Mavi kelebeğin izinde

Prof. Dr. Ata ATUN

 
Yazarın tüm yazılarını görüntüle

  
 12 Temmuz 2008 Saat : 12:12


 

    Mavi kelebekler olarak bilinen  Lycaenidae familyasından çok gözlü mavi kelebek (Polyommatus icarus) çok önemli bir özelliğe sahip. Yaban Çiçeği Artemis’i çok seviyor ve onun üstüne konmaktan büyük mutluluk duyuyor. Yaşamını devam ettirmek için de olmazsa olmaz bir bitki bu Mavi Kelebek için.


    Yaban Çiçeği Artemis’in özelliği ise mezarların üzerinde yetişmesi. Özellikle de toplu mezarların. Başka bir yerde bulmak zor. Zaten başka yerde yaşayamıyorlar.


    Toprağın yapısının değişmesi, toprakta oksijenin ve organik maddelerin artması, Yaban Çiçeği Artemis için bulunmaz bir üreme ve büyüme ortamı oluşturuyor.


    Evvelki gün, yani 11 Temmuz günü, Bosna Hersek’teki Srebrenitsa katliamının 13.cü yıldönümü idi. Sırplar, 11 Temmuz 1995 günü açıkça Boşnakları soykırıma uğratmışlardı, hem de BM’nin güvenlikten sorumlu olduğu bölge içinde. Tamı tamına 8,000 Boşnak erkek öldürülmüştü o gün. Hem de acımadan, tereddüt etmeden ve göz kırpmadan.


    Bölge Hollandalı BM askerlerinin denetimi altındaydı ve Boşnakların elleri bağlanarak kurşuna dizilmesini hiç önleyemediler. Aslında kıllarını bile kıpırdatmadılar katliam yapılırken, Boşnaklar soykırıma uğratılırken.


    Hollanda’lı bir BM askerinin o gün, duvara yazdığı “UN = United Nothing”, yani “Birleşmiş Hiçbirşey” yazısı, olayın vahametini ve BM’nin bu konudaki başarısızlığını iyice ortaya koyan bir simge oldu. Bu sözcük yıllardır simge olarak hala taze bir şekilde hafızalarda yerini koruyor.


             11 Temmuz günü aralıksız olarak 26 saat boyunca stüdyolarından ve Srebrenitsa’dan yayın yapan TRT-INT bu soykırımı A’dan Z’ye, Ankara stüdyosuna konuk ettiği ASAM Balkanlar uzmanı Erhan Türbedar ve TUSAM Balkanlar uzmanı Gözde Kılıç Yaşın ile izleyicilere aktardı.


    Bence mükemmel ve akademik tabanlı bir programdı.


    Özellikle uzmanların verdikleri bilgiler, arada yayınlanan gerçek katliam çekimleri ve son bulunan toplu mezardan çıkarılan kalıntıların, yapılan DNA testlerinden sonra bin bir zorlukla bir araya getirilerek yeni mezarlarına gömülmeleri töreni, çok ama çok etkileyici idi.


    Gözlerim yaşlı seyrettim bu yayını desem yalan olmaz.


    Hele öğleyin yapılan defin töreni çok duygusaldı.


    Hayatta kalan insanların tek tesellileri, yıllar önce sırf Boşnak oldukları için acımasızca öldürülen kardeşlerinin, kocalarının ve yakınlarının artık en azından başında dua edecekleri bir mezarının var olacağıydı.


    Çarpıcı olan görünümlerden bir tanesi de, BM’yi yanıltmak için yapılan plan uyarınca Sırp hükümetinin “Bu askerler bizim düzenli ordumuz değildir. Bunlar çetelerdir ve bu bir iç çatışmadır, bizi ilgilendirmez” iddiası ile kendini temiz çıkarmak amacı ile kurulmuş olan Sırp milis güçlerinin Rusya’dan, Ukrayna’dan ve Yunanistan’dan gelen Ortodoks birliklerden kurulmuş olmasıydı. Bu birlikler katliama giderken Ortodoks Papazın askerleri tek tek kutsaması ve Boşnakları Türk olarak tanımlayarak “İntikam zamanı gelmiştir. Türkleri öldürmeden geri dönmeyin” sözlerini içeren kutsama töreni ise çok çarpıcıydı. Belli ki hala daha haçlı zihniyeti, neredeyse bin yıl evvelki canlılığını hala daha hastalıklı kafalardaki yerini korumaktadır.   


    Her şey, bütün gerçek, Sırpların dünyayı yanıltmak için iç çatışma olarak niteledikleri bu insafsız soykırım, mavi kelebeklerin aniden yörede çoğalması ile ortaya çıktı.


    Çok bilinçli olarak toplu mezarları hazırlayan Sırplar, katliamlardan sonra en az iki kez toplu mezarları dozerlerle kazıp, kamyonlara yüklemişler ve 30-100 km öteye tekrar gömmüşler, sırf toplu mezarların izi bulunamasın diye. Ama mavi kelebekleri unutmuşlar. Onlar mezarları nereye taşımışlarsa, mavi kelebeklerde orada ortaya çıkıvermiş aniden.


    BM kendi suçunu örtbas etmek için, daha doğrusu 9 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide Adopted by Resolution 260 (III) A of the U.N. General Assembly) uyarınca katliamlara mani olmadıkları için soykırım suçlaması ile itham edilmemek amacı ile yapılan bu insanlık dışı cinayetlerin adını “Etnik Temizlik” olarak tanımlamışlar ve güya da ithamdan kurtulmuşlar.


    Öyle zannediyorlar ama Lahey Adalet Divanı, bu cinayetleri “Soykırım” olarak niteleyerek karara bağladı. Ayıbı da BM’nin sırtında kaldı.    


     Söz konusu Sözleşmenin 2. Maddesi bakın ne diyor ve Soykırımı nasıl tanımlıyor;


    “Soykırım; ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubu toptan ya da onun bir bölümünü yok etmek niyetiyle: Grup üyelerinin öldürülmesi, Grup üyelerinin fizik ya da akıl bütünlüğünün ağır biçimde zedelenmesi, grubun fiziksel varlığının tümü ya da bir bölümü ile yok edilmesi sonucunu verecek yaşam koşulları içinde tutulması, grup içinde doğumları engelleyecek önlemler alınması, bir grup çocukların başka bir gruba zorla geçirilmesi eylemlerinden herhangi birine başvurulmasını kapsamı içine alır. Soykırımda planlı, devlet politikası haline gelmiş eylemler söz konusudur.”


    Bu paragraf bana, 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs’ta bize Rumlar tarafından uygulanan insanlık dışı katliamların, boşaltılmaya zorlanan evlerin ve köylerin, izolasyonların, dolaşım özgürlüğünün kısıtlanmasının, temel maddelerin satışının yasaklanmasının ve insanların yaşamı için gerekli olan temel gereksinimlerin tümünün acımasızca kısıtlanmasının bir “Soykırım” suçu olduğunu söylemektedir.


    Sizce de öyle değil mi?


    Açıkçası biz de Rumlar tarafından “Soykırıma” uğratıldık.

Prof. Dr. Ata ATUN Son 10 Yazı                                                                                  Yazarın Tüm Yazıları



  • ABD GAZZE’de Liman istiyor
  • Türkiye-AB İlişkilerinde Değişim
  • Aile Vakfımızın İftar Yemeği
  • Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler
  • 60 Yıllık Yanlış Düzeltilmeli
  • Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor?
  • BRTK TV Programı
  • Müzakerelerin İçeriği Değişir mi?  
  • Doğu Akdeniz ve KKTC başlıklı KONFERANS
  • Soğuk Savaş Kızışıyor
  • Okunma 397
    Mavi kelebeğin izinde için yorumlar kapalı

    Yorumlara kapalı.

    Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
    Samtay Vakfı
    kıbrıs haberleri
    kibris 1974
    atun ltd

    Gallery

    Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-4

    Arşivler

    Son Yorumlar