Rum Müzakereci Mavroyannis’in Politis gazetesinde Yayınlanan Röportajı

Prof. Dr. Ata ATUN

 
Yazarın tüm yazılarını görüntüle

  
 17 Şubat 2014 Saat : 11:24


 

Rum Müzakereci Mavroyannis’in Politis gazetesinde Yayınlanan Röportajı

15 Şubat 2014, Cumartesi

 

MAVROYANNİS: “DEVLET VARLIĞINI KORUYACAK EGEMENLİK SADECE ONA AİT OLACAK”

“EGEMENLİK TEKTİR, BİRLEŞİKTİR, BÖLÜNMEZDİR, DEVLETE AİTTİR. DEVLET TEKTİR. BU DEVLET VARDI VE BU KALACAK”

“DEVLETİN YENİDEN KURULMASI DİYE BİR ŞEY YOK KIBRIS DEVLETİ RUMLAR VE TÜRKLERİN EDİTORYAL YETKİ KULLANMASIYLA YENİDEN YAPILANDIRILIYOR”

“TEMEL İNSAN HAKLARI, TEMEL ÖZGÜRLÜKLER VE 4 ÖZGÜRLÜK İÇ STATÜYE BAĞLI OLMAMALIDIR”

“GERİ DÖNÜŞ HAKKI MÜLKİYET HAKKININ ÜZERİNDEDİR”

Rum tarafının müzakerecisi Andreas Mavroyannis “devletin varlığını koruyacağını, egemenliğin de sadece buna (“Kıbrıs Cumhuriyeti devletine”) ait olacağını söyledi ve “yetkiler başka şey, egemenlik başka” dedi.

 

Politis Mavroyannis’le yaptığı geniş (3 sayfa) ölçekli röportajı okurlarına manşetten “Kıbrıslı Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis’le Geniş Röportaj… Kıbrıslı Türkleri Avrupa’da Yanımızda İstiyoruz… İster Kıbrıslı Rum İster Kıbrıslı Türk Olsun Herkesin Geri Dönüş Hakkını Güvence Altına Almak Zorundayız… Ancak Devlet Kalacak. Tek Egemen O Olacak, Başkası Değil! Yetkiler Başka Şey Egemenlik Başka” başlık ve spotlarıyla manşete çekti.

 

Gazete süreçte bazı konuları Türkiye’yle de görüşeceklerini bu nedenle Türkiye’ye gideceğini söyleyen Mavroyannis’in “Ziyaretimiz 26-28 Şubat arasında olacak ve Türk diplomatik makamlarıyla bir tam gün müzakere edeceğiz” dediğini yazdı.

 

Gazeteye göre Mavroyannis ortak açıklama metninin Avrupa müktesebatının Kıbrıs’ın tamamına yayılmasını güvence altına aldığını vurgulayarak “Bu itibarla Türk tarafının bazı haklı endişeleri vardı. Yoruma yer bırakmayacak, tehlikeli tezlerin ileri götürülmesini engellemek ve iki kurucu devlet gibi mesnetsiz iddia ve talepleri savuşturacak şekilde bu endişeleri tatmin etmeye çalıştık” ifadesini kullandı.

 

Ortak açıklama metninin 3 ve 4’üncü maddelerinin çok eleştirildiğinin hatırlatılması üzerine Mavroyannis özetle şunları söyledi:

 

“TEMEL İNSAN HAKLARI, TEMEL ÖZGÜRLÜKLER VE 4 ÖZGÜRLÜK İÇ STATÜYE BAĞLI OLMAMALIDIR”

 

“Bizim algımız, insan haklarının, temel özgürlüklerin ve AB’nin 4 özgürlüğünün (kişilerin, malların, sermayenin ve hizmetin serbest dolaşımı) var olan iç statüye bağlı olmamasıdır. İç statünün tek manası iki bölgeliliği ve iki toplumluluğu güvence altına alacak bazı siyasi hakların kullanılmasına kriterdir, başka hiçbir şey değil. Ada’nın tamamında Avrupa müktesebatı yürürlükte olacak. İki bölgeliliğin, iki toplumluluğun ve siyasi eşitliğin kişisel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına gerekçe değil uyumla uygulanması gerektiği ilk kez netleştiriliyor.

 

İki bölgeliliğin nüfus veya mülkiyet açısından baskınlığı kapsadığını kabul etmiyoruz. Bu, Avrupa müktesebatının tam olarak uygulanmasından söz eden ortak açıklamada da nettir. Müzakerelerde görüşülebilecek şey, Avrupa müktesebatına uygun ve iki bölgelik ve iki toplumluluk ilkesinin uygulanması için gerekli olan geçici güvenlik tedbirleridir. Bu tür çözümler, çözümün niteliği ve iki toplumun kimliğinin korunması lehine öngörülebilir ancak hiçbir şekilde kişisel ve Avrupai özgürlüklerin aleyhine olamaz.

 

“GERİ DÖNÜŞ HAKKI MÜLKİYET HAKKININ ÜZERİNDEDİR”

 

Elbette bir Girnelinin Girne’de yaşama hakkını güvence altına alıyoruz. İster Kıbrıslı Rum ister Kıbrıslı Türk olsun herkesin geri dönüş hakkını güvence altına almak zorundayız. Bana göre geri dönüş hakkı mülkiyet hakkının üzerindedir. Geri dönüş hakkı sadece gayrı menkulle değil yerle; ata yurdu, kökler, ailesel ve kültürel bağlarla alakalıdır. Ancak geri dönüşün ötesinde yerleşme ve iş yapma özgürlükleri de olmalıdır ki bu, bir Limasollunun Girne’de kalma hakkı olduğu anlamına gelir. Bütün bunların üzerinde, mal ve hizmetlerin serbest dolaşımının doğal sonucu olarak girişimcilik faaliyeti hakkı da var.  Bu gerek Kıbrıs Rum gerek Kıbrıs Türk tarafının çıkarına çok önemli bir yöndür. Geri dönüş demek tam yerleşim demektir, sadece akrabalarını gömmeye gitmek değil.

 

“EGEMENLİK TEKTİR, BİRLEŞİKTİR, BÖLÜNMEZDİR, DEVLETE AİTTİR. DEVLET TEKTİR. BU DEVLET VARDI VE BU KALACAK”

 

Bize göre egemenlik tektir, birleşiktir, bölünmezdir ve devlete aittir. Devlet tektir ve 60 anlaşmalarından kurulmuştur. Bu devlet vardı ve bu kalacak. Şu anda iki toplum şu anda kendi içlerinde olguları değiştirerek bir editoryal yetki kullanıyor. Ancak devlet kalacak. Egemenliğe sadece o sahip olacak, başka kimse değil! şu anda birileri kelimelerle oynamak ve ‘yetkiler’ terimini ‘egemenlik’ olarak isimlendirmek istiyorsa (ortak açıklamanın 3’üncü paragrafını kastediyorum) bu başka bir hikaye. Tabii, artık yetkiler de dâhil, devletin amir yasası olan federal Anayasa’nın vereceği yetkiler olacak. Federal yetkiler kaydedildikten sonra Anayasa’nın belirleyeceği geriye kalan yetkiler oluşturucu eyaletler tarafından kullanılacak dil veya kültür konuları ve birçok başka mesele yetkilerin paylaşımı ve ayrılması konusu olacak, egemenliğin değil.

 

“DEVLETİN YENİDEN KURULMASI DİYE BİR ŞEY YOK KIBRIS DEVLETİ RUMLAR VE TÜRKLERİN EDİTORYAL YETKİ KULLANMASIYLA YENİDEN YAPILANDIRILIYOR”

 

Devletin yeniden kurulması diye bir şey yok. Kurulduğu andan itibaren bir devletin özerk yaşamı ve varlığı vardır ve uluslar arası hukukun öznesidir ve kendisini oluşturan Sözleşmelerin varlığını yitirmesi durumunda bile var olmaya devam eder. Kıbrıs BM ve AB üyesidir ve öyle kalacak. Bunu kimse reddetmiyor. Ortak açıklama net bir şekilde, Anayasa iki oluşturucu, Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk eyaletini tavsiye edecek diyor. Dolayısıyla Kıbrıs Devleti, Kıbrıs sorununun çözümü uygulanana kadar bu şekilde var olmaya devam edecek. Federal Birleşik Kıbrıs önceden var olan iki devletin birleşmesinin sonucu olacak yorumuna olanak tanıyacak herhangi bir prosedür ortaya çıkması veya bunu kabul etmemiz söz konusu değildir. Bu editoryal prosedürü Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumları kullanacak ‘oluşturucu eyaletler’ değil. Oluşturucu eyaletler, ortak açıklamanın 4’üncü paragrafında belirtildiği gibi çözüm referandumlarda onaylandıktan sonra ortaya çıkacak.

 

ABD Anayasası’nda ‘Biz halk olarak’ denmesi her bir Amerikan vatandaşının ayrı egemenliği olduğu anlamına mı geliyor? yapıcı belirsizliğe hiçbir şekilde yer yok. Kıbrıs devletinin bir iç yeniden yapılanmasından ve yeni bir düzen ortaya çıkmasından söz ediyoruz.”

 

Oluşturucu eyaletler Federal Birleşik Kıbrıs’ın dış ilişkilerinde söz sahibi olmayacak. Dış ilişkilerde yetki Federal Birleşik Kıbrıs’ın olacak. İki oluşturucu eyaletin, iki toplumun federal devlete katılımıyla dolaylı bir ağırlığı olacak ancak dış politika federasyonun dış politikası olacak.  Kıbrıslı Türklerle daha önce uzlaştığımız gibi,  oluşturucu devletlerin uluslar arası sorumluluk içeren bütün konularında sorumlu, Federal Anayasa tahtında federal hükümettir iki oluşturucu eyalet bulunması devletin dış politikasını doğrudan etkilemez.

 

“BÜTÜN KONULAR ÇAPRAZ VE BİRBİRİYLE BAĞLANTILI GÖRÜŞÜLECEK, TÜRKİYE’YE BU YÜZDEN GİDİYORUZ”

 

Müzakerelerde konuların çapraz ve birbiriyle bağlantılı görüşülmesinden başka bir şey kabul etmeyiz.  Bütün konuları masaya koyacak ve hepsini dönüşümlü değil eşzamanlı görüşeceğiz. Bazı konuları Türkiye’yle de görüşeceğiz, Türkiye’ye bu yüzden gidiyoruz. Ziyaretimiz 26-28 Şubat arasında olacak ve Türk diplomatlarla bir tam gün görüşeceğiz. Dönüşümlü görüşme yaklaşımını kabul etmiyoruz. Toprak konusunu şimdi görüşüp bitirelim, ardından da güvenlik başlığına geçelim diye bir şey olmaz.  Toprak yönünün başka bir konuyla da alakalı olduğunu saptadığımız anda onu da görüşeceğiz. Bütün konular masadadır. Bu, her bir araya geldiğimizde bütün konuları ele alacağımız anlamına gelmiyor ancak her an bütün konulara el atabiliriz. Bir pazarlığa girdiğinizde çoğu kez bir başlıkta bir şey verirseniz bir başka şey almanız gerekir.

 

Bir mesele çözülemediğinde çözülmemiş konular arasında kalacak ve hedef, kapsamlı çerçeve içerisinde yavaş yavaş göğüslenmesidir. Al-ver (pazarlık) mantığı bunun içindir. Yani bir dizi çözümsüz meseleye bakarak önceliklerini belirlersin ve temel endişelerini tatmin edecek bir al-vere girersin.  Kapsamlı çözüm uzlaşı olacak ancak kötü bir yamalı bohça olamaz.  Bunu ne siyasi liderlik kabul eder ne insanlar.”

 

“AB TEMSİLCİSİNİN YETKİSİNİN ARTIRILMASI YETMEZ BÜTÜN KURUMSAL ORGANLARININ VE BÜTÜN AVRUPALI ORTAKLARIMIZIN ROL VE SÖZ SAHİBİ OLMASI GEREKİR”

 

Mavroyannis AB’nin müzakere prosedürüne müdahil olmasıyla ilgili bir soruya karşılık “Pieter Van  Nuffel yeterli, AB’nin deneyimli bir yetkilisidir ve bize yardımcı olabilir, sorun uygun yetkilere sahip olmasıdır. Şu ana kadar yetkileri çok kısıtlıydı ve prosedüre müdahale etmeye çok da olanağı yoktu” vurgusunu yaptı, şunları da söyledi:

 

“Unutulmaması gerekir ki AB Kıbrıs Türk toplumuna yardım programını da yürütüyor ve çözümden önce de, ürünlerin Mağusa Limanı üzerinden dolaşımı, Ankara Protokolü’nün uygulanması, herhangi bir güven yaratıcı önlemin uygulanması gibi konularda rolü ve elbette çözümün müktesebatla uyumunda sorumluluğu olacak.  AB’nin ilgisinin artmasının Komisyon temsilcisinin yetkisinin daha çok yetkiye sahip olmasıyla bitmeyeceğini unutmayalım. AB’nin bütün kurumsal organlarının ve bütün Avrupalı ortaklarımızın rol ve söz sahibi olması gerekir.

 

Şurası net olarak anlaşılmalıdır ki Türk  bölgelerinin AB ile uyumu sahte devletle yapılmıyor.  Sahte devletin AB’ye girmesini kabul etmiyoruz. Kıbrıs AB’ye girmiştir ve Avrupa müktesebatının Kıbrıs Cumhuriyeti’nin denetimi altında olmayan bölgelerdeki uygulaması ertelenmiştir. Bu erteleme Kıbrıs sorunu çözülürse ve veya çözümden önce bazı konularda kaldırılabilir. Çözümden sonra, meydana gelecek oluşturucu eyaletlerin Avrupa müktesebatına uygun mevzuatları olmasını güvence altına almamız gerekir. Federal düzeyde öngörülen bütün kurumların öngörülen yetkileri olması gerekir.”

 

“MARAŞ İLE TOPRAĞIN, MÜLKİYETİN BİR PARÇASINI ÇÖZMÜŞ OLACAĞIZ”

 

Mavroyannis, Maraş konusunda paralel bir prosedür başladığı söylenebilir mi sorusuna karşılık  “bizim için bir süredir başladı, şu anda Başkan Obama’nın ve AB’nin de desteğini almış olmamız önemlidir” dedi, özetle şunları ekledi:

 

“Çabayı sürdürmeliyiz, işaretler daha iyi gibi. Sadece güven yaratıcı önlem değildir aynı zamanda müzakereye bir dinamik katacaktır. Maraş paketi uygulanırsa müzakerelerde çok daha fazla ilerleyeceğimize inanıyoruz çünkü toprağın bir parçasını, mülkiyetin bir parçasını çözmüş, Güvenlik Konseyi kararlarını uygulamış olacağız.”

 

KKTC’DEN BORULARLA SU GETİRİLMESİ VE KKTC’NİN YAPTIĞI DEVLETLER ARASI ANLAŞMALAR

 

Türkiye’den KKTC’ye boru hattıyla su getirilmesi projesi hatırlatılarak, KKTC’nin özellikle Türkiye ile yapmış olduğu anlaşmaların, suyla ilgili bu anlaşma uğruna, federal hükümetin mi, oluşturucu devletlerin mi onayından geçmesi gerektiği yoksa bunların otomatikman statü mü kazanacağı sorulduğunda Mavroyannis “bu konular hakkında karar verilmedi.  Tezimiz, yasadışı faaliyetlere asla statü kazandırılmayacağıdır. Hukuk dışı bir şey hukuk yaratamaz” cevabını verdi.

 

“Bosna gibi federal devletlerin başarısızlığına atıfta bulunularak “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin tanınmaktan vazgeçmesi ve Tayvanlaştırma gibi konuları gündeme getirdiği hatırlatılarak Mavroyannis’e “Başarısızlık olması halinde Kıbrıslı Türkler ayrılıp devlet olarak tanınabilir mi? Türkiye’nin müdahalesi ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörlük anlaşmalarını harekete geçirmesinden söz edenlere cevabınız nedir?” sorusu yöneltildi.

 

Mavroyannis “Hukuki açıdan bu olamaz ama çok iyi bildiğiniz gibi uluslar arası yaşam pratikte farklıdır” cevabını verdi.

*** TAK’dan (16 Şubat) ve Kıbrıs Postası’ndan (16 Şubat) alınmıştır ***

Prof. Dr. Ata ATUN Son 10 Yazı                                                                                  Yazarın Tüm Yazıları



  • ABD GAZZE’de Liman istiyor
  • Türkiye-AB İlişkilerinde Değişim
  • Aile Vakfımızın İftar Yemeği
  • Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler
  • 60 Yıllık Yanlış Düzeltilmeli
  • Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor?
  • BRTK TV Programı
  • Müzakerelerin İçeriği Değişir mi?  
  • Doğu Akdeniz ve KKTC başlıklı KONFERANS
  • Soğuk Savaş Kızışıyor
  • Okunma 318
    Rum Müzakereci Mavroyannis’in Politis gazetesinde Yayınlanan Röportajı için yorumlar kapalı

    Yorumlara kapalı.

    Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
    Samtay Vakfı
    kıbrıs haberleri
    kibris 1974
    atun ltd

    Gallery

    Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3

    Arşivler

    Son Yorumlar