Rum kesimi batmak üzere

Rum kesimi batmak üzere

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Standart & Poor’s (S&P) şirketinin, Güney Kıbrıs’ın uzun vadeli kredi notunu “A”dan “A-”ye düşürmesi yeni bir gelişme ve Rum tarafının ekonomisinin iyiye gitmediğinin yeni bir işareti.

Hatta işaretten de öte, tam bir uyarı.

Kıbrıs Rum tarafında ekonomi son bir yıldır bayağı kötüye gidiyor.

Rum ekonomisindeki en derin yaralardan biri de ticari denge açığı.

Tüketimdeki düşüş nedeniyle hem ihracat hem de ithalat bayağı gerilemiş.

Ticari denge açığının, hem ticari denge açığı hem de bütçe açığı yani “çifte açık” olması nedeni ile sağlıklı bir şekilde finanse edilemediğinden ortaya korkunç bir dengesizlik çıkmış durumda.

Güney Kıbrıs’ın, banka sistemini kurtarabilecek kaynaklar bulamaması ve Yunanistan’ın da yardım yapamayacak denli mali bir batak içinde olması ekonomik krizi tetiklemiş durumda.

AB’nin bazı ülkelerinde işler pek de iyi gitmiyor.

Önce Yunanistan ve İrlanda ekonomik batağa doğru gitmeye başladı. Onları Portekiz takip etti.

Portekiz’in devlet tahvillerini hiçbir banka almıyor. Kısacası Portekiz devlet iflası yaşıyor günümüzde ve açıkça battı.

Avrupa Merkez Bankasının Portekiz’e yaptığı yardımlar şimdilik Portekiz’i ayakta tutuyor ama bu yapay desteğin nereye kadar gideceği hiçte belli değil.

Avrupa Birliği, Euro bölgesinin mali istikrarını güvence altına alabilmek için Portekiz’e 60 ile 80 milyar Euro arası bir para yardımı yapmak zorunda kalacak.

Bu miktar Türkiye Cumhuriyeti’nin son 37 yılda KKTC’ye yaptığı yardımın ve alt yapı harcamalarının toplamının neredeyse 5.5 misli.

AB’nin Yunanistan’ın iflas etmemesi için yaptığı mali yardım şimdilik 110 Milyar Euro, İrlanda’nın iflas etmemesi için de yaptığı mali yardım şimdilik 80 Milyar Euro.

AB’nin yaptığı bu mali yardımların toplam tutarı Türkiye Cumhuriyeti’nin son 37 yılda KKTC’ye yaptığı yardımın ve alt yapı harcamalarının toplamının neredeyse 18 katı.

Bu grubun hemen arkasından gelen İspanya’da ise emlak piyasası çökmüş durumda.

İşsizlik oranı yüzde 20 düzeyinde ve kamu borçlanması ise olması gerekenin çok üstünde.
İspanyol sanayisinin rekabet gücü zayıf ve verimliliği de çok düşük.

Tüm veriler İspanya’nın iflas kuyruğunda dördüncü olduğunu gösterirken, Kıbrıs Rum tarafı ani bir atak yaptı ve dördüncülüğe oturdu.

Rum tarafında ekonomi berbat durumda. İşsizlik oranı yüzde 7.2, Bütçe açığı 381,4 milyon Euro ve kamu alanında çalıştırılan personel sayısı ise 70 bin 429.

Borçtan borç üreterek yapay bir şekilde ertelen Rum kesiminin mali batışı kapıyı çaldı artık.

Sıkıntı o denli büyük ki, Rum Maliye Bakanı Harilaos Stavrakis Merkez Bankası Başkanı Athanasios Orfanidis’i yaptığı açıklamalardan dolayı “vatan hainliği” ile suçlamaya kadar vardırdı işi.

Yunanistan’ın mali bilançolarda AB’yi kandırmasına benzer bir işlemi Rum Maliyesi de aynen yaptığı için Rum Merkez Bankası Başkanı Athanasios Orfanidis dayanamadı ve Maliyeyi basın yolu ile sahtekârlıkla suçladı.

Kıbrıs Rum tarafının iflas etmemesi için AB’nin aynen Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’e yaptığı gibi Güney Kıbrıs’a da Mali yardım yapması gerekiyor.

Bu yardımın boyutu da asgari olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin son 37 yılda KKTC’ye yaptığı yardımın ve alt yapı harcamalarının toplamının neredeyse 2 katı.

Üstelik Orfanidis’in Rum tarafındaki önde gelen gazetelerden birisi olan Fileleftheros’a yaptığı açıklamaya göre de Kıbrıs Rum Devlet tahvilleri dünya bankacılık piyasalarında hiç itibar görmüyormuş artık, aynen Portekiz’inki gibi.

Portekiz battı.

Sıra anlaşılan Kıbrıs Rum tarafında.

4 Mayıs 2011
Rum kesimi batmak üzere için yorumlar kapalı
Okunma 26
bosluk

Taklit çığlığı

Taklit çığlığı

Okurlarımdan sık sık elektronik mesajlar yani e-mailler alırım.

Bana genellikle kendi görüşlerini aktarırlar.

Bazıları olumludur bazıları da olumsuz.

Bazıları da çok çirkindir.

Genellikle çirkin olanları, düşünce özgürlüğüne inanmayan ve kendileri gibi düşünmeyenlerin illaki cezalandırılmaları gerektiğine inanan kişiler gönderir.

Yazdığım konuyu tartışacağına, içindeki öfkenin veya kinin bir volkan gibi dışarı vurmasından dolayı ya direkt olarak bana veya akademik kişiliğime ya da aile fertlerime saldırmayı yeğlerler, bana gönderdikleri mesajlarında.

Gerçekleri araştırmak işlerine gelmediğinden veya böylesi bir alışkanlıkları olmadığından da her duyduklarını doğru kabul ederler ve yazdıklarının tümü de dedikoduya veya duyuma dayalıdır genellikle.

Bu elektronik mesajlara yanıtım kısa ve yalın olur.

“Delete” tuşuna basarım ve söz konusu mesajı “Düşünce Dünyası”nın karanlık derinliklerine gönderirim.

Buna “Düşünce Dünyasının Cehennemi”ne de diyebilirsiniz.

Göndericinin de adını ve mail adresini de bilgisayarımda bloke ederim.

Her gelen mesajı doğrudan çöpe gider veya daha bana ulaşmadan sunucu tarafından çöpe atılır.

Diğer elektronik mesajları ise mutlaka ve kesinlikle yanıtlarım.

Bilgi dağarcığımdaki bilgilerim yeterli ise hemen yanıt veririm, değilse güvenilir bir araştırma yaparım ve bulgularımı içeren yanıtımı en kısa zamanda okuyucuma gönderirim.

Kimiyle iyi bir dost olurum zaman içinde ve gazetede yazı yazmanın pahası biçilmez kazanımı olarak değerlendiririm bu gelişmeyi.

Kimiyle de arkadaşlığım ikinci mailden sonra biter. Aklımda sadece anısı kalır.

Dün bir okuyucumdan benim çok ilgimi çeken bir elektronik mesaj aldım.

Aslında dile getirdiği konunun benim köşe yazılarımın içerik alanı ile pek ilgisi yok ama bu mesajı adeta bir “Çığlık” gibi değerlendirdim.

Okurumdan izin almadığım için adını belirtmeyeceğim ama bana gönderdiği mesajına, kelimesi kelimesine aynen aşağıda yer veriyorum.

“KKTC’DE HER ÜRÜNÜN SAHTESİ SERBESTÇE SATILIYOR

Kitap, film, giysi, müzik albümü, elektronik eşya, saat, ayakkabı, gıda vb. gibi sektörlerin tanınmış olanlarının sahteleri KKTC’de hiç bir yasal engele takılmadan satılmaktadır.

KKTC devleti sahte ürünleri engellemek için hiç bir yasal düzenleme çıkarmıyor.

Türkiye’de basılmış bin bir emek ürünü kitapların kopyaları gümrüklerden kolayca geçirilip kitapçılarda ve pazarlarda 2-10 TL fiyatla satılıyor.

Bir devletin emek hırsızlığına bu kadar sessiz kalmasını kabul edemiyorum.

Ekonominin yarısının kayıt dışı olduğu ülkede bütçenin yüzde 84’lük dilimini “sendikalı” kamu çalışanları yutuyor. 300 bin nüfuslu devletin polisi, öğretmeni, sağlıkçısı, amiri-memuru emeklisi “paşa” gibi yaşarken hukuk yerlerde sürünüyor.”

Mesaj aynen bu kadar ve kelimesi kelimesine de aynen bu şekilde kaleme alınmış.

Altında da okurumun imzası var.

Adı ile soyadı, email adresi ile uyumlu.

Sahte isim kullanmamış.

Bu mesaj bana göre tam bir çığlık, tam bir haykırış, doğruları içeren kocaman bir feryat.

Şimdilik cılız ama zaman içinde güçleneceğine inanıyorum.

Okurumun yazdığı ve benim de gönülden desteklediğim gibi “Devletimiz Emek Hırsızlığına Sessiz Kalmamalı”.

Sahte ürünlerin, kopya ürünlerin ve taklit ürünlerin satışını yasaklayan yasalar ivedilikle hazırlanmalı ve KKTC Meclisinden geçirilmeli.

Dünya ile bütünleşmenin adımları atılırken, AB uyum yasalarının 12 tanesi neredeyse tamamlanıyorken, globalleşmenin olmazsa olmaz yasalarından bir tanesi de bu.

Dünyadan saygınlık bekliyorsak, sahtecilere, kopyacılara ve taklitçilere biz de “Dur” demeliyiz.

2 Mayıs 2011
Taklit çığlığı için yorumlar kapalı
Okunma 35
bosluk
  • Sayfa 3 ile 3
  • <
  • 1
  • 2
  • 3
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3

Arşivler

Son Yorumlar