Bisiklet Yolları Niye Yok |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Ben bir bisiklet aşığıyım.
Mağusalılar beni bisikletimle tanırlar.
Bu dünyalar güzeli ülkemizde senenin 300 günü, bisiklet sürmeye elverişlidir. Havası temiz ve genelde hep güneşlidir. Soğuk ve yağmurlu günleri toplasanız 60 gün bile etmez.
Bu nedenle de her fırsatta bisiklet kullanmayı, otomobil sürmeye tercih ederim. Lefkoşa’ya gitmeyeceğim günler kesinlikle bisikletimle evden çıkarım.
Kale dışındaki evimden, kale içindeki çalışma odamın bulunduğu SAMTAY VAKFI binasına bisikletimle giderim.
Bu gidişin en çok sevdiğim kısmı da yolda rastladığım insanlarla durup sohbet edebilmek. Telefon yerine, canlı canlı, karşınızda duran insanlarla birebir konuşmanın, konuya siyasetten girmenin ve evkafın su meselesinden çıkmanın tadına doyum olmuyor.
Evimle çalışma odamın arası tamı tamına 2600 metre. Hiç durmadan bisikletimi sürerek gitsem en fazla 12 dakika tutuyor. Ama ne mümkün. Mağusa’da tanımadığım insan yok. İllaki durup hepsi ile konuşacağım. Bu nedenle evden çalışma odama gidiş bazen bir saat bazen de bir buçuk saat sürüyor.
Hele Mağusa kapısından içeri girdikten sonra kendimi, son 50 yıldır yaşadığım evimin kapısından içeri girmiş gibi hissediyorum. Mağusa kapısından, çalışma odama kadar olan uzaklık en fazla üçyüz metre. Bu üçyüz metreyi yarım saatte geçebiliyorum ancak.
İstiklal Caddesi üzerindeki tüm dükkanların sahiplerine muhakkak seslenirim ve durup konuşurum. Çocuktan al haberi derler ya, ben de sokaktaki vatandaştan ve esnaftan alıyorum haberi. Hem de taze taze, günlük.
1970’li yılların sonunda eşimle birlikte Danimarka’ya gittiğimizde alışılmışın dışında tuhaf bir yol sistemi dikkatimizi çekmişti. Otomobillerin gittiği yolların sağında ve solunda bildiğimiz kaldırımlar vardı.
Vardı ama, kaldırımın kendi içinde de otomobil yolu benzeri daha dar bir başka yol bulunmaktaydı. Genişliği her halde 120 cm. kadardı. Çok dikkatimizi çekti ve bir kenara çekilip bakalım bu yolu kimler kullanacak diye beklemeye başladık. Benim aklıma tekerlekli sandalye kullanmak zorunda olanlar gelmişti ama kaldırımın düzenlenmesi o kadar zekice ve güzeldi ki, kaldırımların tekerlekli sandalye kullananlara göre yapıldığı hiç şüphe götürmez bir gerçekti.
Çok beklemedik ve o dar, kaldırımdan 15cm. aşağıdaki yolcuktan bir bisikletli geçti. Hem de ıslık çala çala. Ve biz de merak ettiğimiz sorunun yanıtını aldık.
Danimarkalılar ve doğal olarak tüm Nordik ülkeleri o soğuk havaya, dokuz ay süren karanlık kış günlerine, yağmura, fırtınaya ve jilet gibi esen rüzgâra rağmen bisiklet kullanımını teşvik etmek için özel bisiklet yolları yapmışlardı. Hem de otuz sene evvel.
Tabii biz göreli otuz sene oldu, belki de yollar elli sene evvel yapılmıştı.
Bizim Şehir Planlama Dairemiz, yıllardır KKTC’de, kısıtlı miktarda olan toprağa rağmen, apartman tipi dikey yapılaşma yerine daha pahalı olan yatay yapılaşmayı zorla halkımıza empoze etti. İçinde 80 daire olan 20 katlı bir binaya 30 m. yol, su borusu, kanalizasyon sistemi ve elektrik tesisatı yapılması gerekirken, yatay yapılaşma ile milli hazinemiz 40 misli harcama ile 1200 m. yola, suya, kanalizasyona ve elektrik alt yapısına para harcamaya adeta zorlandı.
Fakat bunca yıldır yatay yapılaşmanın üzerinde bu kadar ısrar eden Şehir Planlama Dairemizin planlayıcılarının aklına, yatay yapılaşmanın olmazsa olmazı olan bisiklet yolu yapmak hiç gelmedi. Bu ihmalden dolayı da bisikletlilerin yollarda dolaşabilmeleri ve kent içinde bir yerden bir başka yere gidebilmeleri neredeyse olanaksız. Zaten otomobil sürücülerinin büyük çoğunluğunun da iki tekerlekli taşıtlara pek saygısı yok.
Ülkemizde ne bisiklet yolu var, ne de bisiklet sürücüleri ile ilgili herhangi bir tabela.
Mağusamızda, deniz kenarında Palm Beach otele giderken sol taraftaki Laguna apartmanları önünde deniz boyunca çok güzel bir düzenleme yapıldı. Çemberden Palm Beach otele kadar denizin kenarından yürüyerek gitmek artık mümkün. İçinde arabaların giremediği yürüyüş yolları var, oturma yerleri var, denize taş atma yerleri var, aklınıza ne gelirse var ama bisiklet yolu yok.
Bu kadar güzel ve çağdaş yapılmış bir düzenlemede, maalesef bisiklet yolu yapmak akla gelmemiş. Eğer bisikletiniz ile oraya gitmişseniz ve motorlu araçların olmadığı bir deniz kenarında bisiklet sürmenin keyfini çıkarmak istiyorsanız bu mümkün değil. Bisikletinizi, yürüme yolunda gezinen insanların arasında zigzaglar çizerek kullanmak veya bisikletinizden inip yayan dolaşmak zorundasınız. Başka bir seçenek yok.
Petrol fiyatları hızla yükseliyor.
Havamız motorlu araçlardan dolayı hızla kirleniyor.
İnsanlarımız spor yapmadıkları ve hareket etmedikleri için hem kilo almaktalar hem de kalp gibi, tansiyon gibi hastalıklara genç yaşta yakalanmaktalar.
Bunların hepsine çare insanlarımızı bisiklet kullanmaya teşvik etmektir.
Hükümetimiz, bu konuda radikal tedbirler alıp, bisiklet kullanımını teşvik edebilir ve yaygınlaştırabilir. Kazancımız olur ama kaybımız asla olmaz. Benden tavsiye etmesi.