Gizli Kahramanlar |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş’ın Hakkın Rahmetine kavuştuğu 13 Ocak gecesinden sonra defin için yapılan toplantılar, tören hazırlıkları, gerçekleştirilen törenler, katılımcılar, düzen, korumalar, basının çabaları ve halkın gösterdiği sevgi ile katılımı bana o üzüntümün içinde bir de gözlem olanağı tanıdı.
Törene başta Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm üst düzey politikacılarının katılması çok anlamlıydı. Meclis Başkanı, Kıbrıs’tan Sorumlu Devlet Bakanı, diğer bakanlar, Azerbaycan Cumhuriyeti üst düzey politikacıları ve Türk dünyasından çeşitli üst düzey kişilerin hepsi törende hazır bulundu.
Olağanüstü bir koruma düzeni göze çarpıyordu. Birbirinden bağımsız en azından dört ayrı koruma çemberi içindeydi liderler. Çevredeki tüm binaların üzerinde kesin nişancıları gördüm. Müthiş akıllıca önlemler alınmıştı. Sanırım protokolün yakınına gelmesine izin verilenlerin yarısı, çeşitli kıyafetlerdeki sivil polisler ve korumalardı.
Zaman zaman basın mensuplarını ve törene katılan bazı vatandaşları kırdıkları olduysa da görevlerini başarı ile yerine getirdiler. Onlar da kendilerine verilen görev doğrultusunda hareket ettiklerinden, söyleyecek bir şey yok.
Rauf R. Denktaş sevdalıları caminin dışında on binleri oluştururken, caminin içinde ve avlusunda da sıkışıklık had safhadaydı. Cenaze namazı kılınırken herhalde metrekareye 15 kişi gibi çok yoğun bir sayı düşmekteydi.
Beni en çok etkileyen Türkiye Musevi Cemaati Hahambaşı İsak Haleva ile beraberindeki Türkiye Musevi Cemaati üyelerin cenaze için gelmiş olmalarıydı. Cemaat üyeleri arasında basından tanıdığım Sayın Cefi Kamhi’de vardı. Hahambaşına, Cefi Kamhi’ye ve diğer cemaat üyelerine Selimiye camisinde rastladım. Hahambaşı tören elbisesini giymişti. Yer yer mor renkli kısımların yer aldığı siyah ağırlıklı cübbesi, tören şapkası ve boynunda da- sanırım- üzerinde 10 Emir’den bir bölümün yer aldığı altın tören madalyonu vardı.
Uzaktan onları izledim. İlk defa bir Hahambaşını ve Yahudi cemaati üyelerini camide görmüştüm. Benim hiç alışık olmadığım bir durumdu bu. Rumlarla asırlardır yan yana yaşadık ama cenazelerimizde hiç Rum Papaz, Piskopos, Metropolit veya da Başpiskopos görmemiştim bu güne değin.
Cenaze namazına onlar da katıldılar. Saf tutmadılar ama ellerini açıp dua ettiler. Herhalde duaları İbranice idi ama Rauf bey için dua ettiklerinden, Allah’tan, ruhunun cennete gitmesini dilediklerinden eminim. En azından yüzleri ve vücut dilleri öyle söylüyordu.
Törenden sonra yoğun kalabalığa rağmen yanlarına gitmeyi başardım. Hahambaşı İsak beye ve Yahudi cemaati üyelerine katılımları, ince düşünceleri ve Rauf beye olan saygıları için teşekkürlerimi ve en derin saygılarımı sundum. Cefi bey bana büyük bir mutlulukla “Biliyor musun vatandaşınızım” dediği vakit yüzündeki gururlu ifadeyi görmenizi isterdim. “Evet muhterem babanız da vatandaşımız” diye yanıtladım kendisini. “Sizleri tanıyorum. Keşke sizler gibi onlarca, yüzlerce kıymetli insan bizim vatandaşımız olsa” dileklerimi ilettim kendisine. Sevgiyle ayrıldım yanlarından.
Keşke Rum Ortodoks Kilisesinden de üst rütbeli papazlar katılsaydı bu törene. Müzakerelerin akışını yumuşatırlardı en azından. Ama tam tersi oldu ve Rum basını çok acı kelimeler kullandı Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş için.
Ve “Gizli Kahramanlar” KKTC ve Türkiye Basının cefakar elemanları ile kusursuz bir organizasyon yapabilmek için gece gündüz çalışan Cumhurbaşkanı Eroğlu ile eşi Meral hanım, Cumhurbaşkanlığı Müsteşarlığı, Cumhurbaşkanlığı personeli ve Özel Kalemi, Dış İşleri Bakanlığı personeli, Protokol Dairesi, Enformasyon Dairesi, en üst rütbelisinden erine kadar Türk Barış Kuvvetleri, Güvenlik Kuvvetleri ve Polisimiz idi. Hem KKTC’nin hem de Türkiye’nin polisleri.
Hangi birisini yazacağımı gerçekten şaşırdım. Hepsi de büyük bir özveri ile çalıştılar, bıkmadan, usanmadan, şikâyet etmeden, soğukta, ayazda, yağmur altında ve olumsuz hava koşullarında.
Basın da, halkın gözü, kulağı olmak için olumsuz hava koşullarına ve korumaların yarattığı kısıtlamalara rağmen müthiş bir çaba, müthiş bir gayret gösterdi, töreni an be an okuyucularına ve izleyicilerine aktarabilmek ve yakaladıkları anı tarihe geçirebilmek için…
Prof. Dr. Ata ATUN
ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.com
http://twitter.com@ataatun
20 Ocak 2012