AB’de kaçınılmaz Türkiye zirvesi

Prof. Dr. Ata ATUN

 
Yazarın tüm yazılarını görüntüle

  
 10 Aralık 2006 Saat : 7:18


 

Yunanistan Dış işleri Bakanı Bayan Dora Bakoyanni’nin dünkü basın söyleşisindeki sözleri ve Papadopulos’un eli ayağı karıştığı için söylevlerinde saçmalaması Türkiye’nin son liman önerilerinin ne kadar etkili olduğunu gösteriyor.

Bakoyanni adeta şikayet eder gibi, AB-Türkiye ilişkileri konusunda 25 üye ülkenin farklı görüşlere sahip olduğunu ve bazı ülkelerin tezlerinde kısa zaman içerisinde sapmalar gözlendiğini, AB konularında ağırlığı bulunan Fransa ve Almanya gibi lider konumundaki ülkelerin Türk önerilerinden sonra kısa zaman içerisinde tezlerinden sapmalar ortaya koyduklarını söyleyerek, korkularını ortaya koydu.

 

Türkiye yaptığı limanlar önerisi ile Avrupa Birliği’nden 12 ayda sona erecek kapsamlı çözüm süreci için adadaki iki lidere, Papadopulos ve Talat’a çağrıda bulunmasını talep ediyor. Aynı şekilde BM’den de benzeri talepte bulunup, inisiyatifi ele almasını ve kapsamlı Kıbrıs görüşmelerini başlatmasını istiyor.

Türkiye Kıbrıs konusunda çözüme taraf olduğunu, çözüm zemininin BM çatısı altında olmasını istediğini ve AB’nin de bu sürece destek vermesini açık ve net olarak ortaya koydu.

 

Türkiye’nin bu girişimin her iki ucu da, AB için sorun çıkaracak nitelikte ve yapıda. AB, Türkiye’nin liman önerilerini reddederse, Türkiye’nin Kıbrıs konusunda takındığı yapıcı ve çözümcü girişimlerini reddetmiş olacak, kabul ederse Türkiye üzerindeki ek protokol baskısı kalkmış olacak.

 

Şimdi Türkiye ve Kıbrıs dosyaları, AB için tam bir kabus durumunda. Kabusun kökeninde Türkiye’nin kendine güveni yatıyor. AB bunu birkaç kere test etti ve Türkiye’nin Ek protokol ve Kıbrıs konusunda taviz vermek istemediğini iyice kavradı. AB ipleri zaman zaman geriyor ama hiçbir zaman koparmaya cesaret edemiyor.

 

Artık AB-Türkiye ilişkilerinde krizin tanımı belli oldu. İpler gerdirilip kopacak hale getirilecek ama koparılmayacak.

Örneğin  Türkiye’nin jeostratejik ve ekonomik öneminin bilincinde olan siyasilerden Belçika Dışişleri Bakanı Karel De Gucht, AB’nin tarihi bir hata yapmaması gereği üzerinde duruyor ve  Türkiye ile ipleri germektense kendi koalisyon hükümeti içindeki çatlak sesleri susturmanın mücadelesini vermeyi tercih ediyor.

Aynı şekilde Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’in de Almanya Başbakanı Angela Merkel’i ciddi şekilde uyarması ve Türkiye konusunda dikkatli ve temkinli olmasını istemesi de, bu sava gösterilebilecek en iyi örneklerden bir tanesi.

Nitekim tarihi Weismar toplantısından sonra, hem Merkel hem de Chirac Türkiye ile ilgili daha evvel dile getirdikleri görüşlerinden, Bakoyanni’nin tanımı ile saptılar.

 

Limanlar önerisinden sonra değişen ortamla, AB Dönem Başkanı Finlandiya, üye ülkeler arasında dolaşan Zirve kararlarına ilişkin ikinci taslağında, yükümlülüklerini yerine getirmesi konusunda Türkiye’ye tarih kısıtlaması yapılmamasını öneriyor.

Bu durumda bu gün Brüksel’de Dışişleri Bakanları tarafından görüşülecek olan ikinci taslaktan, Ankara’nın üyelik müzakerelerinin, Kıbrıs kökenli yükümlülüklerine bağlı olmayarak devam edebileceğinin büyük bir olasılık olduğu anlaşılıyor.

 

Taslakta Türkiye’nin, GKRY’ne yönelik yükümlülüklerinin başlıkların dondurulmasına bağlanması durumunda Türkiye, geri kalan başlıkların müzakerelerin bitmesinden sonra yani en erken 10-15 yıl sonra Ek protokol koşullarını uygulamak ile yüz yüze gelecek.

Bu ikinci taslağa göre, Türkiye’nin Ek protokolü uygulaması, Güney Kıbrıs Rum Yönetimini (GKRY) tanıması, GKRY ile ilişkilerini normalleştirmesi ve Türkiye’nin Kıbrıs ile ilgili diğer bütün yükümlülüklerini yerine getirmesi, ilerideki uygun bir zamana bırakılmış oluyor.

Rumların bu gelişmelerden ve bu son durumdan sonra yapabilecekleri bir tek hareket, uygulayabilecekleri tek bir stratejileri kalıyor. Türkiye-AB müzakerelerinin dondurulması prosedürünü bloke etmek. Başka bir seçenekleri yok. AB içinde kara kedi olmak ise Rumları bayağı endişelendiriyor. Bu kararı almaları anlaşılan çok zor olacak.

 

Şu ana kadar, Yunanistan dışında Kıbrıs’ın yanında bir tek ülke var, o da Fransa.  Fransa açıkça “Kerhen” GKRY’nin yanında. Fransa alt Meclisinden geçen Ermeni Soykırımı yasa önerisi Türkiye ile olan ilişkilerini temelinden sarstığı için, bir başka Türkiye karşıtı tavırla bunu daha da pekiştirmek istemiyor Fransa.

 

“Yeni bir Türkiye zirvesi istemiyoruz” diyerek Türkiye ve Kıbrıs dosyalarına ilişkin tartışmaları zirve öncesinde tamamlamayı hedefleyen Finlandiya, bunun olmayacağını iyice kabullendi. AB Dönem Başkanı Finlandiya’nın tüm çaba ve girişimlerine rağmen, Türkiye ve Kıbrıs dosyaları 14-15 Aralık’taki AB zirvesinin gündemine şimdiden yerleşti.

Türkiye’nin 15 Aralık’ta yayınlanacak AB dönem başkanlığı açıklamasında, çözüm paketine atıfta bulunulduğu takdirde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getireceğini belirtmesi nedeni ile AB istese de istemese de yeni bir “Türkiye” zirvesi’ hazırlığına girdi.

Prof. Dr. Ata ATUN Son 10 Yazı                                                                                  Yazarın Tüm Yazıları



  • ABD GAZZE’de Liman istiyor
  • Türkiye-AB İlişkilerinde Değişim
  • Aile Vakfımızın İftar Yemeği
  • Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler
  • 60 Yıllık Yanlış Düzeltilmeli
  • Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor?
  • BRTK TV Programı
  • Müzakerelerin İçeriği Değişir mi?  
  • Doğu Akdeniz ve KKTC başlıklı KONFERANS
  • Soğuk Savaş Kızışıyor
  • Okunma 45
    AB’de kaçınılmaz Türkiye zirvesi için yorumlar kapalı

    Yorumlara kapalı.

    Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
    Samtay Vakfı
    kıbrıs haberleri
    kibris 1974
    atun ltd

    Gallery

    Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-3

    Arşivler

    Son Yorumlar