Urbancic tek suçlu mu

Urbancic tek suçlu mu

Frank C. Urbancic, Türkiye’yi yakından tanıyan üst düzey Amerikalı bir diplomat. 1999-2002 yılları arasında İstanbul Başkonsolosluğu yapmıştı. Şimdi ABD Dışişleri’nin Terörle Mücadele Koordinatörlüğü dairesinde iki numara ve ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi.


Urbancic, Temmuz ayının son günlerinde ABD başkentindeki Woodrow Wilson Center’de yaptığı konuşmasında “Kıbrıslı Türkler’in Türkiye ile yakın bağlarına rağmen, çoğunun kendilerini Türk gibi hissetmediği” düşüncesini de sözlerine kattı ve  “Tabii bu benim düşüncem” diyerek bunun ABD’nin politikası olmadığını da vurguladı.


Bu sözlere tepki olarak da Pazartesi günü Kıbrıs Türk Koordinasyon Konseyi, ABD Lefkoşa Büyükelçisi Frank Urbancic’in bu sözlerini eleştirerek ABD’nin KKTC ofisine siyah bir çelenk bıraktı ve bir de mektup verdi.


Konsey mektubunda, “Sizin de ‘çok iyi bildiğiniz üzere’ Kıbrıs Türkleri yıllardır Ada dışından büyük paralar akıtılarak ‘Kıbrıslılık’ kimliği empoze edilme faaliyetleriyle karşı karşıyadır. Açıklamanızda Türkiye ile ilişkilerimizin, ‘yakın bağlardan’ çok öte bir içerik taşıdığını da hatırlatmamız gerekir” ifadelerini kullanmış.


Konseyi bu girişiminden dolayı kutlarım.


İyi bir düşünce.


Ama bana göre adres yanlış.


Sn. Büyükelçi Urbancic protesto edilecekler listesinin en sonundaki kişi olmalıydı. Belki de bu listeye bile alınmamalıydı.
 
Yabancı misyon şeflerinin görevleri, bulundukları ülke insanları ile iletişim kurmak, konuşmak, araştırmak ve bilgileri belli bir formatta toplayarak ülkelerine göndermek.


Belli ki Urbancic aramızdan birileri ile görüşmüş, bilgiler toplamış ve bir fikir edinmiş. Doğru veya Yanlış.


Şapkamızı önümüze koymamız gerekir artık.


Burada sorun Urbancic’in sözleri mi, yoksa bu sözleri söylemesine ve kafasında bu düşüncenin oluşmasına yol açan kişiler mi?


Yıllardır okullarımızda çocuklarımıza ve gençlerimize “Kıbrıslı” olduklarını üstüne basa basa söyleyen ve bu gerçeklerle bağdaşmayan teoriyi çocuklarımızın beyinlerini yıkamak pahasına evlatlarımıza aşılayanların hiç mi suçu yok.


Yıllardır “Kıbrıslı” milleti vardır diye halkın beynini yıkamaya çalışanların, Türk halkını zaman içerisinde Rum çoğunluğun egemenliğinde asimile edecek bir “Birleşik Kıbrıs” ütopyasına destek verenlerin hiç mi suçu yok.


Bu yapay “Kıbrıs Halkı”nı oluşturmak için “İki Toplumlu Etkinlikler”  düzenleyenlerin ve bu uğurda milyonlar harcayanların hiç mi suçu yok.


AB’de “Rüşvet” sözü yasak olduğundan, “Hibe, Bağış, Destek veya Karşılıksız Kredi” adı altında “Kıbrıslı Milleti” yaratmak ve “Birleşik Kıbrıs” ütopyasını gerçekleştirebilmek amacına hizmet etmek için faaliyet gösteren ve para uğruna bu zokayı yutan Sivil Toplum Örgütlerinin hiç mi suçu yok.


24-26 Mart 2006 tarihinde yapılan IV.cü Milli Eğitim Şürası içinde yer alan “Kültür-Sanat Komisyonu”nda “1958’den itibaren Türkçeleştirilen köy, sokak ve yer isimlerinin eski haline döndürülmesi” yönünde karar alınmıştı.


Bu karardan birkaç hafta sonra da, 19 Nisan 2006 tarihinde Zeybekköy’de, köy meydanının ismini birileri “Ayluka” olarak değiştirdi ama bu tabela sadece bir gece kalabildi yerinde. Zeybekköy halkının “Ayluka” Tabelasını hemen yıktığı hala daha belleklerimizde.


Bu kararı alanlar ile, söz konusu kararın uygulamaya konmasını 2 Ağustos’ta onaylayarak Resmî Gazete’de yayınlayanların hiç mi suçu yok.


Bizlerin anavatanımız Türkiye ile yüzyıllardır kopmamış olan ulusal bağlarımıza rağmen, kendimizi Türk gibi hissetmememiz için yapılan çalışmalara ve bu çalışmalara destek verenlere yukarıdakilere ilaveten daha onlarca örnek vermek mümkün.


Tek suçlu Urbancic mi?


Hiç sanmıyorum.


Bence Kıbrıs Türk Koordinasyon Konseyi, bir dizi “Siyah Çelenk” ve “Protesto Mektubu” hazırlamalı ve yukarda saydığım kişi ve kuruluşlar dahil “Türklüğümüzü unutturmaya Yönelik” çalışmalar yapan “Her kişi ve Kuruluşu” ziyaret edip kapılarına siyah çelenk bırakmalı ve protesto mektubu vermelidir.    


Asıl suçlu ve protesto edilmesi gereken onlar.

5 Ağustos 2009
Urbancic tek suçlu mu için yorumlar kapalı
Okunma 30
bosluk

Aralık ayı dönüm noktası mı

Aralık ayı dönüm noktası mı

Türkiye’nin AB üyelik sürecinin değerlendirileceği Aralık ayı, hem Kıbrıs Müzakereleri hem de Türkiye-AB Katılım Müzakereleri sürecinde tam bir dönüm noktası konumunda.


Rumların hedefi, Aralık ayında yapılacak AB Başkanlar Konseyinde, Kıbrıs Müzakerelerinde istedikleri sonuca gidemez veya istedikleri tavizleri alamazlarsa Türkiye’yi veto etmek ve katılım sürecini durdurmak.
 
Rumlar, Talat ile Hristofyas arasında yapılan müzakerelerden, 24 Nisan 2004 tarihinde Referandumu yapılan “Annan Planı”ndan daha iyi ve kendilerine ada üzerinde daha çok yetkiler ve hükümranlık veren bir plan çıkmaması durumunda kesinlikle “Hayır” oyu kullanacaklarını defalarca dile getirdiler. Hala daha da söylüyorlar.


Süregelen Müzakerelere bakarsak, Cumhurbaşkanları M. A. Talat ile D. Hristofyas arasında yürütülen müzakerelerde Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin bazı konularda uzlaşı bulunduğunu, ancak üzerinde görüş ayrılıkları bulunan pek çok konu da olduğu açıkça görülmekte.


Eylül ayında müzakere sürecinin ikinci aşaması başlayacak. 
Birleşmiş Milletler, bu dönemde  “Yönetim ve Yetki Paylaşımı” başlığı aracılığıyla görüşmeleri hızlandırmak niyetinde.


BM Genel Sekreter Yardımcısı Lynn Pascoe ile BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer, uzlaşı zemini olabileceği düşüncesinde oldukları “Yönetim ve Yetki Paylaşımı” konuları üzerinde odaklanılmasının, diğer konuların çözümüne yardımcı veya katalizör olabileceği düşüncesinde.


Bu nedenle de Rumların “Yönetim ve Yetki Paylaşımı” konularında taviz vermeleri durumunda, Türklerin de “Toprak, Mülkiyet, Garantiler ve Güvenlik” konularında taviz verebileceklerini veya bir başka deyimle de tavize zorlanabileceklerini planlıyorlar.


Yani, bir sıra taviz kapıda.


İstesek de istemesek de bir seri ciddi tavizler verilecek Rumlara bu müzakerelerde. Umarım karşılığında bir hartuç (kesekağıdı) nasihat almayız.


İşin içinde bu defa BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon da var.


Genel Sekreter,  Talat ve Hristofyas’ın, anlaşmazlıkların ikinci okumasını tamamlayarak üçüncü ve özlü aşamaya girmelerinden evvel adaya gelmeye niyetli.  Niyetten de öte, karar alındı, sadece tarih tespit edilemediğinden veya kestirilemediğinden şimdilik açıklanamıyor ve tarih müzakereler masasındaki gelişmelere göre belirlenecek.  Belli ki bu defa işi şansa bırakmak istemiyor.


Genel sekreter Ban’ın adayı ziyaretinin hedeflerinden bir tanesi ve en önemlisi de “Cumhurbaşkanlarının verecekleri tavizlerin teminat altına alınması”. Genel Sekreter işi garantiye bağlamak niyetinde. Sonradan Papadolpulos gibi verilen sözlerden cayılmasına ve aldatılmaya açık kapı bırakmak istemiyor.


Bu nedenle de Genel Sekreter, Talat ve Hristofyas arasında yapılan görüşmelere katılmayı dahi planlıyor.


Neredeyse bir yıldır süren müzakerelerde görüş birliğine varılan tek başlık  “Yönetim ve Yetki paylaşımı”.


Kıbrıslı Türklerin taviz vermeleri gereken konular “Toprak, Mülkiyet, Garantiler ve Güvenlik” başlıkları. Birinci aşamada bu başlıklar da hiçbir gelişme olmadı. Bırakın bir gelişme olmasını, ortak bir nokta bile bulunamadı.


Birleşmiş Milletler, “Yönetim ve Yetki Paylaşımı” başlığını, müzakerelerin ilerlemesi için kritik konu olarak, Al-Ver’in kaçınılmaz zemini ve kozu olarak görüyor.


BM’nin ve özelliklede Ban Ki Moon’un da müdahelesi ve Türkiye de dahil olmak üzere Kıbrıslı Türklere yapılacak baskılar sonucunda, Türklere havuç olarak “Yönetim ve Yetki Paylaşımı”nda, iki kesimliliği sağlayacak şekilde etkin katılım hakkı, Nüfus ve mülkiyet çoğunluğuyla “hile katılmamış iki bölgelilik” oluşumu, sayısal olarak ifade edilecek “Siyasi Eşitlik” ve Dönüşümlü Başkanlık verilirken Türklerden de “Toprak, Güvenlik, Garantiler ve Türk askerinin geri gitmesi” tavizlerine “Evet” demeleri istenecek.


Belli ki, Kasım sonu, Aralık başı çok kritik bir dönem olacak Kıbrıs için. Belki de Kıbrıs adasının kaderinin çizildiği aylar olacaklar.

3 Ağustos 2009
Aralık ayı dönüm noktası mı için yorumlar kapalı
Okunma 31
bosluk

Referandum hazırlıkları başladı

Referandum hazırlıkları başladı

2003, 2004 ve 2005 yıllarında dış güçler, Kıbrıslı Türklerin Annan Planına “Evet” demeleri için “Building Public Perception” yani “Kamusal Algılama Yaratma” teorisini acımasızca KKTC halkı üzerine uygulamıştı.


Beyin yıkama yöntemleri kullanılmış ve binbir yalan ve vaatlerle büyük bir başarı elde edilerek 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan Referandumda, Kıbrıs Türk tarafından %65 oranında “Evet” oylarının çıkması sağlanmıştı.


Söz konusu teorinin uygulamaya konması aşamasında, 2004 Annan Planı Referandumunda KKTC halkının “Evet” demesi için önce birkaç tane “Köşe yazarı” şu veya bu şekilde öne çıkarılmıştı.


Bu yazarların sözlerinin dinlenmesi ve yazılarının okunması için her tür propaganda, reklam ve tanıtım yapılmıştı. Söz konusu yazarlar dikkat çeker hale getirilmiş ve güvenilir kişiler oldukları Kıbrıs Türk halkının bilinçaltına işlenmişti.


Buna sahtece “Parlatılmışlardı” da diyebilirsiniz.


Bu dikkatlice seçilmiş “Köşe Yazarları”nı, aynı yöntemlerle dikkatlice seçilmiş medya kuruluşları takip etmişti.


Aniden bazı medya kuruluşları “Annan Planı’nın İyiliğinden, İki Halkın Birleşmesinden, Fırsat Kaçarsa Felaket Olacağından ve Bu Fırsatın da Kıbrıs Sorununun Çözülmesindeki Son Fırsat Olduğundan” bahsetmeye başlamışlardı.


Bu aşamadan sonra da “Evet” denirse elde edilecek kazanımlar, daha evvel seçilmiş ve halka lanse edilmiş “Güvenilir” Köşe Yazarları ve Medya Kuruluşları tarafından Kıbrıs Türk halkına enjekte edilmeye başlandı.


Havuzlu Villalar, Yüksek Ücretli Maaşlar, Kapıları Sonuna Kadar Açılacak Avrupa, İzolasyonların Kalkacağı, Uluslararası Sportif Faaliyetlerin Başlayacağı ve Direk Uçuşların Yapılacağı gibi birçok göz boyayıcı pembe hayaller, Kıbrıs Türk halkının beynine her gün çivi ile çakılmaya başlandı.


Adeta Kıbrıs Türk Halkının beyni yıkandı.


Ve sonunda tuttu da.


Kıbrıs Türk Halkı, özgürlüğünü ve topraklarını kaybedeceğini bile bile, adeta bilinçsiz bir şekilde, ki buna beyni yıkanmış halde de diyebilirsiniz, sandığa gitti ve %65 oranında “Evet” oyu kullandı.


24 Şubat 2008 seçimlerinde Hristofyas’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Kıbrıs’ta yeni bir döneme girildi ve Müzakereler süreci de 21 Mart’da yapılan ilk görüşme ile başlamış oldu.


Aradan geçen yaklaşık 17 aylık bir görüşmeler döneminden sonra günümüzde artık yavaş yavaş Referandum kavramı taraflarca dile getirilmeye ve işittirilmeye başlandı.    


Hedefin “2009 yılı sonunda veya 2010 yılı başlarında Referandum yapılacağı” olduğu bir müddettir Kıbrıs’taki taraflar veya BM çevrelerindeki kişiler tarafından ya ima ediliyor ya da dile getiriliyor. 


Anlaşılan “Referandum” artık gündemde ve çok da yakınımızda.


Tarihi de, en iyi olasılık dört ay sonra, en kötü olasılık da en geç yedi ay sonra, yani KKTC Cumhurbaşkanlığı seçim yasakları başlamadan evvel. 
 
Evvelki gün KKTC’de yayınlanan iki gazete de “Kimin daha güvenilir” ve “Hangi Köşe Yazarı”nın en çok okunan olduğuna dair, iki ayrı şirket tarafından yapılan farklı kamuoyu araştırmaları yayınlandı.


Gerçekte tezgâhlanacak plana göre doğru olanı, bunlardan sadece bir tanesinin yayınlanması ve KKTC halkının beyin yıkama sürecinin başlatılması idi.


Her ikisinin de aynı gün yayınlanması aslında istenmeyen bir tesadüf oldu.


Oynanması planlanan veya tezgâha konması planlanmış oyunun bozulmasına ve sulandırılmasına yol açtı bu tesadüf. 


Belli ki bunlardan birisi profesyonelce yapılmış “Biz neredeyiz” düşüncesi ile. Diğeri de yıllar önce sahneye konmuş ve gene oynanması planlanmış oyunun alt yapısını hazırlamaya yönelik ve doğruluktan öte, beyin yıkama amaçlı sadece.


Referandum da “Evet” denilmesi uğruna beyinlerimizin yıkanması süreci belli ki başladı artık. Çok dikkatli olmamız gerekiyor. Kimin ne olduğunu ve hangi fikri savunduğunu bir kaç ay sonra net bir şekilde görmeye başlayacağız.


Zaman ve deneyimlerim bu düşüncemin ve yazımın doğruluğunu ortaya koyacaktır. Bundan en küçük bir şüphem bile yok…. 

1 Ağustos 2009
Referandum hazırlıkları başladı için yorumlar kapalı
Okunma 23
bosluk
  • Sayfa 3 ile 3
  • <
  • 1
  • 2
  • 3
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3

Arşivler

Son Yorumlar