Piri Reis Gemisi Yetersiz mi |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Son günlerde Dokuz Eylül Üniversitesi’nin Sismik Araştırma gemisi olan “Piri Reis” ile ilgili ilginç eleştiri yazıları okuyor, uydurma sözler duyuyoruz.
Açıkçası ağzı olan konuşuyor, desteksiz atıyor.
Özellikle de Türkiye’nin saygın gazetelerinin birinde, saygın bir yazarımızın, son parlamento seçimlerinde şimdi muhalefette olan bir siyasi partiden 1. sıradan aday olup kaybetmiş birinin ağzından yazdıklarının, gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi yok. Belli ki, sadece muhalefet olsun ve yapılanlar kötülensin diye söylenmiş.
Bunlara sadece gülüp geçmek gerekiyor.
Ahkam kesenler Dokuz Eylül Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü sitesine gidip, http://web.deu.edu.tr/seislab/ sayfasına girselerdi, doğru bilgileri, birinci ağızdan bilimsel verilerle alabilirlerdi.
Piri Reis Sismik Araştırma gemisi bildiğiniz yüzen bir laboratuvar.
Elektronik donanımı daha bir yaşında bile değil. Yepyeni.
Laboratuarın içinde yer aldığı geminin yaşı çok önemli değil. Gemilerin, Dünya Denizcilik Teşkilatı’nın (IMO) her yıl biraz daha geliştirip sıkılaştırdığı asgari standartlara uygun oldukları ve bu standartları korudukları müddetçe seyir yapmalarında sorun yok. Aynen uçaklarda olduğu gibi. Bütün gemiler klasmanlarına göre belirli periyotlarla, hem devlet hem de IMO tarafından kontrol edilirler. Bu kontrolleri geçemeyenler zaten seyre çıkamaz.
Piri Reis gemisinin Sismik Araştırmaya yönelik hazırlanması ve donatılması 2005 yılında Devlet Planlama Teşkilatı, TUBİTAK ve AB’nin desteği ile başladı.
2007 yılında KKTC’nin kuzeyindeki sularda ve Mağusa Körfezinde yaptıkları araştırmaların bazılarına bende katılmıştım. Bu nedenle de gemiyi tanıyorum.
Özellikle, yabancı öğrencilerin eğitim aldıkları bir laboratuvar Piri Reis. Bu sene Koreli öğrenciler vardı içinde.
Geminin arkasındaki alıcı kablo uzunluğu bin 500 metre. Bu uzunluk 4 bin metreye kadar çıkabiliyor.
Bin 500 metrelik sonar dalgaları alıcı kablosu, ortalama 3 bin metre derinliğe kadar sismik araştırma yapabilmek için yeterli. Denizin zeminine çarpan ses dalgalarının tekrar deniz yüzeyine ulaşması yaklaşık 7-8 saniye alıyor. Bu kablo da üzerindeki aygıtlarla, deniz tabanı derinleştikçe, tabana çarpıp su yüzeyine geri dönmekte geciken bu sinyalleri alıyor.
Kablo uzadıkça sismik araştırması yapılacak zeminin derinliği de artıyor. 4 bin metrelik kablo, 7 bin metre derinliğe kadar sismik araştırma yapabiliyor. 7 bin metre derinliğe ses dalgalarını göndermek gemideki kompresörün gücü ve yarattığı basınçla doğru orantılı. Gemiye istenilen kapasitede kompresör konabiliyor. Şu andaki Doğu Akdeniz’de en derin yerde Sismik Araştırma yapmaya yeterli.
Gemideki “Sismik Araştırma Sistemi”, her biri 25 metre genişlikte yan yana 45 tane bandı aynı anda tarayabilme ve bilgileri depolama kapasitesinde.
Deniz tabanının altındaki kara parçasında da, deniz tabanından aşağıya doğru ortalama 4 bin metreye kadar araştırma yapma ve toprak katmanları hakkında bilgi toplayabilme kapasitesinde Piri Reis.
Bu veriler alındıktan sonra, hem gemide hem de elektronik olarak verilerin aktarıldığı karadaki laboratuvarda çalışmalar hemen başlıyor. Sismik verilerin toplanması, verilerin işlenmesi ve yorumlanması yaklaşık iki ay almakta.
Şimdi de ünlü Türk denizcisi ÇAKA BEY’in adının verileceği, 60 metre uzunlukta SWAT tipi bir Sismik Araştırma Gemisinin yapımı için ihaleye çıkıldı. 240 sayfalık bir şartname var ihale dosyasında. Her şey düşünülmüş ve şartnameye yazılmış.
Piri Reis Sismik Araştırma Gemisi’nin bu güne değin dışarıya sızmayan son bulgusu da, KKTC’nin Kuzey batısında, Mısır’ın kuzeyindeki Nil Havzası ve NEME bölgesi benzeri bir yapının olduğudur. Bu bölgedeki deniz volkanlarının benzerlerinin yer aldığı KKTC’nin Kuzey batısındaki söz konusu alanda, petrol bulunması olasılığı ise çok yüksek.
Hayırlısı…
Prof. Dr. Ata ATUN
ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.com
28 Eylül 2011