AB’nin Kıbrıs’ta yeni bir tezgahı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
AB kafasını Kıbrıs’ta Türklerle Rumların işbirliği yapmasına takmış.
Rumların %46’sının, Türklerin de %65’inin ortak devlet istememesine rağmen, AB ısrarla Kıbrıs’ta, Türklerin içinde azınlık olduğu ortak devlet kurmak peşinde.
Aynen Annan Planı öncesinde, Kıbrıs Türk halkına acımasızca uyguladığı “Building Public Perception” yani “Bir halkta bir fikri oluşturmak” yöntemini gene sahneye koymanın hazırlıklarına başladı.
Öncelikle bu işin fonunu oluşturma kararı aldı.
Gene paralar dökecek, bir takım köşe yazarları ile medya kuruluşlarını paraya boğacak ve istediği yayın yapmalarını sağlayacak. Eğitim, ortak çalışma, atölye çalışması gibi bahanelerle yurt dışı geziler ve beyin yıkama çabaları gene başlayacak.
Geçen gün Rum gazetelerinde masum gibi görünen bir haber vardı.
Rum Bakanlar Kurulu’nun, Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk ortak işletmelerine mali destek verilmesi yönünde geçen ay önce almış olduğu kararın ardından, geçen hafta yaptığı toplantıda, Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk sivil toplum örgütlerinin işbirliğinin desteklenmesi amacıyla bir fon oluşturulması kararına vardığı yazıyordu bu haberde.
Olayı biraz deşince altından Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk Sivil Toplum Örgütleri Fonunun kurulduğu gözükmeye başladı. Bu fon ile Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türklerin Bağlarını güçlendirecek etkinlikler finanse edilecekmiş.
Bu fonun adı İşbirliği Fonu ve güya özerk faaliyet gösterecekmiş. Bu özerklik nasıl olacak bir türlü anlamadım.
İşbirliği Fonu’nun idari yönetimi Rum hükümetinden bağımsız olacakmış ama Müdürü ile beş kişilik yönetim Kurulunun en az üçü Rumlardan oluşacakmış. Yani yönetimdeki görev paylaşımı en iyi ihtimale göre 4 Rum’a 2 Türk olacak. Orta ihtimale göre 5 Rum’a 1 Türk, geleneksel ihtimale göre de 6 Rum’a 0 Türk olacak. Ama sanırım Türklere ve AB’ye ayıp olmasın diye 5’e 1 oranında oluşacak bu yönetim.
Tabi işin bir de püf noktası var.
Söz konusu komitede yer alacak idari müdür ile bir üye Rum Bakanlar Kurulu tarafından atanacak ve bu ikisi de geri kalan dört üyeyi atayacaklar. Bu da komiteye seçilecek olan Türk üyenin, ağzı var dili yok ve tam bir Rum yanlısı olması gerekiyor demektir.
Rum Bakanlar Kurulu tarafından endirekt olarak idare edileceği şimdiden belli olan bu fonun ilk yıl için bütçesinin 1,700,000 Euro olması kararlaştırılmış.
Söz konusu fondan Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk sivil toplum örgütlerinin araştırma ve eğitim programları, seminerler, festivaller gibi birçok faaliyetlerinin finanse edilecekmiş ve bu fondan gençlik örgütleri, iş alanındaki örgütler, sendikalar, odalar gibi kuruluşlar yararlanacakmış.
Yani parayı alan Sivil Toplum Örgütleri, aynen daha evvel olduğu gibi, AB’nin sesi olacaklar ve AB ne isterse onu söyleyip, onun yaygarasını koparacaklar.
Özellikle buradaki amacın, gençlerimize el atmak olduğu ve onları gelecekte Rum idaresi altında sorun çıkarmadan mutlu bir şekilde yaşamaya alıştırmak ve bu yönde eğitmek olduğu açık olarak gözükmektedir.
Fondan yararlanma koşullarına bakıldığı vakit, karma sivil toplum örgütlerinin fondan yararlanabilmeleri için temel kıstaslardan bir tanesinin bu örgütlerin veya işbirliği yapan örgütlerden en az birinin, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ne kayıtlı olması görülüyor.
Buna alternatif olarak başvuracak örgütün, Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk sivil toplum örgütlerinden oluşması veya Yönetim Kurulları’nda Kıbrıslı Rum veya Kıbrıslı Türk üyelerin bulunması isteniyor.
Tabi Rum politikacılar “Siyasi eşitliği” kabul etmedikleri için, yani Kıbrıs’lı Türklerle Kıbrıs’lı Rumların eşit siyasi statüde olduklarını kabul etmedikleri için, doğal olarak bu örgütlerin içindeki Kıbrıs’lı Türklerle Kıbrıs’lı Rumların eşitliği, nihai hedefe ulaşan kadar sadece göstermelik olacak.
Ortak faaliyetler için sağlanacak finansmanın tutarının tabanı 8,000 euro, tavanı da 45,000 Euro olacak ve bu iki rakamın arasında bir miktar ortak faaliyetler için verilecek.
Yapılan açıklamalara göre bu fonun oluşturulmasındaki hedeflerden birisi, Rum ve Türk sivil toplum örgütlerinin güçlendirilerek çağdaş bir temele oturtulmaları, diğeri de Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk sivil toplum örgütleri arasındaki bağlar ile işbirliğinin güçlendirilmesi imiş.
Tabi gerçek neden ise birazcık farklı.
Her iki kesimde de kamu oyu yoklamalarında ortaya çıkan “İki ayrı devlet” olgusunu törpüleyip yok etmek ve adayı uzun vadede Rum çoğunluğun oluşturacağı Rum üniter devleti idaresi altına sokmak.