Rumlar Niçin Müzakerelere Geri Dönüş İstiyor-1

Rumlar Niçin Müzakerelere Geri Dönüş İstiyor-1

18 Ekim 2020 tarihinde KKTC Cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar, seçim propagandası döneminde halkına vaat ettiği “Eşit, Egemen, Uluslararası tanınmış iki devletli çözüm” stratejisini, seçimlerin hemen ertesinde açıklayarak devlet politikası haline getirdi. Günümüze kadar emperyal (yayılmacı) güçlerin yaptıkları tüm baskıları savuşturan Tatar, müzakere masasına KKTC’nin, tüm diğer devletlere eşit statüde tanındığı gün oturacağı ısrarını sürdürdü. Bu konuda kararlı olduğunu da defalarca sözlü ve yazılı medyada açıkladı.

Kıbrıs Rum Yönetiminin çiçeği burnunda lideri Nikos Hristodulidis, yaklaşık 7 ay önce, 12 Şubat 2023 tarihinde makamına oturdu. Oturur oturmaz da ilk 3 ayını 29 ülkenin lider ve yöneticisini kapı kapı dolaşıp, Türkleri Kıbrıs müzakereleri masasına oturtmaları ve müzakerelerin Crans Montana’da koptuğu, “siyasi eşitliğe sahip iki kesimli iki toplumlu federasyon” müzakerelerinin kesildiği yerden başlatılması için yalvarmakla geçirdi.

Kendisinden evvel görev başında olan adaşı Nikos Anastasiadis, 7 Temmuz 2017 yılında Crans Montana’da Kıbrıs müzakereleri sürerken, sanki kendisi ne isterse onun Türkler tarafından kabul edilmesi ve yerine getirilmesi şartmış inancıyla, gözlüklerini masaya fırlatmış, yaklaşık iki yıl devam eden çözüm hedefli müzakere masasını terk etmiş ve aynı gün uçağa binip Güney Kıbrıs’a geri dönmüştü.

Nikos Anastasiadis’in çözüm masasını devirmesinin ve çözüm çabalarının başarısız olmasının ardından Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, “Tüm heyetler ve tarafların güçlü çabalarına rağmen Kıbrıs konferansı anlaşma sağlanamadan sona ermiştir” açıklamasını yaparak müzakereleri sonlandırmıştı.

Gerçekte Crans-Montana’da sadece Kıbrıs müzakereleri çökmedi, 50 yıllık BM parametreleri tümü ile çöktü.

Bu nedenle, Nikos Hristodulidis ve ekibi, seçildikten sonra, BM’ye, AB’ye, ABD’ye, İngiltere’ye, Fransa’ya ve akla gelebilecek her yere kişisel ve diplomatik yollarla başvurarak, Tatar’ın talebi olan “Eşit, Egemen, Uluslararası tanınmış iki devletli çözüm” önerisini kabul etmediklerini, müzakerelerin 2017 yılında Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini ve masaya oturmaya hazır oldukları mesajını iletti.

Nikos Anastasiadis’in niçin 7 Temmuz 2017 yılında Crans Montana’da Kıbrıs müzakerelerini terk ettiğini, cebinde Kıbrıs Türk tarafından aldığı hangi tavizlerin olduğunu ve niçin Hristodulidis’in yana yana müzakerelerin kaldığı yerden devamını istediğinin gerekçelerini bilmekte fayda var.

Nikos Anastasiadis, Kıbrıs Türk müzakere heyetinden istediği tüm tavizleri aldıktan sonra son olarak masaya “Sıfır asker, sıfır Garanti” isteğini koyunca ve bu isteğine de ayni mealde ama farklı bir içerikte karşılık verilince masayı devirip kalktı gitti.

Önemli olan “Türk askerinin tümü ile terk etmesi ve Türkiye’nin garantörlüğünün iptal edilmesi” önerisine verilen yanıtın ne olduğu ve cebindeki Türk müzakere heyetinden aldığı tavizler ve felaketin neresinden dönüldüğüdür aslında.

(Yazının devamı olan 2. bölümde, tavizlerin listesi ve açıklaması yer alacak.)

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

7 Eylül 2023
Rumlar Niçin Müzakerelere Geri Dönüş İstiyor-1 için yorumlar kapalı
Okunma 0
bosluk

Menendez’in Türk Düşmanlığının sebebi ne?

Menendez’in Türk Düşmanlığının sebebi ne?

Prof. Dr. Ata Atun

New Jersey’in en kıdemli ABD senatörü olan ve Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin başkanlığını yürüten Demokrat Bob Menendez, ABD Senatosuna seçildiği günden beri Türklere nefret kusup, Yunanları, Yahudileri ve Eremenileri desteklemekte.

Şöyle bir göz atınca nefretin sebebi anlaşılıyor esasen. Senatör Menendez ABD doğumlu. Annesi Evangelina Menedez ve Babası Mario Menendez Katolik. Ecdatlarının Küba’ya İspanya’dan göç ettiği, ailenin de 1953 yılında Küba’dan ABD’ye göçtüğü biliniyor. Babasının ABD’ye göç etmesinden hemen sonra Yahudi bir firma için kravat imal etmesi nedeni ile çocukluğundan beri Yahudi cemaati ile arası çok iyi.

Gelelim siyasetle tanışmasına; Senatör Menendez 2006 yılında New Jersey eyaletinden, eyaletteki Küba, Yunan, Ermeni ve Yahudi topluluğunun destekleri ile Senatoya seçildi. Menendez’in ilk eşi Jane Mernendez Norveç kökenli ve ilk eşinden olan çocukları kendilerini Norveç ve Küba kökenli olarak tanımlıyorlar.

İkinci eşi Nadine Arslanian ABD doğumlu olup, annesi Kıbrıs vatandaşı Ermeni, babası Lübnanlı Ermeni. New Jersey eyaletindeki Ermeni toplumu üzerinde çok etkili olduğu söyleniyor. 2 Milyar Dolarlık serveti var. Annesinin Kıbrıs doğumlu Ermeni olmasından dolayı Ermenilere ve Yunanlara büyük sevgi besliyor. Yunanistan ve Kıbrıs ile olan güçlü bağı, uzun yıllar boyunca Yunanistan’ın olduğu kadar Kıbrıslı Rumları desteklemesine neden olmuş. Tabi bunda New Jersey’li Kıbrıslı Rum Tasos Zambas ile olan dostluğunun da etkisi var.

Her ne kadar Menendez’in Yunan sevgisi ve Türk düşmanlığı, yetiştiği yöredeki Yunan ve Ermeni toplumundan kaynaklanıyorsa da, asıl etkili olan 2. eşi Nadine hanım.

Türkiye’ye F-16 savaş uçaklarının satışını ve modernizasyonunu durduran, Güney Kıbrıs’a silah satılmasına yönelik yasakların kaldırılması da dahil olmak üzere, bu yönde gerçekleştirilen Türkiye karşıtı tüm eylem ve girişimlerde Senato kararlarını geçirten kişi Bob Menendez.

Menendez Kıbrıs adasına ilk ziyaretini 1995 yılında yapmış. Türk askerinin Kıbrıs’ta olmasına karşı ve bunu, BM kararlarında yer almamasına rağmen işgal kelimesini kullanarak dile getiriyor.

Tabi bu bağlılığı ödüllendiriliyor da. Kıbrıs Rum Yönetiminden ilk bağlılık nişanını (Güney Kıbrıs’a yaptığı hizmetlerden dolayı) 2015 yılında, ikincisi III. Makarios Büyük Haç Nişanı’nı 2021 yılında ve üçüncüsü olan Havari Barnabas Altın Nişanı’nı da geçen hafta aldı.

Gücü var mı? Evet. ABD Türkiye’nin işine yarayacak bir karar almaya yeltendiğinde Menendez “siz merak etmeyin, ben bu kararı geçirtmem” deme cüretine sahip. Ki ABD, Menendez’in çalışmaları ve lobi faaliyetleri ile Kıbrıs Rum Yönetimine ambargoları kaldırdı, Askeri Alım ve Kuvvetler Arası Hizmetler Anlaşması’nı uygulamaya koydu, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Kıbrıs Türk’üne uyguladığı soykırımı unutarak, ABD’den istediği silahı alabilmesinin kapısını açtı.

Haksızlıkların, çifte standartın, Türk düşmanlığının bu denli pervasızca ortaya konmasına canımız sıkılsa da esasen bu bize göre korkulacak bir gelişme değil. Kıbrıs’ta yaşayanlar, Girne’nin Alsancak bölgesinde yer alan “Çıkarma Plajı”ının yanındaki “Açıkhava Barış Harekatı Müzesi”ni bilirler. Ziyaret etmemiş olanlara gidip görmelerini tavsiye ederim. Müzede, Kıbrıs Rum Yönetiminin, adada yaşayan Kıbrıs Türklerine soykırım uygulamak ve köklerini kazımak için Brezilya’dan aldıkları kaşkaval zırhlıları, Çekoslavakya’dan aldıkları hafif ve ağır makineli tüfekler ve Mısır’dan aldıkları silahlar yer alıyor. 1974’e kadar Türklere katliam yapmak için kullandıkları, Barış Harekatında bırakıp kaçtıkları… (Esasen o tankların, silahların Kıbrıs’a neden, kim tarafından, nasıl getirildiği de ayrı bir yazı konusu.)

Mehmetçiğin ve mücahidin karşısında saklanacak delik arayan Rum Milli Muhafız Ordusu’nun arkada bıraktıkları askeri malzemeler bunlar. Şayet bu kafada giderlerse ABD’nin Kıbrıslı Rumlara satacağı ve hibe edeceği tüm silahları, eninde sonunda gene bizim kullanımımıza bırakacakları kesin. Benim hiçbir endişem yok. 

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi

KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

31 Ağustos 2023
Menendez’in Türk Düşmanlığının sebebi ne? için yorumlar kapalı
Okunma 1
bosluk

Kıbrıs’ta Taraflı Görev Yapan BM barış Gücü

Kıbrıs’ta Taraflı Görev Yapan BM barış Gücü

21 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıslı Rumların Enosis istekleri doğrultusunda Kıbrıs Türkleri yok etmek ve adadan silip atmak amaçlı başlattıkları saldırılardan sonra, Garantör Türkiye’ye yanlış ve yalan bilgi verilip onayı alındıktan sonra adada konuşlanması sağlanan BM Barış Gücü (UNFICYP), hep Rumların çıkarına olan davranışlarda bulundu. Gerçek görevini hiçbir zaman yapmadı.

1963-1974 arasında Rumlar Türk köylerine saldırırken sadece resim çeken BM Barış Gücü, 14 Ağustos 1974 günü Taşkent ve Baf’ta yaşayan Kıbrıs Türklerine “Rumlar sayıca sizden çok ve ağır silahlılar. Karşı koyarsanız hepinizi öldürecekler, Silahlarınızı teslim edin, barışı sağlayıp sizi koruyacağız” yalanı ile Kıbrıs Türklerinden silahlarını topladıktan sonra Rumların güle oynaya, naralar atarak yaptıkları katliama mani olmadılar ve uzaktan seyrettiler. Resim çekip, protesto bile etmediler.

Konu Türklere engel olmaya gelince aslanlar kesilen BM Barış Gücü, 14 Ağustos 1974 günü Atlılar, Muratağa ve Sandallar köylerinde yapılan katliama bırakın mani olmayı, haberleri bile olmadı.

Yıllardır, ara bölgedeki tarımsal arazilerine ulaşmak ve KKTC’ye geçmek için İngiliz üsleri barikatında konuşlanmış Rum memurların olumsuz davranışları nedeni ile ezgi çeken Pile köyünde yaşayan kardeşlerimizin, Rumların olumsuz davranışları ve kötü muameleleri yüzünden  çektikleri sıkıntılara son vermek için KKTC hükümetinin ara bölgede yol yapmak amaçlı 1998 yılında BM’ye başvurmuş ve olumlu yanıt beklemiştir.  

Başvurudan 2 yıl evvel, 1996 yılında, Rum tarafı bilinçli bir şekilde Türk arazilerini istimlak ederek bir kısmı ara bölgede olan Larnaka-Dikelya-Ayia Napa yolunu yapmış, başvurudan 6 yıl sonra da, 2004 yılında Rum tarafı aynı şekilde bir kısmı ara bölgede kalan Pile-Voroklini yolunu yaparken, Kıbrıs Türk tarafının tüm itirazları ve protestolarına rağmen BM Barış Gücü sessiz kalmayı ve müdahale etmemeyi tercih etmiştir.

Toplam uzunluğu yaklaşık 11 km olan yolun 7 kilometresi KKTC toprakları içinde, 4 kilometresi de ara bölge içinde yer almaktadır. Pile köyünde yaşayan kardeşlerimizin ulaşım sorununu kökünden çözecek olan bu yolun yapımı için 25 yıldır BM’den izin bekleyen Kıbrıs adasının eşit ortağı olan Kıbrıs Türk tarafı Pile – Yiğitler Yolu’nun tamamlanması için gerekli çalışmaları, BMBG’yi bilgilendirmek suretiyle 17 Ağustos 2023 tarihinde başlamıştır. Aynı gün, BM Barış Gücü yol yapımına engel olmak için kolları sıvamış, girişimlerini başlatmış ve hemen söz konusu yolun yapıldığı yere İngiliz ve Slovakya askerlerinden oluşan Barış Gücü ile onlarca araç, kamyon, dikenli tel, beton bariyerler ve engel çıkaracak  diğer malzemeleri göndermiştir.

BMBG askerleri tarafından bölgede  emniyeti sağlamak amacıyla bulunan polisimize ve yol inşaat ekibine KKTC toprakları içinde fiziksel müdahalede bulunulması, yol yapımına engel olunmaya çalışılması ve siyasi ayrıcalık içeren tutumu kabul edilemezdir.

Hem insan hakları şampiyonu olduğunu iddia edeceksin, hem de en basit insani haklar için her türlü engeli çıkaracaksın.

Karpaz yarım adasının en ucunda yer alan Apostolos Andreas manastırında papazın yanında Kelime-i Şahadet getiren Kıbrıs Türkünü, Avrupa Birliği İnsan Hakları Beyannamesine aykırı diye kınayacaksın ama aynı birliğin üyesi olan Danimarka ve İsveç’te, Caminin karşısında kutsal kitabımız olan Kuran-ı Kerimin yakılmasına izin vereceksin. 

İki yüzlü olmak, çifte standart uygulamak ve sonra da Batı dünyasıyız diye caka satmak böyle bir şey.

Kıbrıslı Rumlar 1996 ve 2004 yıllarında ara bölgede izin almadan yol yaparken Kıbrıs Türk tarafının itirazlarını dikkate almayan BM Güvenlik Konseyinin 3 üyesi, ABD, Fransa ve İngiltere, yemeden içmeden ve de hiç vakit kaybetmeden kendi aralarında toplanmışlar ve Kıbrıs Türk tarafını kınamışlar. 

BM’nin, BM İyi Niyet Ofisinin ve BM Barış Gücü’nün bugün Kıbrıs Türk tarafına karşı takındığı taraflı ve kabul edilemez tavır, tümünün ülkemizdeki varlığının sorgulanmasını gerektirmektedir. Bunula birlikte ülkemizde bizleri yok sayan, savunmasız Kıbrıs Türklerine katliam uygulamış olan Rumların cezalandırılması konusunda parmağını bile oynatmamış, kınama olsun yayınlamamış olan Birleşmiş Milletlerin, itibarını ve inandırıcılığını da zedelemiştir.

