KIBRISTAKİ SİYASİ GİDİŞATIN YÖNÜ BELLİ OLDU

Prof. Dr. Ata ATUN

 
Yazarın tüm yazılarını görüntüle

  
 6 Aralık 2007 Saat : 6:25


 

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Kıbrıs konusunda ya inisiyatifi ele aldı, ya da bu güç eline tutuşturuldu.

 

Son iki gün içinde yaşanan Kıbrıs ile ilgili gelişmeler, politik açıdan baş döndürücü hızda ve içerikte.

Ban Ki Moon’un raporu, Babacan-Bakoyanni anlaşması ve İngiltere Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Jim Murphy’nin açıklamaları, dünya devlerinin Kıbrıs konusundaki yeni stratejilerini ortaya koyuyor.

Politik alfabeyi ve dili biliyorsanız, nelerin söylenmek istendiğini anlamak çok kolay oluyor.

Anlaşılan dünya politikasını belirleyen “Siyasi Devler”, Kıbrıs’lı Rumların 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan Annan Planı referandumunda “Hayır” demeleri nedeni ile yedikleri kazığı, Rumların AB’ye girmek uğruna verdikleri “Yalan Söz”ü ve Papadopulos’un “Üniter Rum Devleti” kurmak rüyaları uğruna kendilerinin ortaya koyduğu Kıbrıs politikasını bozmasını hiç unutmamış.

O dönemde Kıbrıs sorununu bir daha baş ağrısı olmamak üzere çözmek için dünya siyaset devlerinin yaptıkları tüm hesaplar “Kıbrıs’lı Türklerin Hayır diyecekleri” varsayımına dayanmaktaydı. Hiç akla gelmeyecek bir şekilde Papadopulos bu hesabı bozdu ve Kıbrıs konusu gene dünya gündemini işgal etmeye başladı. Hem de o günden beridir etrafına zarar verecek bir şekilde gündemin içinde oyunbozanlık yapıyor.

 

Şimdi “Dünyanın Siyasi Devleri” tarafından bunun tedbirini daha ilk baştan alarak Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm getirmek için görüşmeleri tekrar başlatmanın hazırlığı yapılıyor. Hem de birkaç koldan birden.

 

İlk girişim Ban Ki Moon tarafından yapıldı ve Rumlara anlayacakları dilden mesaj verildi.

KKTC üzerinden izolasyonlar kaldırılacak ve ekonomisi Rum ekonomisi ile aynı düzeye getirilecek. Rumlar masaya oturup önlerine konan çözümü kabul etmezlerse KKTC ayrı bir birim olarak AB’ye alınacak.

 

İkinci girişim İngiltere tarafından yapılmıştı.

Türkiye ile imzalanan “İşbirliği Protokolü” içinde Kıbrıslı Türklere uygulanan izolasyonların ve ambargoların kaldırılması, gizli sözcüklerle tanımlanmıştı. KKTC’deki üniversitelerin Bologna süreci içine alınacağı bu niyetin başlangıcını oluşturmaktaydı.

Arkasından direk ticaretin yapılacağı, belki de Ercan’a direk uçuşların İngiltere’den başlayacağı da bu anlaşma çerçevesinde büyük bir olasılık.

Kıbrıs ile ilgili Politik süreç, İngiltere’nin de içinde olduğu “Dünya Siyasi Devleri”nin istediği yolda gitmezse artık nelerin olacağı ve Rumları nelerin beklediği ortaya çıktı. Tamamen KKTC’nin düzeyini yükseltmeye ve Rumlara rakip yapmaya yönelik bir strateji belirlemişler.

 

4 Aralık Salı günü T.C. Dış İşleri Bakanı Babacan ile Yunanistan Dış İşleri Bakanı Bakoyanni’nin imzaladığı 5 maddelik “Güven Arttırıcı Önlemler” paketi ise bu süreç içinde yer alan çok önemli bir gelişme. Gerçekte beklenmeyen bir gelişme.

Türkiye ve Yunanistan’ın Ekonomik, Politik ve Askeri işbirliğini ilk defa ciddi bir şekilde ortaya koyan bir anlaşma. Buna tarafların uyup saygı göstereceği kesin gözüküyor.

Özellikle 2.ci madde, içinde Kıbrıs kelimesi olmasa da, Kıbrıs’ın kaderi ile derinden ilgili.

2.ci madde aynen şu kelimelerden oluşuyor: “2- NATO çerçevesinde barışı destekleme harekâtlarına katılmak üzere birleşik müşterek bir hareket birliği kurulacak.”

Türk ve Yunan subay, astsubay ve askerlerinden eşit sayıda katılım ile karma olarak oluşacak bu birliğin kuruluş amacı dünya üzerinde karmaşanın olduğu Afganistan ve Sudan benzeri ülkelerde ortak bir komuta altında görev yapmak.

Kıbrıs’la ilgisi ise, öncelikle 1960 Anayasasında yer alan 900 kişilik Yunan alayının ve 650 kişilik Türk alayının adadan geri çekilmesi ve bu birliğin Kıbrıs’ta görev yapması şeklinde olabilir.

İkinci adım ise, Kıbrıs’lı Rumları, Türk ordusunun saldırması korkusundan arındırmak ve Kıbrıs’lı Türkleri de RMMO, ELDIK (Yunan Alayı) ve Paralı Yunan Askerlerinin (Mercenaries)  saldırısı çekincesinden arındırmak için bu karma birliğin sayısının arttırılarak RMMO’nun tasfiyesi ile Türk Barış Kuvvetlerinin de geri gitmesi alternatifi ortaya konabilir.

Bu nedenle, söz konusu anlaşmadaki 2.ci madde çok önemli.

Böylesi bir gelişme, Türkiye-AB katılım müzakerelerindeki bir çok engeli ve “Veto”ları ortadan kaldıracak ve katılım sürecini kısaltarak, büyük bir olasılıkla 2015’den evvel “Tam Üyelik”in gerçekleştirilmesini sağlayacaktır.

 

17 Şubat 2008, Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra Kıbrıs konusundaki politik gelişmelerin “Baş döndürücü” bir hız kazanacağı ve bu sefer sürecin kaderi konusunda Kıbrıslı Rumlara ve eğer seçilmeyi tekrar başarabilirse ki, tasfiye edilmesi için elden gelenin yapılacağı şimdiden çok açık olarak ortaya çıkmıştır, Papadopulos’a her hangi bir yetki veya şansın verilmeyeceği kesin.

Kıbrıs Türk halkı olarak, Kıbrıs konusunda yeni, yepyeni gelişmelere şimdiden hazır olmakta büyük fayda vardır. Birçok alışkanlıklarımızın ve yaşam tarzımızın alt üst olacak şekilde değişeceği yeni gelişmeler bizi beklemektedir.

Prof. Dr. Ata ATUN Son 10 Yazı                                                                                  Yazarın Tüm Yazıları



  • ABD GAZZE’de Liman istiyor
  • Türkiye-AB İlişkilerinde Değişim
  • Aile Vakfımızın İftar Yemeği
  • Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler
  • 60 Yıllık Yanlış Düzeltilmeli
  • Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor?
  • BRTK TV Programı
  • Müzakerelerin İçeriği Değişir mi?  
  • Doğu Akdeniz ve KKTC başlıklı KONFERANS
  • Soğuk Savaş Kızışıyor
  • Okunma 57
    KIBRISTAKİ SİYASİ GİDİŞATIN YÖNÜ BELLİ OLDU için yorumlar kapalı

    Yorumlara kapalı.

    Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
    Samtay Vakfı
    kıbrıs haberleri
    kibris 1974
    atun ltd

    Gallery

    Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

    Arşivler

    Son Yorumlar