Anastasiades’i Zor Günler Bekliyor

Anastasiades’i Zor Günler Bekliyor

Geçen hafta sonu, Güney Kıbrıs’ın siyasi yapılanmasında  3. parti konumunda olan DIKO’nun (Demokrat Parti)  Başkanlık seçimine yönelik Genel Kurulunda Nikolas Papadopulos’un yaklaşık 500 oy farkı ile “Genel Başkan” seçilmesi çok da sürpriz bir gelişme değil.

 

Gerçekte seçimi kaybeden Marios Garoyan Kyprianou ailesinin adayı iken, Nikolas Papadopulos da Papadopulos ailesinin adayıydı. İşin özünde yarışanlar Marios Garoyan ve Nikolas Papadopulos değil, Kyprianou ailesi ile Papadopulos aileleri, 1 Aralık günü yaşanan ise tam bir parti için iktidar kavgasıydı.

 

DIKO, Makarios’un sıkı takipçisi ve çömezi Spiros Kyprianou tarafından 1976 yılında kuruldu. Spiros Kyprianou da aynen Glafkos Klerides gibi 1950 yılında Başpiskopos seçilen Makarios’un seçildiği günden beri yanından ayrılmayan, 1955’de EOKA’nın kuruluşunda rol almış, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk kabinesinde Bakanlık yapmış, 1960’lı yılların başında Türkleri organize bir biçimde imha etme çalışmaları başlatılan “Akritas Planı”nın hazırlanmasında ve uygulamaya konmasında önemli görevler yapmış, Makarios’un ölümünden sonra da Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) 2. Başkanlığına seçilmiş bir Rum politikacı.

 

Tassos Papadopulos da EOKA’nın kuruluşundan hemen sonra üst kademede görev yapmış, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk kabinesinde Bakanlık görevinde bulunmuş, Türkleri adadan silip atmaya yönelik Akritas Planını kaleme almış, DIKO’nun 2. Başkanlığı görevini ifa etmiş ve GKRY’nin 5. Başkanlığına seçilmiş bir başka Kıbrıslı Rum politikacı.

 

Her ikisinin Kıbrıs Rum halkına yaptığı hizmetlerin değerini ölçmek için terazinin karşılıklı kefelerine koysanız, terazi kesinlikle dengede kalır.

 

DIKO’nun varlığını sürdürebilmesi ve milletvekili sayısının aşağılara düşmemesi için son 3 GKRY Başkanının iktidar döneminde uyguladığı ilke, koalisyon ortağı olup, hükümette yer almak oldu hep. Aksi takdirde milletvekili sayısının dramatik bir şekilde aşağılara düşeceğinin çok iyi farkındalar.

 

DIKO ile GKRY Başkanının partisi DISI, Kıbrıs Rum siyasi yelpazesine göre sağda yer alıyorlar ve her ikisi de milliyetçi. Aralarında sadece nüans farkı var.

 

DIKO Kıbrıs Rum milliyetçiliğine sıkı sıkıya bağlı ve adanın sadece Rumlar tarafından idare edilmesi fikrini kendine ülkü edinmiş bir parti konumunda.

 

DISI, 1976 yılında Glafkos Klerides liderliğinde, 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanistan’daki Cunta’nın talimatı ve Kıbrıs’taki Yunanlı subaylarla birlikte darbeyi organize eden EOKA B’ciler ile 1955-59 yılları arasında Enosis için kan dökmekten çekinmeyen EOKA’cılar tarafından kurulmuş, Helen ( Yunan) milliyetçiliğine canı gönülden bağlı sağcı bir parti.

 

Her ikisi de temelde adanın bir Rum adası olduğu inancında ve adanın Rum çoğunluk tarafından mutlak idare edilmesini kendilerine ilke edinmişler. DISI’ye kıyasla DIKO daha fanatik milliyetçi olduğu için Rum Ortodoks Kilisesi her zaman desteğini kendisinden esirgememiş.

 

DIKO, DISI ile Temsilciler Meclisinde yaptığı koalisyon nedeni ile mevcut kabinede Savunma (F. Fotiu), Eğitim (K. Kenevezos), Enerji, Ticaret, Sanayi (Y. Lakkotripis) ve Sağlık (P. Petridis) bakanlıklarına sahip. Zaten sorun da buradan çıkacak.

 

Kişi olarak neredeyse ruhsal bozukluk düzeyinde bir milliyetçilik anlayışına sahip olan Nikos Papadopulos, GKRY Başkanı N. Anastasiades’i Amerikalıların ve İngilizlerin has adamı olarak kabul eder ve öyle değerlendirir. Ki, bu düşüncesinden dolayı da DISI ile DIKO bir müddet sonra Kıbrıs Müzakereleri konusunda sorunlar yaşamaya başlayacaklardır.

 

DIKO’nun müzakere süreci ile ilgili olarak Anastasiades’in önüne koyduğu veya da koyacağı koşullar ya DIKO’lu Bakanların hükümetten çekilip koalisyonun dağılmasına neden olacak ya da Papadopulos’un, Rum Başkan Anastasiades’ten koparacağı tavizler, Anastasiades’i çok zor duruma bırakacak, zaman zaman da maskara edecektir…

Hep birlikte yaşayıp, göreceğiz…

 

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.ataatun.com

6 Aralık 2013

5 Aralık 2013
Anastasiades’i Zor Günler Bekliyor için yorumlar kapalı
Okunma 79
bosluk

Orijinal GES (Yunan Genel Kurmayı) Belgesi (Yunanca ve Türkçe Çevirisi)

Orijinal GES (Yunan Genel Kurmayı) Belgesi (Yunanca ve Türkçe Çevirisi)

Ocak – Ekim 1964 arasında 64 seferle Yunanistan’dan Kıbrıs’a gönderilen asker, silah, cephane ve diğer malzemelerin denizyolu ile ikmal ve takviyesi Listesi aşağıdadır.

Gelen silahların arasında Marmon Harrington tankları çoğunlukta olmasına ilaveten M-47 (Patton) Tankları da yer almaktadır.

Grivas’ın kendisi de bu seferlerin içinde sahte kimlikle yolculuk yaparak Kıbrıs adasına gelmiştir.

1964 yılında Yunanistan tarafından Kıbrıs'a gönderilen Asker, Silah, Cephane ve Askeri malzemenin Deniz Yolu ile Taşınması Tutanağı

1964 yılında Yunanistan tarafından Kıbrıs’a gönderilen Asker, Silah, Cephane ve Askeri malzemenin Deniz Yolu ile Taşınması Tutanağı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sevkiyat Listesinin TÜRKÇE ÇEVİRİ’si

1964 yılında Yunanistan tarafından Kıbrıs'a gönderilen Asker, Silah, Cephane ve Askeri malzemenin Deniz Yolu ile Taşınması Tutanağı-TÜRKÇE

1964 yılında Yunanistan tarafından Kıbrıs’a gönderilen Asker, Silah, Cephane ve Askeri malzemenin Deniz Yolu ile Taşınması Tutanağı-TÜRKÇE

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

16.-19.-59 ve 61. Seferleri yapan Atreis Gemisi

16-19-59 ve 61. Seferleri yapan ATREIS Gemisi

16-19-59 ve 61. Seferleri yapan ATREIS Gemisi

3 Aralık 2013
Orijinal GES (Yunan Genel Kurmayı) Belgesi (Yunanca ve Türkçe Çevirisi) için yorumlar kapalı
Okunma 544
bosluk

Kıbrıs Adasının Yunanistan Tarafından İşgali (1)

Kıbrıs Adasının Yunanistan Tarafından İşgali (1)

29 kasım Cuma günü Belçika’nın önde gelen düşünce kuruluşlarından “Avrupa Politika Merkezi”nin (European Policy Center – EPC)  Brüksel’deki konferansında söz alan Yunanistan’ın AB Daimi Temsilcisi Theodoros Sotiropulos’un Kıbrıs konusunda, “AB’ye  üye bir ülkenin topraklarının üçte birinin, bir aday ülkenin işgali altında” ifadelerini kullanarak  Türkiye’yi adayı işgal etmekle suçlaması ve “Kıbrıs’taki durum kabul edilemez” demesi, hiçte kabul edilebilir bir yaklaşım ve açıklama değil gerçekte.

