Bu Görüşmeler Son Fırsat Mı?

Prof. Dr. Ata ATUN

 
Yazarın tüm yazılarını görüntüle

  
 1 Mayıs 2008 Saat : 12:12


 

Zaman zaman Kıbrıs sorunu ile ilgili uluslararası kimliğe sahip siyasiler, Şubat 2008 seçimlerinde Hristofyas’ın Rum Cumhurbaşkanı seçilmesi ile Kıbrıs sorununa çözüm yolunda yeni bir momentumun yakalandığını dile getirmeye başladılar. 

Talat ile Hristofyas, şu anda her iki tarafta da iktidarda bulunan partilerin liderleri. AKEL ve CTP’nin 1970 yılında başlayan dostluğu, süreç içinde dostluğu aştı ve dayanışmayı da içine kattı. Dönemin gazetelerinin yazdığına göre, Yeni Düzen gazetesinin ilk matbaa makinesi de AKEL’in sağladığı finansman ile alınmış.  

Partiler arasındaki bu ortak geçmiş, ister istemez liderleri de bu ortak zeminin üzerinde buluşturdu. 

Talat’ın ve Hristofyas’ın birbirlerine “Yoldaş” diye hitap etmelerini çözüm yolunda bir fırsat olarak değerlendiren ulusal ve uluslararası siyasiler, 38 yıldır süren dostluğa ve dayanışmaya bakarak bu kısa 23 aylık dönemin son bir fırsat olduğu üzerinde hemfikirler ve her fırsatta da bunu dile getiriyorlar.

Dile getirmesine getiriyorlar ama Kıbrıs sorununa çözüm yolunda ne Hristofyas’ın bu ortak geçmişi derinlemesine algılayarak değerlendirmek aklına geliyor ne de diğer Rum politikacıların, akademisyenlerin ve Rum medyasındaki kalemi güçlü köşe yazarlarının.


Uluslararası İlişkiler Profesörü Panayotis İfestos, 26 Nisan 08 tarihinde Simerini gazetesinde yayınlanan “İki Bölgeliliğe Hayır” başlıklı yazısında “İki bölgeli çözüme ‘uyum sağlamamız’ için bizi ‘eğitecekleri’ söyleniyor. Ancak mümkün olan bazı şeyler ve mümkün olmayan bazı şeyler var.

Örneğin Kıbrıs halkı etnik köken veya ırk doğrultusunda ikiye ayrılamaz (aynı sebepten dolayı başka hiçbir halk da) ve devlet etnik-ırk açısından oybirliği ile alınan kararlar doğrultusunda yönetilemez. Bu, en kötü düşmanımıza bile temenni etmediğimiz bir sadomazoşizmdir.” diyerek hem çözümden ne kadar uzak olduğunu hem de yaşanan fırsatın hiç farkında olmadığını ortaya koyuyor.


DIKO’nun yayın organı olan Fileleftheros gazetesi, 28 Nisan 08 tarihinde “Partenojenez intihardır” başlıklı yorumunda ki bu yazı gazetenin baş editörü tarafından kaleme alınmıştır,  “Ankara ve Talat kırmızı çizgileri çektiler ve bu çizgilerin arkasında siper alıyorlar. Gerek yapılan açıklamalardan, gerekse Türk yetkililerin yaptıkları temaslardan, onlara göre başlangıç ve bitiş noktalarının partenojenez olduğu anlaşılmaktadır.

Yani yeni düzeni yaratacak olan iki kurucu devlete dayalı bir çözüm… Gerçekte Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dağılmasını isteyen Lord D. Hannay’in fikri bilinmektedir. Bu mantığın kabul edilmesi intihar olacaktır.” diyerek hala daha Papadopulos’un “Üniter Rum Devleti” fikrinde ısrarlı olduklarını okuyucularına duyurmaktadır.


AKEL’in yayın organı olan Haravgi gazetesi ise 28 Nisan 08 tarihinde yayınladığı Kip. K. Rumuzlu ve “Son Fırsat Mı?” başlıklı yazıda “Geçtiğimiz hafta Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyareti sırasında Talat şunu söyledi: Bu fırsat (Kıbrıs sorununun çözümü konusunda) son fırsat olabilir. Biraz daha ileriye giderek, Mehmet Ali Talat, şu anda herhangi bir kişinin müzakere masasından ayrılmasının kolay olmadığını açıkladı…
Sayın Talat, herhangi bir kişinin müzakere masasından ayrılmasının kolay olmadığını anlıyorum. Anlamadığım şey, son fırsattan bahsetmeniz ve buna paralel olarak karamsar mesajlar göndermenizdir.” diyerek AKEL’in düşüncelerini ve gerçeklerden ne kadar uzak olduklarını ortaya koymaktadır. 


Ve çok değil daha iki gün evvel Hristofyas’ın, “PanKıbrıs Ortaokulu”nda gerçekleştirilen “Kıbrıslılık üretilmesi” ana temalı 4.cü “Uluslararası Kıbrıslılık Konferansı”nın açılışında yaptığı konuşmada, Türk tarafının açıklamalarının, teknik komiteler ve çalışma gruplarının misyonlarını başarmasında uygun havayı yaratmadığını ve Kıbrıs konusunda Türkiye Milli Güvenlik Kurulunun yaptığı açıklama ile Talat’ın bunu tekrarlamasının hoş olmadığını söylemesi, bu “son (!) fırsatın” pek de farkında olmadığının işaretini veriyor.
 
Niye bu dönem yaşananlar, “Son fırsat” olarak tanımlanmaktadır.
Nedenlerden bir tanesi, AKEL’in 2004 referandumunda son dakika değiştirilen bir kararla Kıbrıs Sorununa çözüm getirmeyi amaçlamış olan Annan Planı’na “Hayır” demesine rağmen 1970’den beridir CTP ile dayanışma ve işbirliği içinde bulunmuş olması, Talat ile Hristofyas’ın birbirlerine “Yoldaş” demeleri ve her iki tarafta da söz konusu partilerin iktidarda olmalarıdır. Zaten bu neden kendi başına, her iki liderin diğerlerine kıyasla daha kolay bir şekilde Kıbrıs’ta çözüme yönelik ortak bir yol bulabileceklerini en iyi şekilde açıklamaktadır.
 
Bir başka önemli neden de 18 Nisan 2010 tarihinde yapılacak olan KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerine sadece 23.5 ay kalmış olmasıdır. Seçim propagandasının 6 ay öncesinden başlayacağı ve bu dönem içinde de bütün görüşmelerin ve önemli kararların buzdolabına konacağı nedeni ile geriye sadece 17.5 ayın kaldığı gerçeğidir. Yani bir buçuk sene gibi bir zaman dilimi.

CTP hükümetinin KKTC’yi içine düşürdüğü ekonomik sıkıntı ve zorlaşan hayat koşulları, Talat’ın bir kez daha seçilme şansını olumsuz etkileyecektir. Dokuz adayın yarıştığı 2005 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde daha ilk turda oyların yüzde 55,6’sını alarak seçilen Talat’ın 2010 seçimlerinde 1.ci turda seçilme şansı, bugünkü perspektife göre çok az.

Son neden ise KKTC Milletvekilliği seçimlerinin, 2006 Eylülünden beridir KKTC Meclisinde ve siyasi hayatında yaşanan sıkıntılar nedeniyle olası bir erken seçim kararıyla  daha evvel yapılmaması durumunda, normal parlamenter takvime göre 21 Şubat 2010 tarihinde yapılacağıdır. CTP hükümetinin 2005-2010 dönemi içinde gösterdiği mali ve politik başarısızlığın, seçimin sonuçlarını olumsuz etkileyeceği ve CTP’nin de bu seçimlerden en büyük parti olarak çıkmayacağı, daha bu günden herkesin diline doladığı bir gerçektir.

Oy kaybına uğramış CTP’nin adayı olarak seçime girecek olan Talat’ın, 2010 Milletvekilliği seçimlerinden iki ay sonra gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, CTP oylarındaki düşüş nedeni ile küçümsenemeyecek bir oy kaybına uğrayacağı da matematiksel ve siyasi bir gerçektir.


Talat seçimleri kaybederse, yerine Cumhurbaşkanı seçilecek olan kişi de kesinlikle başka bir partiden, Kıbrıs konusuna farklı pencereden bakan bir partiden olacaktır.

Sonra da görüşmelere sil baştan başlanacaktır.


2008 Şubat’ı sonrası ele geçen fırsat gerçekten “Son fırsat mı?”. Evet son fırsat.

“Son Kullanım Tarihi” de 18 Ekim 2009. Yani bu günden itibaren tamı tamına 18 ay ve 17 gün sonra bitecek.

Prof. Dr. Ata ATUN Son 10 Yazı                                                                                  Yazarın Tüm Yazıları



  • ABD GAZZE’de Liman istiyor
  • Türkiye-AB İlişkilerinde Değişim
  • Aile Vakfımızın İftar Yemeği
  • Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler
  • 60 Yıllık Yanlış Düzeltilmeli
  • Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor?
  • BRTK TV Programı
  • Müzakerelerin İçeriği Değişir mi?  
  • Doğu Akdeniz ve KKTC başlıklı KONFERANS
  • Soğuk Savaş Kızışıyor
  • Okunma 29
    Bu Görüşmeler Son Fırsat Mı? için yorumlar kapalı

    Yorumlara kapalı.

    Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
    Samtay Vakfı
    kıbrıs haberleri
    kibris 1974
    atun ltd

    Gallery

    Şehitlerimiz-1 kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

    Arşivler

    Son Yorumlar