Maraş’ı artık kimse veremez |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Bunu ben söylemiyorum. Mağusa Kaza Mahkemesi söylüyor.
Maraş’ın Türk Vakıf Malı olduğu, Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin, KKTC Başsavcısına, dolayısı ile KKTC devletine karşı açtığı 271/2000 ve 272/2000 No.lu davaların sonucunda açıklanan Mahkeme kararında belirtiliyor.
Abdullah Paşa Vakfı, 1761 yılında Halep Beylerbeyi iken ölen Abdullah Paşa tarafından kurulmuş. Abdullah Paşa, sahibi bulunduğu Maraş-Mağusa bölgesinde bulunan 60,000 dönüm, yanlış okumadınız tam altmış bin dönüm, araziyi vakfetmek sureti ile adı “Abdullah Paşa Vakfı” olan “MÜLHAK” bir Vakıf kurmuş.
Söz konusu Vakfın vakfiyesi bizzat Abdullah Paşa’nın kendisinin hazır olduğu 24.7.1748 tarihinde Şer-i Meclis’te yazılmış ve tescil edilmiş.
Lala Mustafa Paşa Vakfı ise 1571 yılında Kıbrıs’ı fetheden Osmanlı Ordusunun baş komutanı olan Lala Mustafa Paşa tarafından kurulmuş. Söz konusu mülk kendisine Padişah II.ci Selim tarafından bahşedilmiştir. Otağını Derinya civarında kuran Lala Mustafa Paşa’nın kurduğu Vakfın sahip olduğu mülk, Otağından Maraş’a kadar uzanmakta olup yaklaşık 30,000 (Otuz bin) dönümdür.
“Mülhak” kelimesini büyük harflerle yazdım. Nedeni de Mülhak olan taşınmaz mallar asla satılamaz. Bu konuda yasa çıkarılsa bile satılamaz. Mülhak ilan edilen mallar, dünya durdukça Abdullah Paşa Vakfına aittir ve ya varisleri ya da mütevelli heyeti tarafından sadece idare edilebilir ve gelirleri vakıf vakfiyesi uyarınca kullanılabilir.
Vakıfların iptal edilemez ve süresiz olmalarına bağlı olarak kaideten gelir getiren Vakıf Malları istibdal dahi edilemez, yani takas bile edilemezler.
Ancak İngiliz Sömürge Yönetimi döneminde, İngiliz Sömürge Yönetimi Ahkam ül Evkaf’ı ihlal ederek, 1913-1930 yılları arasında yaptığı icraatlarla anılan Vakıf arazilerini ve emlakı 3.cü kişilere devretti ve bu kişilerin adına Koçan (tapu) çıkarıldı. Bu yasal olmayan yöntemle Abdullah Paşa ve Lala Mustafa Paşa Vakıflarına ait taşınmaz mallar yağmalandı ve gaspedildi.
4.6.1878 tarihinde İngiltere ile Osmanlı devleti arasında yapılan ve Kıbrıs adasının İngiltere’ye kiralanmasını da içeren anlaşma ekindeki 1.7.1878 tarihli protokolün 2.ci maddesi “Ahkam ül Evkaf”ı yürürlükte tutmaktadır.
1914’de İngilizler, 1.ci dünya savaşını bahane ederek Kıbrıs’ı ilhak ederken Ahkam ül Evkaf’ı ilga eden bir düzenleme de yapmadılar. Tam tersine 1915 Kıbrıs (Müslüman Dini taşınmaz Mallar) İmparatorluk emirnamesi Ahkam ül Evkaf’ın yürürlükte olduğunu teyit etmektedir.
Lozan Anlaşmasının 20.ci maddesi ile Kıbrıs İngiltere’ye resmen devredilirken Ahkam ül Evkaf ile ilgili aksi bir düzenleme veya karar da yok.
Bu nedenle, basında çıkan haberlere göre, Sn. Mehmet A. Talat’ın Başbakanlığı döneminde, Brüksel’de yapılan perde arkası görüşmelerde sözcü Raşit Pertev tarafından ilk defa resmen “Ambargoların kaldırılmasına karşı Maraş’ın verilmesi teklif edilmiş” olsa da, sonradan da, resmi olarak gerek Papadopulos, gerek AB Komisyon sözcüleri gerekse de KKTC yetkilileri tarafından yapılan önerilerin içinde Maraş’ın iadesi yer almış olsa da, Gazimağusa Kaza Mahkemesinin bu kararlarından sonra hiçbir kişi veya merci veya yetkili makam Maraş’ı Rumlara veremez.
Ancak Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin kararı ve izni ile kiralayabilir. Bence Maraş’ın Rumlara iadesi konusu bir daha açılamamak kaydı ile kapanmıştır.