KKTC’de AP Milletvekili seçimleri yapılmalı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Avrupa Parlamentosu (AP) Kıbrıslı Türklerle Yüksek Seviyede Temas Grubu’nun hazırladığı Kıbrıslı Türklere ilişkin rapor son şeklini alırken grup içinde fırtınalı tartışmalar oldu ve sonunda 1 Hayır’a karşılık 7 Evet oyu ile onaylanan rapor, AP Başkanlar Konferansı’na sunuldu. Rapor sunulduğu şekli ile Mart ayında görüşülecek.
Temas grubu Fransız sağcı parlamenter Françoise Grossetete (Koordinatör) başkanlığında Mechtild Rothe (Alman) (Koordinatör Yardımcısı), Karin Resetarits (Avusturya), Cem Özdemir (Almanya), Francis Wurtz (Fransız), Yorgos Karatzaferis (Yunanistan), Sean O Neachtain (İrlanda) ve Ryszard Czarnecki (Polonya)’dan oluşuyor.
Aslında grup üyesi bu milletvekillerini seçildikleri devlete göre değil, AP içinde temsil ettikleri siyasi gruba göre sınıflandırmak daha doğru olacaktı ama Yunanlı Milletvekili Yorgos Karacaferis’in bu grupta yer alması tamamen kasti ve bir misyon doğrultusunda.
Karacaferis’in bir tek misyonu var. AB ile Kıbrıs’lı Türklerin temas kurmasını önlemek ve Kıbrıs’lı Türklerle her hangi bir menfaat sağlanmasına mani olmak. Bu nedenle de her fırsatta Kıbrıs’lı Türkler aleyhine girişim yapmaktan geri kalmıyor.
Ağustos 2006’da Karacaferis Avrupa Komisyonu’na verdiği yazılı soru önergesinde, Kıbrıs halkının çoğunluğuna yani Rumlara, ırkçı davranıldığı öne sürerek adada toplam 750 000 kişinin yaşadığını ve bunların %82’sinin Rum, %9’unun Kıbrıslı Türk ve kalan %9’unun ise 1974 Türk barış harekatından sonra adaya yerleşen Türklerden oluştuğunu iddia ederek, Avrupa Birliğinden Rumlara çoğunluk, Türklere de azınlık muamelesi yapılmasını talep etti. Tabi bu isteği taraftar bulmadı.
Arkasından baktı ki, ne grupta ne de Avrupa Parlamentosunda kendisini takan yok ve de herkes art niyetli olduğunun farkında, çareyi Kıbrıslı Türkler ile Yüksek Seviyede Temas Grubu’nun dağıtılmasını istemekte buldu. Bu nedenle de Temas Grubu’nun hazırladığı rapora karşı olduğunu belirterek grubun artık bir anlamı kalmadığını savundu ve raporda yer alan görüşlere de katılmadığını açıkladı.
Rapor son şeklini alırken, Karacaferis’in sokuşturmak istediği “Kıbrıslı Türklerin izolasyonunun Türk işgalinin bir sonucu olduğu” cümlesi diğer üyelerin, özelikle AP Avusturya milletvekili bayan Karen Resetarits’in ve Almanya milletvekili Cem Özdemir’in müdahalesi ile metinden çıkarıldı.
Buna karşın, bu iptalin diyeti olarak da, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin (GKRY) Karacaferis kanalı ile ilettiği isteği doğrultusunda Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin polis teşkilatlarının KKTC polisi ile işbirliği yapması ve UNDP’nin Kıbrıs’lı Türklerin ekonomik açıdan kalkınması çalışmalarına hayat verilebilmesi için KKTC ile direk işbirliği yapması yönündeki öneriler rapordan çıkarıldı.
Raporun içeriğinde;
1- Türkçe’nin AB’nin resmi dili olarak kabul edilmesi,
2- Grubu’nun görev süresinin, parlamentonun görev süresinin bitimine veya Kıbrıs sorununun çözümüne kadar devam etmesi,
3- AP Kıbrıslı Türklerle Yüksek Seviyede Temas Grubu’nun görev süresi boyunca Kıbrıslı Türklerden gelecek öneri ve mesajları almak amacıyla bir elektronik posta adresinin kurulması,
4- Elektronik iletişimi organize edecek sekreterliğin çok sayıda (KKTC’li) personel istihdamı ile güçlendirilmesi,
5- KKTC ile ilişkilerin özerkleştirilmesi
6- Kıbrıs Türk toplumunun seçilmiş temsilcileriyle daimi diyalog kurulması,
Önerileri yer alıyor.
Rapor, grup içinde yapılan oylama ile Avrupa Parlamentosu’nda yer alan 8 siyasi gruptan 7’sinin onayını almış durumda. Rapora Hayır diyen, peşin yargılı ve Cumhurbaşkanı Talat’ı ziyaret ettiği vakit de saçmalayan Yunan Milletvekili Yorgos Karacaferis.
Yorgo Karacaferis’in verdiği Hayır oyu nedeni ile doğal olarak temsil ettiği Demokrasi ve Bağımsızlık Grubu’da Hayır demiş oluyor ama gerçek pek de öyle değil.
Bu grubun üyesi Milletvekilleri, Karacaferis’in oyunun kendi görüşlerini temsil etmediği ve Karacaferis’in taraflı davrandığı düşüncesindeler.
Özellikle 6.cı madde ile Avrupa Parlamentosu, Kıbrıslı Türklerin iki milletvekiliyle temsil edilmesi konusunu ilk kez resmi ağızdan duymuş olacak. Bir olasılıkla Kıbrıs’lı Türklerin AP’da iki temsilci ile yer alması önerisi ancak 2009 AP seçimlerinden sonra oluşacak yeni parlamentonun önüne gelecek.
Bu aşamada şimdilik Kıbrıs Türk toplumu ile kalıcı diyalog kurulması ve seçilmiş temsilciler ile diyaloga geçilmesi ifadeleri yeterli gibi gözüküyor.
AP Başkanlar Konferansı’nın Mart ayı gündemine girecek olan rapordaki iki temsilci ile gözlemci statüsünde temsiliyet talebi, büyük bir olasılıkla reddedilmeyecek ama görüşülmeden 2009 yılındaki yeni parlamentonun oluşumunda ele alınmak üzere masa üstünde bırakılacak.
KKTC hükümeti ivedilikle AP Parlamentosuna temsilci olarak göndermek amacı ile, iki adet Milletvekilinin seçiminin halkoyuna nasıl, ne zaman ve hangi koşullarda sunulacağına dair yeni bir yasa yapmanın hazırlığına başlamalıdır.