|
|
28 Şubat’ta Paris’te yapılan Annan-Papadopulos görüşmesi, Kıbrıs’ta çözüm konusunda tam bir fiyasko. Yerel tanımlamayla tam bir “Hikayeden düdük”. Üfledikçe her seferinde daha değişik bir hikaye çalıyor.
Görüşmelerin başlaması ve devam ettirilmesi için Papadopulos’un ufak tefek bir iki isteği dışında hiçbir ön koşul yok. Sadece iyi bir ön hazırlık yapılmasını istiyor Rum hükümeti ve aşağıda belirttiğim gibi çok önemsiz bir iki de istekleri var.
- BM Güvenlik Konseyi üyeleri Amerika ve İngiltere’ye ilaveten Rusya, Çin ve Fransa’ya da söz hakkı verilmeli, bu ülkeler de müzakerelerde taraf olmalı.
- Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği üyesi ve AB hukuk sisteminin parçası olması nedeni ile Avrupa Birliği de müzakerelerde etkin bir görev almalı.
- Maraş, müzakerelerden önce Rumlara iade edilmeli.
- Ateşkes hattında yer alan Türk ve Rum askerlerinin karşılıklı olarak geri noktalara çekilmesi.
- Siyasi nitelik taşıyacak komitelerin kurulması. Kıbrıs’taki iki taraf arasında kurulacak bu komiteler sadece güven arttırıcı önlemleri değil, Kıbrıs sorununun özüne ilişkin konuları da görüşülmesi.
- Komitelerin toplantılarında ortamın iyileştirilmesi ve askeri gerginliğin azaltılması (askersizleştirme, mayınsızlaştırma asker güçlerin dekonfrantasyonu) konularının yanı sıra Kıbrıs sorununun mülkler, ekonomik bütünlük, “yerleşikler” gibi temel konularının da ele alınması.
- Komitelerin görüşmelerinde ortak bir zemin oluşturulması ve tarafların sorunun çözülme şekilleri konusunda fikir ayrılığı bulunsa bile, temel unsurların içeriğini belirlemeleri.
- Komitelerin kurulması durumunda, komitelerde teknokratların, uzmanların ve hatta diplomatların yer almaları ve görüşmelerin siyasi içerik taşıması.
- Federal devletteki Merkez Bankası’nın Avrupa Merkez Bankası gözetiminde ve Rum bürokratlar denetiminde faaliyet göstermesi.
- BM’nin hakemliğinin olmaması.
- Müzakereler için süreç takviminin belirlenmemesi ve son gün olmaması.
İşte Papadopulos’un müzakereleri başlatmak için dile getirdiği küçücük istekleri.
Bu politik dildeki küçücük istekleri halkın anlayacağı dile çevirdiğinizde, aynen ve hiç eksiksiz olarak Papadopulos şunları söylemektedir.
- Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti AB üyesi bir ülkedir. Benim arkamda ve yanımda 24 ülke daha vardır. Onlarda katılsın müzakerelere ve Türkiye’nin karşısına ben onlarla birlikte oturayım. Türkiye’nin gözü korksun.
- Rusya ve Fransa benim gumbaromdur (sadık ve kardeşten öte dost). Onlarda katılsın bu görüşmelere. Çin zaten benim tarafımı tutmak zorunda. ABD ve İngiltere’ye karşı ikiye üç çoğunluk sağlamış olurum.
- Daha masaya oturmadan rüşvet olarak Maraş bana verilsin ki, belki çözüme yanaşırım.
- Komiteler kurulsun ki, yapılan toplantılarda hiçbir sonuca varılmasın.
- Zaman kısıtlaması olmasın. Ben, gönlüm olunca çözüme evet diyebileyim. Zaten tanınmış olan benim. KKTC’nin boynu altında kalsın.
- BM Hakemlik yapmasın ve ben oyun bozanlık yaptığımda bana hiç kimse müdahale etmesin.
- Bu şartlar altında “Kıbrıs’ta Çözüm Müzakereleri” 500 sene daha devam etsin.
İşte Papadopulos’un küçücük ve önemsiz isteklerinin anlaşılır halk dilindeki çevirisi bu.
Ben buna “Kıbrıs’ta Çözüm” konusunda “Hikayeden düdük” derim sadece.
Coni niye Kıbrıs’ta?
Ata Atun – Netflix, “Famagusta” adlı dizi
Netflix eğlence platformu mu, propaganda aracı mı?
Niyet başka akıbet başka!
İsrail Fikir mi Değiştiriyor?
Ata Atun, Kıbrıs TV
AB Elçiliklerini Neden Kapatıyor
Şanlı Erenköy Direnişi
AB mi, Türkiye mi?
Akdeniz’in Kalbinde Tarihin İzlerini Taşıyan Türk Adası
Annan-Papadopulos görüşmesi hikaye için yorumlar kapalı