Çözüm ve garantilerin geleceği

Prof. Dr. Ata ATUN

 
Yazarın tüm yazılarını görüntüle

  
 19 Temmuz 2009 Saat : 12:12


 

Görüşmeler devam ettikçe ve bir sona doğru yaklaşıldıkça, Rumların düşünce ve niyetleri de ortaya çıkmaya başladı.


Rumların  çok da iyi niyetli oldukları, adaya yapıcı ve kalıcı  bir çözüm getirmek niyetinde oldukları da pek söylenemez.



Hristofyas, Kıbrıs sorununun çözümünün AB’nin birincil hukuku olamayacağını  belirterek, Kıbrıslı Türklerin lehine her hangi bir derogasyon yani AB’nin kendi içindeki kurallarının dışında her hangi bir aykırı madde olmayacağını ve Kıbrıslı Türklerin haklarını koruyacak her hangi bir tedbirin alınamayacağını söylemesi, müzakereler sürecine yep yeni bir boyut getirdi. 


Hristofyas, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’nin 10’uncu protokole göre tüm topraklarıyla AB’ye üye olması nedeni ile kurulması hedeflenen “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”nin AB’ye katılımının, bu protokolün temeline dayandırılacağını söyleyerek de, yeni bir devletin kurulmayacağını ve Kıbrıslı Türklerin de, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti Anayasası, Yasaları, Tüzükleri ve Kararnameleri içinde yapılacak değişikliklerle mevcut Rum Devletine katılacaklarını vurguluyor.


Hangi Kıbrıslı Türkün, 21 Aralık 1963’den başlamak üzere kendilerine “Soykırım” uygulayan bu devlete, bunca yıllık dışlanmışlık, ezgi ve katliamlardan sonra  katılmak isteyeceği de ayrı bir tartışma konusu.


Şimdilik bu olanaksız görülüyor.


Bu zemine oturtulmuş bir ortaklık devleti için yapılacak referandum, Kıbrıs Türk tarafından kesinlikle “Hayır” oyu alır.


Üstelik de içinde Türkiye’nin Garantisinin ve Güvencesinin olmadığı bir anlaşma, hiçbir koşulda “Evet” oyu almaz Kıbrıslı Türklerden.



Hristofyas, geçmişe bakmadan, 1963 -1974 yılları arasında Türklere uyguladıkları  korkunç soykırımı hiç hatırlamadan ve dikkate almadan, Kıbrıs sorununun çözümü sonrasında oluşacak “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”nin AB çerçevesinde garantilere ve garantörlere ihtiyaç duymayacağını, Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türklerin de kendilerini güvende hissedebileceklerini hiç utanmadan ve sıkılmadan söyleyebilmek cesaretini ve yüzsüzlüğünü gösterebiliyor.



1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları ile 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını garantör devletler olan Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve Kıbrıs Cumhuriyetinin imzaladığını iddia ederek, Kıbrıslı Türklerin Garantiler ve İttifak Anlaşmaları konusunda söz sahibi olamayacağını dahi iddia edebiliyor bay Hristofyas.


Nedense Rumlara göre biz adada yokuz.


Nedense BM parametreleri içinde “Siyasi Eşitlik” olmasına rağmen biz eşit de değiliz. 



Garantiler ve Güvenlik” konusunda liderlerin anlaşmaları olası gözükmüyor.


Kıbrıs Rum tarafı, Garanti Anlaşmaları’nın iptal edilerek Anayasa da yer almamasını, Ada’nın askersizleştirilmesini, yabancı  askerlerin uzlaşılacak bir takvim çerçevesinde geri gitmesini, ki burada yabancı asker tanımı ile sadece “Türk ordusu” belirtilmek istenmektedir,  Barış Gücü’nün uzlaşı çözümünün uygulanmasını garanti etmek ve güvenliği sağlamak konusunda da tam yetkili olmasını öneriyor.


Kıbrıs Türk tarafı ise, Garanti Anlaşmaları’nın aynen 1960 Anayasasında olduğu gibi devam etmesini, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin olmasını, adada Türk askerinin varlığının devam etmesini, Kıbrıs Türk halkı için yegâne güvenliği Türkiye’nin garantörlüğünün ve garantilerinin sağladığını vurgulayarak, 1960 anlaşmalarının öngördüğü sayıda askeri kontenjanların kalması koşulu ile askersizleştirmeyi kabul ediyor.


     


Bir başka üzerinde anlaşılamayan konu da, “T.C. kökenli KKTC vatandaşları” konusu.


Önümüzdeki Görüşmede Yönetim Başlığı Altında “Muhaceret, Yabancılar, Sığınma ve Vatandaşlık Konuları” görüşülürken bu konuya da değinilecek.


Olası  bir anlaşma sonrası ada’da kalacak olan “T.C. kökenli KKTC vatandaşları”nın sayısı da, önümüzdeki görüşmenin ve bu konu ile ilgili tüm diğer görüşmelerin ana konu başlığını teşkil edecek.


Hristofyas, elli bin “T.C. kökenli KKTC vatandaşı”nın adda kalmasını kabul ettiğini daha evvel açıklamıştı.


Histofyas’ın “T.C. kökenli KKTC vatandaşı” tanımı ile kimleri kastettiği ve sözünde de ne kadar duracağı, önümüzdeki günlerde ve görüşmelerde iyice belli olacak. 

Prof. Dr. Ata ATUN Son 10 Yazı                                                                                  Yazarın Tüm Yazıları



  • İsrail Türkiye Sınırına Yanaşır mı?  
  • Sıra Kimde?
  • İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi?
  • Coni niye Kıbrıs’ta?
  • Ata Atun – Netflix, “Famagusta” adlı dizi
  • Netflix eğlence platformu mu, propaganda aracı mı?
  • Niyet başka akıbet başka!
  • İsrail Fikir mi Değiştiriyor?
  • Ata Atun, Kıbrıs TV
  • AB Elçiliklerini Neden Kapatıyor
  • Okunma 32
    Çözüm ve garantilerin geleceği için yorumlar kapalı

    Yorumlara kapalı.

    Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
    Samtay Vakfı
    kıbrıs haberleri
    kibris 1974
    atun ltd

    Gallery

    Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3

    Arşivler

    Son Yorumlar