1963-74 dönemi dosyası |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Papadopulos, “1963-1974 dönemi içinde bir tek Türk ölmedi” yalanını meşrulaştırmak yolunda adımlar atmaya bayağı kararlı ve start düğmesine bastı.
Kıbrıs (Rum) Meclisinde oluşturulan bir alt komite 1963-1974 döneminde Kıbrıs’ta yaşanan olayları içeren “Kıbrıs Dosyası” adlı çalışmasını hızla devam ettiriyor ve büyük bir olasılıkla 2009 yılında bu araştırma bitecek.
Bu 1963-1974 Dosyası tamamlandıktan sonra, biz Kıbrıs’lı Türklerin “Soykırıma uğradık” iddialarına artık hiç kimse inanmayacak.
Üstelik ünlü “Akritas” planını, zamanın İçişleri Bakanı olan Polikarpos Yorgacis ile birlikte hazırlamış olan dönemin Çalışma Bakanı Papadopulos, Rum halkının en saygın yeri olan bu meclis araştırmasından sonra hem soykırım suçlamasından kurtulacak hem de Türklere karşı işlediği tüm suçlarından arınmış olacak…”Güya”
“Kıbrıs Dosyası” için oluşturulan Rum Meclis komitesi, 24 Aralıkta eski ve yeni tüm Rum Adalet ve Savunma Bakanlarının da katılımıyla bir toplantı gerçekleştirdi ve tüm ilgili kurumların ellerinde bulunan arşiv bilgilerini bu toplantıda masaya koydu ve katılımcılara sundu.
Bu sunulan dosyaların her zaman olduğu gibi gerçeklerden tamamen yoksun olduğundan, isyan edenlerin Türkler olduğunu yazdığından ve her olayın suçlusunun Türkler olduğunu vurguladığından hiç şüphem yok.
Bu Meclis Araştırma Komisyonu çalışmasında, 1963-1974 dönemi içinde Kıbrıs’ta yaşanan olaylardan Türklerin sorumlu olduğu kararının çıkacağından adım gibi eminim.
Yıllardır halkını ve gençlerini “Kıbrıs olaylarının 1974’de çıktığına” inandıran bir yönetimin, hayda hayda böylesi bir dosyadaki gerçekleri çarpıtacağına ve tamamen Rum yanlısı ve Rumları hem mazlum hem de mağdur gösterecek bir sonucu çıkarttıracağına eminim.
Bu güne kadar tüm dünyaya söyledikleri yalanlar, çarpıttıkları hakikatler, bu gerçeğin, bu iddianın doğrulunu peşinen ispatlamaktadır.
Ocak 2007’den itibaren “Kıbrıs Dosyası’nın” oluşturulması için 1955-1974 yıllarını yaşamış tüm siyasi kişiler, ifade vermek, deneyimlerini anlatmak ve ellerindeki belgeleri komisyona göstermek için Meclise davet edileceklermiş. İddia aynen böyle.
İşin püf noktası, çağrılacak kişiler arasında hiçbir Türk yok. Daha doğrusu sizin, benim bildiğim her hangi bir Türk siyasi yok.
Birinci siftahı Rum Arşiv Dairesi Müfettişi Efi Parparinu yaptı ve Araştırma Komisyonuna hitaben yaptığı konuşmasında, Rum Devlet Arşiv Dairesi’nde “15 Temmuz 1974’de Yunan Cuntasının organize ettiği darbeye” ve arkasından gerçekleşen “20 Temmuz Türk Barış harekatına” ilişkin o döneme ait hiçbir belgenin bulunmadığını söyledi.
Alt komisyonu şaşkınlığa düşüren bu açıklama, Rum hükümetinin bu döneme ait belgeleri saklama, koruma ve arşivleme konusunda ne kadar becerikli olduğunun gayet net ve açık bir göstergesi.
Aynen Rum kayıpların akibeti araştırılırken, zamanın Makarioscularını canlı canlı gömen RMMO subayının son dakikaya kadar evrakları saklaması ve her sorulduğunda “Bilmiyorum” demesi gibi. Defin kayıtları ibraz edilmediği için, yıllardır mezarlıkta yatan kişiler tüm dünyaya Rum hükümeti tarafından kayıp diye yutturulmuştu.
Sonra da bu “Kıbrıs Dosyası” ile ilgili arşiv belgelerinin sergilenmesi için Rum meclis binasında özel bir yer ayrılacakmış. Ben bu özel yerin adının “Kıbrıs’ta Türk isyanı” , “Kıbrıs’ta Türkler barışı nasıl dinamitledi” veya “Türkler bizi nasıl kesti” olacağını düşünüyorum. Bu başlıklar konmasa bile büyük bir olasılıkla bunlara yakın veya bunları çağrıştıran bir başlık olacak, 1963-74 dönemi için ayrılan bu özel yerin adının.
Çok merak ediyorum, bu araştırmaya Türkleri de davet edecekler mi, Türklerden de bilgi alacaklar mı diye. Mantığım bu soruya hayır diyor.
Papadopulos’un savaş suçlusu olarak kayda geçmemesi için, o günleri yaşamış, ileri gelen Türk siyasileri çağırmayacaklar ve onlardan ne bilgi alacaklar, ne resim isteyecekler ne de belge soracaklar.
Sorarlarsa zaten büyük bir hata yapmış olacaklar ve gerçekten yaşananlar, gerçekten Kıbrıs’lı Türklere uyguladıkları soykırım Rum Meclisi kanalı ile resmen ortaya çıkıp tescil edilmiş olacak.
Bunlar Bizans’ın torunları.
Asla yapmazlar böyle hata.
Öyle marifetlidirler ki, hem kendi suçlarını örterler, hem mazlum rolüne bürünürler, hem de işlerine giderken kalleşçe yollardan toplayıp öldürdükleri masum Türkleri suçlu konumuna sokarlar.