Fransa, Papadopulos’u virra öne kaktırıyor |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Dünkü köşe yazımda hatırlarsanız Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın, AB üyesi ülkelere birer mektup gönderdiğinden ve mektubunda Türkiye’nin Rum Yönetimi’ni tanımama politikasını değiştirmesi için AB üyelerinden oluşacak bir “Avrupa ülkeleri ittifakı” oluşturmak çağrısı yaptığını söylemiştim.
Türkiye’nin yayınlamış olduğu deklarasyonla Rum Yönetimi’ni tanımadığını belirtmesine Fransa çok bozulmuş gibi yapmasına rağmen açıkça Türkiye’ye karşı tek başına VETO uygulama kararı alamıyor. Bunun nedeni biraz da ekonomik. Fransa’yı tabirle “sıkmıyor”.
İşin gerçeği de gerek Fransa’nın gerekse de diğer AB ülkelerinden hiçbirinin Türkiye’ye karşı tek başlarına VETO uygulamanın sorumluluğunu yüklenmek istememesi.
Nap’sın Chriac, VETO kararı almıyor, Veto etmeye cesaret de edemiyor. Ne yaptı etti, geçen hafta sonu tuttu, Bakanlar Kurulu’nu topladı ve VETO kararı yerine “Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımaması durumunda AB’ye katılım müzakerelerine başlayamayacağı” görüşünü aldırmış.
Bu görüşe dikkatinizi çekerim. Karar değil bir iyi niyet veya başka bir tanımla kötü niyet görüşü.
Chirac bu görüşü aldıktan sonra muzaffer bir komutan duyguları ile Papadopulos’a kendi el yazısıyla bir mektup göndermiş ve içine de, “Marak etme Papadopulos gardaş, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımaması durumunda müzakerelere asla ve kat’a başlayamayacak” yazmış.
Asıl önemli olan, bu nottan sonraki “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Fransa’yı hayal kırıklığına uğratmaması” çağrısı.
Bana göre, Chirac, Papadopulos’a sen Don Kişot rolünü oyna. Türkiye’ye karşı tek başına VETO kullan. Arkanda ben varım (ama sakın arkana bakma) diyor.
Rum Dışişleri Bakanı Yakovou, yılların politikacısı. Bence bu kararı yemedi ve dün Rum Devlet Radyo Televizyon Kurumu’na (RIK) yaptığı açıklamada, Fransa’nın, Türkiye’nin Rum Yönetimi tanıması ile müzakerelerin başlaması konularını ilişkilendirerek gerçekleştirdiği “politika değişikliğine” değindi ve “bir ülkenin tutumunu aniden değiştirmesinin birçok sebebi olmalıdır” diyerek kuşkularını açıkça ortaya koydu.
“Fransa’nın Türkiye’nin katılım sürecine ilişkin politikasını değiştirmesinin ardından Rum Yönetimi ve Atina arasında ortak bir politika belirlenmesi amacıyla hemen bir ortak toplantı düzenliyorlar. Bir nevi “Acil durum” toplantısı.
Bu toplantıya Yunan-Rum üst düzey bürokratlar ve politikacılar katılacak ve yeni durum tekrar değerlendirilecek. İşin içinde, piyon gibi kullanılıp oyuna gelmek, Dimyata giderken eldeki bulgurdan olmak da var.
Yakovu, Kıbrıs Rum yönetiminin ilk hedefinin Kıbrıs sorununu çözmek ve Türkiye’nin AB perspektifinden azami bir şekilde yararlanarak, çözüme ulaşılmasında daha çok imkânın ve kazanımların elde edilmesi olduğunu söylüyor.
Tüm bu beklentilere rağmen, Türkiye 3 Ekim’e kadar Kıbrıs’ı tanımayacak ve limanlarını da açmayacak.
Türkiye’nin hedefi BM’de Kıbrıs sorunu çözümlenene kadar, Kıbrıs Rum Yönetimini tanımamak ve gerekirse de işler çıkmaza girdiğinde AB müzakerelerini dondurmak.
Bu artık çok açık ve kesin bir Türkiye stratejisi oldu. Eninde sonunda ilgili herkes bunu kabul edecek. Menfaatler karşılıklı…