Filtre Yerine Jeneratör Almak

Filtre Yerine Jeneratör Almak

KIB-TEK’in Teknecik’teki santrali, bacasına hala daha filtre takılmadığı için etrafındaki tüm bölgelere zehir saçıyor.

 

İsmet AkimEtraf derken sakın komşu arsa gibi algılamayın bu tanımlamayı. Girne’de Ozanköy’den, Esentepe’ye, deniz kıyısından da Beşparmak köyüne kadar uzanıyor bu zehirlenen alan. Ozanköy ile Esentepe arası 25 km. Teknecik ile Beşparmak arası da kuş uçuşu 5 km. Her gün, bacadan çıkan dumanın içindeki bol kükürtle zehirlenen alanın toplamı tamı tamına 125 kilometrekare. Bunu hayal gücünüze yerleştirmek için bir futbol sahasının kapladığı alan ile kıyaslarsanız, 25 bin adet futbol sahası büyüklüğünde bir alan ediyor.

Teknecik elektrik santralinin bacasından çıkan zehirli duman, Girne Ozanköy’den başlamak üzere, Çatalköy, Arapköy, Beşparmak, Karaağaç ve Esentepe arasında kalan araziye ve yerleşim yerlerine kadar uzanıyor ve üzerlerine kabus gibi çöküyor.

 

Bölgede yaşayan insanlar, Teknecik santralinin filtresiz bacasından çıkan zehirli dumanlar nedeni ile her gün insan vücuduna zararlı olan bu kirletilmiş havayı solumak zorunda kalıyorlar. Basında çıkan haberlere göre bölgede görülen kanser vakaları ortalamanın üzerinde seyretmekte. Kökeninde belki de bu filtresiz bacadan çıkan duman yatmakta.

 

Aynı şekilde insanlarla birlikte asırlardır bu bölgede yaşamlarını sürdüren küçüklü büyüklü hayvanlar da bu zehirli dumanı solumakta ve kısacık hayatlarını da büyük bir olasılıkla kanser olup, acı içinde sonlandırmaktalar.

 

Bitki örtüsünün üzeri ise artık beyazlaşmaya yüz tutmuş durumda. Halk tabiri ile iliklerine kadar işlemiş zehirli duman bu korumasız bitkilerin.  Onlardan bir hayır beklemek mümkün değil.

 

KIB-TEK yönetimi, beceriksizliklerinden dolayı, dünya ticari piyasalarına ve borsalara, doğalgazın ve kaya gazının bol miktarda arzı nedeni ile neredeyse yarı yarıya düşüş gösteren petrol fiyatlarını halka gerektiği gibi yansıtamadı. Petrol fiyatlarındaki düşüş nedeni ile vatandaşın kullandığı elektriğin ilk ve en geniş tüketim dilimine asgari 6-9 kuruş arası bir indirim yapmak yerine, sadece 1 kuruşluk göstermelik bir indirim yapmayı tercih etti. Geri kalan milyonlarca lirayı da, kendilerinin ileriyi görememelerinden dolayı, yüksek fiyattan uzun vadeli ve fazla miktarda sipariş ettikleri yanlış mazot alımını sübvanseye etmeye kullandılar. Açıkçası hatalarını vatandaşa ödettiler, kendi ceplerinden ödeyecekleri yerde.

Yüksek elektrik tarifesini, başka bir alternatif olmadığı için ödemek zorunda olan vatandaşımızın cebinden çıkan paralar, fahiş fiyatla alınan mazota harcandıktan sonra, KIB-TEK Yönetiminin geçmişte defalarca basına yüzde 40 kapasite ile çalışıyoruz açıklamalarına rağmen kapasite artırımı bahanesi ile jeneratör alımına harcandı. Üstelik bu alım da maalesef, tüm devlet geleneği ve uygulamalarına aykırı olarak ihalesiz yapılmış.