 

Belli ki Yunanistan’ın 1 Ocak’ta Litvanya’dan Avrupa Birliği (AB) Dönem Başkanlığı görevini devralacak olması, Yunanistan’ın AB Daimi Temsilcisi Theodoros Sotiropulos’da hafıza kaybına neden olmuş.

 

Yunanistan’ın Kıbrıs adasını ilhak etmek amacı ile düzenlediği 15 Temmuz 1974 darbesinden sonra Türkiye’nin Kıbrıs adasında Türklere uygulanacak katliama son vermek amacı ile gerçekleştirdiği 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın Rumlar tarafından çarptırılarak “İşgal” olarak tanıtılmasına rağmen, Yunanistan’ın 1964-1967 yılları arasında 3 yıl 7 ay sürdürdüğü uluslar arası yasalara aykırı olarak adayı işgal etmesinden hiç kimse bahsetmemektedir.

 

Kıbrıs Meselesini derinliğine araştırdığımızda, karşımıza içeriği karartılmış birçok konu çıkmaktadır. Bilinçli olarak karanlıkta bırakılmış konulardan bir tanesi de Yunanistan’ın, 1964 yılında Kıbrıs’a gizlice gönderdiği tepeden tırnağa silahlı yasa dışı “Kıbrıs Yunan Tümeni”dir. Bu konuda araştırma yapmak isteyenler hayal kırıklığına uğrarlar çünkü bu konu, daha birçok başka konu gibi, bir Elen tabusudur, karartmaya tabi tutulmuştur ve konu hakkındaki yazıların, kayıtların ve belgelerin büyük bir kısmı yok edilmiştir.

 

Çok değil sadece 49 yıl gibi kısa bir süre önce bu günlerde Kıbrıs adası Yunanistan’ın askeri işgali altındaydı. Yunanistan’dan 20 bin kişilik bir Tümen, resmi kayıtlara göre 17 Nisan 1964 tarihinde, canlı gözlemcilere ve göz şahitlerine göre de 1 Ocak 1964’den itibaren adaya peyder pey gelmeye başlamışlardı.

 

Bu Yunan Tümenindeki subaylar, astsubaylar ve erler, Rum Milli Muhafız Ordusu’nun (RMMO – Ethniki Fruro) çekirdeğini oluşturmuş ve üst yönetim kadrolarında yer almıştı.

 

Grivas komutasında, Ağustos 1964’de Erenköy’e ve Kasım 1967’de de Geçitkale-Boğaziçi köylerine saldıran RMMO kuvvetlerinin büyük bir kısmını Yunanistan’dan gelen söz konusu Yunan Tümeni oluşturmuştu.

 

Kıbrıs adası 17 Nisan 1964 ile 18 Kasım 1967 tarihleri arasında yasal olmayan bir şekilde Yunanistan tarafından gönderilen ve adı da “Kıbrıs Yunan Tümeni” olan bir askeri kuvvet tarafından işgal edilmiştir.

 

Emekli K/E Tuğgeneral Giorgios Sergis’in (ΓΙΩΡΓΟΣ ΣΕΡΓΗΣ) Malliaris yayınevi tarafından basılan ve orijinal adı “Η ΜΑΧΗ ΤΗΣ ΚΥΠΡΟΥ” (Kıbrıs Savaşı) olan kitabında yer alan Yunan Genel Kurmayı kökenli ve “Çok Gizli” mühürlü belgeye göre, Yunanistan’dan Kıbrıs adasına, 17 Nisan 1964 ile 30 Ekim 1964 tarihleri arasında yapılan 64 adet deniz seferinde toplam olarak 9653 subay, astsubay ve er, 4252 ton askeri malzeme ve 4236 ton silah gönderilmiş.

 

Yunanistan Hükümeti tarafından mevcut uluslararası yasa ve kurallara aykırı olarak 1 Ocak 1964 ile 30 Ekim 1964 tarihleri arasında Kıbrıs adasına gönderilen Yunan Kara Kuvvetlerine bağlı Tümenin bir kısmının deniz yolu ile sevk edilmesinin resmi Yunan Genel Kurmayı tutanaklarının yer aldığı sayfanın internet adresi:  http://www.ataatun.org/?p=4015

Bu sayfada orijinal metni, Türkçe çevirisini ve taşımayı yapan gemilerden bir tanesinin resmini görebilir, bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

 

Bu belgede belirtilen 9653 subay, astsubay ve er,  4252 ton askeri malzeme ve 4236 ton silah sadece 1964 yılı içinde ve denizyolu ile gönderilen kısmın dökümüdür.

 

Kıbrıs adasının bir dönem Yunanistan tarafından işgal edildiği tarihte yaşanmış bir gerçektir ve asla unutulmamalıdır.

 

Kıbrıs adasının Yunanistan tarafından işgal edildiği konusuna, güncel politik konularla ilgili yazılarımdan fırsat buldukça ara ara belge referanslarını da vererek devam edeceğim. Bu nedenle de bu yazının başlığını (1) olarak numaralandırdım…

 

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.ataatun.com

4 Aralık 2013

3 Aralık 2013
Kıbrıs Adasının Yunanistan Tarafından İşgali (1) için yorumlar kapalı
Okunma 156
bosluk

Eroğlu-Anastasiades’e İki Devlet Gösterdi

Eroğlu-Anastasiades’e İki Devlet Gösterdi

12.03.13-Eroglu makam Aracı25 Kasım Pazartesi gecesi KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Rum lider Nikos Anastasiades ara bölgedeki “Chateau Status” adlı restorant’da buluştular ve görüştüler.

 

Doğal olarak ben de oradaydım. Görüşme ekibinin bir parçası olarak değil, bir TV kanalının ekran konuğu olarak, siyasi yorumcu sıfatıyla oradaydım. Yayın Cumhurbaşkanı Eroğlu gelmeden yarım saat önce başladı ve neredeyse 20.00’e kadar devam etti. Sunucu 1.5 saat kadar hem beni konuşturdu, hem de seyircilere Cumhurbaşkanlarının gelişlerini, binaya girişlerini ve diğer olayları aktardı.

 

Rum lider Anastasiades bir şark kurnazlığı yaparak, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu ara bölgede görüşmeye davet etti ve niyeti de, ki yaptığı açıklamalar bunu teyit etmektedir,  Eroğlu’nu görüşmeden sonra dünyaya ” Türk tarafının anlaşılamaz lideri” olarak lanse etmekti…  Olmadı ve bunu başaramadı. Aksine kazdığı kuyuya kendisi düştü.

 

Rum tarafındaki AB devletlerinin akredite Büyükelçilerinin ve diplomatlarının görüşü ise Anastasiades’in niyetinin tam tersi yönünde. Niye ters yönde olduğunu anlayabilmek için filmi geriye sarıp, Eroğlu’nun görüşme mekanına nasıl geldiğini, yanında kimlerin olduğunu, görüşme masasına hangi konumda oturduğunu ve ortak açıklamanın nasıl yapıldığını hem hatırlamak hem de siyasi açıdan değerlendirmek gerekmekte.

 

Cumhurbaşkanı Eroğlu görüşmeye önündeki plakada “KKTCB” yazan siyah makam arabası ile geldi. Makam aracı geliş yönüne dik açı yapıp bahçeye giriş manevrası yaparken, trafik soldan olduğu için makam aracının sol ön kısmı önce bahçe kapısından içeri girdi ve ilk görülen de aracın sol ön kısmında yer alan küçük boydaki bayrak direği üzerinde nazlı nazlı dalgalanan KKTC Cumhurbaşkanlığı forsu oldu…

 

Eroğlu’nun makam aracının bahçeye girişini Türk ve Rum TV’leri, KKTC Cumhurbaşkanlığı forsu ve plakası ile birlikte canlı yayın olarak seyircilerine ilettiler.

 

Eroğlu, basına seslenip selam verdikten sonra yanındaki ekibi ile birlikte binaya girdi ve görüşme masasına “KKTC tarafı” olarak oturdu. Karşısında da Rum lider Anastasiades ve üç kişilik ekibi oturmaktaydı. Görüştüler, konuştular, tartıştılar, çay içtiler, kurabiye yediler ve toplantı sonunda birlikte yan yana dışarı çıktılar.

 

Olağan bir yöntem olan üzerinde mutabakata varılmış olan ortak metnin İngilizce okunması yerine, her iki lider ayrı ayrı, Eroğlu Türkçe, Anastasiades de Rumca, kendi dillerinde açıklama yaptılar.

 

Gerçekte bu görüşme, arada Birleşmiş Milletlerin olmadığı ve KKTC’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile direkt olarak görüşmesi oldu. Uzun süre hafızalarda kalacağı da kesin.

 

Resim net, gerçekleşen olay da çok açıktır.

Görüşme adada var olan iki halkın kurdukları devletler arasında yapılmıştır ve Anastasiades’in Şark kurnazlığı yaparak Eroğlu’nu uzlaşmaz taraf olarak göstermek için masaya çekmek girişimi de tam tersi bir sonuç vermiştir.

 

KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu Anastasiades’in tuzağına düşmedi. Tam tersine kendisine ve Kıbrıs konusu ile ilgilenen taraflara ve devletlere adada iki devletin var olduğunu gösterdi. Daha doğrusu ispatladı.

 

Bundan sonra gidilecek yol, ulaşılacak çözüm, Türkiye Cumhuriyeti hükümetindeki yetkililerin bir çok kez vurguladıkları ve açıkladıkları gibi ya “adada yaşayan Türk ve Rum halklarının kabul edeceği uzun soluklu ve süreğen bir anlaşma” veya da “iki ayrı devlet” şeklinde gerçekleşecektir….

Artık yol belli olmuş, minareler gözükmeye başlamıştır.

 

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.ataatun.com

3 Aralık 2013

2 Aralık 2013
Eroğlu-Anastasiades’e İki Devlet Gösterdi için yorumlar kapalı
Okunma 227
bosluk

İran’a Yapılanlar (2)

İran’a Yapılanlar (2)

Buşehr’de bir adet orta boy reaktörün yapımı için Ruslar hükümeti ile iki tane de küçük boy reaktörün yapımı için Çin hükümeti ile anlaşma yaparak nükleer tesis yapımı işine iyice girdi.  Nükleer tesislerin kurulup çalıştırılmasından sonra bu tesislerdeki nükleer çekirdeklerle nükleer bomba yapmak kolay ve kısa süreli bir çalışma istemekteydi sadece.

 

İran’ın bu girişimi ABD ve İsrail’i son derece rahatsız etti ve ABD, Çin üzerinde yoğun politik baskı kurarak, İran ile imzaladığı anlaşmayı iptal ettirmeyi başardı. Rusya ise anlaşmaya sadık kaldı ama reaktörün yapımını çeşitli bahanelerle incir ipi gibi uzatarak yirmi yıla yaydı. Uranyumun kendisinden satın alınmasını ve atık çekirdeklerinde kendisine iadesini olmazsa olmaz koşul olarak masaya koyunca, nükleer tesis devreye giremedi.

 

Nükleer santralde kullanılmak amacı ile üretilen bu zengin uranyumun, nükleer başlıkta kullanılabilmesi için gerekli olacak değişiklik, sadece birkaç hafta aldığından İran, U-235’i üretebilecek aşamaya gelebilmek için her şeyi göze aldı.  Tüm bu olaylar dünyanın gözü önünde gelişirken, perde arkasından hiç kimseye ve ülkeye gereksinim duymadan kendi nükleer tesisini kurmak ve nükleer reaksiyona yol açacak zenginleştirilmiş uranyumu (U235) üretme projesini başlattı gizlice.

 

İran çok tedbirli bir şekilde davranıp, nükleer projeyi ürütecek tesisleri ülkenin dört bir yanındaki askeri üslere, sahte fabrikalara ve yer altındaki tesislere yayarak, gözlerden ve dış müdahalelerden uzak tutmak suretiyle konuşlandırdı. İran attığı tedbirli adımlarla Uluslararası Atom Enerjisini de istediği şekilde yönlendirmeyi başardı.

 

İran’ın nükleer tesisler kurduğu ve nükleer silah elde etmek için çalışmalar başlattığı bilgisi ilk kez 2002 yılının Ağustos ayında İran yeraltı direniş örgütü olan “Halkın Mücahitleri Teşkilatı” tarafından açıklandı. Açıklamada Arak ve Natanz’daki tesislerin yeri ve görevleri yer almaktaydı. Natanz’daki tesis çölün ortasında, gözlerden çok uzakta, yer altındaydı.

 

İran’daki bu çalışmalardan yıllar sonra haberdar olan ABD ve İsrail, politik ve karşı casusluk alanlarında yoğun bir çalışma başlattılar, zaman içinde AB’yi de yanlarına aldılar.

 

Ağustos 2007 tarihinde ABD, İran’ın nükleer çalışmalarını geciktirebilmek ve mani olabilmek için bir dizi gizli kararlar aldı.

 

Bu alınan kararların en önemlileri, BM’nin diplomatik baskı ve yaptırımlar kullanması, İran’a ekonomik ambargo uygulanması ve ithalatının kısıtlanması, Dünya Bankalarının İran’la parasal işlem yapmaması ve İran rejimin değiştirilmesi oldu. Yıllardır İran’a uygulanan ekonomik ambargonun günden güne artıp sertleşmesi nedeni ile İran günümüzde, tüm kurtuluş çabalarına rağmen neredeyse ithalat yapamaz konuma geldi.

 

Bu süre içinde İran’da Riyal hızla değer kaybetti ve enflasyon yüzde beşyüzlere kadar yükseldi. İthalat kısıtlaması nedeni ile kanser ve benzeri hastalar dahi ilaç bulamaz hale geldiler.  İran’da tam bir insanlık dramı yaşanmaya başladı.

 

Uzun süre bu ambargolara direnen İran’ın geçtiğimiz hafta başında Cenevre’de P5+1 olarak tanımlanan BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri ve Almanya’dan oluşan grupla nükleer programının denetlenmesini içeren bir anlaşmayı imzalamasıyla şimdilik ambargonun insani yönden hafiflemesinin yolunu açtı.

 

Orta Doğu’da 1916 yılında Mark Sykes ve Fransız dışişleri bakanı François Georges Pickot arasında yapılan ve adı kısaca “Sykes-Pickot Antlaşması” olarak tanımlanan gizli antlaşmayla belirlenen Orta Doğu haritası, belli ki artık kullanım süresini doldurmuş durumda.

 

Orta Doğu yavaş yavaş yeniden şekillenme sürecine giriyor. Bu yeniden yapılanma sürecinin içinde bizim de yer aldığımız kesin…

* * * * *

Yunanistan’ın 1 Ocak’ta AB Dönem Başkanlığını devralacağı nedeni ile Yunanistan’ın AB Daimi Temsilcisi Theodoros Sotiropulos’un Brüksel’deki Avrupa Politika Merkezinde (EPC) düzenlenen Konferansta Türkiye’yi Kıbrıs’ı işgalle suçlaması,  geçmişte Yunanistan’ın tam 11 yıl boyunca Kıbrıs’ı işgal etmiş olduğunu unutmuş olduğunu göstermekte… Kendisine bu işgali resmi belgelerle hatırlatmak artık benim görevim oldu…

Çok Gizli mühürlü orijinal GES – Yunan Genelkurmay Belgelerini, Ocak – Ekim 1964 arasında 64 denizyolu seferi ile yapılan asker, silah ve askeri malzeme ikmalinin tutanaklarını okuyucularıma aktaracağım…

M-47 (Patton) tankı bile göndermiş Yunanistan, ABD’nin Türkiye’ye “Amerikan yapımı malzeme ile Kıbrıs’a çıkartma yapamazsın” dediği günlerde….

Bundan sonraki birkaç yazım Yunanistan’ın Kıbrıs’ı işgali ile ilgili olacak, belgelerle…

 

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.ataatun.com

2 Aralık 2013

1 Aralık 2013
İran’a Yapılanlar (2) için yorumlar kapalı
Okunma 99
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar