Hep aynı Yunan oyun

Prof. Dr. Ata ATUN

 
Yazarın tüm yazılarını görüntüle

  
 26 Kasım 2008 Saat : 12:12


 

24 Şubatta büyük bir şov ile iş başına gelen Hristofyas, o günlerde yüzüne taktığı maskeyi yavaş yavaş aşağı çekmeğe başladı.


Liderler arasındaki son 25 Kasım toplantısında Cumhurbaşkanı Talat’a karşı olan tavrı ve “Ben uluslar arası tanınan bir devletin seçilmiş Cumhurbaşkanıyım. Sana hesap vermek zorunda değilim” yanıtı aslında kafasındakileri ve Kıbrıs sorununa nasıl bir çözüm düşündüğünü özet olarak net bir şekilde koymaktadır.


Siz benim muhatabım değilsiniz demeye getiriyor Hristofyas, aynen 1981 yılının Ağustos ayında dönemin BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim’ın daha sonra adına “Ara Anlaşma” denilecek olan “Değerlendirme Kağıdı”nı taraflara sunduğu vakit, sıkıştığı köşeden kurtulmak için çareyi müzakereleri sabote etmekte bulan GKRY Başkanı Kyprianu’nun “Denktaş benim siyasi eşitim değildir. Onunla masaya oturmam” diyerek müzakerelerden kaçmaya çalıştığı gibi.


Hristofyas liderler arası müzakerelerde psikolojik üstünlük sağlamak ve Kıbrıs Türk tarafı üzerinde baskı yaratmak için her yolu deniyor. Çok değil daha birkaç ay evvel BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi İngiltere ile imzaladığı “Ortak Bildiriye” (MOU) ilaveten Olimpiyatları bahane ederek Çin’e aynı amaçla gitti ama Çin bu politik tuzağa düşmedi. Arkasından Rusya’ya gitti ve Medvedev ile görüşerek ortak bir bildiri yayınlatmayı başardı. Amacı Türkiye’nin Güvenlik Konseyindeki etkinliğini kırmak ve arkasına günümüz lider devletlerini alarak isteklerini Türklere siyasi baskı ile kabul ettirmek.
       
Bunları görünce hep Girit geliyor aklıma. Bundan tam yüz sene önce de aynı oyunu Girit’te oynamışlardı. Tıpa tıp aynı oyun ve aynı senaryo. Başoyuncular bile aynı. Çevrilen dolaplar birbiri ile tıpatıp örtüşüyor.


Göz göre göre Türkiye’nin altına imza attığı 1958 Cenevre II.ci Dünya Deniz Hukuku Konferansındaki haklarını, Ege’deki Yunan adalarının kıta sahanlığı nedeni ile altına imza atmadığı 1983 Deniz Hukuku Konferansı (UNCLOS) nedeni ile gasp etmeye çalışıyor. Hem de korsanca.


Türkiye’ye ait Münhasır Ekonomik Bölge Sularında, yani kendine ait olmayan bir yerde uluslar arası bir ihale açıyor ve bu ihaleyi de özellikle Amerikan Şirketlerine veriyor. Belki Amerikan şirketinin yardımı ile Amerika Birleşik Devletlerinin arkasına sığınıp, Türkiye’nin haklarını çiğneyebilir ve gasp edebilirim niyeti ile.


Üstelik bir de “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” deyimine uygun bir taktik uygulayarak, tam da müzakereler sürerken Norveç ve Panama Bandıralı iki gemiye ayrı ayrı yerlerde arama yaptırıyor ve Türkiye’de buna müdahale edince de utanmadan “Türkiye’nin bu tutumunun kınanması gereken bir hareket olduğunu” söylüyor. Sonra da ağababaları olan BM Güvenlik Konseyine ve Avrupa Birliği’ne gidip Türkiye’yi şikayet ediyor.


Amaç hem AB-Türkiye müzakerelerine taş koymak, hem BM Güvenlik Konseyinde daha iskemlesine oturmadan Türkiye’yi sıkıntılı duruma sokmak, hem de BM ile AB nezdinde mağdur olan taraf rolünü oynayarak Cumhurbaşkanı Talat ve Türkiye üzerinde baskı oluşturmak.
 
Nitekim Rum Dışişleri Bakanı Kyprianou’nun, 1981 yılında köşeye sıkışınca “Denktaş benim siyasi eşitim değildir diyerek” masadan kaçan babası Spiros Kyprianou gibi, Norveç gemisinin, Rumlar tarafından yapay olarak iddia edildiği üzere, Türk savaş gemilerince “taciz edilmesinin” AB müzakere çerçevesine ilişkin olarak, Türkiye’nin sorumluluklarıyla örtüşmediğini öne sürüp, “tacizlere devam edildiği takdirde bunun Türkiye’nin AB sürecinde kötü etkilere yol açacağı” uyarısında bulunması, münhasır ekonomik bölge ile ilgili Rum oyununun ve tezgahını ortaya koymaktadır.
Göz göre göre arkalarına AB’yi alarak ve ihaleyi de Amerikan “Nobel Energy” adlı bir   şirkete vererek Türkiye’nin Doğu Akdeniz de yıllar önce tescil etmiş olduğu haklarını gasp etmeye çalışmaktalar.


Bu art niyetli ve Kıbrıs adasında siyasi eşitliğe dayalı bir ortaklık devleti kurmak niyetinde olmayan Rumlarla niye hala gülücükler dağıtarak konuşuyoruz ve gelecekteki sahte evliliği pekiştirmeye çalışıyoruz gerçekten de anlamıyorum.


1963 yılında 1974 yılına kadar bizlere soykırım uygulayan, silahlı saldırıları sonucu binlerce masum Türkü acımasızca öldürüp, 103 Türk köyünün boşaltılmasına  neden olan Rumların, daha aradan 35 yıl bile geçmeden Türkiye’nin Doğu Akdenizdeki Münhasır ekonomik Bölge hakları ile ilgili olarak izlediği politikanın “19’uncu yüzyıl politikası” olduğunu ileri sürmeleri ve hiçbir çağdaş devletin, özellikle de Avrupa Birliği’ne girmek isteyen bir devletin, hakların kullanılmasını önlemek için savaş gemileri yollamadığını, bunun geçmişin taktiği olduğunu” Dışişleri Bakanının ağzından dile getirmesi ise, yıllardır keseri nasıl kendi taraflarına yonttuklarını, kendileri masum insanlara karşı askeri güç kullanınca kendilerini haklı hissettiklerini, kendilerine aynı yöntem uygulanınca da mazlum rolünü oynayarak yaygarayı bastıklarını açık ve net olarak ortaya koymaktadır.


Cumhurbaşkanımız Sayın Talat, daha çok hüsranlarla, tartışmalarla ve düş kırıklıkları ile yüz yüze gelecektir bu müzakereler sürecinde. Bence şimdiden müzakereler çıkmaza girdiği gün uygulamaya koymak zorunda kalacağı “B Planını” hazır etmesinde fayda vardır. Gelişmeler bu günün yakınlarda olduğunu göstermektedir.

Prof. Dr. Ata ATUN Son 10 Yazı                                                                                  Yazarın Tüm Yazıları



  • ABD GAZZE’de Liman istiyor
  • Türkiye-AB İlişkilerinde Değişim
  • Aile Vakfımızın İftar Yemeği
  • Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler
  • 60 Yıllık Yanlış Düzeltilmeli
  • Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor?
  • BRTK TV Programı
  • Müzakerelerin İçeriği Değişir mi?  
  • Doğu Akdeniz ve KKTC başlıklı KONFERANS
  • Soğuk Savaş Kızışıyor
  • Okunma 41
    Hep aynı Yunan oyun için yorumlar kapalı

    Yorumlara kapalı.

    Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
    Samtay Vakfı
    kıbrıs haberleri
    kibris 1974
    atun ltd

    Gallery

    Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3

    Arşivler

    Son Yorumlar