Rumlar Doğalgazı Teminat Verebilir mi

Rumlar Doğalgazı Teminat Verebilir mi

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, ekonomik krizden çıkmak için gerekli parayı üyesi olduğu AB’den bulamayınca, çare olarak tek yanlı ve uluslararası kurallara aykırı bir şekilde ilan ettiği sözde Münhasır Ekonomik Bölgesinden (MEB) çıkaracağı doğalgazı teminat vermeyi hedefliyor.

 

Kıbrıs adasının etrafındaki münhasır ekonomik bölgeler üzerinde sırası ile Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır ve Akrotiri Devleti’nin (Egemen İngiliz Üsleri) hakları bulunmakta. Kıbrıs Rum Yönetiminin Doğu Akdeniz’deki sözde Münhasır Ekonomik Bölgesinden doğalgaz çıkarabilmesi için 1958, 1960 ve 1982 yıllarında imzalanan Deniz Hukuku Konferanslarına göre bu ülkelerle karşılıklı birer anlaşma yapma zorunluluğu var.

 

Yani “burası benim” demeyle hiçbir şey olmuyor. Söyleyen sadece kendini kandırıyor, bir müddet sonra da duvara tosluyor.

 

Rumların Doğu Akdeniz’de, özellikle de Mısır’ın imzasını geri çekmesinden sonra 10, 11 ve 12’nci parselden çıkacak doğalgazı sorunsuzca sahiplenmesi olanaksız. Öncelikle bu parsellerin kendilerine ait olmadığı iddiaları var.

 

Bu parsellerden çıkacak doğalgaz üzerinde Türkiye’nin, Mısır’ın ve Kıbrıslı Türklerin hakları bulunmakta. Dolayısıyla Rumların bu hakları gasp etmesi olanaksız.

 

Mısır’ın iddiası, Mübarek’in ailesinin Mısır hazinesinden çaldığı paraların Kıbrıs Rum tarafındaki offshore bankalarda isimleri saklı olarak saklanması karşılığı, Mübarek yönetiminin Rumlara karşılıklı menfaatlere dayalı bir Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması imzaladığı ve parsel 10, 11 ve 12’yi Rumlara adeta hediye ettiğidir.

 

Şubat ayı içinde Hürriyet ve Adalet Partisi Kahire milletvekili Prof. Dr. Abdulkadir Avde, 2003 yılında Kıbrıs Rum tarafı ile imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmasının iptal edilmesi önerisini Mısır Şura Meclisine getirdi. Şura Meclisinde görüşülen ve Meclis alt komitesi olan “Yasama Komisyonu”nda ne havale edilen öneri, komisyon üyeleri tarafından olumlu karşılanarak iptal edilmesi yönünde olumlu görüşlerle mutabakata varıldı.

 

Kahire Milletvekili olan Prof. Dr. Abdelkadir Avde, Asyut Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümüne öğretim üyesi. Şura Meclisine sunduğu yasa tasarısında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Mısır arasında 17 Şubat 2003 yılında imzalanan MEB anlaşmasında Mısır’ın haklarının gözetilmediği, yanlış temeller üzerinde kurulduğu ve iptal edilmesi durumunda da Mısır Devletine milyarlarca cüneyhlik parayı geri kazandıracağı belirtildi.

 

Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin çıkacak doğalgazı ipotek vermek istediği parsellerin üzerinde 1958 ve 1960 Deniz Hukuku Konferansı kararları gereğince Türkiye’nin de hakları bulunmakta. 1982 Deniz Hukuku Konferansının altına ABD ve diğer birkaç ülke ile birlikte imza atmayan Türkiye’nin hakları hukuken baki bu parsellerin üzerinde.

 

Ve de bizler Kıbrıslı Türklerin de, halen varlığını kağıt üzerinde sürdürmekte olan 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası uyarınca, bu parseller çıkacak doğalgaz üzerinde eşit düzeyde haklarımız bulunmakta. Elbette ki topluca veya da kişisel olarak davalar açmak hakkımız da baki.

 

Kıbrıslı Rumların kendilerine ait oldukları şüpheli olan ve üzerlerinde herhangi bir kontrolleri de bulunmayan söz konusu parselleri kendi kendilerine batırdıkları devletlerinin borçlarına garanti göstermek istemeleri, uluslararası hukuk açısından doğru olmadığı gibi, güvenilir de değil.

