





Geçen hafta Kocaeli’nde yapılan, Rumeli Balkan federasyonu ile İzmit Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma DerneÄŸi’nin ortaklaÅŸa düzenledikleri 20. yıl Kocaeli Uluslararası Rumeli-Balkan Sempozyumundaydım.
Hem ders aldım, hem de halimize şükrettim.
Yurt dışında doÄŸup büyüyen, özellikle de Balkanlar ve Rumeli’nde Türk olarak doÄŸup büyüyen ve yaÅŸamaya çalışan kardeÅŸlerimizin neler çektiklerini, nasıl aÅŸağılandıklarını, sadece Türk oldukları için nasıl en doÄŸal haklarından bile mahrum edildiklerini bu sempozyumda birebir tanıştığım kiÅŸilerin söylediklerinden ve sundukları bildirilerinden öğrendim.
Gerek Balkanlarda ve Rumeli’nde gerekse de DoÄŸu Türkistan’da ve Çin&...
Avrupa Birliği koridorlarında bir oyundur gidiyor, yıllardır da bıkmadan usanmadan sürdürülüyor.
Özellikle de Türkiye’nin Avrupa BirliÄŸi üyesi olması konusunda tam bir tiyatro oynanıyor.
Perdenin önü farklı, arkası farklı.
Senaryo farklı, sahnede oynanan oyun farklı.
KKTC’de 28 Ocak mitinginin yankıları hala devam ederken, Avrupa Parlamentosunda da Türkiye Raporu hazırlandı.
Bütün yoğunluğumuzu mitingde açılan çirkin pankarta ve o pankartla ilgili çeşitli taraflarca söylenen sözlere vermişken, Avrupa Parlamentosunda yapılan çalışmalardan uzakta kaldık.
Daha doÄŸrusu içimizdeki sorun bize çok daha önemli geldiÄŸinden, Brüksel’de neler olup bitti...
Bu cümleyi söyleyen bir ekip var Kıbrıs adasının tamamında.
Bazıları güneyde, bazıları da kuzeyde.
Hem kendileri söylüyor bilinçli olarak, hem de başkalarına da söyletmeye çalışıyorlar, sayıları fazla gözüksün diye.
KKTC’deki sessiz çoÄŸunluÄŸun farkında deÄŸiller. Zannediyorlar ki, kendileri yaygarayı basınca, bütün Kıbrıs Türk’ü de böyle düşünüyor ve kendileri ile birlikteler.
Halbuki Kıbrıslı Türklerin büyük bir çoğunluğu, ki buna ezici çoğunluk da diyebilirsiniz, böyle düşünmüyor.
Anavatan Türkiye ile gönül ve kan baÄŸları var. Türkiye’yi hep yanlarında istiyorlar.
Ellerini uzatınca dokunmak, gözlerini açınca da görmek ...
Dünya güzeli bu küçücük ülkemin tarihi her zaman çok ilgimi çeker.
Özellikle de 1955-1974 yılları arasında yaÅŸadığımız “Ulusal DireniÅŸ Tarihi” benim favorimdir.
En ince detayına kadar öğrenmek ve bilmek isterim.
Her anı bir fedakârlık, her adımı eşsiz vatanseverliklerle doludur.
Birçok gizli kahramanlar vardır bu tarihin içinde.
Mütevazi ve alçak gönüllü.
Ülkesi için gözlerini kırpmadan canlarını tehlikeye atmışlar ama bundan da hiç söz etmiyorlar, gereğini bile duymuyorlar.
Ne isimleri bilinmekte ne de yüzleri tanınmakta ama hepsi de gerçek birer vatansever, geçek birer kahramandırlar.
Bu yılların büyük bir kısmÄ...
Hristofyas belli ki, hem dış politikada hem de iç politikada köşeye sıkıştı.
Aynen Yahudi Kuyumcu ile ilgili hikâyede anlatılanları yapmaya başladı.
Hikaye, iÅŸleri iyi giderken sesi soluÄŸu çıkmayan Yahudi Kuyumcu’nun iÅŸler bozulduÄŸunda, yerleri süpürerek zaman içinde yere düşerek oraya buraya saçılan altın tozlarını toplamaya çalışması ve de olmaya ki gözden kaçmış bir alacak olabilir diye de veresiye defterini karıştırması ile ilgili.
Bu hikaye, işler iyi giderken önemsenmeyen konuların, işler kötüleşmeye başlayınca önem kazanmasını vurgulamakta.
Güneyden gelen bilgiler, Kıbrıs Rum CumhurbaÅŸkanı Hristofyas’ın, yaklaÅŸan Temsilciler Meclisi seçimleri nedeni ile ya...