Müzakere Takvimi Belirginleşiyor |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un Alexander Downer’i Kıbrıs Özel Danışmanı olarak ataması ve Downer’in adaya gelişi, ABD’yi de hareketlendirdi.
Aslında BM kanalı ile Kıbrıs’ta “Kapsamlı Müzakerelerin” başlatılması konusunu yavaş yavaş perde arkasında ciddileştirip rayına oturtan Amerikan Dışişleri Bakanlığı, 3 Eylül’de başlayacak yeni müzakere sürecini Washington adına takip edecek Kıbrıs sorununa ilişkin özel koordinatörünü de atama konusunda son aşamaya geldi.
ABD her zaman olduğu gibi işin içinde bulunmaya ve bir numaralı moderatör olmaya kararlı. Gelişmeleri kendi çıkar ve düşünceleri doğrultusunda kontrol altında tutabilmek için, gerekli her tür girişimi yapmaya ve tedbiri almaya, derinden derine programlı bir şekilde hazırlanıyor.
Bunun işaretini zaten geçmiş haftalarda almıştık.
ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Daniel Fried’in geçmiş haftalarda Kıbrıs’a yaptığı kısa ziyarette Hristofyas ile bir araya gelmiş ve Hristofyas da kendisine açık ve net bir şekilde müzakere masasında bulunması gereken BM diplomatları dışında arabulucular ve temsilciler istenmediğini söylemişti. Söylemesine söylemişti de, Fried’in bunun tam tersini dile getirmiş ve Amerikan Hükümeti’nin liderler istediği takdirde sürece yardımcı olmak istediğini belirterek, Hristofyas’a ABD’nin özel koordinatör atamayacağı taahhüdünde de bulunmamıştı.
Kısaca Fried, diplomatik dil de Hristofyas’a, “Bu işte bizde varız” demişti.
ABD’nin 2004 yılında yapılan Annan Planı Referandumundan aldığı ders ile bu defa çok daha hazırlıklı olduğu ve işi tesadüflere bırakmayacağı da kesin. Bir kez daha Annan Planında olduğu gibi hiç beklemediği yerden beklemediği kararların çıkması tuzağına düşmeyecek.
Şimdiden alt yapısını hazırlamaya ve tedbirlerini de almaya başladı.
Yakında hep beraber göreceğiz.
Türkiye Hükümetinin, müzakereler sürecinde, masada veya perdenin arkasında ABD ile AB’nin özel temsilcilerinin bulunmasına pek bir itirazı olmadığı da, konu ile ilgili diplomatlar tarafından gayrı resmi olarak kulaklara fısıldanıyor.
ABD, müzakerelerde etkin rol almaya soyunurda AB soyunmaz mı?
Tabii ki AB’nin de hazırlıkları var ve bir şekilde onlarda müzakere sürecine dâhil olacaklar.
Hristofyas istese de istemese de, BM’li, ABD’li ve AB’li hakemler müzakere masasında oturacaklar veya masanın yanında ayakta duracaklar.
Siz buna kısaca Talat ile Hristofyas’ın yapacağı “Kapsamlı Müzakerelerde” direkt veya endirekt “Hakem” olacak gözüyle de bakabilirsiniz.
Aynı kurallar ve taktik “Zaman kısıtlaması” kavramı içinde geçerli. Hristofyas ısrarla “Takvime bağlı müzakere yapılmasına” karşı çıkıyor ama illaki takvimin de olacağı yavaş yavaş belli olmaya başladı.
Şimdilik baş aktör rolünde göreve başlayan Downer, evvelki gün Hristofyas ile yaptığı görüşmede, Rum tarafının “BM’nin 2004’ün yanlışlarından kaçınması, hakemlik ve bunaltıcı takvimleri ortaya koymaması gerektiği” şeklindeki talebini defterine not etti.
Hristofyas’tan sonra eşitlik ilkesine uyarak, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile de bir görüşme yaptı ve Türk tarafının “BM’nin sürece ister hakem ister köprü (arabulucu) olarak müdahale etmesini uygun gördüğü” görüşünü de aynı deftere kaydetti.
Gerçekte Hristofyas’ın kalbinde “Takvim” korkusu var.
Tabii korkunun ecele pek faydası yok.
Ortada bir takvimin olduğu ve süreç içinde bu takvimin adım adım uygulamaya konacağı da kesin.
Aylardır dile getirdiğim üzere Kapsamlı Müzakerelerin bir bitme noktası var.
Bu son gün de Haziran 2009.
Avrupa Parlamentosunun yenilenmesi için yapılacak olan seçim gününde, müzakerelerin bitmiş ve Referandumun yapılmış olması gerekiyor.
KKTC’de ve Kıbrıs Rum tarafında özel bir “Referandum yasası” olmadığı için yapılacak referandum, her iki taraftaki “Seçim ve Halk Oylaması yasalarına” göre yapılacak. Referandum takvimi, mevcut yasalara göre 30 gün seçmenlerin güncelleştirilmesi, 60 gün de oylama hazırlığı gerektirdiği için, asgari 90 gün uzunluğunda bir süre demektir.
Geriye doğru sayım yapınca da takvim ortaya çıkıyor.
Müzakerelerin en geç Mart 2009’da sonlandırılması gerekli. Bunun aksi “Kadife ayrılık” olacak.