Egemenlik Nereden Nereye |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Talat’ın Hristofyas’la üzerinde anlaştıklarını iddia ettiği “İki toplumlu ve iki kesimli, BM genel Sekreterinin raporlarında ve BM Güvenlik Konseyi kararlarında belirtildiği gibi siyasi eşitliğin bulunduğu, iki eşit statüde Kıbrıs Türk ve Rum Kurucu Devletlerinin olduğu, Uluslar arası tanınmışlığı olan Federal Ortaklık zemini” kavramı, kaba hatları ile 1975 yılında Ecevit tarafından ortaya atılmış, Şubat 1997’de Denktaş ile Makarios ve Mayıs 1979’da Denktaş ile Kiprianu arasında yapılan Doruk Anlaşmalarının taraflarca imzalanmasından sonra da BM kayıtlarına geçmiştir.
Bu Federasyon zemininin içine yıllarca hiçbir şekilde “Tek Egemenlik ve Tek Vatandaşlık” kavramları girmemiştir.
10 Eylül 1984 tarihinde BM GS Perez de Cuellar, Denktaş ve Kiprianu arasında sürdürülen görüşmelerin 3. Turunda masaya getirdiği belgede “Egemenlik”ten bahsetmiş ve “Kıbrıs’ta iki toplumun egemenliği paylaşacağını” açıklamıştır. Dönemin Rum Cumhurbaşkanı Kiprianu, Türk halkının egemenliği tanınıyor gerekçesi ile bu belgeyi reddetmiştir.
18 Haziran 1992 tarihinde BM Genel Sekreteri Butros B. Gali’nin taraflara sunduğu Gali Fikirler dizisi içinde bu kavram yer almış fakat bu fikirler dizisi de dönemin Rum Cumhurbaşkanı Yorgo Vasiliu tarafından reddedilmiştir.
11 Kasım 2002 tarihinde BM GS Kofi Annan, BM Planı olarak kendi adını taşıyan Annan Planı’nın 2.1.b maddesinde “Egemenlikten” bahsetmiş fakat bu plan da 24 Nisan 2004 Referandumunda Rumlar tarafından reddedilmiştir.
“Tek Egemenlik ve Tek Vatandaşlık” kavramı ilk defa BM kayıtlarına, 2008 yılının 1 Temmuz günü Talat’ın Hristofyas’la yaptığı görüşmeden sonra BM GS Özel Temsilcisi ve BM BGücü Misyon Şefi Sn. Taye-Brook Zerihoun tarafından okunan ve liderlerin “Tek Egemenlik ve Tek Vatandaşlık” konusu üzerinde prensipte anlaştıkları açıklamasından sonra girmiştir.
Kıbrıs adasında yaşayan iki halkın, barış içinde ve birbirleri ile kavga etmeden “Federasyon” tanımlı ortak bir çatı altında yaşamlarını sürdürmesi fikri ve önerisi, 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunan Cuntasının adayı ilhak etmek için Makarios’a karşı organize ettiği darbeden sonra, Kıbrıslı Türkleri katliamdan kurtarmak için “20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı”na cesurca karar veren rahmetli “Bülent Ecevit” tarafından ortaya atılmıştır.
Ecevit, Barış harekatı sonrasında Kıbrıs’ta oluşan yeni durumu dikkate alarak Kıbrıs adasında yeni bir “Kıbrıs Federal Cumhuriyeti’nin kurulmasını ve bu yeni oluşumun hayata geçebilmesi için de, Kıbrıs Türk Federe Devleti ile Kıbrıs Rum Federe Devletlerinin kurulmasını önermiştir. Bu öneri doğrultusunda da 13 Şubat 1975 tarihinde kendi toprakları üzerinde “Egemen” olduğu açık ve net olarak Anayasasında belirtilen “Kıbrıs Türk Federe Devleti” ilan edilmiştir. Bu ilana her hangi bir uluslararası itiraz da olmamıştır.
Yıllardır elimizde tutmayı başardığımız egemenlik hakkımız ve Kıbrıs Türk halkının büyük bir kısmı tarafından benimsenmiş olan “Rumlarla imzalanacak bir barış anlaşmasında kendi topraklarımız üzerinde biz egemen olacağız” kavramı, 1 Temmuz 2008 tarihinde Talat tarafından verilen bu büyük tavizden sonra elimizden uçup gitmiştir.
18 Nisan’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kıbrıs Türk halkı, bunun bilinci içinde sandığa gidecek ve oyunu kullanacaktır. Halka rağmen alınan kararların geçerliliğinin, seçim günlerinde duvara tosladığını bu güne değin çok gördük.