Kamuda Reform Kaçınılmaz Oldu |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Kamunun “Reform” istediği kesin.
Kamunun “disiplin altına alınması” gerektiği kesin.
Atsanız atamadığınız, satsanız satamadığınız, iş yapar gibi gözüken ama gerçekte hiçbir iş üretmeyen memurlarla ve kamu çalışmasını düzenleyen mevcut yasalarla hiçbir yere varılamayacağı da kesin.
Bu nedenle de devletin icraatlarının büyük bir bölümü verimli değil.
Memurlarımız halkımıza hizmet veremiyor. Tam tersine memurların yapması gereken işleri halkımız bizzat kendisi yapıyor, işlerinin devlet dairelerinde sonlandırılabilmesi için canla başla çalışıyor ama ayın sonunda da maaşı alan, halka zorluk çıkaran ve işini yapmayan “sorumsuz” memur oluyor.
Her gün en azından 4-5 kişi devletle yaşadığı sorunlarının halli için bana gelir. Kimi yardım ister, kimi de akıl danışır.
Sorunların çoğunun kökeninde işini savsaklayan, vatandaşa hizmet etmek istemeyen, kendini haklı çıkarmak için vatandaşı suçlu çıkarmaya çalışan “sorumsuz” memurlar yatmakta.
Sosyal sigortadan emekli olmuş bir vatandaşımız bana geçen gün acı acı dert yandı.
“30 yıl hiç aksatmadan prim ödedim, emekli oldum. Yaşlılık yıllarımda şeker hastası oldum ve devlet hastanesine gittim. Doktor bana 2 aylık her 10 günde bir vurulmak üzere 6 adet insülin iğnesi yazdı. Gittim ilaçlarımı almaya, oradaki memur elimde ilacım az, sana sadece 1 tane verebilirim, 10 gün sonra gene gel, 1 tane daha al dedi ve elimdeki reçeteyi aldı.
10 gün sonra 2. insülinimi almaya gittiğimde, sıraya gir doktor seni görsün, sana gene 6 tane yazsın gel ben sana 1 tane vereyim yanıtını vererek beni sıraya girmeye zorladı dedi.
Saatlerce bekleyip muayene olduktan sonra gene gittim insülinlerimi almaya. Gene bana 1 tane verdi, reçeteyi aldı ve 10 gün sonra gel dedi.
Benim her 10 günde bir Lefkoşa’ya hastaneye gidip sabahtan öğlene sıra bekleyip muayene olmaya sonra da doktor tarafından yazılan 2 aylık ilaç reçeteme karşılık 1 tane alıp 10 gün sonra gene yollara düşmeye ne param var ne de mecalim. Ya oradaki sorumlu ben gittikten sonra 5 tane insülini günü geldikçe alıyor ve satıyor, ya da zamanında ilgili kişileri uyarmadığı için gerçekten de insülin eksikliği çekiliyor. Her iki durumda da ilgili memur ve ilgili birim görevini tam olarak yapmıyor, biz vatandaşlara hizmet vermiyor ama ay sonunda da maaşlarını sanki kamuya hizmet vermiş gibi tam ve eksiksiz alıyorlar” diyerek sitemini ve düş kırıklığını bana iletti.
İhtiyat Sandığında geçen bir olayı duyduğumda ise tüylerim diken diken oldu. Böylesi bir kötülüğü bir işverene düşman bile yapmaz diye düşündüm.
Faaliyetine son veren bir şirketin tahliye ettiği bir dükkanı kiralayan bir işletmeci, eski iş yerinin yaptığı aynı iş sahasında yeni bir iş başlatınca başına gelmedik iş, çıkarılmadık sorun kalmamış. Devletle olan bir işi nedeni ile “borcu Yoktur” kağıdı almak için gittiğinde eski iş yerinin 10 sene önce çalıştırdığı personeline ait ihtiyat sandığı borçları önüne konmuş ve ödemesi talep edilmiş. Doğal olarak da o dairede çalışan memurların ihmalkarlığından kaynaklanan bu sorundan dolayı oluşan borcu ödemeyi reddettiği için kendisine “borcu yoktur” evrakını vermeyi reddetmiş görevli memur. Üstelik bir de “dükkanı kiralarken araştırman gerekirdi, tahliye edenin borcu olup olmadığını” şeklinde son derece pişkin bir yanıt vermiş.
Yani hem kendisi gidip kontrol etmeyecek, hem de hasbelkader aynı dükkanı kiralayan kişiyi araştırmamakla suçlayarak işlerini zora sokacak.
Tabii olayın devamı da var.
Madem “Borcu Yoktur” evrakı vermiyorsun bari “Borcu vardır” evrakı ver diyen yeni kiracıya da böylesi bir belgeyi de vermiyor inatla. Zaten vermesi de olanaksız. Çünkü gerçekten de hem borcu yok, hem de eski iş yeri ile herhangi bir bağı yok.
Şimdi vatandaşımız mahkemeye gitmek ve en azından 2 buçuk-3 yıl beklemek zorunda ta ki davayı kazanıp mahkemeden “Borcu olmadığına” dair karar çıkartana kadar.
Bu dönem içinde bir memurun ihmali ve savsaklığı nedeni ile kaybettiklerini kim ödeyecek bilen yok.
Artık kamu yönetiminde bir reform yapılmasının ve işini gerektiği gibi yapmayan memurların cezalandırıldığı bir sistemin yürürlüğe konması gerekmektedir.
Zamanı çoktan geldi ve geçiyor bile.
Prof. Dr. Ata ATUN
ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.com
10 Şubat 2012