 

Zaten bu nedenle gerek AB, gerekse baryaları Rusya, kreditörler olarak doğalgazı ipotek almak istemiyor ve de teminat olarak kabul etmiyor kredi vermek için. Çünkü KKTC’den bir tek kişinin bile bu konuda dava açması, teminatın güvenilirliğini ve sağlamlığını hemen tehlikeye sokar.

 

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.ataatun.com

10 Mart 2013

 

9 Nisan 2013
Rumlar Doğalgazı Teminat Verebilir mi için yorumlar kapalı
Okunma 54
bosluk

Rumlarda Çöküş Daha Yeni Başladı

Rumlarda Çöküş Daha Yeni Başladı

Rum Yönetiminin Troika ile Memorandum (Mutabakat) imzalamasıyla ekonomik sorunların çözüldüğünü düşünen varsa çok yanılıyor.

 

Çöküş henüz başlamak üzere ve taşlar yeni yeni yerine oturuyor.

Rum tarafındaki piyasalar ve sokak ekonomisi o denli kırılgan ve hassas ki, Güney Kıbrıs’taki bankaları araştıran Amerikan örgütü Alvarez and Marshall’da çalışan bir görevlinin patavatsızca söylediği bir söz halkı paniğe uğrattı ve bankalara olan güveni darmadağın etti.

 

Rumlar haksız da değil.

Ne siyasiler ne ekonomistler ne de Rum halkı, hiçbir yerli veya yabancı yetkili makamın, yeninden sermayelendirme ve tıraşlama için istenen veya da kesilecek miktarın büyüklüğü konusunda net herhangi bir açıklama yapmadığı için son derece huzursuz.

 

Ortada böylesi bir veri olmadığı için de belirsizlik her yerde, her iş kolunda hakim.

Kıbrıs Bankası’nın yeninden sermayelendirilmesi konusunda ipler Alvarez and Marshall şirketine kadar uzanırken, doğalgazın akıbeti de Troika’nın Avrupa Komisyonu ayağına kadar uzanmakta.

Rum Yönetimi “doğalgaz’ın geleceğini biz biçimlendireceğiz, nelerin yapılacağına biz karar vereceğiz” diye tafra atıyor ama kazın ayağı öyle değil. Memorandum’un açıklanan İngilizce metninin satır aralarında bile, atılacak her adımda Troika’nın onayının alınması gerektiği okunabiliyor.

 

Kıbrıs Bankasına amalgama edilen Laiki Trapeza (Halk Bankası)’ndaki mevduatlar da dahil olmak üzere 100 bin Euro’yu geçen hesaplardan yapılacak tıraşlamanın (kesintinin) çok derin olacağı beklentisi, birçok yatırımcıyı adadan daha şimdiden kaçırmış durumda.

 

İçine düşülen bataktan çıkmak için Troika’nın Kıbrıs Rum ekonomisini kurtarmak için vereceği krediye eklenmesi kaçınılmaz olan 5.8 Milyar Euro’yu yaratmak amacı ile Rum bankalarındaki hesaplardan kesilecek miktarın halen daha belli olmaması, Güney Kıbrıs’taki banka sistemini temelinden sarsmaya başladı.

 

Güney Kıbrıs Banka sistemi, tıraşlamadan sarsılırken ekonomi de deprem hali yaşıyor.

İlk aşamada birçok şirkette ve genel ticari piyasada likidite sıkıntısı baş gösterecek ve bu sıkıntının ilk olumsuz etkisi de özel sektörde işten çıkarmaların artması şeklinde yaşanacak.

 

İkinci aşama ise ekonomik darbe şeklinde, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin memorandumun yeninden incelenen hedefleri için 2013 yılında alması gereken 350 milyon Euro’luk ek önlemlerin uygulamaya konması ile yaşanacak. Piyasalar daha da daralacak, iflaslar ve kepenk kapamalar daha da yoğunlaşacak.

 

Rumların gelirine bel bağladıkları ve ekonomik krizden çıkış kapısı gördükleri, tek taraflı ilan ettikleri sözde Münhasır Ekonomik Bölgelerindeki doğalgazın kontrolünün kendilerinde olmayacağını anlamaları biraz zaman alacak. Rum lider Anastasiades bu gerçeği Rum halkına yedire yedire, her seferde birazcık olmak üzere  anlatmak zorunda kalacak önümüzdeki süreç içinde.

 

AB, ABD ve BM ekonomik krizi ve doğalgazı, Kıbrıs adasında tam 55 yıldır sürmekte olan huzursuzluğun, çatışma halinin ve belirginsizliğin üstesinden gelmek için tam bir fırsat olarak görmekte. Bu nedenle de doğalgazın yönetimini Rumlara bırakmayan AB, eline geçen bu fırsatı da sonuna kadar kullanacak. Zira Rumların adanın tümüne sahip olmak için 2004 yılında yapılan “Annan Planı Referandumu”nda “Hayır” dediklerini unutmuş değil.

 

Yılsonu ise bir başka psikolojik bir yıkım getirecek Kıbrıs Rum tarafına.

Daha birkaç sene evvelsine kadar “AB’nin en zengin ülkelerinden birisiyiz, kişi başına düşen milli gelirimiz 28 bin ABD dolar civarında” diyerek her fırsatta övünen Kıbrıslı Rumların, 2013 sonunda açıklanacak kişi başına düşen milli gelirlerinin övündükleri yıllara kıyasla yüzde otuzlar civarında bir düşüş içerdiğini öğrenmeleri, birçok şeyi kökünden değiştirecek.

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.ataatun.com

8 Nisan 2013

 

 

7 Nisan 2013
Rumlarda Çöküş Daha Yeni Başladı için yorumlar kapalı
Okunma 62
bosluk

Rumların Memorandumu

Rumların Memorandumu

Kıbrıs Rum Yönetimi dün Troika ile nihayet memorandumu (mutabakatı)  imzaladı.

İmzalama töreninden hemen sonra Rum basını, TV’si ve hükümetin çeşitli sözcüleri ilk adım olarak “Doğalgazı kurtardık, doğalgaz bizim egemenliğimiz altında”  demeye başladı, daha ortada fol, yumurta yokken.

Bırakın folu, yumurtayı kümes bile yok ortada!

 

İmzalanan memorandumun içeriği ne olursa olsun, ancak belli bir aşamadan geçtikten sonra yürürlüğe girebilecek ve çarklar dönmeye başlayacak.

 

Memorandumun ilk aşaması bugün Eurogroup Working Group tarafından derinlemesine incelenmek olacak. Sonra da  Eurozone’un Maliye Bakanları 12 Nisan’da memorandumu enine boyuna tartışacaklar. Olumlu- olumsuz yönlerini, getirisini- götürüsünü ve Eurozone’a uzun vadedeki etkisini hesaplayacaklar.

 

Bu hesaplamalar sonucunda imzalanan memorandumun Kıbrıs Rum tarafına kazandıracaklarından ziyade Eurozone’a vereceği zarar diş kovuğunu doldurmayacak düzeyde çıkarsa, memorandumun Almanya, Finlandiya, Hollanda, Avusturya, Belçika, Estonya, Fransa, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Malta, Portekiz, Slovakya, Slovenya, İspanya ve Kıbrıs Rum Yönetimi Meclislerinde kabul edilmesi gerekecek.

 

Eurozone’a üye bu ülkelerin toplam nüfusu yaklaşık 332 milyon ve bu kişilerden alınan vergilerden Kıbrıs Rum Kesiminin ekonomik çöküntüden kurtarılabilmesi için gerekli olan 10 milyar Euro, yıllık yüzde 2.5 faizle verileceğinden, bu halkları temsil eden parlamentoların ayrı ayrı onayları gerekiyor.

Kıbrıs Rum Yönetiminin kurtuluşu için gerekli olan ekonomik programın ve bütçe reformunun 2018 yılına kadar uzayacağı kesin. En iyimser olasılıkla da bugünden itibaren 5 yıl süre ile güneyde kemerler her gün biraz daha sıkılacak demektir.

 

Memorandumun ilk aşamada doğalgaz konusunda koşullar içermediği düşünülse de, işin doğrusu öyle değil. Doğalgazın çıkarımı ve dağıtımı konusunda Uluslararası Para Fonu (IMF) veya Dünya Ticaret Fonu’nun son sözü söyleyeceği maddeleri de kapsamakta dün imzalanan memorandum…

 

Bazı diplomatlar, imzalanan Memorandumun halka açıklanmayan kısmında ise Kıbrıs Rum Yönetiminin,  doğalgazı gelecekte Kıbrıslı Türklerle paylaşma ve Türkiye üzerinden geçecek boru hattı ile Avrupa’ya gönderme zorunda bırakacak şartların olduğunun belirtiyorlar.

 

IMF’nin bu memorandumdaki yetkileri çok büyük ve derin etkili.

IMF gerek duyduğu zaman “bölgede artan siyasi ve ekonomik tehlikeler”i öne sürerek Kıbrıs Rum Yönetiminin doğalgaz sıvılaştırma terminali inşa etmesine mani olabilecek. Buna ilaveten de elde edilen doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya gönderilmesini şart koşacak büyük bir olasılıkla.

 

Troika’nın da yetkileri yabana atılacak cinsten değil.

Gelecekte Kıbrıs Rum Yönetiminin mali durumunu inceledikten sonra doğalgazın Avrupa’ya sevkiyatı için gerektiği kadar parası olmadığı kararına varırsa, doğalgaz çıkarım, işleme ve satış faaliyetlerinin tümünü özel sektöre verme yetkisine sahip.

 

Troika aynı zamanda N. Silikiotis’in Rum Meclisinde hidrokarbon milli fonu kurulması konusunda sunmuş olduğu yasa tasarısından da tatmin olmuş değil. İşin açıkçası Troika doğalgaz konusunu Kıbrıs Rum Yönetiminin kontrolüne verme taraftarı değil.

 

İmzalanan memorandum içeriğince 1.4 milyar euro’nun sağlanması hedefiyle devlet malının değerlendirilmesi ve özelleştirilmesi gündemde. Yakın zamanda Kıbrıs Rum Yönetimine ait binalar, toprak, vadi, hali, hazine arazileri ve diğer taşınmazların değerlendirilmesi ve Kamu İktisadi Kuruluşlarının özelleştirmesine başlanırken, 4 bin 500 memur ise kademeli olarak işten durdurulacak.

 

Aslında memorandum imzalandıktan sonra Kıbrıslı Rumlar rahat nefes alamayacaklar. Sefalet, açlık, ilaçsızlık ve işsizlik devam ederken suç patlaması da yaşanacak.

 

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.ataatun.com

5 Nisan 2013

4 Nisan 2013
Rumların Memorandumu için yorumlar kapalı
Okunma 66
bosluk

Rumlar Acz İçine Düştüler

Rumlar Acz İçine Düştüler

Rum tarafında işler her gün biraz daha kötüye gidiyor.

Kıbrıs adasının güney kısmında yaşayan Rum aileler son yüz yılın en berbat günlerini yaşıyorlar. Varlıklı durumdan acz içine düştükleri için etkisi çok daha fazla bu ekonomik krizin.

 

1915-1920 ve 1939-1945 yılları arasında da adada yokluk yaşandı, para darlığı yaşandı, işsizlik tavan yaptı ama zaten yoksul olan halk bunun etkilerini pek fazla hissetmedi. O dönemlerde kırsal kesimde yaşayanlar, ada nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturduğundan işsizlik büyük boyutlarda olsa da Kıbrıslı Türk ve Rum aileler hiç gıda sıkıntısı çekmedi.

 

Ama şimdilerde yaşanan krizde eşekten düşmüşe döndü Rumlar. Hatta eşekten değil, minareden düşmüşe döndüler. Larnaka’daki semt pazarından artık yiyecekleri talep eden aile sayısının bin 500’lere çıkması yaşanan felaketin en bariz göstergesi.

 

Normal yardım talebi veya da acil başvuru yoluyla gıda talebinde bulunan genç ev halkı ve özellikle de genç annelerin sayısı ise eşi görülmemiş boyutlarda bu son günlerde. Yoksul ailelerin öğrenci olan çocuklarının durumları ise yaşanan dramı gerçek bir şekilde yansıtıyor. Birçoğu okul ücretini ödeyemedikleri için okulları ile ilişkilerini kesmek zorunda kaldı.

 

Emekli maaşları ise halen ödenebilmiş değil. Kıbrıs Rum Yönetimi emekli maaşlarını bugün ödeyeceğine söz verdi ama söz yerine nakit para gerekmekte.

 

Kıbrıs Rum Elektrik Kurumu ise nakit yokluğundan dolayı batmanın eşiğine geldi. Kıbrıs Hava Yolları da aynı yolun yolcusu.

 

Buna karşın dünya üzerindeki yegane Komünist Parti olan AKEL’in Meclis Grup Sözcüsü Nikos Katsuridis, hala daha “Bizim hiç kimseye gereksinimiz yok. Troika dışındaki bir çözümle kendi efendimiz olmamız mümkün” diyebilecek denli hayal aleminde yaşıyor.

 

AKEL’in merkez binasının giriş katında ve giriş kapısının tam karşısında bronzdan koskocaman bir Lenin heykeli hala durması ve içeri girenleri sessizce yukardan bakarak selamlaması Katsuridis’in sözlerinin ne denli çağdaş olduğunun en güzel ispatı. Belli ki hala daha soğuk savaş günlerini yaşayan AKEL 2000’li yıllara gelmemiş.

 

Rum Ortodoks Kilisesinin Başkanı Başpiskopos Hrisostomos ise yangına adeta körükle gidiyor.

Ekonomik tedbirler çerçevesinde Rum Maliye Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı’nın müştereken aldıkları karara göre Rum Ortodoks Kilisesi’nin “Kıbrıs Bankası”nda bulunan 105 bin hissesinin silinmesi gerektiğinden, Başpiskopos hemen mahkemeye gitti ve ihtiyati tedbir yani ara emri çıkartarak uygulamayı durdurdu.

 

Bu emir görüşülüp karara bağlanana dek, hem Bankanın satışı hem de hislerin geçersiz kılınması durdu. Durması bir şey değil, Merkez Bankası Başkanı ve Maliye Bakanının kellelerini de isteyen Hrisostomos Maliye Bakanının kellesini aldı.

 

Rum Başkan Anastasiades’in, Başpiskopos’un bu isteği karşısında geri adım atmak zorunda kaldığı ve Rum Maliye Bakanı Mihalis Sarris’in yerine de  Çalışma Bakanlığı görevini yürüten Haris Georgiadis’in getirileceği konuşulmakta. Merkez Bankası Başkanı  Panikos Dimitriadis’in gidişi ise eli kulağında.

 

Bunlar ciddi ciddi konuşuluyor ama kredi için şartları masaya koymuş olan Troika’nın bu değişiklikler umurunda değil. Ya istediği yapılacak, ya yapılacak.

 

Rum polisi ise ekonomide meydana gelen trajik durum nedeniyle yasadışı davranışlarda, özellikle de ev açma, hırsızlık, gasp, dolandırıldık v.b. olaylarda patlama beklediğinden teyakkuzda.

 

Bu günlerde hep aklıma, 2003-2004 yıllarında Annan Planının görüşüldüğü dönemde, AB’den aldıkları hibe, komisyon, masraf ve benzeri bahaneler altındaki paraların karşılığında Avrupa Birliğini allayıp pullayıp mitinglerde, TV’lerde ve yazılı basında Kıbrıslı Türklere pembe hayalleri satmaya çalışan siyasiler, “Karen Fogg’un Hassanları” gibi basın mensupları ve sözde diplomatlar geliyor. “Annan Planına Evet derseniz, Avrupa ile bütünleşeceğiz, her kese bir ev, bir araba, bol para ve iş” diye vaatlerde bulunuyorlardı.

 

Yazık ki, Avrupa Birliği Rumlara vere vere sadece ekonomik çöküntü, kriz, gözyaşı ve düş kırıklığı verdi…

 

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.ataatun.com

3 Nisan 2013

2 Nisan 2013
Rumlar Acz İçine Düştüler için yorumlar kapalı
Okunma 52
bosluk
  • Sayfa 3 ile 3
  • <
  • 1
  • 2
  • 3
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar