





1961 yılı benim için çok önemli olayları yaşadığım bir yıldı. Zaten gelişinden de belliydi önemi.
İlk defa rahmetlik Annem ve Babam beni, kendileri ile beraber Yılbaşı kutlamasına götürmüşlerdi. Onlar için, benim bu kutlama dediğim kavram akşam yemeği idi ama benim için evin dışında, ışıklardan, müzikten, birlikte şarkıların söylendiği, dansların edildiği bir ortamda başımın döndüğü bir kutlamaydı.
[caption id="attachment_5980" align="alignleft" width="300"]
Kudüs’ün ABD tarafından İsrail’in başkenti olarak tanınması ve Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararının ardından Türkiye ile Yemen tarafından hazırlanan ve Birleşmiş Milletlere üye tüm devletlere “Kudüs’te diplomatik misyon kurmaktan kaçınma” çağrısı yapan karar tasarısının, BM Genel Kurulu’nda ABD’nin tüm tehditlerine rağmen 128 oyla kabul edilmesi, dünya üzerinde 1945 yılından beri süregelmekte olan küresel politik dengeleri bozulduğunun çok açık bir göstergesi. Aynı zamanda ABD’nin patronluğunun da son bulduğuna işaret ediyor bu oylama.
BM tarihi bir süreçten geçiyor. Bunun arkasından bir değişimin geleceği de kesin. BM Genel Kurulunda, ABD’nin Güvenlik Konsey...
Kıbrıs’ta çözümün modeli değişiyor
Müzakerelerin ucu açık ve Rumların keyfine kalacak şekilde devam etmeyeceği artık kesinleşmeye başladı.
Müzakereler konusunda yaptırımcı etkileri olan siyasilerin söylediklerini dikkatle okuyorum, özellikle KKTC ve Türkiye’deki siyasiler ile Rum lider Anastasiadis ve görüşmecisi Mavroyannis’inkileri.
KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun’un, “Bizim her zaman kalıcı bir çözüme yönelik olarak dost elimiz Güney Kıbrıs’a doğru uzatılmış durumda. Ancak biz ilelebet Güney Kıbrıs ile bir çözüm olsun diye bekleyecek değiliz. 60 yıldır gayretlerin tamamı sonuçsuz kalmıştır. Üstelik de masa başınd...
1950’li yıllarda babamın dış ülkelerdeki görevi nedeni ile ilkokulu TED Ankara Koleji’nde yatılı okumuştum. 5 yaşında girmiştim TED Ankara Kolejine ve yatılı. Bütün yaşdaşlarım ağlayıp zırlarken, bu yaşam beni hayata hazırlamıştı. Tek başıma her sorunun üstesinden gelmeyi daha bu yaşlarda öğrenmiştim. Ve de Türkçemin, Kıbrıslı Türk olmama rağmen mükemmelden de öteye güzel olmasına neden olmuştu Ankara’da eğitim görmem. Bütün dünyam okulum, yatakhanem, Kızılay’dan, Cebeci’den ve Atatürk Bulvarından ibaretti. Cumartesi günleri öğleden sonraları ve Pazar günü büyük keyif alırdım çıkıp buralarda dolaşmaktan.
Şimdiki Ankara ise, benim aklımdaki minik Ankara’dan çok...
Geçen yazımda, ABD’nin 1950’li yıllardan başlayarak Türkiye’yi nasıl kıskacı altına aldığını, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en derin noktalarına kadar nasıl nüfuz ettiğini yazmıştım. Bugünkü yazımda da ABD’nin patronunun kim olduğuna ve nasıl vesayet altına alındığına değineceğim.
Dünyanın para politikasını, ABD basınını ile uluslararası ajansları ve birbirine bağlı olarak hastalık ve ilaç ikizlerini tümden yöneten, içinde çoğunluğunun Yahudi olduğu 12 aile ve onlara bağlı kuruluşlar yönetir. İsrail’de Yahudi kökenli İsrail vatandaşları arasındaki yıllık olarak kansere yakalanan ve ölen kişilerin sayısını araştırıp öğrenirseniz, neyi kastettiğimi anlarsın...