ABD İLE TÜRKİYE BARIŞTI MI?

Prof. Dr. Ata ATUN

 
Yazarın tüm yazılarını görüntüle

  
 24 Aralık 2007 Saat : 6:27


 

5 Kasım’da T.C. Başbakanı Erdoğan’ın, ABD Başkanı George Bush ile Washington’da yaptığı görüşmenin halka açıklanmamış kısımları yavaş yavaş belli olmaya başladı.

 

Irak’ın kuzeyindeki Zap, Avaşin, Hakurk bölgeleri ile derinlikteki Kandil Dağı’nın Irak tarafında kalan kesimlerinde tespit edilen PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne ait hedeflerin, TSK tarafından 16 Aralık 2007 Pazar günü saat 01.00’den 04:15’e kadar süren bir zaman dilimi içinde geniş kapsamlı bir hava harekatı ile vurulması ve bunu takiben aynı hedeflerin topçu ateşi ile dövülmesi, arkasından da 22 Aralık 2007 Cumartesi günü öğleden sonra 14:25-15:00 saatleri arasında 35 dakikalık bir hava harekatı ve sonrasında da 16:55 ile 17:10 arasındaki 15 dakikalık bir zaman dilimi içinde de “halı harekatı” şeklindeki uzun menzilli topçu atışının Çukurca’dan yapılması, Türkiye ile ABD arasında kırgınlıkların üstüne sünger çekilerek başlatılmış uzun vadeli yeni ilişkilerin başladığının habercisidir.

 

5 Kasım’da Beyaz Saray’da yapılan bir buçuk saatlik baş başa görüşmenin bir uyutmaca olmadığı, ABD’nin Orta Doğu’daki çıkarlarını ve uzun vadeli hedeflerini gözden geçirerek Türkiye’yi kaybetmeyi göze alamadığını ortaya koymaktadır.

Toplantı öncesi ve sonrasında Başkan Bush’un “Kaygısının daha çok Türkiye’nin, sınırın diğer tarafına geçip bazı kötü adamları kovalaması” olduğunu dile getirirken, “PKK ortak düşmanımızdır” demesi de, bu konuda samimi ve açık davrandığına işaret etmektedir.

16 Aralık tarihli harekâtta, ABD’nin, Türkiye’ye operasyon için gerekli istihbaratı sağlamasına ve Türkiye’nin de harekât yapılacağı bilgisini zamanında vermesine rağmen harekât sonrasında ABD Dışişleri Bakanlığından “yüksek rütbeli askerlerin operasyon öncesi yeterince bilgilendirilmediği” yönündeki “ılımlı şikâyeti” de, Washington ve Bağdat’taki bazı ABD’li komutanların üç ülke arasındaki haberleşme yöntemlerinin iyileştirilmesi gerektiğini söylemesi üzerine ortaya çıktı.

Gerçekte iyi de çıktı ve ABD, Irak ve Türkiye’nin istihbarat paylaşımı amaçları için Ankara’da kurulmuş olan ortak bürodaki aksaklıklar hemen düzeltildi ve Cumartesi günü yapılan harekât sonrasında bu tür şikâyetler hiç duyulmadı.

 

16 Aralık tarihli harekâtın ana temelini ABD’nin verdiği anlık bilgiler ile TSK’nın yaptığı bölgesel çalışmalar, dijital konumlandırma ve yerel tespitler oluştururken, 22 Aralık tarihli harekâtın temelini, dijital bilgilere ilaveten mükemmel bir şekilde organize edilmiş yerel istihbarat oluşturdu.

22 Aralık harekâtında, Türkiye’nin Hakkari sınırına 25-30 km. mesafede bulunan Cemço ve Amadiye yöresindeki kamplar ile özellikle 16 Aralık harekâtında sağ kalabilen PKK’lı teröristlerin kaçıp saklandıkları mağaralar, yerel istihbaratla tespit edilip özel silahlarla vuruldu.

İşin ilginç yanı, böylesi bir harekât Kurban Bayramının üçüncü günü, gündüz vakti ve özellikle de Barzani’nin 16 Aralık tarihinde yerle bir edilen PKK sığınak ve kamplarını ziyaret ettiği bir anda hiç beklenmiyordu. Uydudan alınan resimler PKK teröristlerinin iki bölgede toplandığı bilgisini verince, Türk İstihbaratı anında bilgi doğrulaması yapmış ve TSK’da hemen harekete geçerek yörede toplanmış olan PKK Teröristlerine, hem uçakları hem de topçusu ile saldırıyı gerçekleştirdi.

 

Bu iki harekât, konu ile ilgili değişik kesimlere çok önemli mesajlar da veriyor.

 

TSK’nın başarılı bir çalışma ve koordinasyon sonrası gerçekleştirdiği PKK’ya yönelik iki  askeri harekât, Türk kamuoyunu hem rahatlatmış, hem de bu güne kadar bilinmeyen en son teknolojik savaş aletleri ile donandığını ortaya koyarak, Türk insanının içindeki asker sevgisini ve TSK’ya olan güvenini bir kez daha pekiştirmiştir.

Siyasi erkin, yani AKP Hükümetinin, “Vatan, Millet, Sakarya” hezeyanına kapılmadan, tüm diplomatik yolları deneyip, dünya kamuoyunun arkasına aldıktan sonra harekât yetkisini TSK’ya devretmesi, Türkiye’nin dış politikasının değiştiğini ve 2002 yılına kadar devam eden “Pasif Dış Politika” yerine “Aktif ve belirleyici Dış Politika”yı uygulamaya koyduğunu göstermektedir. AKP hükümeti izlediği bu dış politikayla başarı hanesine bir çentik daha atmış ve Türkiye içinde, PKK konusundaki kararlılığı ile de konumunu daha da güçlendirmiştir.

 

Son siyasi gelişmeler, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez ile Filistin Lideri Mahmut Abbas’ın Ankara’da görüşmesi, Suudi Kralı, Ürdün Kralı ve Suriye Devlet Başkanlarının çok kısa aralıklarla Ankara’yı ziyaret etmiş olmaları, Türkiye’nin taraf olmadığı veya onay vermediği bir gelişmenin veya antlaşmanın Orta Doğu’da kalıcı olamayacağını açıkça ortaya koymaktadır.

 

PKK ise artık Irak’ta ve özellikle de Kuzey Irak Kürt Yönetimi bölgesi içinde elini kolunu sallayarak dolaşamayacağını, Irak sınırları içinde uluslararası kuralların arkasına saklanıp çöreklenerek Türkiye’ye karşı terör saldırılarında bulunamayacağını anlamış durumdadır. Özellikle Avrupa’daki para kaynaklarının BM denetimi ve incelemesi altına da alınması ile de, silahlı eylem yeteneğine ilaveten para kaynakları da yok edilmiş olacaktır.

Kuzey Irak Kürt Yönetimine verilen mesaj ise bölgenin ABD tarafından TSK’ya açıldığı ve Kürt Yönetiminin artık bir başına buyruk olamayacağı, ileri geri konuşamayacağı ve ahkâm kesemeyeceğidir.

 

En önemli mesaj ise yabancı medyadan alınandır.

22 Aralık harekâtı sonrasında yabancı basında, TV’de ve Radyoda, Türkiye’nin PKK’ya karşı askeri harekât yapmasının doğru olarak algılanmasından dolayı, ikinci harekâtın olağan bir davranış gibi kabul edilmesi ve herhangi bir eleştirinin yapılmamış olmasıdır. Bu da T.C. hükümetinin PKK sorununu çok iyi anlatabildiğini ve haklı görüldüğünü, TSK’nın ise nokta atışları ve vuruşları ile harekâtın sivillere yönelik olmadığını, toprak elde etmek veya genişlemek amacını taşımadığını tüm kesimlerin anladığını ve desteklediğini göstermektedir.

 

Siyasi açıdan ise Türkiye’nin PKK’ya yönelik söz konusu bu iki operasyonu çok önemli mesajlar vermektedir. Belli ki Ankara ile Washington, eski tatsız anıların üzerine sünger çekmiş, öpüşerek yeniden barışmış ve Irak Savaşı’nın başlama­sından bu yana şimdiye kadar hiç olmadığı derecede yakınlaşarak işbirliği içine girmiştir.

Belli ki, yeni bir Orta Doğu, Türkiyesiz asla şekillenemeyecektir.

Prof. Dr. Ata ATUN Son 10 Yazı                                                                                  Yazarın Tüm Yazıları



  • ABD GAZZE’de Liman istiyor
  • Türkiye-AB İlişkilerinde Değişim
  • Aile Vakfımızın İftar Yemeği
  • Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler
  • 60 Yıllık Yanlış Düzeltilmeli
  • Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor?
  • BRTK TV Programı
  • Müzakerelerin İçeriği Değişir mi?  
  • Doğu Akdeniz ve KKTC başlıklı KONFERANS
  • Soğuk Savaş Kızışıyor
  • Okunma 90
    ABD İLE TÜRKİYE BARIŞTI MI? için yorumlar kapalı

    Yorumlara kapalı.

    Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
    Samtay Vakfı
    kıbrıs haberleri
    kibris 1974
    atun ltd

    Gallery

    Şehitlerimiz-1 kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3

    Arşivler

    Son Yorumlar