BM Kıbrıs adasında, adanın yerlileri olan Kıbrıs Türkleri ile Rumlarına eşit davranmayacaksa, artık çekip gitmelidir. BM’nin ve BM Barış gücünün  taraflı davranışına ve kararlarına Kıbrıs Türkleri çok tepkilidir ve artık egemen oldukları topraklar içinde BM Barış Gücünün konuşlanmasını ve dolaşmasını istememektedir.

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi

KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

19 Ağustos 2023
Kıbrıs’ta Taraflı Görev Yapan BM barış Gücü için yorumlar kapalı
Okunma 1
bosluk

Afrika’ya Uyandırma Desteği

Afrika’ya Uyandırma Desteği

Prof. Dr. Ata Atun

Zenginliğini, sömürgelerindeki insanları en basit insan haklarından yoksun bırakarak, silah zoruyla, tehditle, baskıyla, az üretti diye ellerini keserek ve türlü işkenceler yaparak çalıştırmaya borçlu olan Avrupa’nın kaynakları kesilince ekonomisi SOS vermeye başladı.

18’inci, 19’uncu, 20’nci yüzyılın Avrupası yok artık.

ABD de aynı çıkmaz yolda ilerliyor. Ki bu iki kıta birbirine göbekten bağlı olduğu için ABD’nin zenginliği, askeri gücü ve dünyayı kontrol etme kudreti iki adım geri giderse, ABD’nin sömürgesi Avrupa Birliği 10 adım geri gidiyor.

Takkesinin çoktan düştüğü Amerika, İkinci Dünya Savaşından galiplerin galibi olarak çıktıktan sonra 1947 yılında, askeri gücü ve elindeki atom bombası ile bütün dünya ülkelerine zorla kabul ettirdiği “Bretton Wood Anlaşması”,  (ABD Doları’nın dünya ticaretinin yapılacağı aracı para olarak kullanılması, devletlerarası tüm finansal işlemlerin ABD Doları ile yapılması) dayatmasında uzatmaları oynuyor. Şimdiye kadar buna yeltenen ülkelerin başına çeşitli bahanelerle çoraplar örülürken, şimdi çoğu ülkeler, ticaretlerini ve finans işlemlerini Bretton Wood Anlaşması’nı dikkate almadan yapmaya başladığında ABD Doları çok kısa bir zaman dilimi içinde “Çöp” olacak, ABD ekonomik ve finansal olarak çökecek.

Birileri çıkıp “ne sömürgesi, sömürge mi kaldı” demesin zira karşılıksız basılan ABD Doları vasıtası ile yapılan ticaret de bir sömürü. Örneğin Türkiye, petrol ve doğalgaz üretici devletlerden petrol ve doğalgaz satın alırken bedelini, terleyerek, binbir emekle ürettiği malının ihracından elde ettiği ABD Dolarlarıyla öderken, ABD, aynı miktardaki petrol ve doğalgazı, FED Bankasının karşılıksız bastığı ve maliyeti sadece kağıt parası ve yeşil boya olan ABD Doları ile ödemekte.  Çalışmadan, terlemeden ve üretmeden…   

    

Artık bu finansal sömürü düzeninin sonu geldi. Birçok ülke kendi aralarında, yerel paraları ile ticaret ve finansal işlem yapma yoluna gitmeye başladılar. Dünya ticaretinin ve finansal işlemlerinin neredeyse yüzde 30’u ABD Doları kullanılmadan yapılıyor artık.

Öte yandan; Nijer’de darbe yapılması ve Batı Dünyası’nın kuklası Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum’un görevden alınması, yeni bir krizin habercisi.

Bu kriz uzun vadede ABD’yi ve AB’yi daha da yıpratacak, zora sokacak içerikte.

Nijerya’nın başkenti Abuja’da Nijer’deki darbe gündemiyle düzenlenen -Batı Dünyası’nın kuklaları olan ülkelerin oluşturduğu- ECOWAS (Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu) Zirvesinde alınan “Nijer’de ‘anayasal düzenin tesisi için’ üye ülkelerin savunma bakanlarına, ihtiyat kuvvetlerini hazır hale getirme ve konuşlandırma talimatının verilmesi” kararı karşısında Rusya’nın, ECOWAS’ın Nijer’e, askeri müdahale yapmasının “uzun süreli bir çatışmaya” yol açacağı uyarısında bulunması, direkt olarak Afrika’da yaşanacak kaosun, endirekt olarak da Avrupa’da yaşanacak ekonomik çöküntünün habercisi.

Bilindiği üzere Fransa ve ABD’nin Nijer’de askeri üsleri bulunuyor. Gerekçe sorarsanız “bölgedeki selefi gruplara karşı operasyonlar düzenleme amaçlı” diyorlar ama gerçek öyle değil. Doğrusu, Fransa’nın neredeyse yüzde 60 elektriğini sağlayan Nükleer Santrallerin yakıtı olan “Uranyum”un beleş olarak Nijer’den elde edilmesi. Askeri üsler de buna karşı çıkacak olanların başını ezmek için.

(Uranyum, enerji başta olmak üzere birçok stratejik ürünün üretimde kullanılan değerli bir madde. 1 cm boyunda ve 0.76 cm çapında silindirik şekilde olan 20 gramlık Uranyum yakıt peleti, bir ton kömür, 149 galon petrol veya 17.000 fit küp doğal gaz kadar enerji üretiyor. Yani Fransa, sömürgesi Nijer’den 5 kuruş ödemeden elektrik enerjisinin yüzde 60’ını sağlıyor. )

Özetle, ABD ve AB’nin ECOWAS’ı toplaması ve Afrikalıları birbirine kırdırarak, menfaat sağlama planlarının nedeni tamamen sömürüye dayalı refahın sürdürülmesi. Ancak Afrika uyandı ve bunu uzun zamandır gören dünya devletleri de Afrika’nın bu uyanışına destek verecek görünüyor.

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi

KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

17 Ağustos 2023
Afrika’ya Uyandırma Desteği için yorumlar kapalı
Okunma 1
bosluk

Arslanlarla Kucaklaştığımız Gün

Arslanlarla Kucaklaştığımız Gün

Arslanlarla Mağusa’da kucaklaştığımız gün, Mehmetçiğin bizleri soykırımdan, esaretten ve ezgiden kurtardığı gün, bugün.

Kıbrıs Barış Harekât’nın İkinci Aşamasının 49’uncu Yıl Dönümü kalben kutlar,

Anavatanıma, Mehmetçiğe, Mücahidime ve ordumuza şükranlarımı sunarım.

Kahraman Mehmetçiklerimiz, 14 Ağustos 1974 sabahı başlayan 2. Barış Harekatında, önlerine çıkan Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) ile onlara Yunanistan’dan takviye gönderilen Komando Birliklerini adeta silindir gibi ezmiş, 15 Ağustos akşam üstü Mağusa’mıza ulaşmışlardı.

1963-1974 yılları arasında Kıbrıs Cumhuriyeti Rumlar tarafından işgal edilmiş olduğu için, yasal prosedürle RMMO’nun gereksinim duyduğu tüm silahlar, tank, kariyer, kamyon, top, tüfek, roket atar ve gerekli olan her tür cephane, bol miktarda yasal yollardan Kıbrıs’a gelmekteydi. Sayıca bizlerin dört katı olan Rumlar da, Kıbrıslı Türkleri adadan atmak ve yok etmek için, korumasız Türk köylerine saldırırlarken, kendilerini “aslanlar” zannediyorlardı. İşte bu çakma aslanların Mehmetçik’in karşısında sıçanlar gibi kaçacak delik aradıklarını 2.ci Barış harekatında gözlerimle görmenin mutluluğunu yaşadım.

15 Ağustos 2023
Arslanlarla Kucaklaştığımız Gün için yorumlar kapalı
Okunma 1
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar