Komiteler Nisan’da görüşebilecekmi |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Aslında Paris’te yapılan BM Genel sekreteri Annan ile Papadopulos arasındaki görüşme çok önemli.
Açıklamada “Genel Sekreter iki toplum liderinin bütün Kıbrıslıların çıkarı için üzerinde anlaşma sağlanması gereken bir dizi konuda, Teknik Komiteler düzeyinde toplumlar arası görüşmelerin başlamasına karar verdiklerine memnuniyetle işaret eder” deniliyor.
Resmi bir sıfat taşıyan bu cümle dikkatle incelendiğinde, bazı konuların Kıbrıs’lı Türk ve Rumlardan oluşacak Teknik komiteler düzeyinde ele alınacağı kesin.
Bu görüşmeler beklide, ringe çıkan ve ilk rauntlarda birbirinin gücünü yoklamak için sahte vuruşlar yapan boksörlerin tavırlarına benzeyecek. Biz Rumları, Rumlar da bizi yoklayacak, ne koparabilirim diye.
Birleşmiş Milletler, Paris anlaşmasının hayata geçirilmesi yönünde düğmeye bastı ve başrol oyuncusu da Genel Sekreter’in Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi Michael Möller. Görüşmeler Nisan’ın ilk haftası başlayacak gibi gözüküyor ve bu görüşmelerin gündemi de açık. Teknik komitelerde nelerin konuşulacağına görüşmeler başladıktan sonraki bir hafta içinde taraflarca oy birliği ile karara bağlanacak.
Bilinen tek gerçek, dekonfrantasyon (sınırdaki askerler arasındaki mesafenin büyültülmesi), sınırların mayınlardan arındırılması, adadaki askersizleştirme ve Maraş konularının görüşülmesi konusunda hiçbir uzlaşma yok. Bu konular, söz konusu bu komiteler tarafından şimdilik ele alınmayacak.
Şimdi öncelikle, BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti Başkanı Tasos Papadopulos ile Paris’te tam olarak neler üzerinde mutabakata vardıkları konusunda KKTC tarafına yazılı bilgi verecek. Aslında hükümetimizin ve Türkiye’nin bu konuda detaylı bilgileri var ama resmen bildirilmiş değil görüşmenin içeriği.
Bu bildirimin gerekliliği, Papadopulos’un kamuoyuna, Teknik Komitelerde teknik nitelikli ve Kıbrıs sorununun esasına ilişkin konuların görüşüleceği konusunda mutabakata varıldığına dair basında çıkan açıklamalarından sonra bir yerde şart oldu.
Görüşmeler, Papadopulos’un talep ettiği gibi, Kıbrıs sorununun esasıyla ilgili değil, yalnızca Kıbrıs Türk ve Rum vatandaşlarının gündelik yaşamlarını etkileyen konularda olacak. Esasa ilişkin konuların görüşülmesi Başkan Papadopulos’un temennisi ve arzusuydu ve BM Genel Sekreteri ile Paris’te yaptığı görüşmede bu konuyu gündeme getirdi, ancak Kıbrıs Türk tarafından böyle bir istek ve onay gelmedi.
Türkiye bu konuda halen tereddüt içinde ve Garantör devlet olarak, Teknik Komitelerin görüşmesine ve açıklanan konu başlıklarına onay vermedi. Büyük bir olasılıkla Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Genel Sekreter Kofi Annan ile ve de ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile görüştükten ve onları dinledikten sonra nihai kararını verecek. Zaten Türkiye “HAYIR” derse, görüşmeler başlamayacak.
Tüm bu tek taraflı girişimlere rağmen, Birleşmiş Milletler, Paris’te mutabık kalınan gündem başlıklarının, yani Kıbrıs’ta yaşayan Türklerin ve Rumların gündelik hayatlarını ilgilendiren konularda, görüşmenin ileri götürülmesi konusunda Kıbrıs’taki her iki taraf ile görüşmeler yapıyor.
Mali yardım Tüzüğünün ve Direk Ticaret Tüzüğünün çıbanbaşı olacağı kesin. Buna ilaveten Türkiye’nin Ankara Anlaşması Ek Protokolü’nü hayata geçirmeyi reddetmesi ise ilişkileri gerginleştirip çıkmaza doğru yönlendirecek.
Uzaktan krizin minareleri gözükmeye başladı. Köy yakında ortaya çıkar.