Kıbrıslı Türkler Kararını Vermiş Bile |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Temmuz ayı içinde birbirinden habersiz yapılan iki kamuoyu yoklamasının sonuçları, geçen haftanın sonunda, sanki de söz birliği edilmişçesine birer gün arayla açıklandı.
Bunlardan birini yaptıran Rum tarafındaki önemli bir gazete, üstelik EOKA-B taraftarı bir gazete, diğeri de KKTC’de faaliyet gösteren siyasi bir parti. Her iki kamuoyu yoklamasının ana teması ve varmak istedikleri ana bulgu farklı ama içeriklerindeki ortak noktalar ve ortak kesitler çok fazla.
Tabii bu biraz da, her iki kamuoyu yoklamasına bakış açınıza da bağlı.
Beni ilgilendirenin, her iki kamuoyu yoklamasında yer alan toplam 1482 kişinin “Kıbrıs” konusunda neler düşündükleri olduğu için, iki kamuoyu yoklamasını üst üste koydum ve “Kıbrıs konusunda”ki ortak noktalarını çıkararak, alt alta dizdim ve sonra da belli başlıklar altında iki kamuoyu yoklamasının sonuçlarını birleştirdim.
Bu yöntemle KKTC vatandaşı olan Kıbrıs Türk Halkının “Kıbrıs konusu”nda neler düşündüğü istatiksel belli bir yanılgı payı oranı ile ortaya çıkıyor.
Bu kamuoyu yoklamalarını incelerken dikkatimi çeken ilk detay, “Katılımcıların” yaklaşık %80’ninin kendilerini “Kıbrıslı Türk KKTC vatandaşı” , %14’nün de “1974 sonrası Türkiye’den gelip adaya yerleşmiş KKTC vatandaşı” olarak tanımlaması.
Bu sonuç, birtakım kişilerin Hristofyas-Talat görüşmesinden sonra varılacak anlaşmanın “Referandum”a sunulması durumda, “Kıbrıs’lı Türklerin” azınlıkta olacağı varsayımını iyice zayıflatıyor. Aşağıdaki sonuçların, kim ne derse desin, kamuoyu yoklaması için toplam başvurulan ve isimleri seçmen listesinde yer alan KKTC vatandaşı kişilerin %80’nin, kendilerini “Kıbrıslı Türk KKTC vatandaşı” olarak tanımlayan kişilerin düşünceleri olması. Bu küçük detay çok önemli.
Kıbrıs sorununa ilişkin Talat ve Hristofyas arasında yapılacak “Kapsamlı Müzakerelerin” sonucu ile ilgili soruya 1.ci grubun %71’i, 2.ci grubun da %63’ü, iki liderin bir anlaşmaya varmayı başaramayacaklarını belirtmiş. Yani ortalama kamuoyu yoklamasına katılan kişilerin %68’i müzakerelerden olumlu bir sonuç beklemiyor.
İdeal çözümün ne olması gerektiği sorusuna “İki ayrı Devlet” olarak yanıt verenler, 1.ci grupta %62, 2.ci grupta ise %43. Yani, ideal çözümü adada, komşu ve dost iki ayrı devlet olarak düşünenlerin oranı genel toplama göre %52,5. Yarıdan fazla.
Bu sonuç diğer geri kalan kişilerin, yani %47,5’un, kamuoyu yoklamasına göre “Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti” istiyor manasında da değil. Geri kalanların 1.ci grupta %14’ü, 2.ci grupta da % 30’u “Federal” bir devlet istiyor. Yani toplamın %21’i.
Mevcut durumun devamını isteyenler, 1.ci grupta %7, 2.ci, grupta %15,8. Yani toplamın %11.5’ğu “böyle gelmiş böyle gitsin” diyor.
Kıbrıs sorununun ne kadar zamanda çözüleceği sorusuna ise, 1.ci grupta bu soru direkt olarak sorulmamış ama buna yakın bir başka soruya yanıt verenlerin %71’i çözüm olmayacağını düşünürken, 2.ci grupta olanların da %40,7’si “Asla çözülmeyecek” yanıtını vermiş. Yani %55,85 adada asla bir çözüm olmayacağına inanıyor.
Kamuoyu yoklamasındaki en önemli sonuçlardan bir tanesi de, katılımcıların tümünün (%100), olası bir anlaşma durumunda, “kesinlikle olması” gerekenlerin başında “Türkiye’nin garantörlük hakkının devam etmesi”ni beyan etmeleri.
Olası bir “Çözüm durumunda”, Kıbrıs tümü ile AB şemsiyesi altına girecek bile olsa, Türk askerinin adada kalmasını isteyenler %76,4 oranında çıktı. Bu sonuçtan AB’ye ve Rumlara güvenin olmadığı kesin bir şekilde belli oluyor. Zaten aylar evvel yapılan bir kamuoyu yoklamasında da, “Çözüm olmaması durumda” Türk Askerinin adada kalmasını isteyenlerin oranı %96 olarak çıkmıştı.
Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkına yüzde 71.2 destek verilirken katılımcıların %61’i, mevcut Garanti Anlaşmalarını değiştirmeden Türkiye’yle bir savunma ve işbirliği anlaşması yapılmasını istiyor.
Buna ilaveten de bir başka önemli sonuçta, “Güven Duyulan Ülke” sıralamasında Türkiye yüzde 80.6 ile birinci sırada yer alırken, Güney Kıbrıs Yönetimine olan güvenin %6,7 ile en son sırada yer alması.
Belli ki, Kıbrıs Türk’ü kararını vermiş.
Her zaman ve her koşulda anavatanı Türkiye’yi yanında istiyor ve koşullar ne olursa olsun Türkiye’siz bir geleceği asla düşünmüyor.
Geçmiş aklında. Rum’a asla güven duymuyor. Koşullar ne olursa olsun, Türk askerini yanında hissetmek, eli ile dokunup, gözü ile görmek istiyor.