Beşparmaklardaki Bayrağımıza dokunmayın |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Son bir kaç aydır beşparmakların uzerindeki bayrağımızı çekiştirenlerin sayısı iyice arttı.
“O Bayrak” nedir biliyormusunuz. 1955’lerde, 1958’lerde, 1963’lerde, 1964’lerde, 1967’lerde, 1968’lerde uğradığımız soykırımın, verdiğimiz şehitlerin, 1974’de kazandığımız hürriyetimizin, KKTC’nin egemenliğinin ve varlığının simgesidir “O Bayrak”.
Kurumlardaki bir yetkili çıkıyor ve utanmadan, yüzü kızarmadan “Rum tarafı, bu bayrak yüzünden elektrik vermiyor” diyor ve bunu basın bildirisi ile de açıklıyor halkımıza. Amaç halkı en zayıf noktasından vurup bayrağa düşman etmek.
Arkasından da Rum Elektrik Dairesi sorumlusu hemen bir beyanat veriyor ve “Türkler bizden elektrik istemedi ki, vermemek için sudan bahaneler yaratalım” diyerek, bu zatı yalanlıyor.
Zaten burada amaç, üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Hedef insanlarımızın bilinç altında “Beşparmaklardaki bayrağa” düşman etmek “Soğukta üşüyorsunuz ama nedeni işte bu bayrak” demek istiyor bu aklı evvel kişiler insanımıza. Aynen Eğitim şurasında, yer isimlerinin 1974 öncesindeki Rumca isimler olmasını isteyenler gibi. Anlaşılan Kıbrıs Türk halkına ve bu halkın son 51 yıldır verdiği şanlı varoluş mücadelesine hiç bir saygıları yok bu insanların ve bu kafada olanların.
Herhalde bunlar 1974 Barış harekatını ve evvelsini hiç yaşamadılar. Rum mezalimi ile hiç karşılaşmadılar. Ailelerinde herhalde hiç şehit yok, hiç kayıp yok, belki de göçmen bile değiller. Bu toplumun bu gunlere nasıl geldiğinin hiç farkında bile değiller her halde. Amaçları, bizleri her fırsatta istemediklerini ortaya koyan ve bunu ispatlamak için binaların üstüne yazılar yazan Rumlarla birlikte yaşamaksa, işte barikat orda, işte Rumlar da güneyde. İsteyen o tarafa gider ve Rumların içinde azınlık hakları ile azınlık olarak yaşar. Bu tarafın nimetlerinden yararlanıp, Rum’a tapmak, doğru ve onurlu bir hareket değildir.
Demiyor ki bu kişiler, trafik çemberlerine ve yollara asılan renkli “Krisması kutlama lambaları”, her gece bu bayraktan daha çok elektrik çekiyor. Bayrağımızı çekiştireceklerine, bayrağımızı halka öcu gibi göstermek çabası içerisine gireceklerine ve bayrağımızın geceleri nazlı nazlı gururla yanan elektriğini kapatmayı düşüneceklerine, sokaklardaki bu kutlama lambalarını kapatmak hiç mi aklına gelmiyor bu kişilerin.
Hadi yollardaki cicili bicili kutlama lambalarını kapatmak istemiyorsunuz diyelim, en küçük bir elektrik kesintisinde yollarımızı aydınlatan sokak lambalarının mekanik olan açma-kapama sistemleri kesinti müddeti kadar geri gittiğinden, gece kesinti müddeti kadar geç yanan bu lambalar, gündüz de yanmaya devam ederler ve öğlen vakti de yollarımızı aydınlatırlar. Ve bu anomali, birileri bu mekanik saatleri normal düzene sokana kadar günlerce gider. Bu ihmalden dolayı binlerde kilowat enerji de boşa gider. Bu kişiler “Beşparmaklardaki bayrağımıza” laf edeceklerine, kendi görevlerini niye yapmazlar ve elektrik kesintisinin hemen ardından gerekli mekanik düzeltmeleri yapmazlar veya yaptırmazlar. Kendi gözlerindeki merteği görmeden, “Beşparmaklardaki bayrağımıza” nasıl laf ederler hiç anlayamıyorum.
Bilmiyorlarki, o bayrak oradan gittiği vakit, önce kendileri bulundukları yerden gidecekler ve sonra da bizler, anavatanın bir parçası olan biz Kıbrıs’lı Türkler, bu topraklarda azınlık olacağız ve Papadopulos’un ünlü “Osmosiz” yöntemi ile asimile olmaktan başka seçeneğimiz kalmamış olacak.