bir avuç öğrenci-mücahide en ağır silahlarla, günümüz tanımlaması ile de dengesiz güç kullanıp acımasızca saldıranlar bunlar.

1967’de Geçitkale’de, sayıları yüz’ü bile bulmayan, en ağır silahı bren ve A4 tipi makineli tüfek olan mücahitlerimize 5,000 kişilik ağır teçhizatlı bir ordu ile saldıranlar da bunlar.

1974 Barış Harekatında, özellikle 2.ci harekat döneminde, Türk askerinin ulaşamadığı  savunmasız Türk köylerine saldırıp, 15 günlük bebekten 90 yaşındaki ihtiyarlara kadar tüm Türkleri, evcil hayvanları ile birlikte acımasızca öldüren de bunlar.


Elimdeki yüzlerce kitap arasında, RMMO’nun yaptığı katliamlar ile ilgili olarak kaleme alınmış kitaplarım var. Özel ve ayrı bir gözde onlar. Gibbons’un Genocide Files kitabı gibi.

Özellikle “IPHESTOS PLANI”nı belgeleri ile birlikte gözler önüne seren “CYPRUS QUESTION AND GREEK EXTERMINATION PLANS” adlı bir kitabım var. Mart 1977 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devletinin Enformasyon Dairesi tarafından yayınlanmış bu kitap. Bence bu kitap önce Türkçeleştirilmeli, sonra da 2.ci baskısı yapılarak tekrar yayınlanmalı.

Söz konusu kitap, 7 Mart 1974’de Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) 3. Yüksek Taktik Komutanlığı’nca “AKRİTAS” Planının devamı olarak hazırlanan IPHESTOS yani VOLKAN planını en ince detayına kadar açıklamakta.

Planın giriş bölümü sadece iki maddeden veya hedeften oluşmakta. Türklerin, evlerindeki evcil hayvanlara varıncaya dek imha edilmesi ve ada’nın Yunanistan’a bağlanması. RMMO’nun önderliğinde bütün Kıbrıslı Rum erkekler kararlaştırılan Türk köylerinde etnik temizliğe katılacaklar, “Rumlar öldüren”, “Türkler de ölen” olacak. Giriş bölümündeki ana fikir bu kadar basit ve açık. Çok değil sadece 34 yıl evvel planlanmış.


Planda, gizlice gece yapılacak hücumlarla, Türk olan yerleşim yerlerinde Türklerin imhası ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Buna göre öncelikle elektrikler kesilecek, Türkler hedef alınacak ve saldırı başlatılıp soykırım yapılacak.

Plan, öngörülen yerlerde suların, telefon hatlarının ve elektriğin kesilmesini, BM askerlerinin üniformalarını giyerek araçlarını nasıl kullanılacağını detaylı bir şekilde içermekte. Hatta öldürülecek Kıbrıs Türklerinin gömülecekleri “Toplu mezarlık”ların yerleri bile tespit edilmiş bu planda.

Soykırıma, özel görevlerle ve sivil kıyafetlerle katılacak Kıbrıs Komando Tugayına bağlı tüm Birlikleri’nin görev alacakları yerler de bir bir saptanmış. Bu birlikteki subaylarının tümü de Yunanistan’da eğitilmişti. 31 Mayıs 1974 tarihli emir, bu birliklerin hazırlıklarını 10 Temmuz’a kadar tamamlamalarını öngörüyordu.
 
Bir de, uluslar arası üne ve güvene sahip “Askeri Savunma Dergisi” var. Adı “Jane’s Defence Weekly”.  http://www.janes-defence-weekly.com  adresinden bu dergiye ulaşıp istediğiniz ordu ile ilgili güncel bilgileri alabilirsiniz. Tabii ücreti karşılığı.

Bu hafta bu derginin bana göre flaş haberi RMMO’nun saldırı gücünü Aralık 2008’e kadar üçte bir oranında arttıracak olmasıdır. Dergiye göre

RMMO Genel Kurmaylığı mevcut yapılaşmada, örgütlenmede ve işleyişinde köklü değişiklikler yapmak kararı almış. Bu değişiklikler sonucu RMMO’nun savaş yeteneği bugüne kıyasla üçte bir oranında artacak. Şu anda RMMO’da görev yapan Yunanistan’dan gelmiş paralı askerlerin sayısı ise şimdilik 20,000.

Zaten işin garip tarafı da burada başlıyor.

Yunanistan’ın 15 Temmuz 1974’de Kıbrıs’ta organize ettiği darbeden sonra kurulan ve Cumhurbaşkanlığına getirilen Nikos Sampson tarafından ilan edilen “KIBRIS HELEN CUMHURİYETİ”nin adada kontrolü tam olarak ele geçirmesinden hemen sonra IPHESTOS PLANI uyarınca katledilecek Türkler, 20 Temmuz 1974’de Mutlu Barış Harekatı ile “Soykırım”dan kurtarılmıştı.

Adadaki varlığı ile 1974 yılından beri Rumların her tür saldırısına mani olan Türk Barış Kuvvetlerinin adayı terk etmesini isteyen Rumlar, kendi yerel orduları içinde 20,000 adet Yunan askerini barındırmakta. Bunların yasal kılıfı da “paralı asker” olmaları.

Yani Türk askeri adadan gitsin ama paralı Yunan Askerleri adada kalsın. Ne tezgâh ama. Bizanslı saray entrikacıları bile bu kadar düzenbaz değillerdi.


Asıl önemlisi de, Cumhurbaşkanımız Mehmet Ali Talat’ın 2008 sonuna doğru bir anlaşma olması büyük bir olasılıktır demesine karşın, Rum Savunma Bakanı Kostas Papakostas’ın Aralık 2008’e kadar RMMO’nun savaş gücünün %35 arttırılacağını açıklaması.

Çok merak ediyorum niye RMMO’nun savaş gücü tam da Hristofyas’ın adaya Barış getirmek için soyunduğu bir zamanda %35 arttırılıyor.
Kime karşı kullanılacak bu artırım. 

1963’de olduğu gibi gene Kıbrıs’lı Türklere karşı mı?

21 Ağustos 2008
RMMO Savaş Gücünü Arttırıyor için yorumlar kapalı
Okunma 28
bosluk

RMMO Savaş Gücünü Arttırıyor

RMMO Savaş Gücünü Arttırıyor

Rum Milli Muhafız Ordusunun (RMMO) geçmişi pek parlak değil. Özellikle de Türklere karşı.

1964’de Erenköy’deki bir avuç öğrenci-mücahide en ağır silahlarla, günümüz tanımlaması ile de dengesiz güç kullanıp acımasızca saldıranlar bunlar.

1967’de Geçitkale’de, sayıları yüz’ü bile bulmayan, en ağır silahı bren ve A4 tipi makineli tüfek olan mücahitlerimize 5,000 kişilik ağır teçhizatlı bir ordu ile saldıranlar da bunlar.

1974 Barış Harekatında, özellikle 2.ci harekat döneminde, Türk askerinin ulaşamadığı  savunmasız Türk köylerine saldırıp, 15 günlük bebekten 90 yaşındaki ihtiyarlara kadar tüm Türkleri, evcil hayvanları ile birlikte acımasızca öldüren de bunlar.


Elimdeki yüzlerce kitap arasında, RMMO’nun yaptığı katliamlar ile ilgili olarak kaleme alınmış kitaplarım var. Özel ve ayrı bir gözde onlar. Gibbons’un Genocide Files kitabı gibi.

Özellikle “IPHESTOS PLANI”nı belgeleri ile birlikte gözler önüne seren “CYPRUS QUESTION AND GREEK EXTERMINATION PLANS” adlı bir kitabım var. Mart 1977 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devletinin Enformasyon Dairesi tarafından yayınlanmış bu kitap. Bence bu kitap önce Türkçeleştirilmeli, sonra da 2.ci baskısı yapılarak tekrar yayınlanmalı.

Söz konusu kitap, 7 Mart 1974’de Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) 3. Yüksek Taktik Komutanlığı’nca “AKRİTAS” Planının devamı olarak hazırlanan IPHESTOS yani VOLKAN planını en ince detayına kadar açıklamakta.

Planın giriş bölümü sadece iki maddeden veya hedeften oluşmakta. Türklerin, evlerindeki evcil hayvanlara varıncaya dek imha edilmesi ve ada’nın Yunanistan’a bağlanması. RMMO’nun önderliğinde bütün Kıbrıslı Rum erkekler kararlaştırılan Türk köylerinde etnik temizliğe katılacaklar, “Rumlar öldüren”, “Türkler de ölen” olacak. Giriş bölümündeki ana fikir bu kadar basit ve açık. Çok değil sadece 34 yıl evvel planlanmış.


Planda, gizlice gece yapılacak hücumlarla, Türk olan yerleşim yerlerinde Türklerin imhası ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Buna göre öncelikle elektrikler kesilecek, Türkler hedef alınacak ve saldırı başlatılıp soykırım yapılacak.

Plan, öngörülen yerlerde suların, telefon hatlarının ve elektriğin kesilmesini, BM askerlerinin üniformalarını giyerek araçlarını nasıl kullanılacağını detaylı bir şekilde içermekte. Hatta öldürülecek Kıbrıs Türklerinin gömülecekleri “Toplu mezarlık”ların yerleri bile tespit edilmiş bu planda.

Soykırıma, özel görevlerle ve sivil kıyafetlerle katılacak Kıbrıs Komando Tugayına bağlı tüm Birlikleri’nin görev alacakları yerler de bir bir saptanmış. Bu birlikteki subaylarının tümü de Yunanistan’da eğitilmişti. 31 Mayıs 1974 tarihli emir, bu birliklerin hazırlıklarını 10 Temmuz’a kadar tamamlamalarını öngörüyordu.
 
Bir de, uluslar arası üne ve güvene sahip “Askeri Savunma Dergisi” var. Adı “Jane’s Defence Weekly”.  http://www.janes-defence-weekly.com  adresinden bu dergiye ulaşıp istediğiniz ordu ile ilgili güncel bilgileri alabilirsiniz. Tabii ücreti karşılığı.

Bu hafta bu derginin bana göre flaş haberi RMMO’nun saldırı gücünü Aralık 2008’e kadar üçte bir oranında arttıracak olmasıdır. Dergiye göre

RMMO Genel Kurmaylığı mevcut yapılaşmada, örgütlenmede ve işleyişinde köklü değişiklikler yapmak kararı almış. Bu değişiklikler sonucu RMMO’nun savaş yeteneği bugüne kıyasla üçte bir oranında artacak. Şu anda RMMO’da görev yapan Yunanistan’dan gelmiş paralı askerlerin sayısı ise şimdilik 20,000.

Zaten işin garip tarafı da burada başlıyor.

Yunanistan’ın 15 Temmuz 1974’de Kıbrıs’ta organize ettiği darbeden sonra kurulan ve Cumhurbaşkanlığına getirilen Nikos Sampson tarafından ilan edilen “KIBRIS HELEN CUMHURİYETİ”nin adada kontrolü tam olarak ele geçirmesinden hemen sonra IPHESTOS PLANI uyarınca katledilecek Türkler, 20 Temmuz 1974’de Mutlu Barış Harekatı ile “Soykırım”dan kurtarılmıştı.

Adadaki varlığı ile 1974 yılından beri Rumların her tür saldırısına mani olan Türk Barış Kuvvetlerinin adayı terk etmesini isteyen Rumlar, kendi yerel orduları içinde 20,000 adet Yunan askerini barındırmakta. Bunların yasal kılıfı da “paralı asker” olmaları.

Yani Türk askeri adadan gitsin ama paralı Yunan Askerleri adada kalsın. Ne tezgâh ama. Bizanslı saray entrikacıları bile bu kadar düzenbaz değillerdi.


Asıl önemlisi de, Cumhurbaşkanımız Mehmet Ali Talat’ın 2008 sonuna doğru bir anlaşma olması büyük bir olasılıktır demesine karşın, Rum Savunma Bakanı Kostas Papakostas’ın Aralık 2008’e kadar RMMO’nun savaş gücünün %35 arttırılacağını açıklaması.

Çok merak ediyorum niye RMMO’nun savaş gücü tam da Hristofyas’ın adaya Barış getirmek için soyunduğu bir zamanda %35 arttırılıyor.
Kime karşı kullanılacak bu artırım. 

1963’de olduğu gibi gene Kıbrıs’lı Türklere karşı mı?

21 Ağustos 2008
RMMO Savaş Gücünü Arttırıyor için yorumlar kapalı
Okunma 52
bosluk

Hristofyas’ın Olmazsa Olmazları

Hristofyas’ın Olmazsa Olmazları

Daha görüşmeler başlamadan Rum Lider Hristofyas “Olmazsa olmaz” taleplerini ard arda dizmeye başladı.


Ayağının tozu ile daha Çin’den döndüğü gün, Larnaka Havaalanında yaptığı açıklamada “Kıbrıs Rum tarafı için, Güzelyurt’un (Omorfo) Kıbrıs Rum idaresine iade edilmesi gerektiği kesindir” diyen Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas, arabasında Lefkoşa’ya giderken, herhalde bir şeyler unuttuğu kararına vardı ki, arabasından iner inmez istekleri içine Karpaz’ı da katıverdi.

3 Eylül’de başlayacak doğrudan müzakerelerde ana hedefinin Karpaz’ın iadesi olduğunu da Güzelyurt talebine ilave etti.


Üstelik pekiştirdi de bu taleplerini ve “Bizim için Omorfo’nun Kıbrıs Rum idaresine iade edilmesi gerektiği kesindir, Karpaz’ın olası iadesi de 2004 Nisan ayında   Bürgenstock’ta yapılan  Annan Planı müzakerelerinde de zaten söylenmişti”  diyerek Karpaz’ın çantada keklik olduğunu, Karpaz’ı da kesin olarak geri alacaklarını ve bu nedenle de önceliği Güzelyurt’a verdiğini açıkladı.
 
Bunları okuduğum vakit aklıma sevgili dostum, Kıbrısımızın en iyi tiyatro sanatçılarından birisi olan Alper Susuzlu’nun yıllar önce söylediği sözleri geldi. Annan Planının tartışıldığı dönemde Alper dostum da sahneye, senaryosunu kendi yazdığı, konu ile ilgili bir oyun koymuştu ve Rumların müzakerelerde Mesarya’nın yarısını, Karpaz’ı, Güzelyurt’u, Girne’yi ve Maraş’ı istemeleri üzerine, doğduğu köy Susuzlu Baf’ta olduğu için, “İsteyenin yüzü bir kara, vermeyenin de iki kara. Ben de Baf’ı isterim” diyerek Rumların isteklerinin ne kadar saçma olduğunu vurgulamıştı.


Tabii Hristofyas’ın istekleri sadece bunlar değil.

Karpaz ve Güzelyurt sadece son iki günün istekleri.

Daha evvel neleri istemedi ki Hristofyas.

Neler benim “Kırmızı çizgilerimdir” demedi ki?
  
“Siyasi eşitlik, yasalar karşısına vatandaşların eşit muamele görmesi demektir. Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti Meclisine tabii ki en fazla oy alan kişiler girecektir” diyerek, siyasi eşitlikten ne anladığını açıkça ortaya koymuştu.

Bu kibar sözleri söylerken anlaşılan doğrudan doğruya “siz Türkler sadece azınlık olabilirsiniz. Federal polis ve Federal Mahkeme size adil davranacaktır” demeye utanmış olmalı.


Hristofyas, Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyetini oluşturacak “Kurucu Devletler”den bahsederken, KKTC’nin lav edilerek “Kıbrıs Türk Devleti”ne dönüştürüleceğini, buna karşın halen mevcut olan ve Rumlar tarafından 1963’de gasp edilmiş Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetinin lav edilmeyeceğini ve “Kıbrıs Rum devleti” olarak da uyduruk bir “Kurucu Devlet” kurularak, her iki kurucu devletin, anayasası güya tadil edilmiş Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti altına gireceğini, olmazsa olmaz b ir koşul olarak ortaya koyabiliyor.
Hristofyas’a ve baryasına göre, her iki halkı temsil edecek “Kurucu Devletlerin”, birlikte partenojenez bir Federal Devlet oluşturması “Kabul Edilemez” bir olgu imiş ve masada böylesi bir öneriyi asla tartışmayacaklarmış. Türkler mevcut Rum devletine katılmalıymışlar.


Her konuda olduğu gibi Garantiler konusunda da “Kırmız çizgileri” var. Türkiye’nin 1960 Garantiler ve İttifak Anlaşmasından doğan “Garantörlük Haklarına” ve “Tek taraflı müdahale hakkına” artık gerek yokmuş ve kurulacak yeni devlet için “AB’nin Garantisi” en iyi ve en çağdaş olan garanti imiş. Bu nedenle de Türkiye’nin Garantörlüğünü ve müdahale hakkını “Asla kabul etmeyeceklermiş”.

En kalın “Kırmızı çizgileri” de “Türk askerinin adadaki varlığı konusunda. Bir tane bile kalmamak kaydı ile hepsinin geri gitmesi “Kırmızı çizgileri” imiş.  Türk askerinin, sayısı ne olursa olsun adada kalmasını “Asla kabul etmeyeceklermiş”.


Güzel hoşta, bunca “Kırmızı Çizgi”den sonra biz ne diye bu Rumlarla müzakere yapacağız ve hangi ortak çizgide buluşup anlaşacağız.
Rumlar, adada acımasız Rum egemenliğinin sürdürdüğü 1974 öncesi yıllara asla bir daha geri dönüş olmayacağını bir türlü anlayamadılar galiba. 

17 Ağustos 2008
Hristofyas’ın Olmazsa Olmazları için yorumlar kapalı
Okunma 28
bosluk

Hristofyas’ın Olmazsa Olmazları

Hristofyas’ın Olmazsa Olmazları

Daha görüşmeler başlamadan Rum Lider Hristofyas “Olmazsa olmaz” taleplerini ard arda dizmeye başladı.


Ayağının tozu ile daha Çin’den döndüğü gün, Larnaka Havaalanında yaptığı açıklamada “Kıbrıs Rum tarafı için, Güzelyurt’un (Omorfo) Kıbrıs Rum idaresine iade edilmesi gerektiği kesindir” diyen Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas, arabasında Lefkoşa’ya giderken, herhalde bir şeyler unuttuğu kararına vardı ki, arabasından iner inmez istekleri içine Karpaz’ı da katıverdi.

3 Eylül’de başlayacak doğrudan müzakerelerde ana hedefinin Karpaz’ın iadesi olduğunu da Güzelyurt talebine ilave etti.


Üstelik pekiştirdi de bu taleplerini ve “Bizim için Omorfo’nun Kıbrıs Rum idaresine iade edilmesi gerektiği kesindir, Karpaz’ın olası iadesi de 2004 Nisan ayında   Bürgenstock’ta yapılan  Annan Planı müzakerelerinde de zaten söylenmişti”  diyerek Karpaz’ın çantada keklik olduğunu, Karpaz’ı da kesin olarak geri alacaklarını ve bu nedenle de önceliği Güzelyurt’a verdiğini açıkladı.
 
Bunları okuduğum vakit aklıma sevgili dostum, Kıbrısımızın en iyi tiyatro sanatçılarından birisi olan Alper Susuzlu’nun yıllar önce söylediği sözleri geldi. Annan Planının tartışıldığı dönemde Alper dostum da sahneye, senaryosunu kendi yazdığı, konu ile ilgili bir oyun koymuştu ve Rumların müzakerelerde Mesarya’nın yarısını, Karpaz’ı, Güzelyurt’u, Girne’yi ve Maraş’ı istemeleri üzerine, doğduğu köy Susuzlu Baf’ta olduğu için, “İsteyenin yüzü bir kara, vermeyenin de iki kara. Ben de Baf’ı isterim” diyerek Rumların isteklerinin ne kadar saçma olduğunu vurgulamıştı.


Tabii Hristofyas’ın istekleri sadece bunlar değil.

Karpaz ve Güzelyurt sadece son iki günün istekleri.

Daha evvel neleri istemedi ki Hristofyas.

Neler benim “Kırmızı çizgilerimdir” demedi ki?
  
“Siyasi eşitlik, yasalar karşısına vatandaşların eşit muamele görmesi demektir. Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti Meclisine tabii ki en fazla oy alan kişiler girecektir” diyerek, siyasi eşitlikten ne anladığını açıkça ortaya koymuştu.

Bu kibar sözleri söylerken anlaşılan doğrudan doğruya “siz Türkler sadece azınlık olabilirsiniz. Federal polis ve Federal Mahkeme size adil davranacaktır” demeye utanmış olmalı.


Hristofyas, Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyetini oluşturacak “Kurucu Devletler”den bahsederken, KKTC’nin lav edilerek “Kıbrıs Türk Devleti”ne dönüştürüleceğini, buna karşın halen mevcut olan ve Rumlar tarafından 1963’de gasp edilmiş Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetinin lav edilmeyeceğini ve “Kıbrıs Rum devleti” olarak da uyduruk bir “Kurucu Devlet” kurularak, her iki kurucu devletin, anayasası güya tadil edilmiş Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti altına gireceğini, olmazsa olmaz b ir koşul olarak ortaya koyabiliyor.
Hristofyas’a ve baryasına göre, her iki halkı temsil edecek “Kurucu Devletlerin”, birlikte partenojenez bir Federal Devlet oluşturması “Kabul Edilemez” bir olgu imiş ve masada böylesi bir öneriyi asla tartışmayacaklarmış. Türkler mevcut Rum devletine katılmalıymışlar.


Her konuda olduğu gibi Garantiler konusunda da “Kırmız çizgileri” var. Türkiye’nin 1960 Garantiler ve İttifak Anlaşmasından doğan “Garantörlük Haklarına” ve “Tek taraflı müdahale hakkına” artık gerek yokmuş ve kurulacak yeni devlet için “AB’nin Garantisi” en iyi ve en çağdaş olan garanti imiş. Bu nedenle de Türkiye’nin Garantörlüğünü ve müdahale hakkını “Asla kabul etmeyeceklermiş”.

En kalın “Kırmızı çizgileri” de “Türk askerinin adadaki varlığı konusunda. Bir tane bile kalmamak kaydı ile hepsinin geri gitmesi “Kırmızı çizgileri” imiş.  Türk askerinin, sayısı ne olursa olsun adada kalmasını “Asla kabul etmeyeceklermiş”.


Güzel hoşta, bunca “Kırmızı Çizgi”den sonra biz ne diye bu Rumlarla müzakere yapacağız ve hangi ortak çizgide buluşup anlaşacağız.
Rumlar, adada acımasız Rum egemenliğinin sürdürdüğü 1974 öncesi yıllara asla bir daha geri dönüş olmayacağını bir türlü anlayamadılar galiba. 

17 Ağustos 2008
Hristofyas’ın Olmazsa Olmazları için yorumlar kapalı
Okunma 37
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar