Referandum hazırlıkları başladı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
2003, 2004 ve 2005 yıllarında dış güçler, Kıbrıslı Türklerin Annan Planına “Evet” demeleri için “Building Public Perception” yani “Kamusal Algılama Yaratma” teorisini acımasızca KKTC halkı üzerine uygulamıştı.
Beyin yıkama yöntemleri kullanılmış ve binbir yalan ve vaatlerle büyük bir başarı elde edilerek 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan Referandumda, Kıbrıs Türk tarafından %65 oranında “Evet” oylarının çıkması sağlanmıştı.
Söz konusu teorinin uygulamaya konması aşamasında, 2004 Annan Planı Referandumunda KKTC halkının “Evet” demesi için önce birkaç tane “Köşe yazarı” şu veya bu şekilde öne çıkarılmıştı.
Bu yazarların sözlerinin dinlenmesi ve yazılarının okunması için her tür propaganda, reklam ve tanıtım yapılmıştı. Söz konusu yazarlar dikkat çeker hale getirilmiş ve güvenilir kişiler oldukları Kıbrıs Türk halkının bilinçaltına işlenmişti.
Buna sahtece “Parlatılmışlardı” da diyebilirsiniz.
Bu dikkatlice seçilmiş “Köşe Yazarları”nı, aynı yöntemlerle dikkatlice seçilmiş medya kuruluşları takip etmişti.
Aniden bazı medya kuruluşları “Annan Planı’nın İyiliğinden, İki Halkın Birleşmesinden, Fırsat Kaçarsa Felaket Olacağından ve Bu Fırsatın da Kıbrıs Sorununun Çözülmesindeki Son Fırsat Olduğundan” bahsetmeye başlamışlardı.
Bu aşamadan sonra da “Evet” denirse elde edilecek kazanımlar, daha evvel seçilmiş ve halka lanse edilmiş “Güvenilir” Köşe Yazarları ve Medya Kuruluşları tarafından Kıbrıs Türk halkına enjekte edilmeye başlandı.
Havuzlu Villalar, Yüksek Ücretli Maaşlar, Kapıları Sonuna Kadar Açılacak Avrupa, İzolasyonların Kalkacağı, Uluslararası Sportif Faaliyetlerin Başlayacağı ve Direk Uçuşların Yapılacağı gibi birçok göz boyayıcı pembe hayaller, Kıbrıs Türk halkının beynine her gün çivi ile çakılmaya başlandı.
Adeta Kıbrıs Türk Halkının beyni yıkandı.
Ve sonunda tuttu da.
Kıbrıs Türk Halkı, özgürlüğünü ve topraklarını kaybedeceğini bile bile, adeta bilinçsiz bir şekilde, ki buna beyni yıkanmış halde de diyebilirsiniz, sandığa gitti ve %65 oranında “Evet” oyu kullandı.
24 Şubat 2008 seçimlerinde Hristofyas’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Kıbrıs’ta yeni bir döneme girildi ve Müzakereler süreci de 21 Mart’da yapılan ilk görüşme ile başlamış oldu.
Aradan geçen yaklaşık 17 aylık bir görüşmeler döneminden sonra günümüzde artık yavaş yavaş Referandum kavramı taraflarca dile getirilmeye ve işittirilmeye başlandı.
Hedefin “2009 yılı sonunda veya 2010 yılı başlarında Referandum yapılacağı” olduğu bir müddettir Kıbrıs’taki taraflar veya BM çevrelerindeki kişiler tarafından ya ima ediliyor ya da dile getiriliyor.
Anlaşılan “Referandum” artık gündemde ve çok da yakınımızda.
Tarihi de, en iyi olasılık dört ay sonra, en kötü olasılık da en geç yedi ay sonra, yani KKTC Cumhurbaşkanlığı seçim yasakları başlamadan evvel.
Evvelki gün KKTC’de yayınlanan iki gazete de “Kimin daha güvenilir” ve “Hangi Köşe Yazarı”nın en çok okunan olduğuna dair, iki ayrı şirket tarafından yapılan farklı kamuoyu araştırmaları yayınlandı.
Gerçekte tezgâhlanacak plana göre doğru olanı, bunlardan sadece bir tanesinin yayınlanması ve KKTC halkının beyin yıkama sürecinin başlatılması idi.
Her ikisinin de aynı gün yayınlanması aslında istenmeyen bir tesadüf oldu.
Oynanması planlanan veya tezgâha konması planlanmış oyunun bozulmasına ve sulandırılmasına yol açtı bu tesadüf.
Belli ki bunlardan birisi profesyonelce yapılmış “Biz neredeyiz” düşüncesi ile. Diğeri de yıllar önce sahneye konmuş ve gene oynanması planlanmış oyunun alt yapısını hazırlamaya yönelik ve doğruluktan öte, beyin yıkama amaçlı sadece.
Referandum da “Evet” denilmesi uğruna beyinlerimizin yıkanması süreci belli ki başladı artık. Çok dikkatli olmamız gerekiyor. Kimin ne olduğunu ve hangi fikri savunduğunu bir kaç ay sonra net bir şekilde görmeye başlayacağız.
Zaman ve deneyimlerim bu düşüncemin ve yazımın doğruluğunu ortaya koyacaktır. Bundan en küçük bir şüphem bile yok….