KKTC’de hiçbir zaman AB Bürosu açılmayacak

Prof. Dr. Ata ATUN

 
Yazarın tüm yazılarını görüntüle

  
 20 Ağustos 2006 Saat : 6:23


 

Mali yardım Tüzüğünde KKTC toprakları veya Kuzey Kıbrıs’ın tanımı “Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetinin etkili bir denetime sahip olmadığı Kıbrıs Cumhuriyeti bölgeleri” şeklinde yapılmaktadır.

Zaten daha Tüzüğün girişindeki tanım bölümünde, aynen bir tabak yemekten alınan ilk kaşığın o yemeğin tadı hakkında verdiği bilgi gibi, yapılan bu tarifle, tüzüğün sonraki maddelerinde Kıbrıs’lı Türklere ne gibi kazıklar atılmak istendiğinin ipuçları verilmektedir. AB hiçte düşünüldüğü kadar insancıl ve masum değil.

 

Dün, AB Komisyonu’nun Güney Kıbrıs’taki Temsilciliğinin Başkanı Temis Temistokleus,  AB Komisyonu’nun KKTC’de büro açmasının söz konusu olmadığını resmi ağızdan dile getirdi.

KKTC’de yayınlanan yerel bir gazetede yer alan “Mali yardım için AB Komisyonu Bürosu eylül ayı ortalarında KKTC’de çalışmaya başlayacak” şeklindeki haberi yorumlayan Temistokleus, Lefkoşa’nın Rum kesiminde bulunan AB Temsilciliği ile sözleşmesi olan Alman GTZ şirketinin, sözleşmesi bitene kadar Lefkoşa’nın Türk kesiminde açılacak GTZ’ye ait ofisi “kendi adına” çalıştıracağını, bu büronun Avrupa Komisyonu’nun bürosu olmadığını ve AB Komisyonu’nun KKTC’de büro açmayacağını üstüne basa basa söyledi.

Zaten çok değil daha 20 gün evvel de AB Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü’nün Doğrudan Ticaret ve Mali Yardım Tüzüklerinden sorumlu Görev Ekibi (Task Force) bölümünün başkanı (AB Komisyonu Kıbrıs Türk Çalışma Masası Başkanı) Andrew Rasbash da bu konuda benzer bir açıklama yapmıştı.

Rasbash sözlerinde, 259 milyon Avroluk Mali Yardım Tüzüğünün uygulanması için Brüksel’den gelecek yaklaşık 20 kişilik bir ekibin olacağını ve bu ekibin, teknik ve diğer hizmetleri sağlamakla yükümlü olan Alman GTZ şirketi personeli ile, “Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetinin etkili bir denetime sahip olmadığı Kıbrıs Cumhuriyeti bölgeleri”nde, (yani KKTC’de) kiralanacak bir büroda, zaman zaman ve günün belirli saatlerinde birlikte çalışacaklarını söylemişti.

Dün de Temistokleus aynı sözleri, resmi ağızdan gene dile getirdi.

Eğer bir gün Mali Yardım Tüzüğü işlerlik kazanırsa, Kıbrıs’lı Türk yetkililerle AB’nin Mali Yardım Tüzüklerinden sorumlu Görev Ekibi (Task Force) personeli, GTZ aracılığı ile görüşmeler yapacaklar, hiçbir zaman direk temas kurmayacaklar ve “tüm yasal” işlemler de Rum tarafındaki AB ofisinde yapılacak demek istiyor Temistokleus.

 

Zeten tüzüğü iyice okursanız, söylenen başka şeylerin de, atılmak istenen başka kazıkların da olduğunu görürsünüz tüzük içinde.

 

Mali Yardım Tüzüğü çerçevesinde verilecek yardım ile KKTC’de yapılacak yatırımlarda 1974 sonrası terk edilen Kıbrıs’lı Rumlara ait taşınmazların kullanılması gereğinin doğması durumunda, Rum mal sahibinin rızasının isteneceğini ve bunun gerçekleşmemesi halinde ise söz konusu alt yapı yatırımın yapılmayacağını veya bir başka yerde yapılacağı da var bu Tüzüğünün içinde.

Aslında burada kullanılan terim “Rumlara ait taşınmaz mal” değil, “mal edinme hakkı ve mülkiyet hakkı dahil” (Giriş bölümü- madde 9) şeklinde olup, sizin anlayış ve yorumunuza göre, gömlekten pantolona, arabadan yedek parçaya, ağaçtan binaya, araziden elektrik direğine kadar aklınıza gelen, mülkiyeti Rumlara ait her tür taşınır ve taşınmaz malı da kapsamaktadır.

 

Şimdilik kimsenin daha doğru yanıtını veremediği bir konu var ve bu tüzüğün içinde de bunun açıklaması veya yöntemi de maalesef yok. Unuttular desem, unutulacak bir konu da değil.

Mali Yardım Tüzüğü ile Kıbrıs’lı Türklere verilecek parayla KKTC’de yapılacak yatırımlarda kullanılacak malzemelerin hangi limandan adaya gireceği, Kıbrıs’taki mevcut hangi devletin kontrolü altındaki gümrüklerden geçeceği ve gümrüğünün kime ödeneceği konusu.

Tüzüğün tanım maddesine bakıyorum da,  KKTC toprakları veya Kuzey Kıbrıs’ın tanımı “Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetinin etkili bir denetime sahip olmadığı Kıbrıs Cumhuriyeti bölgeleri” şeklinde yapıldığından, AB’nin KKTC’yi adada yok addettiğini anlıyorum ve bu sorunun yanıtı da kafamda oluşuyor hemen.

Tabiî ki AB üyesi Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetine ait bir limandan girecek ve Rumların kontrolü altındaki gümrüklerden geçecek ve gümrüğü de Rum Yönetimine ödenecek.

 

İşte Mali yardım Tüzüğü bu.

Bu Tüzük ile ben, içinde Kıbrıs’lı Rumların üye olarak yer aldığı AB’nin, Kıbrıs’lı Türklere hiçbir zaman faydasının olamayacağını çok iyi anladım. Sanırım artık bizim “YES BE ANNEM”cilerde anlamışlardır bu gerçeği.

Prof. Dr. Ata ATUN Son 10 Yazı                                                                                  Yazarın Tüm Yazıları



  • ABD GAZZE’de Liman istiyor
  • Türkiye-AB İlişkilerinde Değişim
  • Aile Vakfımızın İftar Yemeği
  • Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler
  • 60 Yıllık Yanlış Düzeltilmeli
  • Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor?
  • BRTK TV Programı
  • Müzakerelerin İçeriği Değişir mi?  
  • Doğu Akdeniz ve KKTC başlıklı KONFERANS
  • Soğuk Savaş Kızışıyor
  • Okunma 46
    KKTC’de hiçbir zaman AB Bürosu açılmayacak için yorumlar kapalı

    Yorumlara kapalı.

    Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
    Samtay Vakfı
    kıbrıs haberleri
    kibris 1974
    atun ltd

    Gallery

    Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3

    Arşivler

    Son Yorumlar