





Kıbrıslı Rumlar 21 Aralık 1963 tarihinde adanın tümünü ele geçirmek ve Kıbrıslı Türkleri aynen Girit’te yaptıkları gibi adadan sürmek ve yok etmek için saldırılara başladıkları vakit kendilerini aslan, Kıbrıslı Türkleri de bir lokmada yutulacak tavuk gibi görüyorlardı dört misli nüfusa ve devlet olanaklarına sahip oldukları için.
Makarios kendini muzaffer bir komutan ve bölgenin en güçlü lideri, Türkiye’yi ve Batı dünyasını da dikkate alınmayacak kuruluşlar olarak addediyordu. Türkiye’nin adada soykırım altında kırılan Kıbrıslı Türkleri bu mezalimden kurtarmak için harekete geçemeyeceğinden, BM’de politik üç beş protesto yaptıktan sonra yerine oturacağından adı gibi emindi. Bu nedenl...
Bundan 4 yıl önce yazdığım, “biz de çocuklarımız Muratağa’ya, Atlılar’a, Sandallar’a götürelim” başlıklı yazım sözde barışseverler tarafından çok eleştirilmiş, nefret dili olarak tanımlanmıştı. Tam da dün okuduğumuz bir haberin benzeri üzerine yazmıştım oysa. Rumların ders kitaplarında nasıl Türk düşmanlığı aşıladıklarını, milli günlerinde EOKA mezarlarını ziyaret ettiklerini… Kitaptan sayfalarla desteklediğim yazım pek hoşlarına gitmedi Rum sevdalılarının.
Dünkü haberi hatırlatalım; “Rum Çocuk Haklarını Koruma Komiseri Lida Kursumba’nın, anaokulu ve ilkokul çocuklarının duygusal açıdan kötü etkilendikleri için okulların, EOKA’cı mezarlarına ve darağacı alanla...
Batı’nın uzun vadeli Orta Doğu Planları
Bu hafta peşpeşe ve eşzamanlı olarak iki kitap okuyorum.
Benim ilgi alanıma, okuma zevkime ve kültürüme göre her ikisi de müthiş kitaplar. Adeta birer hazine değerindeler. Herhalde birkaç kez daha okur ve içlerindeki püf noktalarını yakalarım.
Birinci kitabım, Garbiyat Enstitüsü’nün kitabı. Yazarı benim aynı zamanda kıymetli bir dostum olan Dr. Yalçın Koçak. Yalçın kardeşim benim gibi bir İnşaat Mühendisi ve olayları, mühendislerin alışık oldukları şekilde dört bir tarafından bakarak ve iyice inceleyerek değerlendiriyor. Gözünde at gözlüğü yok. Rahmetlim Özal döneminde milletvekili seçilerek TBMM’ye girmiş ve Sosyoloji...
Nedense bizim ülkemize özgüdür Sendikaların, Belediyelerin ve Kamu Görevlilerinin vatandaşı yolunacak kaz gibi görmeleri.
Bir zamanlar bir sendika başkanının söylediği bir cümle vardı, birçok insanımızı uyudukları uykudan uyandırmış, neler oluyor dedirtmişti. O ünlü söz “Biz maaşımıza artış isteriz, hükümet nereden bulursa bulsun, bizi ödesin”di. Ülkenin yaşadığı ekonomik sıkıntılara rağmen kendileri hiç bir sıkıntıya girmek istemeyen, vergi vermeyen, emekli maaşı primi ile emekli ikramiyesi primini vatandaşın sırtına yüklemiş olan bu kişiler ve temsil ettikleri kamu görevlileri, vatandaşın sırtına yeni yeni vergiler konmasını talep ediyorlardı hükümetten, hiç utanmadan ve sıkılmad...
DAEŞ, bir terör örgütünün ismi içinde “İslam” kelimesinin olamayacağına inanan kişilerin IŞİD terör örgütüne verdiği isimdir ve Arapça “Devletül Irak ve Şam” okunuşu ile “Irak ve Şam Devleti” manasındadır.
IŞİD’in açılımı “Irak Şam İslam Devleti” veya da Arapça okunuşu ile DAİŞ (ad-Dawlah al-Islamiyah fil-‘Iraq wa ash-Sham”, İngilizce kısaltılmış adı ISIS olup açılımı da “Islamic State of Iraq and al-Sham”dır.
Bu kısaltılmış isimlerin tümü de terör örgütü DAEŞ’i tanımlar.
Irak Savaşı’nın ilk yıllarında kurulan DAEŞ’in geçmişi Yirmi birinci yüzyılın başlarına kadar gidiyor. 2004 yılında El-Kaide’ye bağlılığın...