Rumların Değiştirilmesini İstedikleri 13 Madde II

Rumların Değiştirilmesini İstedikleri 13 Madde II

Türk askerleri, hukuksal olarak veya Türkiye’nin AB’ye girişinin tavizi olarak adadan ayrılmak zorunda kalsa bile sadece 44 mil (72 km) uzağa gideceklerini unutmakta olduklarını ve Türk askerinin adadaki bulunması ile 72 km. uzakta olmalarının, sıcak bir çatışma ortamında hiçbir fark yaratmayacağını, bu savın canlı örneğini çok değil sadece 30 yıl evvel 1974’de yaşandığını hatırlattığım vakit , duraksamaktalar ve iddialarının çok da geçerli olmadığının farkına varmaktadırlar.

Aslında gönüllerinde yatan 20 Temmuz 1974 öncesindeki günlerdir. Hala daha adada Rumların askeri bakımdan güçlü oldukları, ortağı olduğumuz Kıbrıs devletinin tek ve alternatifsiz sahibi oldukları, tüm adaya hükmettikleri ve Türkleri 2.ci sınıf azınlık olarak gördükleri günlerin özlemi içindedirler maalesef.

Israrla Türk askerinin, adadan tamamen gitmesi düşlerini görmekteler ve son (5.ci) Annan Planındaki 650 kişilik birliği bile sayısal olarak çok görmektedirler.

Rumlar için artık bu düşüncelerini ortaya koymak ve Avrupalı kulaklara kar suyu kaçırmak zamanı gelmiştir. Türkiye, AB’ye giriş hedefi içinde görüşmelerin başlangıç tarihini alabilmek için büyük bir çalışma içine girmiş, bir çok olmazsa olmazlarını göz ardı etmeye başlamıştır. Rumlar, Türkiye’nin bu çabalarını ellerini ovuşturarak seyretmekte ve taviz koparmanın zamanı geldiğine inanarak, ne kadar taviz koparırsam o kadar kardır düşüncesini yavaş yavaş uygulamaya koymaktadırlar.

Dün Yakovu’nun açıkladığı 8 istek buna en güzel örnektir. (İlerleyen günlerde bu isteklerin ne olduğuna da değineceğim.)

Yukarıdaki paragrafın içeriğinde, Türkiye’den Ortak görüş ile talep edilen tavizlere bakarsak, yıllardır dillerinden düşürmedikleri “Türkiyeli yerleşikler” konusu ve onların tümü ile geri dönüşüdür.  Şubat, Mart ve Nisan aylarında kıran kırana yaptığımız Annan görüşmelerinde, 45,000 “Türkiyeli yerleşik”in adada kalmasına, alternatifsiz olarak evet demek zorunda kalmışlar fakat Annan Planındaki söz konusu maddeyi o denli karmaşık hale getirmişlerdir ki,  Genel sekreter de dahil olmak üzere, hiç kimse bu nüfusun içeriğinde kimlerin yer alacağını açık ve net olarak söyleyememiştir. Kıbrıs’lılar ile evlenenler ve onların çocukları,  “Türkiyeli yerleşikler”in burada doğan çocukları, küçük yaşta Türkiye’den gelip uzun yıllar Kıbrıs’ta ikamet ettikten sonra burada evlenenler ve benzeri vatandaşlarımızdan hangilerinin 45,000’lik kalıcı grubun içine gireceğini, kimlerin ise geri gönderileceğini hiçbir Allah’ın kulu kesin olarak bilmemektedir. (Ben de dahil olmak üzere)

Şimdi Türkiye’den istenen taviz, “Türkiyeli yerleşikler” ve burada doğan çocuklarının tümünün geri Türkiye’ye gönderilmesidir. Tavizin yanına konan “Kesin dönüş teşvik primi” ise işportacıların mal satarken “Yanında hediyesi” türünden bir ikramdır.

Bu isteğin hiç durmak bilmeden, her fırsatta yineleneceğini, Rumların bunu bıkmadan usanmadan her platforma dile getireceklerini ve de eninde sonunda Türkiye’nin bu talebi yerine getirmek zorunda bırakılacağını şimdiden görmek için kahin olmaya hiç gerek yoktur. Dünyanın genel konjektörü değişmediği müddetçe, Kıbrıs konusunda karşılaşacağımız sorunların bir tanesi bu olacaktır.

21 Eylül 2004
Rumların Değiştirilmesini İstedikleri 13 Madde II için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

Rumların Değiştirilmesini İstedikleri 13 Madde

Rumların Değiştirilmesini İstedikleri 13 Madde

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos, Rum siyasi parti başkanlarının görüşlerini de aldıktan sonra, Annan Planı’nda yapılmasını istediği değişikliklerle ilgili 13 madde hazırladı ve bu listeyi önceki gün topladığı ulusal konsey toplantısında üyelere sundu. Üyelerin oy birliği ile kabul ettiği ve ortak görüşleri olan ilk 4 madde aşağıdadır;

1- Güvenlik ve Garantiler. Türk askerinin adada kalmasına son verilmesi ve adadan ayrılışta sürenin kısaltılması. Ortak görüştür.

2- Toprak iadesinin güvence altına alınması. Geri dönüşü güvence altına alma ve zamanı kısaltmak. Ortak görüştür.

3- Toprak iadesi. Toprağın iadesine ilişkin düzenleme yapılması ve takvimin kısaltılması. Ortak görüştür.

4- Türkiye kökenlilerin durumu (Rumlara göre ‘sömürgeciler’). Adada kalacak Türkiye kökenlilerin durumunun somutlaştırılması. Türkiye kökenlilerin ayrılmaları için teşvikler verilmesi ve ayrılacaklarının güvence altına alınması. Ortak görüştür.

Rumların en büyük özellikleri hukuka olan güvenleri ve saygılarıdır. Zaten başka bir seçenekleri de yoktur.  Loizidou davası bunun en canlı ve güzel bir örneğidir.  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi apaçık gerçeklere rağmen, konuya değişik açıdan yaklaşmış ve Türkiye’nin söz konusu talep ile hiçbir ilgisi olmamasına rağmen, Loizidou’nun Türkiye tarafından tazmin edilmesine karar vermiş ve hukuksal olarak yeni bir tazmin kapısı yaratmıştır.

Şimdi sıra,  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bekleyen mülkleri kullanamama ile ilgili davalara ilaveten, yukarıdaki 4 maddededir. Ben Rumların Avrupa Birliğinden, Uluslararası Hukuktan, Türkiye’nin AB’ye girme istediğinden ve de AİHM’den aldıkları güç ile ortaya bu dört maddeyi atacaklarına ve gün be gün bu isteklerini arttıracaklarına eminim.

Güvenlik ve Garantiler konusunda, sık sık konuştuğum Rum politikacılar, ısrarla Annan Planında belirtilen Türk Askerinin geri çekilme sürecinin uzunluğundan ve en sonunda adada kalacak (sadece ve sadece) 650 askerinden dahi hoşnut değiller ve kendilerini tehdit altında hissettiklerini söylemektedirler.  Türk askerinin tamamen ve bir daha geriye dönmemek üzere adadan ayrılmasını arzulamaktadırlar…..

(Köşe yazısı, geri kalan diğer maddeler ile ilgili olarak yarın da devam edecektir.)

20 Eylül 2004
Rumların Değiştirilmesini İstedikleri 13 Madde için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

Ankara’da Neler Oluyor

Ankara’da Neler Oluyor

Ankara’da Kıbrıs konusunda bayağı hızlı bir trafik var. Bütün dış politika ve ekonomik veriler 24 Nisan’da yapılacak Referanduma kilitlendi. Ankara, İsviçre’nin Lüzern kentinin Bürgenstock kasabasında  yapılan müzakerelerde varılan noktayı bugün önce Bakanlar Kurulunda değerlendirecek, sonra da Milli Güvenlik Kurulu’nda konu tekrar ele alınacak. Bakanlar Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulunda iyice tartışılacak olan Kıbrıs konusu, yarın da TBMM’de ele alınacak. Bu üç, çok üst düzey toplantılardan çıkacak sonuçlar, en geç 9 Nisan’a kadar Birleşmiş Milletler’e sunulması gereken yazılı taahhütler ve KKTC’ye verilecek sinyaller açısından çok  önem taşımaktadır.

İsviçre’nin Lüzern kentinin Bürgenstock kasabasındaki KKTC, Rum Yönetimi, Türkiye ve Yunanistan tarafından geçekleştirilen Kıbrıs görüşmelerinin ardından 1 Nisan günü MGK toplantısı yapılmıştı. Ardından uygun bir zaman ve yerde Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, İsviçre´de varılan mutabakatın ve referandum yolunun açılmasının, Türkiye´ye karşı çok büyük bir sempati oluşmasına yol açtığını söyleyerek Türkiye’nin olumlu ve sıcak yaklaşımını dile getirdi.

4.cü Annan Planı mevcut hali ile 204 sayfa ve ilaveleri ile birlikte yaklaşık 9000 sayfa tutmaktadır.  Planı iyice anlamak için ilaveleri ile okumak gerekmektedir. Konuların Ana başlıkları ve özet içerikleri 204 sayfalık planda detaylı açıklamar ise 8800 sayfalık ekte yer almaktadır.   Bu söz konusu 8800 sayfa metninde  anlaşılabilir şekilde değerlendirilebilmesi için bugün (Pazartesi) ikinci bir toplantı daha yapılacak.  Tüm ilgili kurum ve Bakanlıkların değerlendirmeleri bu toplantıda ele alınarak geleceğin stratejisi belirlenecektir.

MGK’nın kısa aralıklarla toplanacak olması, herkesin aklında askerî kanatta bir sıkıntı olup olmadığı sorusunu yaratmaktadır. Türkiye Dış işlerine göre, bu toplantılarda  yapılması gereken her şey yapılmış ve alınabilecek her şey anlaşmaya sokulabilmiş ve hukuki garantiler alınmıştır.

KKTC ve Kıbrıs Rum Yönetiminin, Annan Planı’nı referanduma götüreceklerine dair taahhüt vermesi gerekiyor. Garantör ülkeler olan  Türkiye Yunanistan ve Büyük Britanya’ın da  planın referanduma götürülmesine onay verdiklerini  ve olumlu sonuç çıkması durumunda Türkiye ve Yunanistan’ın Annan Planını, onaylanması için ulusal parlamentolarına sunacaklarını dair vermeleri gereken garantiyi cuma gününe kadar BM’ye bildirmeleri gerekmektedir.

Bu haftanın Ankara’da bir hayli yoğun ve sıkıntılı geçeceği kesin.

6 Nisan 2004
Ankara’da Neler Oluyor için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

Rum Tarafında Neler Oluyor

Rum Tarafında Neler Oluyor

Rum tarafında dünden (Cumartesi) beri müthiş bir HAYIR KAMPANYASI başlatıldığı ve dört koldan faaliyete geçtiği haberi geldi. Park yerindeki arabalara OHI kağıtları asılmakta, yoldan geçenlere OHI kağıtları verilmekte, yürüyüşler ve gösteriler yapılmaktadır. Tarafsız gözlemcilerin söylediklerine göre geçen hafta %11 olan EVET oyları bu hafta sonu %19’a tırmanmış, %26 olan  KARARSIZ OYLAR halen aynı oranda devam etmekte, HAYIR Oyları ise %55’lerde. Yapıldığı söylenen anket bu sonuçları vermiş.

Dün yapılan Ulusal Konseyde ise AKEL başkanı Hristofyas’ın, Papadopulos’un ayakları içine Annan Planını fırlattığı ve pazarlık yapmadan teslim olduğu için kendisini suçladığı söylenmektedir.

Söylentiler ne kadar doğrudur, bana çok sağlam bildiğim bir yerden gelen bu haber, benim sağlam bildiğim yere ne kadar güvenilir yerden gelmiştir onu da bilmiyorum ama park yerindeki arabaların silecekleri altına konan OHI kağıtlarını getirip bana gösterdiler. Ondan %100’lük bir doğruluk payı var.

Simitis ise Yunan Siyasetçileri ve Kıbrıs Rum siyasetçilerini uyaran ve HAYIR kararı verilirse gelecekte Kıbrıs Rumlarının ve Yunanlıların karşılaşabilecekleri 8 ana sorunu maddeler halinde alt alta dizdi.

Atina’da yayımlanan Elefterotipiya gazetesinin ”VPRC” adlı kamuoyu araştırma şirketine yaptırdığı ankette Yunanlıların %81.7’sinin Annan planına karşı oldukları, %54.3’ünün, Annan planının temel noktalarını bilmediklerini %69.3’ünün ise, Rum kesimine haksızlık yapıldığına inandıklarını ortaya koymuş.

Aynı anket, Kıbrıslı Rumların yüzde 84.7’sinin Annan planına karşı olduklarını,  %50.7’si siyasi partilerin plan hakkındaki görüşlerinin kendi yaklaşımlarını hiç etkilemeyeceğini,  %31.9’u Annan planının temel noktalarını bilmediklerini ve %91.5’uğu ise Rum kesimine haksızlık yapıldığına inandıklarını belirtmiş.

Rum kesimindeki DIKO, CGB, KEA, ADIK, EDEK, DİSİ, EDİ, ve AKEL gibi siyasi partilere ve NEW HORIZON gibi düşünce hareketi oluşumlarına bakarsak, Hristofiyas’ın başkanı olduğu komünist AKEL partisi ile ana muhalefet Demokratik Seferberlik Partisi’nin (DİSİ) kilit durumunda olduklarını görürüz. Bu gruba şimdilik görüşleri HAYIR olan EDEK ve DİKO’da ilave edilirse, bu gün gözüken tablo, Rum tarafındaki görüşün bayağı büyük bir oranda HAYIR olduğudur. Aşırı sağcı olan  NEW HORIZON’un kararının ne olduğunu sormak zahmetine bile katlanmadım diyebilirim. Bence NEW HORIZON banko HAYIR diyecektir.

Önümüzdeki 3 hafta, şimdilik HAYIR olan bu görüşleri EVET’e çevirebilecekmi, bunu hem ABD ile AB’nin tutumu hem de zaman bize gösterecektir.

5 Nisan 2004
Rum Tarafında Neler Oluyor için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

Rumların [Ortak] Federal Devlet Anlayışını biliyormuyuz? 7

Rumların [Ortak] Federal Devlet Anlayışını biliyormuyuz? 7

Annan Planı içinde, her ne kadar Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Resmi dillerinin Türkçe ve Rumca olduğu, buna ilaveten Rumca ve Türkçe çevirileri çelişkili olan yasalarda baş vurulacak dilin İngilizce olduğu yazıyorsa da, kendisine makamı icabı başvuran ve Türkçe bilmeyen Rumlarla iletişim kurmak zorunluluğu olan Federal Türk Kamu görevlisinin İngilizce bilmesi gerekmektedir. Tabii bu İngilizce ilgili yasaları yorumlayabilecek düzeyde olmalı ki, çevirilerde çelişki olunca doğru yönde  tartışma yapabilsin ve ilgili yasadan sağlıklı anlamı çıkarabilsin. Doğal olarak bu yeteneği, ileriki yıllardaki terfisini çok etkileyecektir. Avrupa Birliği içinde ve Federal Devlet yapısında artık sırtını dayayacak bir dayının terfi için pek bir faydası olamayacaktır. Daha iyi İngilizce bilen, yasaları anlayan, halk ile iletişim kurabilen Federal memur Türk veya Rum olmasına bakılmaksızın daha kolay terfi edecektir.

Kamu görevinde gerekli olacak İngilizce seviyesinin ne olduğunu bilen varmı bilmiyorum ama ben bunun benzerini Federal Yasaların birinin içinde gördüm.  Annex III, Attachement 11, Yasa 10, sayfa 10, madde 12, 1.ci bend, (d) şıkkı.  Bu madde, Denizcilikle ilgili üniversiteden mezun olduktan sonra Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kaptanlık sertifikası alabilmek için gerekli olan şartlardan bir tanesi ve İngilizcesi şöyle;

(d) have good command of the English language at the level of Cambridge First Certificate or equilavent;

Bu şart Türkçe olarak “İngilizce’yi, Cambridge Birinci sertifikası veya eşedeğeri seviyesinde iyi bilmek” şeklinde yorumlanabilir.

Ehliyet vereceği gemi kaptanından yukarıdaki seviyede İngilizce bilgisi isteyen Federal Devlet, Rumlardan ve Türklerden oluşan Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nde üst kademe görevi yapacak Türk memurdan acaba hangi seviyede İngilizce bilgisi isteyecektir.

Bence “A Level” seviyesinde İngilizce isteyecektir. Yani İngiltere’de bir üniversiteye girdiğiniz vakit, hocanın söylediklerini anlayacak, okuduğunu kavrayacak ve normal hayat akışında İngilizce’yi düşünmeden konuşabilecek bir seviye. Çelişkili yasaları ancak bu İngilizce seviyesinde tartışıp anlayabilirsiniz.

Bu küçük örnekle Annan Planı ekindeki Federal Yasaların ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bence 4.cü Annan Planına ilaveten yasaları da tartışmalıyız. Kurulması düşünülen ve ortağı ile kurucusu olduğumuz Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Türk toplumu olarak nasıl ve hangi yöntemlerle boğazımızın sıkıldığını açıkça görebilmek için Federal Yasalar da tartışılmalı ve halkımız aydınlatılmalıdır.

(Devam edecek)

3 Nisan 2004
Rumların [Ortak] Federal Devlet Anlayışını biliyormuyuz? 7 için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar