Hristofyas’ın Barış Oyunu

Prof. Dr. Ata ATUN

 
Yazarın tüm yazılarını görüntüle

  
 19 Mart 2008 Saat : 12:12


 

Daha görüşmeler başlamadan, Hristofyas elindeki tüm siyasi gücü ve tanınmış devlet olma avantajını yarın yapılacak toplantıdan zaferle çıkmak için seferber etmeye başladı.
 
Tüm çabası, Kıbrıs’a “Barış” getirmek olan bu toplantıların zeminini, kendi istediği temellerin üzerine oturtabilmek.


Hedefi ise, Kıbrıs Türk halkını, 4 Mart 1964 tarihinde BM Konseyi kararı ile meşruluk kazanmış Kıbrıs Rum Cumhuriyeti adlı “Üniter Rum Devleti” içine azınlık olarak çekmek ve adanın tümüne sahip olmak.


Bu amaç doğrultusunda Yunan Hükümeti ile birlikte ve eşzamanlı olarak çevirdikleri dolabın bini bir para.


“Bayram değil, seyran değil, eniştem niye öptü beni” misali, dün Yunanistan Dış İşleri Bakanı Dora Bakoyanni’nin tam da beklentisi çok yüksek olan Kıbrıs Türk ve Rum liderleri  toplantısından bir gün evvel, Ankara ve Londra’ya mesaj göndermesi ve “Kıbrıs’ın Garantör devletlere gereksinimi yoktur. En güvenli ve büyük garantör Avrupa Birliğidir” demesi hiçte tesadüf değildir.


Hristofyas ve Bakoyanni oyunu kuralına göre oynuyorlar.


İstedikleri Türkiye’yi tamamen devre dışı bırakmak ve Kıbrıs adası ile ilgili tüm haklarını elinden almak. Türkiye’nin Lozan antlaşmasının 16.cı maddesinden kökenlenen Kıbrıs adası üzerindeki söz sahipliliği ile 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası Ek I. Garantiler Antlaşması Madde 4’e göre elinde tuttuğu müdahale hakkını yok etmek, Garantör devlet statüsünden de çıkarıp atmak.   


Sonra da güle oynaya adaya el koymak.


Oyunu kuralına göre ve büyük oynuyorlar.


Daha maç başlamadı ama Hristofyas dün AB üyesi 26 ülke liderine birer mektup göndererek AB üyesi liderlerin kendisine destek vermeleri için bir girişim başlattı. Amacı maça 27-0 başlamak. Mektubunun gerekçesini de, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la Cuma günü yapacağı görüşmede içinde hareket edeceği çerçeveyle ilgili bilgi vermek olarak açıkladı ama yalan söylediği ve hedef şaşırttığı da bir gerçek.
 
Mektubunda, iki bölgeli, iki toplumlu federasyonla ilgili 1977-79 Doruk Anlaşmaları’na sadık kalacağını ve çözümün, uluslar arası hukukla uygulanabilir olacağına ilişkin, 8 Temmuz anlaşması ile BM kararlarına bağlılığını belirttiğini iddia ediyor ama bu gerekçesi de sahte ve paravan görevi görüyor.


İkincil hedefi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hristofyas haricindeki bütün AB liderlerine gönderdiği mektuba yanıt vermek ve o mektubun etkilerini en aza indirmek.


Birincil hedefi ise Kıbrıs konusunda kendisinin, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ile aynı seviyede olduğunu bilinçaltına işlemek ve muhatabının KKTC Cumhurbaşkanı M. A. Talat yerine T.C. Başbakanı Erdoğan olduğunu kafalara yerleştirmek.


Oyun ince. İnce olduğu kadar da iyi düşünülmüş ve teferruatlı.


Bakoyanni bir taraftan Türkiye’yi saf dışı bırakmaya çalışırken, diğer taraftan da Hristofyas, BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin Güney Kıbrıs’taki büyükelçileriyle görüşerek kayıtsız koşulsuz desteklerini istedi.


Hristofyas ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin büyükelçilerine, Kıbrıs sorunundaki taleplerini ve bundan sonraki adımlara bakış açısıyla ilgili düşüncelerini aktararak Mehmet Ali Talat’ın olası yeni devletin ‘Partenojenez’liğine ilişkin açıklamalarının kendisini hayal kırıklığına uğrattığını ve Talat’ın konfederal çözüm modeline göndermede bulunmasının ve bu yönde ısrar etmesinin, Kıbrıs sorununun çözümü prosedürünün yeniden başlamasını engelleyeceğini vurgulayarak, daha işin başında Talat’ı uzlaşmaz kişi pozisyonuna soktu.


Üstelik bir de, Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi 5 ülke büyükelçilerinden, Cumhurbaşkanı Talat’la görüştükleri vakit, kendisine “görüşmeye aşırı ve zararlı taleplerden uzak” olarak gelmesi konusunda baskı yapmalarını da talep etti.


Anlaşılan işi şansa bırakmaya hiç niyeti yok.


Hem “Barış havarisi” rolü oynamak istiyor hem de sahaya çıkmadan maçı kazanmayı garantilemenin peşinde. 


Cuma günkü taktiğinin de, Lokmacı barikatı ile ilgili Rum Yönetiminin yıllardır dayatmaya çalıştığı ön koşulları bir kenara iterek, bu günkü mevcut koşullarda yani Türklerden toprak tavizi istemeden kapının açılmasına onay vermek ve masadan “Adada Barış İsteyen Rum Lider” rolünde kalkarak, görüşmelerin ikinci aşamasına BM ile AB’nin desteğini arkasına alarak avantajlı bir şekilde oturmak olması da, büyük bir olasılık.

Prof. Dr. Ata ATUN Son 10 Yazı                                                                                  Yazarın Tüm Yazıları



  • ABD GAZZE’de Liman istiyor
  • Türkiye-AB İlişkilerinde Değişim
  • Aile Vakfımızın İftar Yemeği
  • Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler
  • 60 Yıllık Yanlış Düzeltilmeli
  • Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor?
  • BRTK TV Programı
  • Müzakerelerin İçeriği Değişir mi?  
  • Doğu Akdeniz ve KKTC başlıklı KONFERANS
  • Soğuk Savaş Kızışıyor
  • Okunma 42
    Hristofyas’ın Barış Oyunu için yorumlar kapalı

    Yorumlara kapalı.

    Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
    Samtay Vakfı
    kıbrıs haberleri
    kibris 1974
    atun ltd

    Gallery

    Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

    Arşivler

    Son Yorumlar