“Biz AB üyesiyiz, Türklerin hiçbir şeyi yok” felsefesi ile Rumlar her fırsatta KKTC’ye köstek oluyorlar

Prof. Dr. Ata ATUN

 
Yazarın tüm yazılarını görüntüle

  
 14 Mart 2005 Saat : 2:46


 

Gelelim işin özüne. AB artık hanyayı ve konyayı anladı. Kıbrıs konusunda çözümü hangi tarafın istediği, hangi tarafın da istemediği Referandum ile ortaya çıktı. Referandum sonrası Rumların takındığı tavırlar bu kanıyı iyice pekiştirdi.

AB bir şekilde kendini artık çaresizlik içerisinde hissediyor. Zira Helsinki zirvesinden beri sürdürdüğü ve çözümsüzlüğün kuzeyden kaynaklandığı ve güneyi güçlendirerek kuzeyi ve Ankara’yı çözüme ikna edebileceğini varsayan tez, güneyin Annan Planı’nı reddi ile tamamen şekil değiştirdi ve çöktü. Brüksel bu tür bir gelişmeye hazır değildi, zira güneyden defalarca çözümün Rumlar  tarafından engellenmeyeceğine yönelik “güvence” almıştı. Güney Kıbrıs’ın son anda pişmiş aşa su katacağını kimse hesaplamadığı için, geçen nisan ayından beri Güney Kıbrıs’ın üye olduğu Avrupa Birliği, Verheugen’in Avrupa Parlamentosu’nda söylediği gibi “kendini aldatılmış” hissediyor. Aynı konuşmada Verheugen, Rumların artık iki bölgeli iki topluma dayanan federatif bir çözüm modelinden vazgeçtikleri sonucunu da çıkarıyor. Yalan da değil.

Bugün artık sadece AB ülkeleri değil Papadopulos hükümeti de Ankara’nın çözüm istediğini biliyor, ve anahtarın Lefkoşe’de olduğunu görüyor. Türkiye New York sürecindeki inandırıcılığını ve AB konusundaki kararlılığını sürdürdüğü müddetçe Kıbrıs sorunu engel teşkil edemez. Zira Kıbrıs AB ile müzakereleri geciktirerek belki Türkiye’ye zarar verebilir, fakat adada gerginlikten başka bir sonuç alamaz. En sonunda AB Kıbrıs uğrunaTürkiye’den vazgeçemeyeceği için, “Kıbrıs engeli” zaman gerektirse de her zaman aşılır.

Nisan 2004 tarihine kadar Kıbrıs’lı Türklerin önemli bir bölümü, Rumların çözüm istediğine inanmıştı ve çözümsüzlükten kendi yönetimini sorumlu tutuyordu. Referandumda takke düştü ve kel gözüktü. Rumların Annan Planı’na “hayır” demiş olmaları bir yerde adadaki Türk toplumunun bölünmüşlüğünü giderdiği için iyi oldu. Rumlar bugün M. Ali Talat gibi bir politikacının kuzeyde etkin olmasından ve Ankara ile aynı hedefleri paylaşmasından oldukça rahatsız. Sanki eski bir müttefiklerini kaybetmişler gibi düş kırıklığı içindeler.

Önümüzdeki günlerde Rum tarafında siyasi sıkıntılar başlarsa hiç şaşırmayın. Güneyde Türklerin iktidara ortak olmasını istemeyen ve bundan korkan oldukça zengin bir kesim var. Bunların siyasi etkinlikleri hükümetin üst düzeylerine kadar uzanıyor ve ekonomik olarak da ellerindekini kaybetmekten çok korkuyorlar. Bunun için Papadopulos’u b ir şekilde öne ittiler ve şimdilik çözümün önünde en büyük engel Papadopulos ve baryası gözüküyor. Artık Papadoplus’un bu konumdan kurtuluşu yok. Kıbrıs’ta da, AB’de de, BM’de de işler sarpa sarmak üzere.

Papadopulos için Kıbrıs’ta iktidarını pekiştirmek ve sürdürmek çok önemli. Şimdilik tehlike yanından sıyırarak geçti. Annan Planı, Papadopulos ve Papadopulos’u iktidara taşıyan akımları kenara iten iki toplumlu, iki bölgeli, federatif ve AB üyesi bir çözüm paketi idi. Böyle şekillenmiş bir Kıbrıs’ta, milliyetçi, hatta ırkçı, politikaları Türk düşmanlığı etrafında şekillenmiş akımlara günümüzde artık yer yok. Annan Planı’na “evet” çıksa idi Papadopulos iki ay sonra Kıbrıs’ta yalnız cumhurbaşkanı değil, birinci sınıf bir politikacı bile olamayacaktı.

Bugün sol parti AKEL ile, milliyetçi akımlar ve Ortodoks Kilisesi’nin desteğinde, Enosisçi bir ruhun önderliğini ele geçirmiş Papadopulos’un iktidarını elden çıkarmak istememesi Kıbrıs’ta çözümün önündeki en büyük engellerden birini oluşturuyor. Başkanlık seçimlerinin 2008 yılında olacağı göz önünde bulundurulursa bu tarihe kadar kapsamlı bir çözüm şimdilik hayal gibi gözüküyor.

Bu nedenle Papadopulos, çözüme yol açabilecek her girişime karşı ve elden geldiğince buna mani olmaya çalışıyor. Bundan Türkler de birinci derecede payını alıyor.  Öncelikle Kıbrıslı Türklere uygulanan izolasyonların kaldırılması girişimlerini önlemeye çalışarak elden geldiğince zamana oynuyor.

Top BM’de. Hakem de AB. Her ikisi de Papadopulos’u oyuna sokmak için elden geleni yapması gerek. Aksi takdirde Kıbrıs’ta çözüm çok uzakta görünüyor.

Prof. Dr. Ata ATUN Son 10 Yazı                                                                                  Yazarın Tüm Yazıları



  • ABD GAZZE’de Liman istiyor
  • Türkiye-AB İlişkilerinde Değişim
  • Aile Vakfımızın İftar Yemeği
  • Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler
  • 60 Yıllık Yanlış Düzeltilmeli
  • Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor?
  • BRTK TV Programı
  • Müzakerelerin İçeriği Değişir mi?  
  • Doğu Akdeniz ve KKTC başlıklı KONFERANS
  • Soğuk Savaş Kızışıyor
  • Okunma 52
    “Biz AB üyesiyiz, Türklerin hiçbir şeyi yok” felsefesi ile Rumlar her fırsatta KKTC’ye köstek oluyorlar için yorumlar kapalı

    Yorumlara kapalı.

    Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
    Samtay Vakfı
    kıbrıs haberleri
    kibris 1974
    atun ltd

    Gallery

    Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3

    Arşivler

    Son Yorumlar