Limanlar savaşının ilk raundu havada başladı |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında havacılığın süratle gelişmesi karşısında uluslararası uçuşların emniyetli, süratli ve muntazam olarak yapılması ve hava seyrüseferi ve taşımacılığıyla ilgili hizmetlerde standardizasyon sağlanması amacıyla uluslararası bir teşkilatın kurulması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu amaçla ABD’nin Şikago kentinde düzenlenen uluslararası konferans sonunda hazırlanan Uluslararası Sivil Havacılık Konvansiyonu (Şikago Sözleşmesi) 7 Aralık 1944 tarihinde kabul edilmiştir.
Bu konvansiyonla ayrıca Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) adı altında bir teşkilat kurulmuş ve 1947 yılında faaliyete geçmiştir. “ICAO” o zamandan beri dünyadaki sivil havacılık düzenlemelerine yön veren tek kuruluştur.
FIR’ların tespiti ile ilgili çalışmalarda ilk kez 1946 yılında bu teşkilat tarafından başlatılmıştır. Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs ve Ortadoğu ülkeleriyle ilgili FIR sınırları Kasım 1950 ayında İstanbul’da yapılan İkinci Ortadoğu Bölgesel Toplantısı’nda ele alınmıştır. Mart 1952 tarihinde Paris’te yapılan Üçüncü Avrupa Bölgesel Hava Seyrüsefer Toplantısı’nda Türkiye’nin FIR sınırları güney ve güneydoğu bölgesi hariç bugünkü şeklini almıştır.
Türkiye ile Yunanistan arasında 1963 yılına kadar FIR veya Ege’nin uluslararası hava sahasının Türk askeri uçakları tarafından kullanılmasıyla ilgili önemli bir sorun veya anlaşmazlık yaşanmamıştır. 1963 ve 1964 yıllarında Kıbrıs’ta Rumların sebep olduğu olaylar ve 1974 yılında Kıbrıs’ta gerçekleştirilen Barış Harekatı’ndan sonra sorunlar çığ gibi büyümeye başladı.
Avrupa Birliği, Avrupa sahası üzerindeki hava trafik denetim mekanizmasını geliştirmeyi hedefliyor. AB’nin talimatı, 29 bin feet üzerindeki yükseklikte hem ülke FIR Hattı’nın komşu FIR hatlarıyla birleştirilmesini hem de uçuş denetim merkezlerinin 60’dan 8 bölgesel uçuş denetim merkezine düşürülmesini öngörüyor.
Türkiye bu gelişmeden yararlanarak, Fransa, İtalya ve İspanya’nın büyük şirketleriyle bağlantı kurup, elde ettiği gelişmiş aletlerle, 8 bölgesel uçuş denetim merkezinden birini Türkiye sınırları içinde kurmak amacında. Bunun sonucu olarak da Kıbrıs’ın güney bölgeleri de dahil olmak üzere “Lefkoşa Fır Hattı”nın önemli bir bölümünü kendi denetimine almayı amaçlıyor.
Türkiye’nin bu girişimine karşın Rum tarafı da, bu yeni gelişmeyi elden geldiğince önlemeye çabalıyor. Aksi takdirde, kendi hava sahasını bile Türkler idare edecek ve artık Ercan üzerinden uçan uçaklara, Ercan’ı korsan olarak tanıtamayacaklar.
Eurocontrol, bu konudaki çalışmaların ilk adımı olarak “yeni bir sözleşme hazırladı” ve ilgili FIR hatlarını belirledi.
Türkiye şimdi, uygulamanın öngördüğü şekilde Eurocontrol’un yeni sözleşmesini Belçika Dışişleri Bakanlığı’na sunmaya hazırlanıyor. Türkiye, Eurocontrol’un değiştirilmiş sözleşmesini onaylayacağını ancak Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti ve dolayısıyla Lefkoşa uçuş kontrol bölgesini (Lefkoşa FIR hattı) tanımadığını belirten bir deklarasyon yayınlayacağını belirtti.
Rumlar ise bu yeni gelişme karşısında Türkiye’nin yeni Eurocontrol sözleşmesini onaylamasını ve aynı zamanda “Kıbrıs FIR Hattını” tanımadığı ile ilgili deklarasyon yayımlamasının 1969 Viyana Sözleşmesine aykırı olduğunu iddia ediyorlar. Rum hukukçulara göre Türkiye, Lefkoşa FIR hattının resmen tanınmış ve o zaman itiraz etmediği için de 1991’den beri Eurocontrol sözleşmesinde yer almakta.
Türkiye, onaylı olan “Lefkoşa FIR Hattı” haritasının diğer ülke FIR bölgeleriyle Eurocontrol’un değiştirilmiş sözleşmesinde yer almasının, ileriki günlerde 3 Ekim müzakere belgesi çerçevesindeki limanların açılması koşulu uyarınca başına iş açmasından çekiniyor.
Türkiye’nin havaalanlarını Rum uçaklarına açması, hava taşımacılığının Gümrük Birliği kapsamında net olarak yer almaması nedeni ile şimdilik kesin bir koşul değil. Eğer bu yeni sözleşmeye “Lefkoşa FIR Hattı”nı tanımadığını koymazsa veya deklere etmez ise, başı durup dururken derde girecek.
AB üyelik müzakerelerinin başlamasından ve 3 Ekim’de Müzakere Çerçevesinin belirlenmesinden sonra Türkiye ile AB + AB destekli Kıbrıs Rumları arasındaki ilk raund, havada başladı.