





Enerji açısından Türkiye’nin geleceği sadece bununla kalmıyor. Dahası da var tüm bu yazdıklarımın.
Avrupa’nın Türkiye üzerinden yenilenebilir enerji sağlaması ile bir yıl boyunca kumbaraya atacağı para 33 Milyar Euro büyüklüğünde. Neredeyse AB’ye üye 10’a yakın devletin her birinin bütçesinden daha fazla olan bir miktarı tasarruf edecek her yıl AB, MENA’dan elde edeceği enerji ile.
MENA sadece Avrupa’ya hizmet edecek değil. Hangi ülkede üretiliyorsa onun da enerji gereksiniminin büyük bir kısmını sağlayacak.
Türkiye bu enerji programının tam orta yerinde, adeta mihenk taşı gibi duruyor. Suriye ile Türkiye arasındaki enerji aktarım kapasitesi 222 Giga Watt. Sadece mevcu...
Türkiye’nin 2050 Enerji Falı çok parlak. İnanılır gibi değil.
Coğrafik konumu nedeni ile Türkiye, dünyanın en önemli enerji yolu ve enerji aktarım istasyonu konumunda. Avrupa’ya giden ve de gidecek olan tüm enerji hatları Türkiye üzerinden geçmek üzere planlanıyor.
Orta Asya’nın Avrupa’ya yönelik doğal gazı, Türkiye üzerinden gönderilmek üzere projelendirildi ve kapasite arttırıcı ilave projelerde bu doğrultuda yapılıyor.
Avrupa Birliği Ocak 2011’de Azerbaycan ile imzaladığı bir anlaşma ile uzun vadeli olarak Azebaycan’dan gaz alımını garanti altına aldı ve olası Rus yaptırımlarına bir alternatif yarattı.
Bu doğrultuda yapılan planlamada Nabucco hattı, Şahd...
Dün gerek Kıbrıs Rum tarafında, gerekse de Kıbrıs Türk tarafında adanın geleceğini birinci dereceden etkileyen seçimler yapıldı.
Kıbrıs müzakereleri ve Kıbrıs sorununun çözümü konusunda günümüzde gelinen aşama eskisinden çok farklı.
1958 yılından itibaren Türkiye’nin ve Kıbrıslı Türklerin birebir taraf oldukları Kıbrıs konusu ve 21 Aralık 1963’de Kıbrıslı Rumların adanın yönetimini, egemenliğini ve idaresini mutlak olarak ele geçirmek için Kıbrıslı Türklere saldırısı ile başlayan çatışmalar, dolaşım dahil her tür insani özgürlüğümüzün kısıtlanması ve uğradığımız soykırım sonrasında güya adaya barışı getirmek içindi! Biz Kıbrıslı Türklerin ve Rumların inisi...
Geçmiş yıllarda, Kıbrıslı Türklerin meşhur deyişiyle “Bıyıklarını balta kesmezdi” Kıbrıslı Rumların. Kendilerini dünyanın en üstün ırkı zanneden komşular herkese tepeden bakarlardı. Dünyadaki en akıllı ve en zengin milletin de kendileri olduğu inancındaydılar.
Bizim tarafta, KKTC’de bile buna inanmış bazı kişiler vardı ve Rum hayranlıklarını her fırsatta belli ederlerdi. Hiç unutmuyorum, bundan 2 sene önce, 4 Mayıs 2011 tarihinde “Rum Kesimi Batmak Üzere” başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım daha ortada böylesi belirtiler yokken. Yazımın son cümlesi de “Portekiz battı, sıra anlaşılan Kıbrıs Rum tarafında” şeklindeydi.
Aldığım eleştirilerin ve yazımın altına yazıla...
Pazar günü Kıbrıs Rum tarafında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, KKTC Meclisine – o dönemdeki adı Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi idi – yirmili yaşların ortasında seçim kazanarak girmiş (güya) deneyimli bir politikacı-akademisyen olarak gerçek ve uygulamalı bir şekilde “Politikada ayak oyunları nasıl yapılır” dersi aldım.
Ne ders kitaplarında yer alan, ne üniversitelerde okutulan, ne de bu güne değin yakinen takip ettiğim KKTC, Türkiye, Kıbrıs Rum, İngiltere ve ABD’de yapılan Meclis, Senato, Temsilciler Meclisi, Başkanlık, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yer almış böylesine ince hesap ve ayak oyunu görmedim.
Hesap yapıcılarını, kurgucularını, teorisyenlerini ve tüm bu...