





22-25 Mayıs tarihleri içinde Avrupa Birliğine üye ülkelerde yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonra Avrupa Birliği’nin siyasi yapısı kökten değişime uğradı.
Bizler KKTC’de yerel seçimler ve Anayasa oylaması ile uğraşırken, Brüksel’de radikal değişimler yaşanıyor. 26-27 Haziran, Perşembe ve Cuma günleri Brüksel’de toplanan Avrupa Birliğine üye ülkelerin yöneticileri, Ekim ayında Portekizli Jose Manuel Barroso’dan boşalacak AB Komisyon Başkanlığı, diğer bir tanımlamayla da Avrupa Birliği Başbakanlığı koltuğuna oturacak kişi üzerinde uzlaşmaya varmaya çalıştı.
Kimin “Avrupa Birliğinin Başbakanı” olacağı Temmuz ayı içinde Avrupa Parlamentosu&...
IŞİD küresel cihadın bir parçası ve kontrol altına alınabilecek bir topluluk veya da güç değil. Belli bir inanca ve ideolojiye bağlı olması ve bu inanışların değişebilir olmaması nedeni ile çizdiği çizgi ve belirlediği hedefi çok yalın ve belirgin. Değişmesi ve çizgiden dışarı çıkması mümkün değil.
Bölgedeki varlığı ve hedefine ulaşması, iç çatışmaların devamı ile doğru orantılı. Bölgedeki iç çatışmalar bitmeye ve son bulmaya yüz tutsa bile, IŞİD hedefine ulaşmadıkça son bulması mümkün görünmüyor. Ya IŞİD kökten yok edilecek ya da bölgede “Irak Şam İslam Devleti” kurulana ve tanınana kadar iç çatışmalar ve kaos devam edecek. Bunun ortası yok.
IŞİD, Türk...
Açılımı “Irak Şam İslam Devleti” olan IŞİD, sanki de bir anda esrarengiz güçlerin yardımı ile ortaya çıktı ve Güney Batı Asya’da (Ortadoğu) fırtına gibi esiyor görünümünde ama işin doğrusu öyle değil.
Aslında IŞİD dün, bugün doğmuş değil, tamı tamına 10 yaşını doldurmuş bir örgüt. Amerika Birleşik Devletleri’nin 21 Mart 2003 sabahı Irak’ı haksızca işgal ederek Irak savaşını başlatmasından sonra 2004 yılında “Tevhid ve Cihat” adıyla Ebu Musa Zerkavi tarafından Irak’ta kuruldu. İlk aşamada El-Kaide’ye bağlığını ilan etti, sonra da adını “Irak El-Kaidesi” veya diğer bir tanımla “Mezopotamya El-Kaidesi” olarak açıkladı.
Ke...
Biz Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar dünyanın merkezinin Kıbrıs olduğunu zannetsek de gerçeğin öyle olmadığı kesin.
Başımızı kaldırıp etrafımıza bakmakta, yakın komşularımızda nelerin olup bittiğini anlamakta ve gelişmeleri yakından takip etmekte büyük fayda var. Zira bu gelişmelerin zaman içinde bizleri de endirekt olarak etkileyeceği kesin. Önce endirekt sonra da direkt olarak etkileyecek.
“Güneybatı Asya” veya da Avrupalıların kendi merkezli tanımlamaları ile “Ortadoğu”, fena halde kaynayan bir kazan görünümünde. Uzun bir müddet daha barış yüzü görmesi veya rahatlaması söz konusu değil.
1916 yılında “Güneybatı Asya”da, İngilizler ve Fransızlar tarafından şi...
Ortadoğu’da korkunç bir değişim yaşanıyor.
1916 yılında gizlice Fransa ve İngiltere arasında imzalanan Sykes-Picot Anlaşması uyarınca I. Dünya savaşı sonrasında İngiliz istihbaratçı Gertrude Bell tarafından etnik yapılanma dikkate alınmadan sadece İngiltere’nin çıkarları doğrultusunda cetvelle çizilen sınırlar yaklaşık yüz sene sonra tüm geçerliliğini yitirdi.
Aslında bölgenin adı Ortadoğu değil.
Arap yarımadasını içine alan, üç kıtayı bünyesinde birleştiren, Yahudiler sonradan gelip bölgenin en batısına yerleştiği ve sadece Arapların yaşadığı bir yöre orası. Bölgenin doğru adı da “Güney Batı Asya.”
“Ortadoğu” kelimesi Avrupa kökenli ve İngilizler tarafından 20. Y...