Yunan Yayılmacılığı ve MAVİ VATAN

Yunan Yayılmacılığı ve MAVİ VATAN

CHP’li Ünal Çeviköz’ün “MAVİ VATAN” ile ilgili açıklaması büyük bir talihsizliktir. Sayın Çeviköz’ün 1ci (1958), 2ci (1960) ve 3cü (1982) Deniz Hukuku Konferansları kararlarını ve özellikle Münhasır Ekonomik Bölge ve Kıta
Sahanlığı kavramlarını okuması gerekmektedir.
09.21.21-1 Mavi Vatan

Prof. Mazis ve Dr. Sgouros tarafından hazırlanan Helen (Münhasır Ekonomik Bölge) haritası kimin yayılmacı olduğunu çok iyi bir şekilde gözler önüne sermektedir.

09.21.21-2 Helen HAritası

Kendini Türk hisseden her kişi MAVİ VATAN kavramını benimsemeli ve sonuna kadar savunmalıdır.

Prof. Dr. (İnş Müh), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
Akademisyen, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

21 Eylül 2021
Yunan Yayılmacılığı ve MAVİ VATAN için yorumlar kapalı
Okunma 57
bosluk

İngilizlerin Kıbrıs Tuzağı

İngilizlerin Kıbrıs Tuzağı

İngiltere’nin Güney Kıbrıs’taki Yüksek Komiseri Stephen Lillie’nin, geçen hafta Yunanistan merkezli Kathimerini gazetesine verdiği samimi röportajda kullandığı kelimeler ve çizdiği “Kıbrıs Çözüm tablosu”, Batı dünyasının Kıbrıs, özde Doğu Akdeniz ile ilgili neler düşündüğünü koyuyor ortaya.

İngiltere, Kıbrıs konusunda varılacak bir anlaşmanın illaki “uluslararası topluluk tarafından tek bir devlet” şeklinde bir çözüm olmasında ısrarlı. Batı dünyasının, daha doğrusu son 300 yılın yayılmacı ve sömürgecilerinin yani emperyalistlerin istekleri, Kıbrıs sorununun, kendilerine bağlı ve kayıtsız koşulsuz biat edecek tek devletli bir çözüm ile sonuçlanması.

Desebtralize Federal Kıbrıs Cumhuriyetinin Münhasır Ekonomik Bölgesi

Desebtralize Federal Kıbrıs Cumhuriyetinin Münhasır Ekonomik Bölgesi


Kurulacak ve Batı tarafından onaylanacak, “tek egemenlik” görünümlü bu yapay devletin içte, Kıbrıs’ta asırlardır yaşayan iki halk arasında hangi siyasi dengelerle kurulduğu, yönetimde kimin ne kadar hakkının ve yetkisinin olacağı, kimin kimi idare edeceği çok önemli değil.

İngiliz siyasetçi ve stratejistlerine göre “Dışta tek, içte iki devlet” tanımlaması yeni bir kavram değil. 1947 Lord Winster Planı, 1948 Sir Edward Jackson Anayasası, 1955 Harold Macmillan Önerileri ve 1956 Lord Radcliffe Planı “Dışta tek olan ama içte iki halkın oluşturduğu, egemenlik, temsiliyet ve yönetimin iki halk tarafından paylaşıldığı” bir çözümü önermekteydi. (Ata Atun, Kıbrıs Planları, Hiperlik, 2021)

Bütün bu planların, önerilerin ve anayasaların temelinde yatan, Kıbrıs’ta bağımsız bir devlet olsun, bütün dünya öyle zannetsin ama perde arkasında İngiltere’nin hakları kaybolmasın, İngiltere Kıbrıs üzerinde söz sahibi olsundu.

Öyle de oldu. 1960 yılında bağımsızlığı Batı tarafından kabul gören Kıbrıs Cumhuriyeti, gerçekte tam bir İngiliz sömürgesiydi. İngilizlerin eski sömürgelerini yönetmek için kurdukları “Ortak Refah Ülkeleri”nin bir parçası oldu. Tedavüle sürdüğü “Kıbrıs Lirası’nın karşılığı Londra Merkez Bankasında “Sterlin” olarak teminat altındaydı. İngiliz malları Avrupa ve üçüncü ülke mallarına kıyasla ayrıcalıklı ve daha düşük bir gümrük tarifesi ile adaya girmekteydi. Sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dış politikası da tamamen İngilizlerin istek ve stratejileri doğrultusundaydı.

Yunanistan’ın, Kıbrıs adasını Yunanistan sınırları içine almak için 15 Temmuz 1974 günü gerçekleştirdiği askeri darbe, bölgedeki politik ve stratejik dengelerinin alt üst olmasının başlangıcı oldu. İngilizlerin 1834 yılından itibaren benimsedikleri ve yıllar içinde dantel gibi ince işçilikle ördükleri Doğu Akdeniz politikalarının ve Orta Doğu stratejilerinin temelinden yıkılmasına yol açtı.

Yunanistan’ın askeri darbesi sonrasında yıkılan ve lağvedilen “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni garantör devlet olarak tekrar hayata geçirmek için İngilizlerin bütün isteksizliğine rağmen 20 Temmuz 1974 günü adaya askeri müdahale etmek zorunda kalan Türkiye, bölgede dengelerin temelinden, farklı esaslarla tekrardan kurulmasını zorunlu hale getirdi.

21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde, ABD’nin, AB’nin ve İngilizlerin, diğer bir tanımlamayla, yayılmacı Batı’nın, eski gücünü kaybetmesi, Türkiye’nin bölgesel güç olması, Rusya ve Çin ile çıkar ve siyasi ilişkilerinin örtüşmesi ve en önemlisi de Doğu Akdeniz’deki enerji yatakları, yayılmacı Batı’yı, Kıbrıs adasını tek parça bir bütün olarak kontrol altına almak ve perde arkasından yönetmek için hareketlendirdi.

İşte İngiltere’nin Güney Kıbrıs’taki Yüksek Komiseri Stephen Lillie’nin söylemek ve Türkiye ile KKTC’ye kabul ettirmek istediği de “iki ayrı devleti kabul edemeyiz. Kabul edersek Türkiye’nin Mavi Vatan doktrini gerçekleşir ve biz (yayılmacı Batı), Doğu Akdeniz’deki ve Adalar Denizi’ndeki (Ege) haklarımızı kaybederiz.”

Özetle, geçmişe ve başta İngilizler olmak üzere Batının stratejilerine baktığımız zaman Kıbrıs’ta “Eşit, egemen, siyaseten uluslararası tanınmış iki devlet” çözümünün dışındaki her önerinin Türkiye ve KKTC’nin aleyhine olduğu/olacağı açıktır.

Prof. Dr. (İnş Müh), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
Akademisyen, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

19 Eylül 2021
İngilizlerin Kıbrıs Tuzağı için yorumlar kapalı
Okunma 44
bosluk

İHA’lara Kara Propaganda Başladı

İHA’lara Kara Propaganda Başladı

Batı dünyası ne vakit İHA’larımızı (Keşif kullanımlı İnsansız Hava Aracı), SİHA’larımızı (Silah taşıyabilen müdahale amaçlı Silahlı İnsansız Hava Aracı) ve TİHA’larımızı (Saldırı amaçlı Taarruzi İnsansız Hava Aracı) kötülemeye başlayacak diye merak ediyordum, beni utandırmadılar ve geçen hafta koro halinde kötüleme yayınları başladı.

Neredeyse son bir asırdır, dünyadaki Radyo, TV ve Gazetelere haber ulaştıran merkezlerin büyük yüzdeliği emperyalist Batı medyasının kontrolünde olduğu için işlerine gelen haberleri dünyaya servis ediyorlar, istemedikleri ve işlerine gelmeyen haberleri de servis etmeden tozlu raflara kaldırıyorlar.

Batılı ülkelerin Orta Doğu, Afrika ve Asya’da yaptıkları katliamları, bırakın ders kitaplarını, gazete ve dergilerde bile göremezsiniz. Belçika Kralı II. Leopold’un Kongo’da uygulattığı katliamlar sonucunda 1880-1920 yılları arasında Kongo nüfusunun yarısının yok edildiği hiçbir Batılı yayında yoktur. Emperyalizmin temsilcileri kendilerini açığa çıkarmazlar ama kendilerinden olmayanların yaptıkları ve işlerine gelmeyen çalışmalarını da bire bin katıp kötüleyerek dünya medyasına servis ederler.

Bu tek yönlü haber akışının, dezenformasyon ve manipülasyonun son örneği AP’den (Associated Press). AP’de yer alan bir habere göre ABD’nin başkenti Washington D. C. merkezli Uluslararası uçuş güvenliği Vakfı’na bağlı bir sivil toplum kuruluşu olan FSF-Med tam anlamıyla provokatif bir açıklama yapmış. Bu kuruluş talimatını, rüşvetini, hediyesini kimden aldıysa veya AİHM’deki Türkiye aleyhine kararlar alan Hakimlerin Kıbrıs Rum tarafındaki otellerde “herşey dahil” ağırlandığı gibi ağırlandılarsa karşılığını vermiş.
14 Eylül Salı günü yaptıkları basın açıklamasında, (anlamsal şekilde yaptığım çeviri ile) “etnik olarak bölünmüş Kıbrıs adasındaki, tek taraflı ilan edilmiş ayrılıkçı yönetimin idaresi altındaki Lefkoniko (Geçitkale) havaalanındaki İHA üssünün Doğu Akdeniz adası çevresindeki hava sahasını geçen binlerce ticari uçuş için güvenlik risklerini artırabilir” uyarısını yapıyor FSF-Med.

Belli ki buradaki maksat, Geçitkale Havaalanında üslenmiş İHA ve SİHA’ları kötülemek, KKTC ve Türkiye aleyhine dünya medyasını kışkırtmak ve Geçitkale Havaalanının İHA ve SİHA’lar için kullanımını bir şekilde kamuoyu yaratıp yasaklattırmak.

İnsanları aptal yerine koyan, “ben yaparsam mübah, sen yaparsan günah” merkezli komik bir açıklama. Kendine özel FIR hattı olan Geçitkale Havaalanının, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs adası çevresindeki hava sahasından geçen sivil uçakların uçuş güvenliklerini nasıl olumsuz etkileyeceğini gerçekten çok merak ediyorum.

Güney Kıbrıs’ın güneyinde yer alan ve İngiliz toprağı olan Ağrotur (Akrotiri) Havaalanından kalkan, zamanında Libya’yı, Irak’ı ve Suriye’yi acımasızca bombalayan Amerikan ve İngiliz savaş uçakları uçuş güvenliğini tehdit etmez!
Güney Kıbrıs Rum Yönetimine ait olan Andreas Papandreu Havaalanına inip kalkan, Libya’yı acımasızca bombalayan Fransız savaş uçakları da Doğu Akdeniz hava sahasından geçen sivil uçakların uçuş güvenliklerini olumsuz etkilemez ama Geçitkale havaalanından kalkan İHA ve SİHA’lar olumsuz etkiler öyle mi?

Ben sadece Kıbrıs adasındakini yazdım ama siz aklınıza tüm dünyadaki Amerikan, Rus, Fransız, İngiliz vs. üslerini getirip örnekleri çoğaltabilirsiniz.
Özetle, bu kara propagandanın asıl amacı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin -Rumları, Yunanları, AB’yi ve Batı dünyasını korkutan- bölgedeki Kara, Deniz ve Hava üstünlüğüne kendilerince engel olmak ve Türkiye’nin bölgesel üstünlüğüne son verebilmek zira İHA’ların uçuş yükseklikleri ile sivil uçakların uçuş yükseklikleri arasında en az 5 bin metrelik fark olduğunu, aynı düzlemde uçmadıklarını binlerce kilometre ötelerden gelip dünyayı kan gölüne çevirenler çok iyi biliyor.
Ama biz de şunu çok iyi biliyoruz ki emperyalistlerin tek hedefi, Türkleri Kıbrıs adasından atmak, Türkiye’yle Kıbrıs’ın bağını koparmak ve direkt olarak adayı, endirekt olarak da Doğu Akdeniz’in tümünü kendilerine bağlamak…

Prof. Dr. (İnş Müh), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
Akademisyen, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

16 Eylül 2021
İHA’lara Kara Propaganda Başladı için yorumlar kapalı
Okunma 38
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3

Arşivler

Son Yorumlar