Vur AKP’ye mi yoksa yozlaşmış siyasetimiz mi?

Prof. Dr. Ata ATUN

 
Yazarın tüm yazılarını görüntüle

  
 11 Eylül 2006 Saat : 6:38


 

Aslında iç politikaya değinmekten çok hoşlanmıyorum. Beni “Dış Politika” daha çok ilgilendiriyor ve Dış Politika tam bir “Tarihin tekrarı” olduğu için önümü daha iyi ve daha berrak görebiliyorum, olabilecekleri de önceden koklayabiliyorum Dış Politikada.

 

Ama bu son günlerde iç politikadan aldığım bir mesaj var. Partilerinden istifa eden dört Milletvekili aslında bizlere, yani sade vatandaşlara, bilerek veya bilmeyerek çok önemli bir siyasi mesaj verdiler.

Neydi bu mesaj ?.

 

Verilen mesaj,  1976 yılında ilk defa kaleme alınan, 1990 yılında tadil edilen ve içinde benim oyumun da bulunduğu bu günkü seçim yasasının temellerini oluşturan, “1976 Seçim ve Halk Oylaması Yasası”nın, kavram olarak artık geçerliliğini yitirdiği ve bu toplumun düşünce ve ahlak yapısına uymadığı mesajıdır.

 

1974 Barış Harekatı ile daha birkaç yıl evvel toplumsal özgürlüğün yakalandığı, Rumların baskılarından dolayı gettolara sıkıştırılmış Kıbrıs’lı Türklerin, uzun yıllar yaşamak zorunda bırakıldıkları daracık topraklar üzerinde büyük bir ailenin fertleri gibi yaşadıkları, karşılıklı sevginin, saygının var olduğu, sahtekarların toplumdan dışlandığı o dönemin koşullarına göre yapılmış seçim yasasının ve de buna paralel olarak da düzenlenmiş Parlamenter sistemin artık geçerli olmadığının sinyalleridir bu son politik gelişmeler.

Söz konusu partilerinden istifa eden 4 milletvekili aslında politik dilde, bize bu gerçeği söylüyorlar.  Artık o dönemin koşulları ve o koşullara göre yapılmış yasa geçerli değildir diyorlar.

 

Siyasi partilerdeki Milletvekillerine ibretle bakıyorum.  Daha seçimin bittiği anda kendilerini potansiyel “Bakan” olarak görmeye başlıyorlar ve bunu tartışılmaz bir hak olarak da kabul ediyorlar. Nasıl ve hangi koşullarda adaylıklarının kabul edildiğine bakmaksızın ve hatırlamaksızın, “dün dündür, bu gün bu gündür” felsefesini benimseyerek “Bakan” olmak için, parti kazan kendileri kepçe karıştırmaya başlıyorlar. Bakanlık uğruna parti içinde olmadık sorunlar yaratıyorlar, gazetelere beyanlar veriyorlar, kendilerine yakın bazı gazetecilere; Bakanlık istediklerine, Bakanlığa layık olduklarına dair, dolaylı yazılar yazdırıyorlar ve diğer Milletvekili arkadaşlarını topluca ayartmaya çalışıp, “Bakan olmazsak istifa ederiz” tehdidini savurmaya ve savurtturmaya başlıyorlar.

Sonra da, hiçbir şey olmamış gibi ve de hiçbir şey yapmamışlar gibi, partilerinden istifa eden Milletvekillerini de kınıyorlar. İstifacılara da çaldıkları dedikodusal karalamalar da işin cabası veya işportacıların tabiri ile hediyesi.

İnanılır gibi değil.

 

Toplumun artık Milletvekillerine duyduğu saygı ve güven maalesef yerlerde sürünmektedir ve “taban” yapmıştır. Geçmiş yıllarda bazı milletvekillerine yönelik çıkarılan uyuşturucu kaçakçılığına alet olduğu iddiaları,  iş yapmak veya işe almak için hediye adı altında rüşvet istedi iddiaları, hükümetten maddi menfaat sağlamak karşılığı komisyon talep ettikleri iddiaları, Bakan olmak uğruna seçildikleri parti içinde binbir sorun yaratıp, her türlü dalavereyi çevirmeleri, Milletvekillerine duyulan saygıyı iyice sıfırlamıştır.

Son istifalar nedeni ile söz konusu Milletvekillerine yakıştırılan trilyonları geçen para aldıkları iddiaları ve Bakanlık uğruna istifa ettikleri suçlamalar ise, geçmiş yılların üst üste koyduğu Milletvekillerine karşı duyulan itimatsızlığı ve güvensizliği iyice pekiştirmiş, saygıyı da yok etmiştir.

 

Artık herkes şapkasını önüne koymalıdır. Demokrasimiz bir deprem geçirmektedir.

Kişilere duyulan saygı ve güvenin azalması veya yerlerde sürünmesi çok önemli değildir. Önemli olan KKTC Meclisinin, yani “Halk iradesinin” temsil edildiği kuruma duyulan saygının yara almasıdır.

Eğer KKTC meclisi yara almaya ve zedelenmeye başlarsa, bilin ki KKTC’deki siyasi hayat kirlenmeye başlamıştır ve her yeri, rüşvet, yalan, dolan, yasal hırsızlık ve benzeri bu toplumun alışmadığı ve layık olmadığı kötülükler kaplayacaktır.

 

“Seçim Yasası”nın ve “Parlamenter sistemin” tartışılması zamanı gelmiştir.

Başkanlık sistemi”nin, toplumumuzun bu siyasi çöküntü içindeki durumuna uyup uymadığının, Milletvekillerinin görevinin sadece “Yasa yapmak” ve “Dar Bölge” seçim sistemi ile de Milletvekillerinin, bağlı oldukları Siyasi Parti yerine seçildikleri bölge insanına karşı sorumlu olmalarının  daha mı iyi yoksa daha mı kötü olacağının artık tartışılması gerekmektedir.

Hem de korkmadan. Zamanı geldi artık.

Aksi takdirde bu gidişle siyasetimiz daha da kirlenecek ve yazık olacak bizlere.

Prof. Dr. Ata ATUN Son 10 Yazı                                                                                  Yazarın Tüm Yazıları



  • ABD GAZZE’de Liman istiyor
  • Türkiye-AB İlişkilerinde Değişim
  • Aile Vakfımızın İftar Yemeği
  • Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler
  • 60 Yıllık Yanlış Düzeltilmeli
  • Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor?
  • BRTK TV Programı
  • Müzakerelerin İçeriği Değişir mi?  
  • Doğu Akdeniz ve KKTC başlıklı KONFERANS
  • Soğuk Savaş Kızışıyor
  • Okunma 46
    Vur AKP’ye mi yoksa yozlaşmış siyasetimiz mi? için yorumlar kapalı

    Yorumlara kapalı.

    Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
    Samtay Vakfı
    kıbrıs haberleri
    kibris 1974
    atun ltd

    Gallery

    Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

    Arşivler

    Son Yorumlar