 

Gereği olmadığı halde satın alınan bu jeneratörlere harcanan paranın miktarı yaklaşık 50-55 milyon TL civarında. Bu paraya 1 tane değil, neredeyse 3 tane filtre takılabilir ama niyet vatandaşı düşünmek ve vatandaşa hizmet vermek yerine, politik çıkarlara hizmet etmek. Amaç belli ki Türkiye’den getirilmesi düşünülen elektriğin gelmesine mani olmak ve vatandaşın KIB-TEK tarafından soyulmasının devamını sağlamak. Varsın vatandaş kilovatsaatine 49 kuruş ödesin ve tarife katlanarak artsın ama Türkiye’den gelecek ve neredeyse yarı fiyatına vatandaşa satılacak elektrik gelmesin. İhalesiz alımlar yapılsın ama bacaya da filtre takılmasın.

 

Belli ki insan hayatının, hayvanların ve bitkilerin çok önemi yok KIB-TEK Yönetimi için. Türkiye’den ucuz elektrik gelmesinin, vatandaşın, sanayicinin, üreticinin, üniversitelerin ve diğer tüm kesimlerin ucuz elektrik kullanması da pek önemli değil. Varsa yoksa politik yatırım, politik çıkarlar ve popülizm. Ülkeyi, insanı, hayvanı, bitkiyi ve doğayı düşünmek yok, sadece ve sadece saadet zincirinin bekasını sağlamak var…

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

http://www.twitter.com/ataatun

8 Nisan 2015

 

7 Nisan 2015
Filtre Yerine Jeneratör Almak için yorumlar kapalı
Okunma 110
bosluk

Hammond’un Kıbrıs Ziyareti (2/2)

Hammond’un Kıbrıs Ziyareti (2/2)

İngiltere Dışişleri Bakanı Phillip Hammond’un EOKA’nın 60. kuruluş yıldönümüne 10 gün kala, “10 gün sonra Kıbrıs’a resmi bir ziyaret yapacağım” açıklaması tesadüf değildi zira 10 gün sonrası yani ziyaret günü EOKA’nın kuruluş gününe rastlıyordu.

 

Trodos Radar Üssü

 

Rus donanmasına ait gemilerin Limasol limanına istedikleri zaman girebilecek olması, İngiliz Gizli Servisi MI6’yı ve İngiliz Kraliyet donamasını rahatsız ettiği için bu soruna bir çare bulabilmek amacı ile İngiltere Dışişleri Bakanı Hammond’un Kıbrıs’a gelmesi kaçınılmaz oldu.

 

Biraz teknik konulardan söz edip, esas konuya dönelim; Bu gemilerin arasındaki “Büyük kulak”, Ağrotur (Akrotiri) İngiliz Üssünde telli, telsiz, WiFi, Bluetooth veya da benzeri elektronik haberleşmelerin tümünü sanki de yanlarındaymış gibi dinleyebilmek yeteneğine sahip. Bu dinlemeye Trodos dağının tepesine kurulmuş, Orta Doğu’ya yönelik telsiz-telefon konuşmalarını dinleyen sistemin (Echelon) algıladıkları da dahil.

 

Echelon fikri 1947 doğumlu ve “Anglo Sakson” grubu olarak anılan Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, İngiltere ve ABD tarafından imzalanan UKUSA anlaşması’na dayalı bir istihbarat sinyalleri toplama ve analiz ağı işletim sistemi. 1971 yılında kurulum çalışmaları bitti ve sistem devreye girdi. Echelon’un kullandığı teknoloji sürekli olarak da yenilenmekte.

 

Echelon’un dünya üzerinde sadece 3 dinleme merkezi var. Hepsi de çok stratejik yerlerde. Özellikle de doğa koşullarının farklı ve dinlemeye çok uygun olduğu yerlerde kurulu bu merkezler. Bunlardan bir tanesi de Kıbrıs’ta Trodos dağının en yüksek tepesi üzerinde kurulu. Nedeni de Kıbrıs’ın üzerindeki iyonosfer tabakasının belli özelliklere sahip olması. Aynı özellikler Kuzey Avustralya ve Pasifik Okyanusu’ndaki takım adaların üstünde de bulunmakta.

 

Burada 60 yıldan bu yana, Ortadoğu, Orta Asya ve Kafkaslar’ı izleyen, Telefon, SMS, faks ve benzeri elektronik ve radyo sinyallerini tarayan, askeri, ticari ve diplomatik iletişime müdahale eden bir “Amerikan Dinleme Üssü” bulunmakta. Zaten Kıbrıs sorununun çözülememesinin nedenlerinden bir tanesi de, bu Akrotiri ve Dikelya gibi varlığı zamanında üs şeklinde resmi bir statüye kavuşturulmamış olan  “Amerikan Dinleme Üssü”dür.

 

24 Nisan 2004 tarihinde Kıbrıs adasında yaşayan iki halk tarafından referandumla oylanan Annan Planı’nın giriş sayfasındaki ilk 5 maddeden bir tanesi olan, “Kıbrıs adasındaki İngiliz Üsleri bu anlaşmanın kapsamı dışındadır” maddesinin oraya konmasının nedeni,  İngiliz üslerinin Amerikan üsleri gibi hizmet vermesi ve bu üslerin aynı zamanda Echelon dinleme sisteminin önemli bir parçası olmalarıdır. Bu konumları da, Kıbrıs’taki İngiliz üslerinin niye her koşulda dokunulamaz ve tartışılamaz olduğunu net bir şekilde açıklamaktadır.

 

Bugüne değin Ruslar, tüm çabalarına ve teknolojik olanaklarına rağmen Echelon merkezlerinin yanına bir türlü ulaşamamışlardı. Şimdi Rumlar, Limasol Limanı’na Rus donanmasının yanaşmasına izin vermekle, Moskova’ya son 44 yılın en büyük hediyesini takdim ettiler.

 

İşte İngiliz Dışişleri Bakanı’nın 180 günlük resmi bildiri yerine 10 günlük ihbarla Kıbrıs Rum tarafını ziyaret etmek istemesinin nedeni bu. İngilizler Rumlara bu ziyaretle, “1 Nisan 1955’de bana karşı kurduğun EOKA’yı ve masum İngilizleri arkadan kalleşçe vurarak işlediğin cinayetleri hiç unutmadım. Limasol Limanı’nı açarak Rus donanmasına üslerimi dinleme olanağı sağlamana da öfkeliyim. Her an başına bir çorap örebilirim” mesajını veriyor diplomatik bir dille.

Bu ziyaret aslında, İngiliz diplomasisinin kullandığı politik dilin tipik bir örneği. Bir hoşnutsuzluk ve bir uyarı içeriyor.  İngilizler bu hoşnutsuzluklarını, İngiliz politikasının geleneği uyarınca ağızları ile dile getirmiyorlar, yazıya döküp ilgili kişiye veya devlete de göndermiyorlar. Bunların yerine politik bir davranış sergiliyorlar. Tabii anlayan anlıyor,  anlayamayan da davul zurna ve kırmızı halıyla karşılıyor geleni…

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

http://www.twitter.com/ataatun

6 Nisan 2015

 

5 Nisan 2015
Hammond’un Kıbrıs Ziyareti (2/2) için yorumlar kapalı
Okunma 412
bosluk

Hammond’un Kıbrıs Ziyareti (1/2)

Hammond’un Kıbrıs Ziyareti (1/2)

İngiltere Dışişleri Bakanı Phillip Hammond 31 Mart ve 1 Nisan tarihlerinde Kıbrıs’a resmi bir ziyarette bulunacaktı ancak İran’ın nükleer faaliyetleri ile ilgili olarak İsviçre’de yapılan görüşmeler aniden olumlu bir yola girince programını değiştirmek zorunda kaldı, Kıbrıs ziyaretini iptal etti.

 

Philip Hammondİngiltere Dışişleri Bakanı Phillip Hammond’un tam da EOKA’nın 60. Kuruluş yıl dönümüne 10 gün kala Kıbrıs’a resmi bir ziyaret yapacağını açıklaması bir tesadüf değil. Genelde bu tür resmi ziyaretler 6 ay öncesinden kararlaştırılır ve karşılıklı iki devlet arasında mutabakat sağlanır. 10 gün evvelden bir ziyaretin resmi düzeyde yapılacağı açıklanıyorsa bilin ki ya perdenin arkasında çok önemli bir neden var ya da birilerine önemli bir mesaj verilmek isteniyor.

 

Bakan Hammond’un bu ziyareti neden yaptığını anlamak için İngiliz “Politik Dili”ni bilmek ve anlamak gerekir. İngilizceyi sular seller gibi yazmak, okumak, konuşmak ve anlamak yetmiyor maalesef. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi gibi her devletin kendine has bir politik konuşma tarzı var uluslararası ilişkilerde ve siyasette.

 

Biz Türklerin politik dili, halk tabiri ile biraz harbidir. Vücut dilimizle ağzımızın içindeki dil çok uyumludur. Biri ne derse, öbürü de aynısını söyler. Politik görüşlerimizi kelimelerle anlatırız. Bir şeyi istiyorsak açık ve net olarak “isteriz” deriz, istemiyorsak da “hayır, teşekkürler” demekten çekinmeyiz.

 

İngilizlerin politik dili biraz farklıdır.

Ne vücutları gerçeği konuşur, ne de ağızlarının içindeki dilleri.

Davranışlarını iyi analiz etmek gerekir ne demek istediklerini tam olarak anlayabilmek için.

Ne söyledikleri çok önemli değildir. Vücut dilleri ile ima ettikleri de.

Önemli olan, zamanlamaları ve yaptıkları davranışın hangi olayla ilgisi olduğunu tanımlayabilmek ve ne söylemek istediklerini anlayabilmektir.

 

İngiltere Dışişleri Bakanı Hammond’un Kıbrıs’a geleceği söylenen tarihten 10 gün evvel açıklanan resmi ziyaretinin ana gerekçesi müzakerelerin başlaması ile ilgili olarak Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Anastasiadis ve Cumhurbaşkanımız Dr. Derviş Eroğlu ile birer resmi görüşmek yapacak olmasına ilaveten, Rus donanmasına ait gemilerin Limasol limanını istedikleri zaman kullanabilecekleri izninin Kıbrıs Rum Yönetimince verilmesi ile ilgili.

 

Gerek duyduğu zaman çok kısa süre evvel bilgi vererek Limasol Limanı’na girip rıhtıma bağlanacak olan Rus donanmasına ait gemilerin arasında bir tanesi, hem İngiliz Gizli Servisi MI6’nın, hem de İngiliz Kraliyet donamasının çok ilgisini çekmiş durumda. Gerçekte hem ilgisini çekti, hem kızdırdı, hem de korkuttu bu gemi.

 

Bu gemiye “Büyük kulak”da denilebilir.

Söz konusu “Büyük Kulak”ın Limasol limanına demirlemesi demek, Ağrotur (Akrotiri) İngiliz Üssünde telli, telsiz, WiFi, Bluetooth veya da benzeri elektronik haberleşmelerin tümünün bu gemideki elektronik aygıtlar tarafından net bir şekilde dinlenebileceği demek. Bu dinleme operasyonuna Trodos dağının tepesine kurulmuş, Orta Doğu’ya yönelik telsiz-telefon konuşmalarını dinleyen sistemin (Echelon) algıladıkları da dahil…. (Devam edecek)

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

http://www.twitter.com/ataatun

3 Nisan 2015

2 Nisan 2015
Hammond’un Kıbrıs Ziyareti (1/2) için yorumlar kapalı
Okunma 147
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar