İsrail-BM ve KKTC

İsrail-BM ve KKTC

Ne alakası var diye düşüneceğinizi biliyorum, ama çok ilginç ve ilginç olduğu kadar da üzücü bir bağ var İsrail, BM ve KKTC arasında.

 

Benim hiç hoşuma gitmeyen ve Birleşmiş Milletlere karşı olan saygınlığıma ve güvenilirliğime gölge düşüren bir bağ, bir ilişki var.

 

KKTC ne vakit ilan edilmişti bir hatırlayın lütfen. Hatırlayamadınız ise ben size yardımcı olayım.

Dönemin CTP Genel Başkanı (rahmetlik) Özker Özgür’ün ve TKP Genel Başkanı İsmail Bozkurt’un bir gece evvel Cumhurbaşkanlığında verilen yemekte, ertesi gün açıklanacağı ilan edilen Cumhuriyeti durdurmak için gece yarısı T.C. Lefkoşa Büyükelçisi’ne gidip şikayette bulunmalarına ve Cumhuriyetin ilanını durdurmasını talep etmelerine rağmen, Türkiye’den hiçbir siyasi müdahale veya olumsuz telkin gelmemesi nedeni ile ertesi gün olan 15 Kasım 1983, Salı günü sabah KTFD Meclisi toplanmış ve oy birliği ile Cumhuriyetin kurulması kararını almıştı. Saat yaklaşık 11:00 civarlarında da Meclisin aldığı Cumhuriyetin ilanı kararı, o günkü adı ile Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisinin giriş kapısı önünde toplanmış halkımıza büyük bir coşku ile resmi olarak açıklanmış ve ilan edilmişti.

 

Cumhuriyetin ilanı üzerine, açıkçası bizim canımıza okuyan ve her türlü ambargonun kapısını açan, Birleşmiş Milletlerin ünlü “18 Kasım 1983 Tarih ve 541 Sayılı Güvenlik Konseyi Kararı”nın alınmasına kadar aradan geçen zamanı, size net olarak gün be gün yazıyorum.

15 Kasım 1983, Salı, sabah saat 11.00;  KKTC’nin ilanı, 16 Kasım 1983 Çarşamba, Kıbrıs (Rum) Yönetiminin Güvenlik Konseyini toplantıya çağırması 17 Kasım 1983 Perşembe, Güvenlik Konseyi Sekretaryasının üyelerini toplantıya çağırması ve 18 Kasım 1983 Cuma, sabah saat 09:00; Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyinin, hiç vakit kaybetmeden yaptığı ivedi toplantı. 18 Kasım 1983 Cuma, sabah saat 10:20. “18 Kasım 1983 Tarih ve 541 Sayılı Güvenlik Konseyi Kararı”nın onayı ve resmi açıklanması.

BM Güvenlik Konseyi’nin toplanması ve karar alması topu topu 71 saat 20 dakika sürüyor ve Güvenlik Konseyi, Kıbrıs’lı Türkler için politik olarak ölümcül sayılan kararını alıyor.

 

Gelelim İsrail’in Lübnan’a saldırısına.

Saldırının başlangıç tarihi 11 Temmuz 2006 Salı, sabah saat 05:15. Bu gün 31 Temmuz 2006, Pazartesi. Aradan tamı tamına 20 gün geçmiş ve İsrail’in Lübnan’a saldırısının 20.ci gününde Lübnan’da evlerini terk etmek zorunda kalan kişilerin sayısı 750,000 ve ölenlerin sayısı ise 475.  BM’den ise Güvenlik Konseyinin önümüzdeki haftanın sonlarına doğru toplanacağına dair cılız bir açıklama var. Yani saldırının 27.ci gününde veya daha sonrasında lütfen bir toplantı yapacaklar.

Eğer bu saldırı, Kıbrıs’lı Türkler tarafından Kıbrıs’lı Rumlara veya Türkiye tarafından, her tür askeri ve idari merkezleri ile kampları Irak topraklarından olan PKK’ya karşı yapılmış olsaydı, inanın bana 3 takvim günü içinde BM Güvenlik Konseyi toplanır ve derhal ateş kes çağrısı yapıp saldırıların durdurulmasını isterdi.

Bırakın harekatın 18.ci gününde uçaklar ve gemiler dolusu cephaneyi Türkiye’ye veya bize göndermeyi, hemen ve derhal saldırının durması için müdahale edip, üstüne hediyesi olarak bir de ambargo koyarlardı.

 

İşte Müslüman olmanın ve olmamanın, küçücük ve minnacık farkı. Şimdi siz bana söyleyin ben nasıl geleceğim için BM’ye veya AB’ye güveneyim.

Varsa da yoksa da Anavatan, Türkiye. Kıbrıs’lı bir Türk olarak artık bir başkasına, anavatanımdan başka hiçbir kimseye güvenemeyeceğimi çok iyi öğrendim. Aslında bunu zorla öğrettiler. Zaten tarih bunu hep yazdı ama galiba biz görmezlikten geldik ve tarihten hiç ders almadık.

31 Temmuz 2006
İsrail-BM ve KKTC için yorumlar kapalı
Okunma 74
bosluk

AB’nin Mali Yardım Hikayesi

AB’nin Mali Yardım Hikayesi

AB’nin Mali Yardım Tüzüğü, yazarları AB’nin 24.5 üyesi devletin olduğu, “Dünya Hikayeler Klasiği”ne girmeye aday,  tam bir “Uyduruk Hikaye” klasiği oldu. 264,172 kişilik bir toplumu uyutmaya ve keriz yerine koymaya yönelik ilginç, ilginç olduğu kadar da dahiyane bir hikaye.

 

Bakın 18 Mart 2006 ve 20 Mart 2006 tarihli KÖŞE YAZI’larımda neler yazmışım bu eşi benzeri görülmemiş Mali Yardım Hikayesi üzerine.

 

Tarih : 18 Mart 2006, Başlık : Yüz karası bir Tüzük (Cumhuriyet K. Kıbrıs)

“Mali Yardım Tüzüğü” biz Kıbrıslı Türkler için tam bir tuzak. Aslında yüz karası bir tüzük. Adanın kuzeyinde egemen olan KKTC devletinin bu egemenliğini delmek için ustaca hazırlanmış bir tuzak.

Üstelik dün (Cuma) yerel bir radyo yayınında konuşan bir yetkili vardı. Kendisinin adı o ana kadar söylenmemiş olmasına rağmen, ses tonundan ben o kişiyi KKTC’nin, lütfen Avrupa Parlamentosu toplantılarına misafir olarak katılmasına izin verilmiş olan bir Milletvekilimiz olduğunu tahmin ettim. Tabi eğer o kişi iseydi. Bana göre milletvekili idi ama AB’ye göre adı sadece ve sadece “Kıbrıs Türk Cemaati Temsilcisi” idi.

Keşke dinlememiş olsaydım …..

 

Tarih : 20 Mart 2006, Başlık : Mali Yardım Yalanının Mumu Söndü (Cumhuriyet K. Kıbrıs)

Mali yardım Tüzüğü konusunda atan atana. AP’ye gönderdiğimiz temsilcilerimiz bile işin detayının farkında değil.

Radyolara çıkıp, AB’nin Mali Yardım Tüzüğünün onaylanmasından sonra Lefkoşa’nın Türk kesiminde, Rum tarafındaki AB ofisinden bağımsız ve GKRY kontrolü olmaksızın icraat yapacak AB ofisinin açılacağından bahsediyorlar.

Neyse ki yalancının mumu yatsıya kadar yanar diye bir atasözümüz var, kimin okuduğunu anladığı kimin de okumasına rağmen anlamadığı ve attığı, yakında ortaya çıkacak …..

 

Zaman ve gelişmeler, kötü günlerde Kıbrıs’ta yaşamış olan, Rumları saçındaki telinden, ayağındaki tırnağına kadar iyi tanıyan bizleri haklı çıkardı.

Her iki köşe yazısında bahsettiklerim ve öngördüklerim bu gün aynen gerçek oldu. Mali Yardım Tüzüğü tam bir hikâye. Biliyorsunuz hikâyeler hayal ürünüdür ve gerçekleri değil, içindeki hayali kahramanlarla olması arzu edilenleri anlatır.

 

AB Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü’nün Doğrudan Ticaret ve Mali Yardım Tüzüklerinden sorumlu Görev Ekibi (Task Force) bölümünün başkanı (AB Komisyonu Kıbrıs Türk Çalışma Masası Başkanı) Andrew Rasbash’ın bu konuda yaptığı bir söyleşisi ve açıklaması var.

Öncelikle Mali yardım Tüzüğünde KKTC topraklarının veya Kuzey Kıbrıs’ın tanımının “Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetinin etkili bir denetime sahip olmadığı Kıbrıs Cumhuriyeti bölgeleri” şeklinde yapıldığını hatırlatmak ve bu yazımda da Kıbrıs’ın Kuzey bölgelerini kapsayan yöreyi, varlığına inandığım KKTC olarak belirttiğimi vurgulamak isterim.

 

Rasbash sözlerinde, 259 milyon Avroluk Mali Yardım Tüzüğünün uygulanması için Kıbrıs’ı üs edinecek yaklaşık 20 kişilik bir ekibin olacağını ve bu ekibin, teknik ve diğer hizmetleri sağlamakla yükümlü olan Alman GTZ şirketi adına, KKTC bölgelerinde kiralanacak bir büroda, yani bizim tanımıza göre KKTC’de, zaman zaman ve günün belirli saatlerinde görev yapacaklarını söyledi.

Bize söylenen hikayede ise, bu büroda çalışacakların tümünün Kıbrıs’lı Türk olacağı ve büronun da AB adına kiralanıp, AB temsilciliği görevi yapacağı idi ama neyse. Biz gene de daha işin başındaki bu oyun bozanlığa aldırmayıp devam edelim…

 

Rasbash, KKTC’deki büronun yanı sıra Güney Kıbrıs’taki AB Temsilciliği binasında da bazı teknik birimlerin bulunacağını ve zamanlarının bir kısmını KKTC’deki büroda geçireceklerini, ancak “yasal” işlemler ve AB Komisyonu ile temasa geçmeleri için de Güney’deki AB ofisini kullanacaklarını net ve açık bir dille söyledi.

İlgili siyasi mevkilerde bulunan kişilerce bize ve halkımıza televizyonlarda ve basında anlatılan hikayede, bu durum, KKTC’deki büronun direkt olarak AB ile ilişkide olacağı ve Güney Kıbrıs ile hiçbir bağı olmayacağı şeklindeydi.  Ne hayal ama!.

 

Rasbash, Mali Yardım Tüzüğü çerçevesinde verilecek yardım ile KKTC’de yapılacak yatırımlarda 1974 sonrası terk edilen Kıbrıs’lı Rumlara ait taşınmazların kullanılması gereğinin doğması durumunda, Rum mal sahibinin rızasının isteneceğini ve bunun gerçekleşmemesi halinde ise söz konusu alt yapı yatırımın yapılmayacağını veya bir başka yerde yapılacağını dile getirdi.

Bence bu koşul, bu yardımın gerçekleşmemesi için büyük bir engel ve egemenliğimize çomak sokmanın AB’cesi. Tam bir “Gerçekleşemeyecek Hikaye”.

Aslında burada kullanılan terim “Rumlara ait taşınmaz mal” değil, “mal edinme hakkı ve mülkiyet hakkı dahil” (Giriş bölümü- madde 9) şeklinde olup, sizin anlayış ve yorumunuza göre, gömlekten pantolona, arabadan yedek parçaya, ağaçtan binaya, araziden elektrik direğine kadar aklınıza gelen, mülkiyeti Rumlara ait her tür taşınır ve taşınmaz malı kapsamaktadır.

 

Zaten bu güzel ve çağdaş hikâye de işte tam da burada doruk noktasına ulaşıyor. İnsanoğlu hayal ettikçe var olurmuş diye bir söz duymuştum. İşte bu söz ve bu Tüzük tam da, içinde GKRY’nin olduğu bir AB’nin, Kıbrıs’lı Türklere faydası olacağı hikâyesine inananlara göre.

 

Bir de son olarak, daha üzerine dokunulmamış ve şimdilik kimsenin de doğru yanıtını veremediği çok küçücük bir detaycık var. Mali Yardım Tüzüğü ile Kıbrıs’lı Türklere verilecek parayla KKTC’de yapılacak yatırımlarda kullanılacak malzemelerin hangi limandan adaya gireceği ve gümrüğünün kime ödeneceği konusu.

Hadi bu mallar AB’den geleceği için belki gümrükleri olmayacak ama Kıbrıs adasına giriş limanı illaki Larnaka veya Limasol olacak. Aksine daha şimdiden Rumlar “OXİ” demeye hazırlanıyorlar, yani “Mali Yardım Tüzüğüne HAYIR”a. AB içinde geri kalan 24 üyenin hangisi Rumlara, “Otur yerine!. Bu mallar Mağusa limanında girecek” diyecek, çok merak ediyorum ama galiba aralarında öyle birisi de yok.

Ne hikaye ama!  Tam bir uyduruk Hikaye Klasiği veya olmayacak duaya Amin! Tüzüğü, pardon Klasiği..

30 Temmuz 2006
AB’nin Mali Yardım Hikayesi için yorumlar kapalı
Okunma 56
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar